Connect with us

Politika

YOKSULLUĞA, SEFALET ÜCRETLERİNE, ADALETSİZLİĞE HAYIR!

Cumhuriyet Halk Partisi Bursa İl Başkanlığı ve Bursa Halk Dayanışması binlerce yurttaşın katılımıyla açlığa, yoksulluğa, sefalet ücretlerine ve adaletsizliğe karşı yürüyüş ve basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasında konuşan CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, “Biz bundan sonra, omuz omuza, yürek yüreğe mücadele verip, bu güzel vatanı layık olduğu yere getireceğiz. Çünkü bizler, hırsızlığın alıp başını gittiği, çocukları ve gençleri umutsuz, kadınları korku içinde yaşayan, emekçisi sömürülen, kentleri yoksullukla boğuşan bir düzeni asla hak etmiyoruz” dedi.

Bursa Fomara Meydanı’nda binlerce yurttaş iktidarın ekonomi politikalarına tepki göstermek için bir araya geldi. CHP Bursa İl Başkanlığı ve Bursa Halk Dayanışması’nın düzenlediği mitinge İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, Milletvekilleri Nurhayat Altaca Kayışoğlu, Hasan Öztürk, Kayıhan Pala, Orhan Sarıbal, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, Gemlik Belediye Başkanı Şükrü Deviren, Harmancık Belediye Başkanı Haşim Ali Arıkan, Mustafakemalpaşa Belediye Başkanı Şükrü Erdem, sendikalar, sivil toplum kuruluşları, Bursa Barosu da katıldı.

Coşkulu yürüyüş

Şehreküstü Meydanı’ndan başlayan ve Kent Meydanı’nda sonlanan yürüyüşte sık sık “Hükümet istifa”, “Vergide adalet istiyoruz”, “Sefalete teslim olmayacağız” sloganları atıldı. Yürüyüşün ardından CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş Kent Meydanı’nda binlerce yurttaşa seslendi.

“İnsanlarımız açlığa mahkum edildi”

Yeşiltaş konuşmasında “Türkiye, tarihindeki en büyük yoksullaştırma sürecinin içerisinden geçiyor. Resmi enflasyonunun yüzde 44, gerçek enflasyonun yüzde 84 olduğu ülkemizde, asgari ücretliye yüzde 30 zam reva görülmüş, insanlarımız açlığa mahkûm edilmiştir. Sadece 1 dakikada, 37.000 lira para harcayan saray, işçiye 22.000 lirayla, emekliye 14.000 bin lirayla 1 ay geçin demektedir. Enflasyonla mücadelenin bütün yükünü halkın sırtına yıkan, beceriksizliğini halka ödeten, halka dilenci muamelesi yapan bir iktidarla karşı karşıyayız. Sizlere, “Bu paraya razı olun. Ekmeğinizi patronlarınız veriyor. Nankörlük etmeyin” diyorlar.” ifadelerini kullandı. Yeşiltaş’ın açıklaması şuşekilde:

“Türkiye yoksullar için vergi cehennemine dönüştü”

“Arkadaşlar şunu hiçbir zaman unutmayın. Patronlar sizlere ekmek vermiyor. Sizler patronlara ekmek veriyorsunuz! Onların zenginliklerini yaratanlar sizlersiniz. Ancak, gece gündüz çalışıp üretim rekorları kıran, ağır vergiler altında ezilen halkımız her geçen gün daha da yoksullaşırken, sermaye sınıfı tek kuruş vergi ödemiyor ve zenginliğine zenginlik katıyor. Türkiye, yoksullar için bir vergi cehennemi, yandaşlar için bir vergi cennetine dönüşmüştür.

Verginin yüzde 89’unun yoksul halktan, yüzde 11’inin zenginlerden toplandığı bir ortamda, şunu açıkça ortaya koymak gerekir. Bu ülkenin gerçek vergi şampiyonu; vergi borçları silinen, teşvikler ile ihya edilen, kamu malları kendilerine peşkeş çekilen yandaşlar değil, bu ülkenin onurlu halkıdır. Bugün buraya taleplerimizi haykırmak için geldik. Emekliye, işçiye ve memura insanca bir hayatı mümkün kılabilecek bir ücret verilsin, vergi yükü halkın sırtından alınsın demek için, adaletli bir düzen sağlansın demek için geldik.

“İktidar Türkiye’yi yönetme becerisini kaybetti”

Ama soruyorum size, kime ne anlatıyoruz? Artık saraylarda yaşayanların, kışın doğalgazı kapatmak zorunda olanları anlamasını mı bekleyeceğiz. Mevcut siyasi iktidar, artık Türkiye’yi yönetme becerisini tamamen kaybetmiştir. Bu ülkede, kaynağını iktidardan alan hiçbir iyi gelişme yaşanmamaktadır. Bunun için, mevcut iktidarın görevde kaldığı her saniye, bu ülke için ziyandır. Zaten halkta karşılığı kalmayan bu siyasi yapı, iktidarda kalabilmek için, açıkça halka karşı mücadele etme yolunu seçmiştir. Halkın seçtiği belediye başkanları, milletvekilleri, siyasi partilerin liderleri, köylünün seçtiği muhtara kayyum atayacak kadar, Esenyurt belediye başkanımız içeride tutukluyken, hakkında bir tutuklama kararı daha çıkaracak kadar, baro başkanına görevden alma davası açacak kadar gözü dönmüş bir yapıyla karşı karşıyayız.

Biz bundan sonra bu kişilere rağmen, omuz omuza, yürek yüreğe mücadele verip, bu güzel vatanı layık olduğu yere getireceğiz. Çünkü bizler, hırsızlığın alıp başını gittiği, çocukları ve gençleri umutsuz, kadınları korku içinde yaşayan, emekçisi sömürülen, kentleri yoksullukla boğuşan bir düzeni asla hak etmiyoruz.

Mücadeleyi büyütme çağrısı

2024 yılında en az 1897 işçi bu ülkede iş cinayetlerinde katledildi. Bu ülke geçen sene en az 6 tane Soma yaşadı. Madenlerde, enkaz altlarında, yurt yangınlarında, yeni doğan ünitelerinde, henüz 15 yaşındayken inşaatlarda, otel yangınlarında can veriyoruz. Gelin, bugün başlattığımız bu mücadeleyi öyle bir büyütelim ki, bu ülkeye bu utancı yaşatanlar daha fazla iktidarda kalamasın. O sandığı önümüze getirelim ve halkın iktidarını kuralım. Öyle bir mücadele ortaya koyalım ki, Türkiye, 5 çocuğuna bakmak için hurda toplayan annenin, anneleri çalışırken, evde yanarak can veren 5 çocuğun ülkesi olmasın.

Katillerin, çetelerin ve kara para aklayanların dışarıda, halkın seçtiklerinin içeride olduğu bu düzene karşı, hukukun ve adaletin egemen olduğu bir düzeni hep birlikte geri getirelim. Eğer birlikte olmazsak başaramayız. Yıllarca bu alanlarda, bu caddelerde şöyle bağırdık: Susma sustukça sıra sana gelecek dedik. Bugün kendini muhalefet olarak gören, ancak iktidarın yaptıklarına susan, kendisini güvende görerek iktidarın yaptıklarını aklayan, “Şu kişiyi, şu partiyi sevmiyordum iyi oldu” diyen herkes, tehlike altında olduğunu, sıranın kendisine geleceğini unutmasın. İktidarın siyasi operasyonlarını herhangi bir sebeple aklayanlar, günü geldiğinde bu sürecin muhatabı olacağını aklından çıkarmasın. Onun için bir arada durmalı ve güçlü bir siyasi itirazı hakim kılmalıyız. Yani bundan sonra ne yapacaksak birlikte yapmalıyız!

“Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz”

Unutmayın, bizler bir yola çıktık ve birlikte yürüyoruz. Büyük usta Nazım’ın dediği gibi, ekmeksizleri ekmeğe, hürriyetsizleri hürriyete doyurmak için yürüyoruz. İnanın, bugün burada birsek, yarın 1000 olacağız. Hem Bursa’da hem Türkiye’de çığ olup büyüyeceğiz göreceksiniz. Birlikte mücadele edeceğiz. Çünkü kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!”

Yeşiltaş’ın açıklamasının ardından miting Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Milletvekilleri ve Bursa Halk Dayanışması bileşenlerinin temsilcileri konuşma gerçekleştirmesinin ardından sona erdi.

Continue Reading
Click to comment

Warning: Undefined variable $user_ID in /home/u2093656/public_html/wp-content/themes/zox-news/comments.php on line 49

You must be logged in to post a comment Login

Leave a Reply

Politika

BAŞKAN BOZBEY, “EKREM BAŞKANIMIZ İLE KOL KOLA, OMUZ OMUZAYIZ”

Cumhuriyet Halk Partisi Cumhurbaşkanlığı Ön Seçim Adayı, Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Bursalılarla buluştu. Cengiz Göllü Voleybol Salonu’nda binlerce kişinin katılımı ile düzenlenen buluşmada, Bursalının hakkını Bursalıya vermek için gece gündüz çalıştıklarını belirten Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, hep birlikte daha adil ve eşit bir Türkiye oluşturacaklarını belirterek; “Ekrem İmamoğlu ile kol kola, omuz omuzayız” dedi.

Cumhurbaşkanlığı yarışı için CHP’nin ön seçim yarışına katılan Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Cengiz Göllü Voleybol Salonu’nda düzenlenen ‘Bursa Buluşması’ programına binlerce vatandaş katıldı. Hep birlikte tarihe tanıklık ettiklerini ve Bursa olarak Türkiye’ye güçlü bir mesaj verdiklerini belirten Başkan Mustafa Bozbey, oluşan tablonun Türkiye’nin demokrasiye, adalete ve eşitliğe olan özleminin en net göstergesi olduğunu söyledi. “Hep birlikte daha güzel, daha adil, daha eşit bir Türkiye’yi inşa edeceğiz” diyen Başkan Bozbey, “Hepimizin tek bir görevi var: Cumhuriyetimizi yeniden aydınlık günlere kavuşturmak. Demokrasiyi ve adaleti yeniden egemen kılmak. Ülkemizin kurucusu, Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emanetine sahip çıkmak” dedi.

“Ekrem Başkanımızın yanındayız”

Son yerel seçimle birlikte algıyla yönetilen, gerçeklerden kopuk yönetim anlayışının sona erdiğini vurgulayan Başkan Bozbey, artık şeffaf, adil ve hesap verebilir yerel yönetim anlayışı olduğunu ifade etti. Göreve geldiklerinde Bursalıların hakkının bir grup insanın çıkarı için harcandığını gördüklerini ve her kuruşun takipçisi olduklarını hatırlatan Başkan Bozbey, şeffaf ve adil bir yönetim anlayışıyla, Bursalıların güvenine layık olmak ve Bursalının hakkını, Bursalıya vermek için gece-gündüz çalıştıklarını anlattı. Sosyal demokrat yönetim anlayışını ülke geneline yaymak istediklerini söyleyen Başkan Bozbey, “Marmara Belediyeler Birliği Başkanı ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı olarak, Ekrem Başkanımızın yanında olduğumu, buradan açıkça ifade ediyorum. Kol kolayız, omuz omuzayız” vurgusunda bulundu. Bursa’da olmaktan duyduğu mutluluğu dile getiren TBB ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ise Bursaspor atkısı ile vatandaşları selamladı. Türkiye ekonomisine dönük değerlendirmelerde bulunan İmamoğlu, Kent Lokantası ve kreşler gibi sosyal demokrat belediyecilik örneklerinin Türkiye geneline yayılmasından duyduğu memnuniyeti dile getirirken, bu uygulamaların engellenmeye çalışılmasını eleştirdi.

“Bursa’yı ve Bursaspor’u seviyorum”

Bursa’yı ve Bursaspor’u çok sevdiğini ifade eden İmamoğlu, “En zor koşulda yüreği olanların o kurumlara sahip çıkmaları o kurumun büyüklüğünü gösterir. Bursaspor, zor koşullara düşürülmüştür. Mustafa Bozbey’e güveniyorum. Elbette ayağa kaldıracaktır. En zor şartlarda koca stat tıklım tıklım doluyor ya işte onun için Bursaspor’u seviyorum. Onun taraftarlarını da ayrıca seviyorum. Onları alkışlıyorum” dedi.

Continue Reading

Politika

8 MART’TA KADINLARIN EŞİTLİK VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ VURGULANDI

İYİ Parti Kadın, Aile ve Sosyal Hizmetler Başkanı Gözde Gelmiş, TBMM’de gerçekleştirilen ve Türkiye’nin her yerinden bin 500’ün üzerinde kadının katılımıyla gerçekleştirilen Genel Başkan Musavvat Dervişoğlu’nun da katıldığı toplantıda Karacabey’i temsil etti.

Gözde Gelmiş, TBMM’de gerçekleştirilen toplantıda Dervişoğlu’nun yapmış olduğu konuşmaları aktardı.

Dervişşoğlu yaptığı konuşmalarda şu bilgileri paylaştı. “Türkiye’de kadının adı, tarihte örneğine rastlanmayacak şekilde yok edilmekte ve silinmektedir. İktidar, kadınlara ‘doğurun’ talimatı verirken ‘yaşayın’ demeyi aklından geçirmemektedir.

2025 sözde aile yılı ilan edilirken, ailenin diğer yarısı olan kadının hali umurlarında değildir. Cumhuriyet fikrinden uzaklaşıldıkça kadınlar da yaşamdan uzaklaştırılmaktadır. Kadınların toplumda güçlü olmasının yolu ekonomik özgürlükten geçmektedir. Buradan açıkça ilan ediyorum: Eşit işe eşit ücret ilkesini kesinlikle denetleyeceğiz.

Girişimci kadınlar için düşük faizli kredi programları, hibe destekleri sağlayacağız. Kendi işini kurmak isteyen kadınların önündeki tüm engelleri kaldıracağız. Çalışan kadınlara destek olmanın ve aynı zamanda ailenin korunmasını sağlamanın en büyük araçlarından biri olan ucuz ve ulaşılabilir kreşleri yaygınlaştıracağız. Mustafa Kemal Atatürk’ün açtığı yolda, kız çocuklarının eğitimine ayrı bir önem atfediyoruz. Bu yüzden köy okullarını yeniden ihya edeceğiz. Ortaöğretim düzeyinde kız çocuklarının okullaşma oranlarını yükselteceğiz.” dedi.

8 Mart: Kadınların eşitlik, özgürlük ve dayanışma günü

Öte yandan Karacabey İyi Parti Kadın Aile ve Sosyal Hizmetler Başkanı Gözde Gelmiş de yarın kutlanacak 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ile ilgili şu açıklamalarda bulundu.  “Her yıl 8 Mart’ta, dünyanın dört bir yanında kadınlar haklarını, eşitliği ve özgürlüğü haykırıyor. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, yalnızca bir kutlama günü değil; aynı zamanda kadınların toplumsal hayatta karşılaştıkları zorluklara dikkat çekmek, hak ve özgürlükleri için verdikleri mücadeleyi hatırlamak ve dayanışmayı güçlendirmek için önemli bir fırsattır.

8 Mart’ın kökeni, 1857 yılında ABD’de çalışan kadın işçilerin daha iyi çalışma koşulları talebiyle başlattığı grevlere dayanır. O günlerden bu yana kadınlar; eğitim, siyaset, ekonomi ve sosyal hayatta daha fazla yer alabilmek için büyük mücadeleler vermiştir. Seçme ve seçilme hakkından çalışma hayatındaki eşitliğe, şiddetsiz bir yaşam hakkından ekonomik bağımsızlığa kadar birçok alanda kazanımlar elde edilmiş olsa da, hâlâ aşılması gereken ciddi engeller bulunmaktadır.

Bugün hâlâ dünya genelinde milyonlarca kadın şiddet, ayrımcılık, yoksulluk ve sosyal dışlanma ile mücadele etmek zorunda kalıyor. Çalışma hayatında eşit işe eşit ücret hakkı tam anlamıyla sağlanmış değil. Kadınlar, siyasette ve yönetim kadrolarında yeterince temsil edilmiyor. Kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet ise ne yazık ki toplumsal bir yara olarak varlığını sürdürüyor.

Oysa bir ülkenin gelişmişlik seviyesi, kadınların toplum içindeki yerine bakılarak anlaşılabilir. Kadınların eğitime, iş hayatına, siyasete ve sosyal hayata eşit şekilde katılması, sadece onların değil, tüm toplumun refahını artıran bir etkendir. Daha adil, huzurlu ve güçlü bir gelecek için kadınların sesini yükseltmesine, haklarına sahip çıkmasına ve her alanda aktif rol almasına ihtiyaç var.

8 Mart: değişim için bir fırsat

8 Mart, sadece kadınlara yönelik farkındalığın arttığı bir gün olmamalıdır. Aynı zamanda karar alıcıların, toplum liderlerinin, iş dünyasının ve bireylerin kadın hakları konusunda somut adımlar atması için bir çağrıdır. Kadınların ekonomik, sosyal ve siyasi hayatta daha güçlü yer almasını sağlayacak politikalar geliştirilmelidir. Kadına yönelik şiddeti önlemek için hukuki düzenlemeler sıkılaştırılmalı, kadınların eğitim ve istihdam olanaklarına eşit şekilde erişmesi sağlanmalıdır.

Bu özel günde, kadınların haklı mücadelesine saygı duyuyor, onların hak ettikleri eşit ve adil dünyayı inşa etmek için hep birlikte çalışmamız gerektiğini vurguluyoruz. Daha güçlü ve kadınlar, daha güçlü bir toplum demektir.

Tüm kadın arkadaşlarım, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günümüz kutlu olsun!”

Continue Reading

Politika

ANAYASA DEĞİŞMEZSE SEÇİM TARİHİ 2027’NİN KASIM’I

Bursa’nın etkili köşe yazarlarından Gazeteci Okan Tuna, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Yayman’ın erken seçim için 2027 yılının Kasım ayını işaret etmesi üzerine ana yasa değişikliği ve erken seçimin şart ve gerekliliklerini anlattığı bir yazı kaleme aldı. Yazısında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden aday olabilmesi için iki yol bulunduğunu ve bu yolların her ikisinin de gerçekleşebilmesi için milletvekili sayısının 360 olması gerektiğini belirtti. Okan Tuna’nın önümüzdeki seçimler ile ilgili köşe yazısı şöyle;

“Görünen o ki; Birlikte yapılacak milletvekilliği genel seçimleri ile Cumhurbaşkanlığı seçiminin tarihi yavaş yavaş belirleniyor. Bu yönde; AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Yayman’ın, seçimler için 2027 yılının Kasım ayını işaret etmesi, sıradan bir öngörü değil.

Keza; Yayman’ın, “Cumhurbaşkanımızı, Cumhur İttifakı’nın adayı olarak bir kez daha Başkan yapacağız” sözleri, üzerinde çalışılmış bir planlama olarak görünüyor.

Şunu belirtelim. Mevcut anayasaya göre Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 2028 yılının Nisan ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olamıyor.

Hukukçulara göre, Erdoğan’ın yeniden aday olabilmesi için 2 yol var. Biri; Anayasa değişikliği. Diğeri de; Meclis’in erken seçim kararı alması. Anayasa değişikliği için de 2 yol var.

İlki; En az 360 milletvekili ile anayasa değişikliği teklifi referanduma, yani halkın oyuna gidebiliyor.

İkincisi de; En az 400 milletvekilinin kararı ile referandum olmaksızın direkt olarak anayasa değişikliği yapılabiliyor.

Her iki durumda da, Cumhur İttifakı avantajlı görünüyor. Çünkü; Meclis’teki sandalye sayısı, yeterli olacak gibi görünüyor. Halen ittifak içinde; AK Parti’nin 272, MHP’nin 47, DSP’nin 1, Hüda-Par’ın 4 milletvekili bulunuyor ki sayı 324 yapıyor.

Tüm buna; Öcalan meselesi sonrasında DEM’in 57 milletvekili de ilave edilebilirse rakam 381 yapıyor. Bu sayı; Hem Meclis’in en az 360 milletvekili ile erken seçim kararı almasını ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden aday olabilmesine olanak sağlıyor.

Hem de; Anayasa değişikliğini referanduma götürebilmek için gerekli en az 360 milletvekili sayısının hayli üzerinde olabiliyor.

Yani; Tüm hesaplar milletvekili aritmetiğine dönüşmüş görünüyor. Şu andaki sandalye sayısına göre Cumhur İttifakı’nın 324 milletvekili, Meclis’in erken seçim kararı alabilmesine yetmiyor. Ancak; Olası bir şekilde DEM Grubu’nun desteğiyle bu sayı rahatlıkla aşılabiliyor.

Bu nedenle; Terörist başı Öcalan meselesinin siyasi olarak nereye evrileceği de önem taşıyor. Tabi; Milletvekili olası transferleri hariç.

Galiba; Tüm bu hesaplamalar AK Parti cephesinde “olacakmış gibi” düşünülüyor ki, bu nedenle Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği genel seçimleri 2027 yılının Kasım’ı olarak artık açıkça telaffuz ediliyor.”

Continue Reading

Trending