Genel
ATATÜRK DÜŞMANLARI VE ATATÜRK’ÜN ARKASINA SIĞINANLAR…

Nevzat Çakır
Her şeyden önce şunu net olarak söylemem gerekir ki, Atatürk bu ülkenin sarsılmaz değeridir. Aslında Atatürk’ün kaşından, gözünden, duruşundan ve onun için yazılmış şarkılardan, marşlardan bahsetmiyorum!
Atatürk’ün düşünce yapısına dikkat çekmek istiyorum.
Ama maalesef böylesine önemli bir değer, Atatürk düşmanları ve Atatürk’ün arkasına sığınanlar tarafından önemsiz ve değersiz bir hale getirilmeye çalışılıyor. Bilerek veya bilmeyerek…
Şunun altını çizmek gerekir ki Atatürk her şeyden önce bir insandı. Şahsına yönelik hataları, kusurları, yanlışları mutlaka olmuştur. Özel durumları kendisini bağlar.
Yine Atatürk’ün kaşı, gözü, duruşu bir çok insanı etkileyebilir. Veya Atatürk’e yönelik yazılan ve söylenen şarkılar, marşlar birçok insanı coşturabilir. Bu da işin şekil tarafıdır.
Benim üzerinde basarak durduğum ise Atatürk’ün davasıdır, onun düşünce yapısıdır. Maalesef toplumumuzun çoğu ‘Atatürkçü Düşünce’yi hala anlamış değil.
Körü körüne Atatürk’e düşman olmak ya da ona körü körüne taparcasına söylemlerde bulunmak maalesef çözüm değil, olmuyor anlayın artık! Ülkemiz insanı daha çok kutuplaşıyor, bölünüyor, ayrışıyor…
Bu yazıda size kalkıp Atatürkçü Düşünce’yi anlatacak değilim. Aklı ve fikri olan araştırır, öğrenir. Zor bir şey değil.
Ancak şu kadarını söylemek isterim ki, Atatürkçü Düşünce’de temel hedef; ‘Tam Bağımsız Türkiye’dir.
Yani hiçbir ülkenin güdümüne girmeden, halkın başta ekonomik refahı olmak üzere, her alanda üreterek kalkınması, gelişmesi, yozlaşmadan uzak, özgürce iyi standartlarda yaşamasıdır Atatürkçü Düşünce!
Şimdi soruyorum; kim böyle bir hayat sürmek istemez?
Gelinen noktada Atatürkçü Düşünce’den git gide uzaklaşan ülkemiz ne durumda! Bir düşünün bakalım.
Atatürk’ten bu yana 101 yıllık Türkiye Cumhuriyeti sizce tam bağımsız bir ülke olabildi mi? Halkın başta ekonomik refahı olmak üzere, ülkemiz her alanda üreterek kalkındı mı, gelişti mi?
Gerçekçi olmak gerekirse yanıt kocaman bir HAYIR’dır. Ve eminim sokakta 10 kişiye bu soruyu sorun, en az 8’i de ‘Hayır’ yanıtını verecektir. ‘Evet’ diyen 2 kişiden birinin ya tuzu kurudur ya da bir şekilde kendisine ‘haline şükret’ düşüncesi empoze edilmiştir.
İşte burada tüm mesele ‘insanca yaşamak’tır.
Halimize tabii ki şükrediyoruz, her zaman beterin beteri vardır. Örneğin bugün Suriye, Filistin, Yemen, Afganistan halkı gibi değiliz belki ama bir Amerika, Almanya, Rusya veya Finlandiya halkı gibi de değiliz. Hep daha iyisini istemek, daha iyi koşullarda yaşamak bir insanın en doğal hakkıdır, en doğal hakkı olmalıdır.
İşte halkını yüksek standartlarda yaşatacak olanlar da yetki verilen siyasilerdir. Kendileri şatafat içinde yaşarken, yoksul halka dini ve milli naralar atarak kandıranlara inanmayın.
Eğer bir siyasetçi sürekli yüksek sesle Allah-Kitap-Peygamber naraları atıyorsa ondan uzak durun.
Yine bir siyasetçi yüksek sesle vatan-millet-Atatürk naraları atıyorsa ondan da hemen uzaklaşın.
Bu iki tip siyasetçiler oldukça tehlikelidir.
Ama bir siyasetçi sizlere Allah-Kitap-Peygamber’i kullanmadan ya da vatan-millet-Atatürk naraları atmadan üretimden, yatırımlardan, ülke veya şehri adına projelerinden, halkın refah düzeyini yükseltmeye yönelik hedeflerinden bahsediyorsa ona kulak verin. Dinleyin, sorgulayın, ölçün, biçin ve ona göre karar verin.
Unutmayın; VATANINI EN ÇOK SEVEN, “GÖREVİNİ” EN İYİ YAPANDIR…
Lütfen “Atatürk Düşmanlarından” ve “Atatürk’ün Arkasına Sığınanlardan” uzak durun, onlara prim vermeyin. Aksi halde bugün Suriye, Filistin, Yemen veya Afganistan halkının başına gelenler yakın zamanda bizim de başımıza gelebilir.
Genel
KARACABEY BELEDİYESPOR’UN 2025-2026 SEZONU FİKSTÜRÜ BELLİ OLDU

Mavi-Siyahlılar yeni sezona sahasında başlayacak, ilk yarıyı Muğla’da tamamlayacak. TFF 2. Lig’de mücadele eden Karacabey Belediye Spor A.Ş., 2025-2026 sezonu için hazırlıklarını sürdürürken, Türkiye Futbol Federasyonu’nun açıkladığı resmi fikstürle birlikte yeni sezonda karşılaşacağı rakipler ve maç tarihleri de netlik kazandı.
Açıklanan fikstüre göre Karacabey temsilcisi, sezona 24 Ağustos 2025 Pazar günü Karacabey’de oynanacak Merkür Jet Erbaaspor karşılaşmasıyla başlayacak. Mavi-siyahlılar ilk devrede toplam 17 karşılaşmaya çıkacak ve 6. haftayı (28 Eylül) bay geçecek.
İlk yarının son maçı ise 14 Aralık 2025 Pazar günü deplasmanda Muğlaspor ile oynanacak. Bu müsabaka ile birlikte Karacabey temsilcisi, ilk devreyi tamamlayacak ve devre arasına girecek.
İç saha ve derbi maçları dikkat çekiyor
Karacabey Belediye Spor’un yeni sezonda kendi sahasında oynayacağı bazı maçlar, taraftarlar açısından şimdiden heyecanla bekleniyor. Özellikle 5. haftada Kepez Spor Futbol A.Ş., 10. haftada Elazığspor ve 16. haftada GMG Kastamonuspor ile oynanacak iç saha mücadeleleri öne çıkıyor.
Ayrıca 7. haftada oynanacak İnegölspor – Karacabey Belediye Spor maçı, bölgesel rekabet açısından sezonun en dikkat çekici deplasman karşılaşmalarından biri olarak görülüyor.
Zorlu deplasman süreci
Karacabey ekibi, sezonun ilk yarısında Adana 01 FK, MKE Ankaragücü, Beykoz Anadolu Spor, Bucaspor 1928 ve İskenderunspor gibi ekiplerle deplasmanda karşı karşıya gelecek. Bu takımlar, geçmiş sezon performanslarına bakıldığında ligdeki güçlü rakipler arasında yer alıyor.
İlk devre maç programı
1. Hafta (24 Ağustos): Karacabey Bld. Spor – Merkür Jet Erbaaspor
2. Hafta (31 Ağustos): Kepez Spor – Karacabey Bld. Spor
3. Hafta (7 Eylül): Karacabey Bld. Spor – Beyoğlu Yeni Çarşı
4. Hafta (14 Eylül): İskenderunspor – Karacabey Bld. Spor
5. Hafta (21 Eylül): Karacabey Bld. Spor – Kepez Spor
6. Hafta (28 Eylül): BAY
7. Hafta (5 Ekim): İnegölspor – Karacabey Bld. Spor
8. Hafta (12 Ekim): Karacabey Bld. Spor – Şanlıurfaspor
9. Hafta (19 Ekim): Bucaspor – Karacabey Bld. Spor
10. Hafta (26 Ekim): Karacabey Bld. Spor – Elazığspor
11. Hafta (2 Kasım): MKE Ankaragücü – Karacabey Bld. Spor
12. Hafta (9 Kasım): Karacabey Bld. Spor – Anagold 24Erzincanspor
13. Hafta (12 Kasım): Adana 01 FK – Karacabey Bld. Spor
14. Hafta (16 Kasım): Karacabey Bld. Spor – Batman Petrol Spor
15. Hafta (23 Kasım): Beykoz Anadolu Spor – Karacabey Bld. Spor
16. Hafta (30 Kasım): Karacabey Bld. Spor – GMG Kastamonuspor
17. Hafta (14 Aralık): Muğlaspor – Karacabey Bld. Spor
Hedef üst sıralar
Geçtiğimiz sezonu orta sıralarda tamamlayan Karacabey Belediye Spor, bu yıl daha iddialı bir performans ortaya koymayı hedefliyor. Transfer çalışmalarına devam eden kulübün, özellikle genç oyunculara verdiği önem dikkat çekiyor. Teknik heyet ise sezonun ilk maçına kadar fiziksel ve taktiksel anlamda hazır bir ekip oluşturmak için çalışmalarını sürdürüyor.
Taraftarlar, Karacabeyli futbolcuların sahada göstereceği mücadeleyle gururlanmak istiyor. Kulüp yönetimi ise sezon boyunca iç saha maçlarında stadyumun dolmasını ve Karacabey halkının desteğinin her zamankinden daha güçlü olmasını bekliyor.
Genel
KARACABEY BELEDİYESİ’NDEN ALACAAT’TAKİ YANGINA KARŞI DESTEK

Karacabey Belediyesi, Mustafakemalpaşa’nın Alacaat Mahallesi’nde 23 saat süren orman yangınına ekipman ve personel desteğiyle müdahalede bulundu. Başkan Fatih Karabatı, yangınla mücadeleye katkı sunan belediye personeline teşekkür ederken, vatandaşları da ormanlık alanlarda ateş yakmamaları konusunda uyardı.
Komşu ilçe Mustafakemalpaşa’nın Alacaat Mahallesi’nde 2 Temmuz 2025 Çarşamba günü saat 12.30 sularında çıkan ve 23 saat sonra kontrol altına alınabilen orman yangınına Karacabey Belediyesi de destek verdi. Yangının ilk anlarından itibaren bölgeye yardım için harekete geçen Karacabey Belediyesi, ekipman ve personel desteğiyle söndürme çalışmalarına katkı sağladı.
Belediye Başkan Yardımcısı Bora Akın ve Fen İşleri Müdürü Emre Çolak koordinesinde bölgeye ulaşan Karacabey Belediyesi ekipleri, yangınla mücadele kapsamında 1 adet ekskavatör, 1 adet bekoloder, 2 adet tır ve bir öncü araç ile Alacaat Mahallesi’ne intikal etti. Fen İşleri Müdürlüğü personeli, orman ekiplerinin yönlendirmesiyle yangının çevre alanlara sıçramasını önlemeye yönelik kritik destek sağladı.

Karabatı: “Desteğe her zaman hazırız”
Yangının tamamen kontrol altına alınmasının ardından açıklamalarda bulunan Karacabey Belediye Başkanı Fatih Karabatı, Alacaat’taki yangın felaketinden etkilenen tüm vatandaşlara geçmiş olsun dileklerini iletti. Yangınla mücadelede özveriyle görev alan Karacabey Belediyesi ekiplerine de teşekkür eden Karabatı, “İlçemizin dışında da olsa elimizden geldiğince afet durumlarında komşu yerleşim yerlerine destek olmak, bizim hem görevimiz hem de insani sorumluluğumuzdur. Alacaat Mahallesi’ndeki yangına müdahale sürecine katkı sağlayan tüm mesai arkadaşlarımı tebrik ediyorum,” dedi.
Vatandaşlara uyarı: “Ormanlarda ateş yakmayın”
Yaz aylarının gelmesiyle birlikte orman yangını riskinin arttığını hatırlatan Başkan Karabatı, Karacabey’de de olası yangınlara karşı sürekli teyakkuzda olduklarını belirtti. Özellikle ormanlık alanlarda ateş yakılmaması, mangal yapılmaması gibi temel kurallara riayet edilmesi gerektiğini vurgulayan Karabatı, şunları söyledi: “Yaz mevsimiyle birlikte sadece bir kıvılcım bile binlerce hektarlık ormanı yok edebiliyor. Vatandaşlarımızdan ricamız, ormanlık alanlarda ve kırsal bölgelerde çok daha dikkatli olmalarıdır. Ateş, mangal, sigara izmariti gibi yangına sebebiyet verebilecek davranışlardan kesinlikle uzak durulmalıdır. Unutmayalım ki ormanlar hepimizin geleceğidir.”
Öte yandan Karacabey Belediyesi’nin yangın bölgesine verdiği destek, bölge halkı ve yetkililer tarafından da takdirle karşılandı.

Güncel
SARIBAL; “TÜRKİYE ‘TEK ADAM’ REJİMİNİN ENKAZI ALTINDA”

CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “verin yetkiyi, görün etkiyi” sözleriyle, 24 Haziran 2018 seçimlerinde hayata geçirilen başkanlık sisteminin 7 yıllık bilançosunu Meclis’te düzenlediği basın toplantısında değerlendirdi. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin halka “istikrar, refah, büyüme” vaat ettiğini dile getiren Sarıbal, ekonomiden yargıya, eğitimden toplumsal barışa kadar her alanda derin bir çöküş yaşandığını vurguladı, “Geride kalan 7 yıl, yıkımın tarihi oldu. Bugün Türkiye, ekonomik çöküş, siyasal baskı ve sosyal yıkımın tam ortasında. Bu sistemin tek sonucu oldu: Bir kişiye sınırsız yetki, halka ise sınırsız yoksulluk. Türkiye, ‘tek adam’ rejiminin enkazı altında. Bu enkazı kaldırmak, lafla değil mücadeleyle olur. Türkiye ya bu piyasacı, rantçı, dinci düzenle birlikte çöküşe sürüklenecek ya da kamucu, halkçı, laik, emekten ve doğadan yana bir siyasetin ışığıyla yeniden ayağa kalkacak” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanlığı sistemi: istikrar değil, derin kriz
Tüm devlet kurumlarının yetkisinin tek merkezde toplandığını, bu merkezileşmenin, özellikle 6 Şubat depremlerinde olduğu gibi, kriz anlarında koordinasyonsuzluğu daha da derinleştirdiğini hatırlatan Sarıbal, “Bu sistemle birlikte liyakatin yerini sadakat aldı. Devletin kurumsal yapısı tahrip edildi; Türkiye, tek kişinin iradesine mahkum edildi. Saray merkezli yönetim anlayışı, sadece hukuku değil, toplumsal barışı da boğdu. Tarikatlar, cemaatler ve mafya benzeri yapılar iktidar boşluklarını doldurdu. Gazeteciler, öğrenciler, akademisyenler, muhalif siyasetçiler susturulmaya çalışıldı; gözaltılar, soruşturmalar ve hukuksuz yargılamalar rutin hale geldi. AYM kararlarının yok sayıldığı, AİHM kararlarının tanınmadığı bir düzende hukuk değil, Saray’dan çıkan söz esas alındı. Bakanlar Saray’ın memurları haline geldi. Bürokrasi felç oldu” ifadelerini kullandı.
Enflasyon son 7 yılda yüzde 788 arttı
AKP hükümetinin ilk dönemlerinde enflasyonda bir düşüş yaşanırken özellikle Başkanlık sistemi sonrasında enflasyonun hızla arttığına dikkati çeken Sarıbal, 2005-2017 arasındaki 13 yılda yüzde 167 artan enflasyonun, son 7 yılda yüzde 788 arttığını söyledi. “Sadece bu veri bile tek adam rejiminin emek düşmanı karakterini ortaya koymaktadır” diyen Sarıbal, “Enflasyon, emekçilerin gelirlerini aşındırarak sermaye sahiplerine kaynak aktaran bir mekanizma. Yüksek enflasyon dönemlerinde en ağır bedeli emekçiler öderken, varlıklı kesimler ve iktidara yakın çevreler servetlerini katladı. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek göreve geldikten 1 ay sonra 2023 Temmuz’unda, 2025 enflasyonunun yüzde 15 olacağını açıklamıştı. Şubat 2025’te tahmin yüzde 24 oldu. Ancak 4 aylık enflasyon yüzde 13,36’ya ulaştı. Türkiye’de yıllık enflasyon yüzde 37,86 ile dünyada enflasyonun en yüksek olduğu 6. ülke konumunda. Türkiye’de gıda fiyatlarındaki artış oranı yüzde 36,1 seviyesine ulaşırken, bu oran Avrupa ortalamasının çok üzerinde gerçekleşti. Son 7 yılda ilaç ve kira artışları yüzde 1.000’in üzerine çıktı. Tüpgaz, eğitim ve sağlık giderlerindeki artışlar genel enflasyonun üzerinde gerçekleşti” ifadelerini kullandı.
Gıda fiyatları 7 yılda 11 kat arttı
Gıda maddelerinde arz yetersizliğiyle birlikte talep fazlalığının, buna ek olarak sürekli yükselen gıda fiyatlarının gıdaya erişimi daha da zor hale getirdiğini, Türkiye’nin gıda enflasyonunun en yoğun biçimde hissedildiği ülkeler arasında yer aldığını vurgulayan Sarıbal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Son 7 yılda gıda fiyatları 11 kat arttı. Patates ve dana eti 14 kat; yumurta, margarin ve kuzu eti 13 kat; meyveler 12 kat; süt, tavuk et, sebze ve makarna 11 kat arttı. Türkiye’de en çok tüketilen gıda maddesi olan ekmekteki fiyat artışı ise 10 kat oldu. Son 7 yılda elektrik ücreti yüzde 538, benzin ücreti yüzde 634, motorin ücreti yüzde 698, doğalgaz ücreti yüzde ise 736 arttı.”
18 milyon 675 bin yurttaş yoksulluk riski ile yaşıyor
2018 Haziran’dan bu yana artan fiyatlar ve hayat pahalılığı nedeniyle yaşamın zorlaştığını kaydeden Sarıbal, “2018 Mayıs’ta açlık sınırı bin 686 TL ve yoksulluk sınırı ise 5 bin 833 TL’ydi. Dört kişilik bir ailenin sağlıklı beslenebilmesi için gereken harcama 25 bin TL’yi yoksulluk sınırı ise 81 bin TL’yi aştı. Türkiye’de 18 milyon 675 bin vatandaş yoksulluk riski ile yaşıyor. Maaş artışları enflasyon gerisinde kaldı. Alım gücü yok oldu, temel ihtiyaçlar bile lüks. Yani bu ülkede çalışan da aç, emekli de aç, aileler zaten perişan. Saray’da ise her şey tastamam. Şatafat yerinde, israf tam gaz. Bugün bir asgari ücretli, 2018’e kıyasla 130 ekmek daha az alabiliyor. Türkiye ayrıca OECD üyesi ülkeler arasında milli gelirine oranla sosyal harcamalara en az kaynak ayıran ikinci ülke. Ancak 2018 yılında sosyal yardım alan hane sayısı da 3,5 milyondan 2024 yılında 4,6 milyona yükseldi” diye konuştu.
Nas ekonomisi kasıp kavurdu
2018’de “Yeni Ekonomi Modeli” adıyla başlatılan rejim ekonomisinin, Türkiye’yi derin bir ekonomik uçuruma sürüklediğini belirten Sarıbal, “Merkez Bankası politika faiz oranı Haziran 2018’de yüzde 17,75 iken Nisan 2025’te yüzde 46 oldu. Erdoğan 17 Kasım 2021’de ‘Faiz sebep, enflasyon neticedir. Bu görevde olduğum sürece faizle ve enflasyonla mücadelemi sonuna kadar sürdüreceğim. Bu konuda nas ortada, nas ortada olduğuna göre sana bana ne oluyor?’ dedikten sonra faizler düşürülmeye başlandı. Ancak enflasyon düşmek yerine ortalığı kasıp kavurdu. Bu nedenle 2023 Haziran’ından başlayarak politika faizi her ay artırıldı. Hazinenin iç ve dış borçları, mayıs ayında 134 milyar lira daha artarak 11 trilyon 64 milyar liraya kadar çıktı. 2018 yılında faiz giderleri 71 milyar 700 milyon TL’ydi, 2024 yılı 1 trilyon 270 milyar TL olarak gerçekleşti. 2025 yılının ilk beş ayında merkezi yönetim bütçesinden 4 trilyon 6 milyar lira vergi toplandı. 650,3 milyar TL bütçe açığı verildi. 835,7 milyar TL yalnızca faiz ödemelerine gitti. Hazinenin 2025’te topladığı gelir vergisinin 469 milyar TL’si işçilerin sırtından kesilirken, şirketlerden alınan kurumlar vergisi sadece 23.7 milyar TL’de kaldı. İşçi, patronun 20 katı vergi ödüyor” dedi.
Yaşam borçla, kredi kartıyla dönüyor
Milletvekili Sarıbal’ın açıkladığı rakamlara göre Türkiye’de yaşam borçla, kredi kartlarıyla sürdürülebiliyor: “2018 Haziran ayında halkın bankalara ve finans şirketlerine olan kredi borcu 563 milyar TL’ydi. Bireysel kredi ve kredi kartı borçları, 5- 13 Haziran günleri arasındaki haftada, 58,6 milyar lira artarak 4 trilyon 726 milyar liraya yükseldi. Varlık yönetim şirketlerine ve TOKİ’ye olan borçlarıyla birlikte toplam borç 4 trilyon 885 milyar lira oldu. Bireysel kredi ve kredi kartı borçları 4 trilyon 667 milyar TL’ye yükseldi. TOKİ ve varlık yönetim şirketlerine olan borçlarla birlikte toplam borç 4 trilyon 826 milyar TL’ye ulaştı. Bankaların ve finans kuruluşlarının zamanında tahsil edemediği bireysel borçlar nedeniyle icra takibine alınan alacaklar 176,3 milyar lira oldu. Kredi kartı borç bakiyesi 2 trilyon 286 milyar liraya çıktı. Bankalar ve finans kuruluşlarının tüketicilerden zamanında tahsil edemediği için icra takibine aldıkları bireysel kredi ve kredi kartı alacakları ise son haftada da 1 milyar lira artarak 177,3 milyar liraya çıktı.”
Başkanlık rejimi tarımı bitirdi
Sosyal Güvenlik Kurumu’na kayıtlı çiftçi sayısının 2021 yılında 1 milyon olduğunu, 2024 yılı sonunda bu rakamın 419 bine gerilediğini vurgulayan Sarıbal, “2002’den 2024’e kadar geçen sürede yıllık ortalama reel büyüme hızı Gayrisafi Yurt İçi Hasılada yüzde 5,4 olurken tarımda yüzde 2,7’de kaldı. Başkanlık rejiminde GSYH büyüme trendini korurken tarımda büyüme oranı yüzde 1,4’e düştü. Başkanlık rejiminde Gayrisafi Yurt İçi Hasıla içerisindeki payı yüzde 6’dan yüzde 5,6’ya geriledi. Tarımsal istihdam 2018-2024 döneminde 455 bin kişi azalarak 5,3 milyondan 4,8 milyona düştü. Tarımın toplam istihdamdaki payı yüzde 18,4’ten yüzde 14,8’e geriledi. Tarım Kanunu’na göre tarımsal desteklerin Gayrisafi Yurt İçi Hasıla içerisindeki payının en az yüzde 1 olması gerekirken, 2018 yılında binde 4, 2025 yılında binde 2’ye geriledi. Çiftçilerin bankalara olan borçları 2018 Haziran ayında 98,4 milyar TL’ydi, bugün ilk kez 1 trilyon lira sınırını aştı ve 1 trilyon 9 milyar liraya çıktı” açıklamasını yaptı.
7 yılda 6,3 milyar dolarlık hayvan ithalatı
2018 yılında hayvancılık desteklerinin toplam tarımsal destekleme ödemeleri içindeki payının yüzde 26,3 olduğunu, 2024 yılında bu payın yüzde 21’e düşürüldüğünü belirten Sarıbal, 2021 yılına oranla hayvan sayısının 3,7 milyon baş azaldığını vurgulayarak, “Başkanlık rejimi canlı hayvan ve kırmızı et ithalatını artırdı. 2010-2017 arasında 5,7 milyar dolarlık ithalat yapılmışken; 2018-2025 arasında 6,3 milyar dolarlık ithalat yapıldı” diye konuştu.
Demokrasi ve hukukta çöküş derinleşiyor
Türkiye’de uluslararası endekslerin alarm verdiğini, çöküşün derinleştiğini ifade eden Sarıbal’ın aktardıklarına göre; Freedom House’un 2025 Dünya Özgürlükler Raporu’na göre Türkiye, son 10 yılda özgürlüklerin en fazla gerilediği ilk 10 ülke arasında yer aldı. 2018 yılında “Özgür Olmayan Ülkeler” kategorisine alınan Türkiye, 2025 raporunda da aynı kategoride kalmayı sürdürdü. 2018 yılında Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde 113 ülke arasında 101. sırada yer alan Türkiye, 2025’te 142 ülke arasında 117. sıraya geriledi. Sınır Tanımayan Gazeteciler’in hazırladığı Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’ne göre Türkiye, 2018’de 157. sıradayken 2025’te 159. sıraya düştü. Çevresel Performans Endeksi’nde Türkiye, 2018’de 108. sırada yer alırken, 2022’de 172. sıraya kadar geriledi. 2024’te ise ancak 140. sıraya çıkabildi. Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün 2024 tarihli Yolsuzluk Algı Endeksi’ne göre Türkiye, 180 ülke arasında 107. sırada yer aldı. 2018’de aynı endekste 78. sırada bulunan Türkiye, 6 yıl içinde 29 basamak geriledi.
-
Genel6 ay ago
KARACABEY BELEDİYESİ’NDE GÖREV DEĞİŞİKLİKLERİ
-
Bursa Bölge6 yıl ago
“Türkiye, Doğu Türkistan’a sahip çıkmalıdır”
-
Bursa Bölge6 ay ago
KARACABEY AK PARTİ BURSA’DA YER BULAMADI
-
Ekonomi5 yıl ago
Sütaş’tan “Tereyağı” açıklaması
-
Bursa Bölge6 ay ago
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN BURSA’DAN SESLENDİ: ASGARİ ÜCRETİN ARKASINDA DURDU BOYKOT ÇAĞRISI YAPTI
-
Bursa Bölge6 ay ago
İŞİTME HASTALARI İÇİN YENİ HİZMET DEVREYE GİRDİ
-
Bursa Bölge10 ay ago
BURTARIM 8 EKİM’DE KAPILARINI AÇIYOR!
-
Genel7 ay ago
TÜRKSAT 6A, 42 DERECE DOĞU YÖRÜNGESİNE GİDİYOR
Warning: Undefined variable $user_ID in /home/u2093656/public_html/wp-content/themes/zox-news/comments.php on line 49
You must be logged in to post a comment Login