Genel
SARIBAL: “İKTİDARIN GÖREVİ FELAKET YARATMAK”

CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, 6 Şubat Depremi’nin yıldönümünde düzenlediği basın toplantısında depremzede vatandaşların sorunlarının çözülmediğini, aksine bu sorunların artarak devam ettiğini ileri sürdü. Sarıbal, “Her yıkım sonrası bunu bir kadere, öbür dünyaya havale eden inançlar üzerinden kader meselesine dönüştürerek durumu savuşturuyorlar ama öbür taraftan da yeni imar alanları açmaya çalışarak aslında doğa gerçeği olan depremi felakete döndürme görevini, sorumluluklarını adeta yerine getirmiş gibi bir tutum içerisindeler. Yani adeta deprem bilerek ve istenerek felakete dönüşsün diye iktidar yıllarca böyle açık bir politika ve tutum izlemiş durumdadır.” dedi.
CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, TBMM’de yaptığı dikkat çeken açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Aslında deprem bir siyasi, bir politik mesele olarak çok net bir şekilde karşımızda durmaktadır. Elbette sonuçlarını herkes söylüyor, herkes anlatıyor ama bizi bu sonuçlara iten, alınmayan tedbirleri almayanlarla ve bunların ortaya koymuş olduklarıyladır. Yöntemlerle, yönetim biçimleriyle gerçekten yüzleşmemek, bunları konuşmamak çok acı. Bugün yaşadığımız süreç, o günün çevre ve iklim sorumluluğu içerisinde olan Bakan’ın bugün çıkıp 50 bin civarında yaşamını yitiren insanlardan bahsederken, bugün 130.000 insanımızın yaşamını yitirdiğini söylüyor olması önemli bir iş. İnsanlar söyledi, doğa söyledi, aileler söyledi ama onlar, bizim kayıtlarımız böyle, 50.000 insanımız hayatını yitirdi dediler. Oysa aynı görevde bulunan Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı bugün belediye başkan adaylığı sürecinde bir açıklama yaparak, 130 bin insanımızın hayatını kaybettiğini söylüyor.
İzmir depremi sonrasıydı. İzmir depremi sonrası Temmuz 2021 tarihinde bir rapor açıklandı. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kurduğu Araştırma Deprem Araştırma Komisyonu bir rapor sundu. Bu raporda 6-7 milyon civarında, -ki daha da fazla- riskli bina var denildi. Yani bu 7 milyon binanın acilen kentsel yenileme veya dönüşüm nedeniyle güçlendirilmesi ve depreme hazır hale getirilmesi gerektiğini söylediler. Aynı şekilde 6 Şubat 2023 Maraş depreminden sonra yine meclis hazırlamış olduğu raporda, 238 bin civarında ülkede riskli binanın yenilendiği söylendi. 7 milyon nere 238 bin nere? 11 yılda yenilenen bina sayısının 238 bin olduğunu söylediler.
Peki gerçekleşebilir mi? Bu anlayışla gerçekleşemez.
Enflasyonun 3 yılda % 300 – % 400 arttığı bir ülkede bir iktidar, 21 yılda 2 buçuk trilyon dolar para harcıyor ve günün sonunda üst üste ekonomik krizler, merkez bankasından satılan paralar karşılığında enflasyon, kur ve faiz sorunu çözülmemişken, bugün emekli maaşı 10.000 TL iken, artık ortalama gelir haline dönmüş 17.000 liralık asgari ücretle, açlık sınırının 19.000 TL, yoksulluk sınırının 50.000 TL aylık gelirle açıklanabildiği bu ülkede depreme karşı sağlıklı güçlü bina yapılma şansının olmadığını hepimiz biliyoruz. Ama işte bu iktidar inşaatı seviyor, inşaat rantını seviyor, inşaatı ekonominin lokomotifi yapma konusunda yıllardır bir çaba sarf ediyor. Üst üste imar afları, üst üste yeni alanların yaratılması, inşaatla ilgili her defasında inşaat sektörüyle ilgili yıllarca çeşitli açıklamalar yapılması, yeni rezerv alanlarının açılarak kentteki nefes alma alanlarının da tamamen konuta, ranta dönüştürülmesi, deprem bölgesinin dışına rezerv alanlarının, özellikle İstanbul’da değişik büyük kentlerde, artık yeni bir inşaat sektörü biçimine dönüştürülmesi ne yazık ki inşaatların, konutların, güçlü kentlerin yapılması konusunda iktidarın ne kadar geride durduğunu ortaya koyan bir gerçek.
Kaldı ki, 6 Şubat depreminde bölgede yıkılan binaların bir kısmının kentsel yenileme ve kentsel dönüşüm sonrası da yıkıldığını gösteriyor. Yani yapılan kentsel yenileme ve kentsel dönüşümün de ne kadar depreme dayanıklı olduğu konusunda birçok soruyla karşı karşıya olduğunu gösteren bir durum. Bugün geldiğimiz bu durumda, inşaatın iktidar tarafından sevilir olmasının yaman bir çelişkisi de var. Bir taraftan deprem bölgesinde 650 bin binanın hasar gördüğünü, bunların en kısa süre içerisinde yapılacağını söylediler. Ekim 2023’te açıklama yaparak yıl sonuna kadar 41 bin konutun teslim olacağını ifade ettiler. Toplamda 250 bin binanın üzerinde bir yıl içerisinde yapıp teslim edeceklerini net bir şekilde ortaya koydular, bunu sonra 319 bin binaya çıkardılar ama şimdi Şubat ayında bu 11 ilde ağırlıklı olarak Maraş-Hatay olmak üzere 41 bin civarında binanın kurasını çekeceğiz diyorlar.
Vaatlerle geçen 1 yıl
Her yıkım sonrası bunu bir kadere, bunu öbür dünyaya havale eden inançlar üzerinden kader meselesine dönüştürerek durumu savuştururken, öbür taraftan da yeni imar alanları açmaya çalışarak aslında doğa gerçeği olan depremi felakete döndürme görevini, sorumluluklarını adeta yerine getirmiş gibi bir tutum içerisindeler. Yani adeta deprem bilerek ve istenerek felakete dönüşsün diye iktidar yıllarca böyle açık bir politika ve tutum izlemiş durumda. Evet, başta Cumhurbaşkanı, şu anda belediye başkan adayı olan İstanbul’da Murat Kurum, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki ile İçişleri Bakan Yardımcısı Münir Karaoğlu en çok konuşan isimler. Ve tabii ki de Cumhurbaşkanı… Bu alanlarla ilgili en çok bunlar konuşmuş. Yani koca bir yılı biz bunların vaatleriyle geçirdik.
Oysa bölgede durum ne? Oysa bölgede durum gerçekten içler acısı. Göç en yüksek oranda gerçekleşti. Sorunları bitti mi? Hayır. Gittikleri yerlerde işsizlik, gittikleri yerlerde yeni barınma sorunları, gittikleri yerlerde yoksulluk, gittikleri yerlerde adaptasyon. Ama yürekleri ve gönülleri ayrıldıkları yerdeydi. O enkazların altında eşlerini, çocuklarını, ailelerini, akrabalarını bırakmışlardı.. Yani onların sorunları elbette hâlâ devam ediyor ve bu sorunlarla baş başa kaldılar.
“Çocuklar artık çocuk değil”
Peki bölge? Bölgede dram yaşanmaya devam ediyor. Çocukların eğitim sorunları çözüldü mü? Sadece saat değişiklikleriyle gün saati üzerinden yapılan işlerle yaşam devam etti. Çocukların çocuklukları yok oldu. Onlar birer çocuk ama çok büyük acılarla yaşamları boyunca o travmanın etkisinde kalacaklar. Gençler, çocuklar olarak yaşama tutunmaya çalışacaklar. Yani eğitim saatleriyle oynamanın dışında eğitimin içeriği, niceliği, kalitesi, eğitimin yaşandığı fiziki koşullar, binaların hiçbiri yok!
Sadece o mu? Yıkımı fırsat bilerek zeytinlikler, tarım toprakları her tarafı araç olmaya başlandı. Son zamanlarda çıkarılan rezerv yasasıyla adeta daha da bu iş üst noktalara çıktı. Çünkü sadece deprem bölgesinde değil, deprem bölgesi olmayan bütün ülkede yeni rezerv alanları dedikleri kentin en önemli yerlerini yeni inşaat rant, talan, yağma sürecinin bir parçasına dönüştürmeye devam ettiler.
“Doğduğumuza pişman olduk”
Evet kadınlar çocuklarını yitirdiler, kardeşlerini, anne babalarını. Bunların travması bambaşka. Evleri yoktu, suları da… Çadırda yeni sorunlarla karşılaştılar. Sel, rüzgar, fırtına, konteyner… Çamurlar içerisinde kaldılar ve onların travmaları hâlâ biraz önce söylediğimiz rakamlar üzerinden hâlâ en derinden devam ediyor.
Peki psikolojileri? Bunu soran var mı? O da yok. Psikososyal yapıları? Gerçekten bu sorunlar tümüyle duruyor ve söyledikleri söz şu “Doğduğumuza pişman olduk.”
Peki bölgenin demografik yapısı? Nüfus değişikliği, kültürleri, tarihleri, gelenekleri, alışkanlıkları… Hepsi yok oldu.
Engelliler, sakat kalanlar… Bunlar ne durumda? Biliniyor mu? Hayır! Bunların sorunları tümüyle aynı şekilde devam ediyor. Başka kentlere tutunmaya gittiler, başka yaşam biçimlerine. Bulundukları yerlerde kalanlar, “Bizim yerimiz yurdumuz evimiz barkımız” bu mu diyorlar.
Gerçek sorunlar deprem bölgesinde bütün acısıyla devam ediyor. Peki hukuk, adalet var mı? İnsan hakları…? İnsana dair, yaşanan sorunlara dair bir adalet, bir hukuk, bir hakikat var mı? O da yok.
Ulus’ta Deprem Mağdurları ve Kayıp Yakınlarıyla Dayanışma Derneği yaptığı açıklama, (kısa adıyla DEMAK); Hatay’da 30’u çocuk 122 kayıp. Kahramanmaraş’ta 5’i çocuk 18 kayıp. Adıyaman’da 2’si çocuk 3 kayıp. Gaziantep’te bir kayıp çocuk. Malatya’da bir kayıp olmak üzere 38’i çocuk 145 kayıp vatandaşımıza bir yıl geçmiş olmasına rağmen henüz ulaşılamadığını bildirdi.
“Nasıl cevap vereceğiz?”
Nedir bu? Hangi yürek dayanabilir ki buna? Biraz saygı, biraz empati, biraz kendimizi o insanların yerine koyduğumuzda koca koca laf eden, devlet yöneticileri. Devletleşmiş iktidar, devletleşmiş parti yöneticileri, saray, meclis, siyasetçiler hepimiz bunun cevabını nasıl vereceğiz? Biz bu insanlara ne diyeceğiz? Açlığın, yoksulluğun, sefaletin, bütün bu yaşananların yanında bu insanlara ne cevap vereceğiz biz? Kayıplar çok, cesetleri yok, mezarları da yok…
Sadece konut meselesi de olmadığını görüyoruz. Meselenin sadece “size konut yaptım hadi gelin oturun” demek de aslında o insanlara bir hakarettir. Zaten yapılmış olması lazımdı bugüne kadar. 99 depremi, eski depremler, Elazığ depremi, Erzincan depremleri, Hatay’ın bin yıl içerisinde yaşadığı büyük depremler…
İnsan dediğiniz varlık sadece bir mekana sığdırılacak bir şey değil. Sosyolojik sorunları, eğitim sorunları, sağlık sorunları, hastaneler bile inşa edilemedi. Kaldı ki yepyeni yapılmış bir hastane Maraş Pazarcık’ta adeta kullanılamaz hale geldi. Yani sadece yönetmelik, sadece kanun yetmiyor, bir eksik var ortada. Büyük eksik. Ve bunu sadece kadere, inanca bağlamanın da artık bir karşılığı yok. Herkes her şeyi yaşıyor. Evet. Sorunlar çözülecek diye bekliyoruz. Ama nasıl çözülecek?
“İnşaat inşaat diyerek…”
Konut sorunu çözülecek diye bekliyoruz. Nasıl çözülecek? İnşaat inşaat diyerek mi? İnsanları çadıra, konteynıra ve şimdi ne zaman alacakları belli olmayan konutlar üzerinden oyalıyorlar. Bu günlere geldik. İnşaatlar yapılacaksa ne zaman? Tayyip Erdoğan emir verir, yapın derse? Oradan izin çıkarsa… Depremde askerin sahaya çıkmaması gibi. Evet, depremden önce karayolu var dediler, uçak yolu var dediler, havaalanı var dediler, demiryolu var dediler, depremde baktık hiçbiri yok. Ulaşım var dediler. İletişim var dediler. Telefonlar baz istasyonları 3G’ ler 3,5G’ler, 4G’ler, 4,5 G’ler. Koca devletiz, uzaya uçuyoruz, hızlandırdık, her şeyi dediler. Baktık onlar da yokmuş. Orada da devlet ya da iktidar yoktu. Deprem oldu, deprem sonrasında yaşadığımız felakete baktık yine kimse yok. Otobanlarda kilometre derece kuyruk, yardıma gelecek insanların ulaşabilme olanakları yoktu. Ama her zaman olduğu gibi laf çoktu.”
Genel
BİR GÜL İLE BİN TEŞEKKÜR

“Her Anne Bir Gül, Her Anne’ye Bir Gül” Projesiyle Şehit Annelerinin Yüreklerine Dokundular
Dayı Karacabey Anadolu Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Hikmet Sezer ve gönüllü öğrencileri, Anneler Günü dolayısıyla hazırladıkları anlamlı projeyle şehit ailelerini unutmadı.
“Her Anne Bir Gül, Her Anne’ye Bir Gül” projesi kapsamında okul bahçesinde yetiştirdikleri gülleri, Karacabey’de yaşayan şehit annelerine ulaştıran öğretmen ve öğrenciler, şehitlerin aziz hatırasını yad ederek annelerin bu özel gününü kutladı.

Proje öncesinde gerekli izinlerin alınmasının ardından şehit aileleriyle iletişime geçilerek ziyaretler gerçekleştirildi. Ziyaretler sırasında duygu dolu anlar yaşanırken, şehit Bahadır Tayfur’un babasıyla birlikte şehidin kabri ve şehit annesinin mezarına gül dikimi yapıldı.
Şehit aileleri, kendilerini unutmayan öğrenciler ve öğretmenlere teşekkür ederek hayır dualarını iletti. Ayrıca, Hikmet Sezer tarafından okulda yetiştirilen güller, Anneler Günü münasebetiyle öğrencilere de dağıtıldı. Velilerden gelen teşekkür mesajları, projenin ne kadar anlamlı olduğunu bir kez daha gösterdi.
Yapılan açıklamada, “Şehitlerimizi ve onların fedakar ailelerini her zaman hatırlıyoruz. Bu tür çalışmalarla hem öğrencilerimizin milli ve manevi değerlerini pekiştiriyor hem de toplumsal duyarlılığı artırmayı hedefliyoruz. Dayı Karacabey Anadolu Lisesi olarak şehit anneleri başta olmak üzere tüm annelerimizin Anneler Günü’nü en içten dileklerimizle kutluyoruz” ifadelerine yer verildi.
Bu anlamlı proje, şehitlere vefa ve annelere saygı konusunda topluma örnek olacak bir çalışma olarak dikkat çekti.





Genel
ŞANLI, “İTTİFAK ÜYESİYİZ DİYE HER ŞEYİ ONAYLAYACAK DEĞİLİZ!”

Karacabey Belediye Meclisi’nin son toplantısında MHP Grubu’nun salonda yer almaması dikkat çekti. Geçtiğimiz ay, komisyon üyeliklerinin sayısının 3’ten 5’e çıkarılması yönünde verdikleri teklifin meclis çoğunluğu tarafından reddedilmesinin ardından toplantıyı terk eden MHP’li üyeler, bu ayki oturuma ise hiç katılmadı. MHP Karacabey ilçe Başkanı Ahat Şanlı, bu tutumlarının hem bir tepki hem de ‘ittifak ruhuna zarar vermemek’ amacı taşıdığını ifade etti.”
Toplantının ardından gazetemize açıklamalarda bulunan MHP Karacabey İlçe Başkanı Ahat Şanlı, gerekçelerini net ifadelerle kamuoyuyla paylaştı. Şanlı, hem alınan kararları eleştirdi hem de Cumhur İttifakı’na bağlılıklarının sorgusuz bir uyum anlamına gelmediğinin altını çizerek ittifak ruhuna zarar vermemek adına katılmadıklarını belirtti.
“Kararların şeffaf, katılımcı ve halkçı olması gerekiyor”
Geçtiğimiz ay, MHP Grubu olarak komisyon üyeliklerinin 3’ten 5’e çıkarılması yönünde bir teklif verdiklerini hatırlatan Şanlı, bu teklifin reddedilmesini kabul edilemez bulduklarını belirtti:
“Bu teklifimiz daha geniş temsiliyet ve karar süreçlerine daha fazla meclis üyesinin katılımını sağlamak amacı taşıyordu. Bu, demokratik bir yaklaşımdı. Ancak ne yazık ki siyasi kaygılarla reddedildi. Bu tutum, Karacabey halkının daha adil ve kapsayıcı bir yönetim anlayışına kavuşmasının önünü tıkamaktadır.”
“Taşınmaz satışları, kırsalı terk etmek demektir”
Şanlı, özellikle kırsal mahallelerdeki belediyeye ait taşınmazların satışına sert tepki gösterdi:
“Köylerimize, mahallelerimize ait yerlerin satışı bizim için sadece bir ekonomik işlem değil; sosyolojik, kültürel ve toplumsal bir kırılmadır. Bu alanlar, sadece toprak değil, halkımızın geleceğidir. Buraların satışına karşı çıkmak bizim görevimizdir.
İttifak, ortak değerlerde buluşmak demektir. Bu değerler; milletin menfaati, vatanın bütünlüğü ve halkın refahıdır. Ancak bu, her alınan kararı onaylayacağız anlamına gelmez. Biz kendi aklımız, vicdanımız ve halkımızın sesiyle karar veririz. AK Parti ile ittifakımız, aynı düşünmek değil, birlikte Karacabey’e hizmet etmek içindir.”
“Fatih Karabatı’nın AK Parti’ye geçişi bizim tavrımızı değiştirmez”
Belediye Başkanı Fatih Karabatı’nın İYİ Parti’den AK Parti’ye geçişinin ardından siyasi dengelerin değiştiğini kabul ettiklerini söyleyen Şanlı, bu durumun MHP’nin bağımsız değerlendirme yetisini etkilemeyeceğini belirtti:
“Sayın Karabatı’nın parti tercihi kendisini ilgilendirir. Ancak bu değişiklik, bizim her kararını destekleyeceğimiz anlamına gelmez. İYİ Parti’deyken de Karacabey’in hayrına olan adımları destekledik, bugün de aynı tutarlılıkla davranıyoruz. Bizim için parti değil, halkın çıkarı esastır.
Biz polemik üretmiyoruz, siyaset yapmak istiyoruz. Ancak karar alma süreçlerinde sözümüz dikkate alınmıyorsa, orada bulunmamız sadece formalite olur. Biz şeklen değil, fikren ve ilkesel olarak mecliste olmak isteriz. Karacabey’e zarar veren kararların alındığı bir oturumda bulunmamak, halkımıza olan sorumluluğumuzun bir gereğidir.
Biz dün neredeysek bugün de oradayız. Halk için, Karacabey için, adaletli bir yerel yönetim için çalışmaya devam edeceğiz. Gerektiğinde sesimizi yükselteceğiz, gerektiğinde masadan kalkacağız ama hiçbir zaman Karacabey’in menfaatinden taviz vermeyeceğiz.” dedi.
Genel
ÖZDEMİR AİLESİNİN ACI GÜNÜ

Karacabey’in tanınmış ailelerinden emekli Metin Özdemir’in eşi, Karacabey Belediyespor altyapı sorumlusu İlker Özdemir ile resim öğretmeni Duygu Deniz Özdemir’in annesi Mürvet Özdemir (74), hayatını kaybetti.
Merhume Mürvet Özdemir’in cenazesi, 3 Mayıs 2025 Cumartesi günü, Haşim Onur Camii’nde öğle namazının ardından kılınan cenaze namazı sonrası 2 Nolu Şehir Mezarlığı’nda toprağa verildi.
-
Bursa Bölge5 yıl ago
“Türkiye, Doğu Türkistan’a sahip çıkmalıdır”
-
Genel4 ay ago
KARACABEY BELEDİYESİ’NDE GÖREV DEĞİŞİKLİKLERİ
-
Bursa Bölge5 ay ago
KARACABEY AK PARTİ BURSA’DA YER BULAMADI
-
Ekonomi5 yıl ago
Sütaş’tan “Tereyağı” açıklaması
-
Bursa Bölge5 ay ago
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN BURSA’DAN SESLENDİ: ASGARİ ÜCRETİN ARKASINDA DURDU BOYKOT ÇAĞRISI YAPTI
-
Bursa Bölge4 ay ago
İŞİTME HASTALARI İÇİN YENİ HİZMET DEVREYE GİRDİ
-
Bursa Bölge9 ay ago
NİLÜFER ÇAYI İÇİN İŞBİRLİĞİ
-
Bursa Bölge7 ay ago
BURTARIM 2024 İLE BURSA’DA HAYAT BULUYOR!
Warning: Undefined variable $user_ID in /home/u2093656/public_html/wp-content/themes/zox-news/comments.php on line 49
You must be logged in to post a comment Login