Connect with us

Yaşam

“KANAL İSTANBUL, MARMARA DENİZİ VE MARMARA’YI YAŞANMAZ HALE GETİRECEK”

Marmara Belediyeler Birliği (MBB) Başkanı ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Kanal İstanbul Projesi’nin deprem riski açısından dünyanın en hassas coğrafyalarından biri olan Marmara Bölgesi’ni daha kırılgan hale getireceğini belirterek, “Kanal İstanbul’un maliyetinin 65 milyar dolara ulaşabileceği ifade ediliyor. 1 milyon riskli yapının derhal iyileştirilmesi çok daha önemli bu süreçte. Kanal İstanbul, Marmara Denizi ve Marmara’yı yaşanmaz hale getirecektir. İnanıyorum ki beton kanal olmayacaktır. Olmamalıdır.” dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından düzenlenen ‘Kanal İstanbul Süreci Bilgilendirme Toplantısı’na katılan MBB Başkanı ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, ‘Kanal İstanbul’un Marmara’ya etkisi’ konulu bir sunum yaptı. Kanal İstanbul projesinin olası tehditlerine dikkat çekmek ve yürütülen hukuki süreçlerle detayları paylaşmak amacıyla düzenlenen toplantı, İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Merkezi’nde yapıldı. Program, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Gürkan Akgün’ün ‘İBB olarak ne yaptık ve hukuki süreç’ ve İPA Başkanı Dr. Buğra Gökçe’nin ‘Kanal İstanbul’un İstanbul’a etkisi’ konulu sunumlarıyla başladı.

“1 milyon riskli yapının iyileştirilmesi daha önemli”

‘Beton Kanal’ diye tabir ettikleri ‘Kanal İstanbul Projesi’nin yalnızca İstanbul’u değil, Marmara’nın tamamını ilgilendirdiğini söyleyen MBB Başkanı ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, bu projenin asla yapılmaması gerektiğini dile getirdi. Proje maliyetinin bugünkü şartlarda 65 milyar dolara ulaşabileceğini ifade eden Başkan Bozbey, “1 milyon riskli yapının derhal iyileştirilmesi çok daha önemli bu süreçte. Marmara Denizi, Türkiye’nin en önemli su kaynaklarından birisidir. Son yıllarda artan kirlilik, müsilaj oluşumu ve habitat tahribatı gibi tehlikelerle karşı karşıyayız. Ortadoğu Teknik Üniversitesi tarafından Çınarcık Baseni’nde yapılan analizler açıkça gösteriyor ki Marmara Denizi’nin tabanında oksijen seviyesi hipoksik, yani yetersiz düzeyde.” dedi.

“Marmara’ya yapılacak en büyük ihanettir”

Marmara Denizi’nin mevcut sorunları arasında iklim değişikliğinin, oksijen yetersizliğinin, müsilajın ve biyoçeşitlilik kaybının en başta geldiğini anlatan Başkan Bozbey, “Bakanlık beton kanalla uğraşacağına belediyelere sıfır faizli kredi olanakları sunarak ileri biyolojik arıtma tesislerinin yapılmasına ön ayak olmalıdır. Bunu Marmara Bölgesi adına acilen talep ediyoruz. Kanal İstanbul ile nüfusun 2 milyon artacağı, bu da evsel atıkların çoğalacağı anlamına geliyor. Bunu Marmara Denizi’ni öldürmeye yönelik, canlıların yok olmasına yönelik bir proje olarak da değerlendirebiliriz. Marmara Denizi aslında kronik astım hastasıdır. Böyle giderse Marmara Denizi 25-30 yıl içerisinde canlının yaşamadığı ölü denize dönüşmesini seyrederiz. Bunun için acil önlemlerin alınması gerekiyor. Kanal İstanbul ile Marmara Denizi maalesef ki ölecek. Bursa’da yaklaşık 250 metrenin altına su seviyesi inmiş durumdadır. Bu sorunlar varken hala Marmara’ya 2-3 milyon nüfusun yüklenmesi Marmara’ya yapılacak en büyük ihanettir.” diye konuştu.

“Marmara’yı bir bütün olarak ele almalıyız”

Bilim insanlarının, bu projeyle Karadeniz’den Marmara’ya günde 4 bin 700 ton organik kirletici taşınacağını öngördüğüne dikkat çeken Başkan Bozbey, Marmara Denizi’nin zaten sınırlı olan oksijen kaynaklarının daha da tükeneceğini, müsilaj gibi problemlerin kalıcı hale geleceğini, deniz yaşamının yok olacağını ve kıyı turizminin büyük zarar göreceğini dile getirdi. Marmara Bölgesi’nin deprem riski açısından dünyanın en hassas coğrafyalarından biri olduğunu söyleyen Başkan Bozbey, “Bu nedenle, Marmara’yı bir bütün olarak ele almalıyız. Kentsel dönüşüm ve çevre altyapı projelerine öncelik vermeliyiz. Kanal İstanbul gibi bir proje, bu bölgenin dayanıklılığını artırmak yerine daha kırılgan hale getirecek. İstanbul, Bursa veya Marmara Denizi merkezli olacak büyük bir deprem, Marmara’nın tamamını ve Marmara dışında kalan bölgeleri de etkileyecektir” dedi.

“Beton kanal olmayacaktır”

Kanal İstanbul’un ekonomik boyutunu da değerlendiren Başkan Bozbey, Kanal İstanbul’un maliyetinin 2021’de 15 milyar dolar olarak açıklandığını hatırlatarak, bugün ise bu rakamın 65 milyar dolara ulaşabileceğinin ifade edildiğini belirtti. Bu devasa kaynakla birçok şey yapılabileceğini anlatan Başkan Bozbey, “Mevcut atıksu arıtma tesisleri modernize edilebilir, iklim duyarlı tarım ve hayvancılık projeleri desteklenebilir ve Marmara Bölgesi halkının yaşam kalitesini artıracak sayısız proje hayata geçirilebilir. Bölgemizi depreme karşı dayanıklı hale getirmek için bütüncül bir plan hazırlanabilir. Doğanın sesine kulak vermek, onun bize verdiği mesajları anlamak zorundayız. Kanal İstanbul, Marmara Denizi ve Marmara’yı yaşanmaz hale getirecektir.  İnanıyorum ki beton kanal olmayacaktır. Olmamalıdır.” ifadelerine yer verdi.

Toplantı, Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun konuşmasıyla devam etti.

Continue Reading
Click to comment

Warning: Undefined variable $user_ID in /home/u2093656/public_html/wp-content/themes/zox-news/comments.php on line 49

You must be logged in to post a comment Login

Leave a Reply

Yaşam

KUL VE KAMU HAKKI: AHİRETTE ÖDENMEYEN BORÇ

İnsan, fıtratı gereği hataya meyilli bir varlıktır. Nefsinin ve arzularının peşinde koşarken kimi zaman farkında olmadan, kimi zaman da bile isteye başkalarının hakkına girer. Oysa kul hakkı, affı en zor olan haklardandır. Zira Allah Teâlâ, kendisine karşı işlenen günahları tövbe ile bağışlayabileceğini buyururken, kul hakkı için mağdurun rızasını şart koşmuştur.

“Kimin üzerinde din kardeşinin hakkı varsa, altın ve gümüşün bulunmayacağı kıyamet günü gelmeden önce onunla helalleşsin.” (Buhârî, Mezâlim, 10)

Bu hadisi şerif, bizlere apaçık bir gerçeği hatırlatıyor: Kul hakkı, ahirette ödenmez! Eğer burada helalleşmezsek, mahşer günü karşılık olarak sevaplarımızı vermek zorunda kalacağız. Sevaplarımız yetmezse, hakkına girdiğimiz kişinin günahlarını yüklenmek gibi korkunç bir akıbetle yüzleşeceğiz.

Kamu Hakkı: Sadece kul hakkı değil, bir emanettir

Kul hakkı denildiğinde çoğumuz sadece bireyler arasındaki ilişkileri düşünürüz. Oysa kamu hakkı da bir kul hakkıdır ve hatta çok daha ağır bir sorumluluktur. Kamu malına zarar vermek, yetim hakkına el uzatmak, rüşvet almak, torpil yapmak ya da devletin sunduğu hizmetleri kötüye kullanmak da birer hak ihlalidir.

Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur:

“Şüphesiz Allah, size emanetleri ehil olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emreder…” (Nisâ, 58)

Bir makamda, bir yetkide, bir sorumluluk alanında bulunan herkes, emanetin farkında olmalıdır. Çünkü kamu hakkı, sadece bir kişiye değil, toplumun tamamına aittir. Bir kalemi zimmetine geçirmekle, milyonları zimmetine geçirmek arasında fark yoktur; her ikisi de emanete ihanet sayılır.

Helalleşmek için çok mu geç?

Bazen bir hata yapar, üzerinden yıllar geçer ve unutur gideriz. Ama karşımızdaki unutmaz, kalbi incinmiştir. Ya o kişi hakkını helal etmeden bu dünyadan göçerse? İşte o zaman işin rengi değişir. Affı yalnızca Allah’ın elinde olan bu hak, sahibini bulup helalleşmeden kapanmaz.

İslam büyükleri bu yüzden sık sık kendilerini sorgulamışlardır. Hz. Ömer (r.a), halifeliği boyunca “Benden hakkını almamış kimse kaldı mı?” diye sorar, halkın rızasını gözetirdi. Çünkü biliyordu ki, zulmettiği bir kişi bile varsa, ahirette hesabını veremezdi.

Hakkı Ödemek İçin Son Gün Bugündür

Kimi zaman “Aman canım, o da bana şunu yapmıştı!” diyerek hakkı küçümseriz. Oysa adalet, intikam değil, hakkaniyettir. Bir hata, başka bir hatayı haklı çıkarmaz. Helalleşmek için kibri bırakıp gönlümüzü genişletmeliyiz.

Bugün, belki de hakkına girdiğimiz kişileri düşünüp bir arayışa çıkmamız gereken gün. Bir telefon, bir mesaj, belki de yüz yüze samimi bir özür… Helalleşmek, dünyada ruhumuzu hafifletecek, ahirette ise hesabımızı kolaylaştıracaktır.

Unutmayalım, hesap günü geldiğinde ne malımız, ne mevkiimiz, ne de mazeretlerimiz bizi kurtarabilir. Bizi kurtaracak tek şey, vicdanımızı temizleyip, üzerimizde kimsenin hakkı olmadan huzura varmaktır. Rabbim bizleri, kul ve kamu hakkından uzak duran, helalleşerek tertemiz bir kalple huzuruna çıkan kullarından eylesin…

Continue Reading

Yerel

KARACABEY KENT KONSEYİ BAŞKANI ABDULLAH AKKOÇ’TAN KONGREYE DAVET

Geçtiğimiz Haziran ayında yapılan seçimlerle başkan ve yürütme kurulunu belirleyen Karacabey Kent Konseyi, şimdi de 2. Olağan Kongresi’ni düzenleyecek. Kongre, 25 Şubat 2025 tarihinde, saat 14:00’te Ergün Koç Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek.

Kongrede, Karacabey Kent Konseyi’nin geçtiğimiz 6 aylık dönemde yaptığı icraatlar ile gelecekteki planlanan çalışmalar hakkında genel kurula bilgi sunulacak. Konseyden yapılan açıklamada, Karacabey Kaymakam’ı Hakan Kafkas, Karacabey Belediye Başkanı Fatih Karabatı ve Bursa Büyük Şehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Yıldız’ın da kongreye katılacağı duyurulurken, kent konseyi paydaşlarının yanı sıra tüm vatandaşlar da davet edildi.

Karacabey Kent Konseyi Başkanı Abdullah Akkoç, yaklaşan 2. Olağan Kongre ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Akkoç, kongrenin ilçenin geleceği için kritik bir adım olduğunu vurguladı ve tüm vatandaşları etkinliğe davet etti.

“Kent Konseyi olarak, sadece meclisimizle değil, tüm ilçemizle birlikte büyümek ve gelişmek için varız,” diyen Akkoç, sözlerine şöyle devam etti: “Kuruluşumuzun üzerinden henüz 8 ay gibi kısa bir süre geçti. Ancak bu süre zarfında, Karacabey’in her köşesine dokunarak, halkımızın haklı takdirini kazandık. Bizim için en büyük ödül, halkımızın desteği ve takdiridir.”

Akkoç, kongreyi sadece geçmişin değerlendirilmesi olarak görmediklerini, aynı zamanda geleceğe dair büyük adımlar atacak bir fırsat olarak kabul ettiklerini ifade etti. “Bu kongre, geçmiş 6 ayda gerçekleştirdiğimiz çalışmaların yanı sıra, Karacabey’in daha güzel bir geleceği için planladığımız projelerin de halkımıza sunulacağı bir platform olacak. Karacabey halkı olarak bu süreçte hep birlikte hareket etmenin gücüne inanıyoruz.”

Ayrıca, Akkoç, kongrede ilçenin geçmişten gelen sorunlarına dair çözüm önerilerini tartışacaklarını ve vatandaşların görüşlerinin kendileri için büyük önem taşıdığını belirtti. “Kentimizin sorunlarına yönelik çözüm önerilerini almak, bizler için çok değerli. Vatandaşlarımızın önerilerini dinlemek, birlikte kararlar almak, daha güçlü bir Karacabey için atacağımız adımları daha sağlam hale getirecek.”

“Bu kongre, yalnızca bir toplantı değil, aynı zamanda ilçemizin geleceği için atılacak önemli bir adımdır. Hep birlikte, daha güzel bir Karacabey için daha güçlü bir adım atacağımıza inanıyorum,” diyerek konuşmasını tamamladı. Karacabey Kent Konseyi Başkanı Abdullah Akkoç, kongreye katılım çağrısını yineleyerek, “Paydaşlarımızı ve tüm halkımızı, kentimizin geleceğine hep birlikte yön vermek için 25 Şubat’ta Ergün Koç Kültür Merkezi’ne davet ediyorum” dedi.

Continue Reading

Yaşam

BURSA BÜYÜKŞEHİR’DEN ‘RAMAZAN DESTEĞİ’

Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin sevginin, hoşgörünün ve paylaşmanın doyasıya yaşandığı Ramazan ayı dolayısı ile hayata geçirdiği ‘Ramazan Desteği’nde başvurular başladı.

Bursa Büyükşehir Belediyesi, sosyal belediyecilik anlayışını merkeze alarak ihtiyaç sahiplerine destek olmaya devam ediyor. 

Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı aracılığıyla ihtiyaç sahibi vatandaşlara destek çekleri dağıtan, Burskoop aracılığıyla öğrencilerine eğitim desteği veren Büyükşehir Belediyesi, şimdi de Ramazan ayı dolayısı ile ‘Ramazan Desteği’ni hayata geçirdi. Desteklerden faydalanmak isteyen ihtiyaç sahibi vatandaşlar, 2 Mart 2025

Pazar gününe kadar https://bbbsosyalyardimlar.bursa.bel.tr adresinden başvurularını gerçekleştirebilecek.

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Bursa’yı sosyal belediyecilikle buluşturmanın ve verilen sözleri bir bir tutmanın mutluluğunu yaşadıklarını söyledi. Yardımlaşmanın ve paylaşmanın en güzel örneklerinin yaşandığı Ramazan ayında ihtiyaç sahiplerine yönelik ‘Ramazan Desteği’ni hayata geçirdiklerini açıklayan Başkan Bozbey, “Vatandaşımızın hayatına dokunan bir projeyi daha hayata geçirdik. Gerçek ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza ‘Ramazan Desteği’nde bulunacağız. Yaşanan ekonomik krizin etkilerini azaltacak sosyal projelerle Bursa’mıza hizmet etmeye devam edeceğiz. Ramazan ayı paylaşma ve dayanışma ile güzel. Ramazan bereketi sofralardan eksik olmasın” dedi.

Continue Reading

Trending