Connect with us

Ekonomi

SARIBAL’DAN ‘TARIMSAL DESTEKLEME RAPORU’ ANALİZİ

CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, 2023 yılında yapılacak olan tarımsal destekleme ödemelerine ilişkin raporunu açıkladı. Sarıbal, 2023 Yılı Tarımsal Destekleme Raporu’nda 2023 yılında bütçeden tarıma 63, faize ise 646 milyar TL ödendiğine dikkat çekerek, tarımsal destekleme ödemelerinin bütçenin sadece yüzde 1’ini, faiz giderlerinin ise yüzde 9,8’ini oluşturduğunu vurguladı.

CHP’li Vekil Sarıbal, şöyle devam etti: “Tarımsal üretimde diğer sektörlerden farklı olarak doğal koşullara bağımlılık düzeyi yüksek olup; üretimdeki mevsimlik faktörlere göre değişiklik göstermekte ve belirsizlikler artmaktadır. Bu nedenle ülkemiz insanlarını doyuran çiftçilerimizin desteklenmesi zorunludur; çünkü çiftçiler hem tohum, gübre, ilaç ve mazot gibi girdileri satın alırken hem de ürünlerini satarken piyasa şartları nedeniyle binbir zorlukla karşılaşmaktadır.”

“İktidarın çiftçilere 534 milyar tl borcu bulunuyor”

İktidarın çiftçilere 534 milyar TL borcu olduğunu belirten Sarıbal, “Tarımsal Destekleme Ödemeleri kanunda belirtilen miktarın çok altında. 2006 yılında kabul edilen Tarım Kanunu’nun 21. maddesi ile tarımsal desteklerin Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYH) içindeki payı en az yüzde 1 olarak belirlenmiş, ancak uygulamada bu miktar hiçbir zaman yüzde 0,6’yı (binde 6’yı) geçmemiş, son yıllarda ise yüzde 0,3’lere kadar geriletilmiştir. Yıllardır tarım desteklerini yüzde 1 olarak ödediğini iddia eden iktidar, geçen hafta açıklanan 2024 Yılı Bütçe Gerekçesi’nde 2023 yılında tarımsal destekleme ödemelerinin GSYH içindeki payını yüzde 0,2 olarak göstermiştir (Tablo 1). İktidarın çiftçilere 534 milyar TL borcu bulunuyor. Yani 2007-2023 yıllarını kapsayan 17 yıllık dönemde, desteklerin Tarım Kanunu’na göre GSYH’nin en az yüzde 1’i olması gereken miktarın verilmemesi nedeniyle iktidarın çiftçiye cari fiyatlarla 530 milyar TL borcu bulunmaktadır.” ifadesini kullandı.

“Bütçeden tarıma 59, faize ise 646 milyar TL”

Desteklerin geç açıklandığını ve geç ödendiğini ileri süren Orhan Sarıbal, tarımsal desteklerin üretim planlamasının önemli bir aracı olması gerektiğini söyledi. Sarıbal, “Ancak ülkemizde desteklerin üretimi nasıl yönlendirdiğine bakılmamakta; çiftçinin tarlasına tohumu ekmesinden önce açıklanması gereken destekler, hasattan sonra açıklanmakta ve gecikmeli olarak (bir sonraki yıl) ödenmektedir. Örneğin 2023 yılında üretilen tarım ürünlerine verilecek destekler birçok üründe hasat bittikten sonra açıklanmıştır. Geçen hafta açıklanan 2024 Yılı Bütçe Gerekçesi’nde yer alan verilere göre; 2023 yılında tarıma 63 milyar, faize ise 646 milyar TL ödenecektir. (Tablo 1). Yani tarıma yapılacak nakit desteğin yaklaşık 10 katı rantiyeye faiz olarak ödenecektir.” diye konuştu.

“Yetersiz destekler çiftçilerin banka borçlarını artırıyor”

Yanı sıra yetersiz desteklerin çiftçilerin banka borçlarını da artırdığını iddia eden Sarıbal, Tarımsal Destekleme Raporu’na ilişkin şunları kaydetti: “Destekler giderek daha fazla başlık altında ödenerek, çiftçi daha fazla destekleniyor havası yaratılmaktadır. Desteklerin yetersiz kalması çiftçilerin banka borçlarını da artırmaktadır. Çiftçilerin kullandığı banka kredileri 2022 yılı Ağustos ayında 242 milyar TL iken, bu yılın Ağustos ayında yüzde 104 oranında artarak 493 milyar TL’ye yükselmiştir.

Ayrıca, 15 Eylül tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 2023 Yılında Yapılacak Tarımsal Desteklemelere İlişkin Karar çiftçilerde tam bir hayal kırıklığı yarattı. Alan bazlı desteklerden gübre desteğinde artış yapılmadı. Oysa sadece 28 Mayıs seçimlerinden bu yana (4 ay içerisinde) türlerine göre gübre fiyatlarına yüzde 35-50 oranında zam geldi. Mazot desteğinde ise çeltik ve yem bitkilerinde herhangi bir artış olmazken, diğer ürünlere verilecek destekler yüzde 5,3-38,7 arasında artırıldı (Tablo 2). Buna karşılık seçimlerden sonra kur fiyatlarında yaşanan artışla birlikte mazot fiyatlarına gelen zamlar yüzde 100’ü aştı.

Bitkisel üretim desteklerinde neler değişmedi?

Fındık alan bazlı gelir desteği 2014 yılından bu yana (10 yıldır) dekara 170 TL olarak uygulanıyor.

Küçük aile işletmesi desteği 2023 yılında da 2022’de olduğu gibi dekara 200 TL olarak ödenecek.

Geleneksel zeytin bahçelerinin iyileştirilmesi desteği 2023 yılında da 2022’de olduğu gibi dekara 100 TL olarak ödenecek.

Et ve süt maliyetini düşürmek için yem bitkisi ekilişini artırmak gerekiyor; ancak yem bitkisi destekleri 6 yıldır değiştirilmedi.

Bu yıl dane mısır fiyatları dip yaptı, ama fark ödemesi desteği 7 yıldır 3 kuruş.

Aspir, çeltik, soya ve zeytinyağı fark ödemesi desteği 8 yıldır artırılmadı.

Hangi destekleme kalemlerinde artış yapıldı?

2023 yılı için fark ödemesi desteğinde artış yapılan ürünler ise şunlar: Buğday, arpa, çavdar, tritikale, yulaf, kanola (kolza) ve yağlık ayçiçeği (Tablo 3).

Bu yıl 2022 üretim yılında artış yapılmayan organik tarım ve iyi tarım destekleri artırıldı. Ayrıca sertifikalı tohum, fide ve fidan desteklerinde de artış yapıldı. Buna karşılık sertifikalı tohum ve sertifikalı fidan üretim destekleri sabit kaldı.

2021 Aralık ayı ile 2023 Haziran ayı arasında büyükbaş hayvan varlığı 1,35 milyon baş, küçükbaş hayvan varlığı ise 4,25 milyon baş geriledi. Toplam hayvan varlığı yüzde 7 oranında (yani 5,6 milyon baş) azalarak 75,6 milyon baştan 70 milyon başa düştü. Bu dönemde 1 milyar dolar ödenerek 852 bin baş canlı hayvan ithal edildi. Ayrıca 16 bin ton kırmızı et için 106 milyon dolar ödendi. Destekleme kararı ile yapılan artışlar bu olumsuz gidişe çare olacak mı, yaşayarak göreceğiz.

IMF önerileri ile uygulanan politikalar nedeniyle özellikle ithalata bağımlı olduğumuz gübre, ilaç, mazot, tohum, hayvan yemi gibi tarımsal girdi fiyatlarındaki artışlar devam etmektedir. Ancak verilen destekler girdi fiyatlarının çok altında kalmakta, ayrıca çiftçinin elindeki ürünlerin fiyatları maliyetin altında açıklanmaktadır. Öte yandan dünya piyasalarında tarım ürünleri fiyatlarının gerilemesi, ihtiyacın üzerinde ithalat yapılmasına yol açmıştır. Bu nedenle stoklar artmış, çiftçinin eline geçen fiyatlar önceki yılın dahi altında kalmıştır.

Ürününden para kazanamayan ve emeğinin karşılığını alamayan çiftçilerimizin üretimden çekilmesinden başka çareleri kalmamaktadır. Oysa dünyada meydana gelen koronavirüs salgını, ekonomik kriz ve Rusya-Ukrayna savaşı ithalatın çözüm olmadığını, tarımda kendi kendine yeterliliğin önemini bir kez daha ortaya çıkarmıştır.”

Continue Reading
Click to comment

Warning: Undefined variable $user_ID in /home/u2093656/public_html/wp-content/themes/zox-news/comments.php on line 49

You must be logged in to post a comment Login

Leave a Reply

Ekonomi

NİSAN AYI ÜRETİCİ MARKET FİYAT DEĞİŞİMİ

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Nisan ayı üretici market fiyatları ile girdi maliyetlerindeki değişimleri yaptığı görüntülü basın açıklamasıyla değerlendirdi.

“Nisan ayında üretici ve market arasındaki fiyat farkı en fazla yüzde 256 ile havuçta görüldü.” diyen Bayraktar, araştırmanın verilerini paylaştı; “Havuçtaki fiyat farkını yüzde 230 ile marul, yüzde 222 ile kuru soğan, yüzde 219 ile kuru fasulye ve yüzde 216 ile nohut takip etti.

Havuç 3,6 kat, marul 3,3 kat, kuru soğan, kuru fasulye ve nohut 3,2 kat fazlaya satıldı. Üreticide 14 lira olan havuç 50 liraya, 12 lira 50 kuruş olan marul 41 liraya, 33 lira olan kuru fasulye 106 liraya, 32 lira olan nohut 100 liraya markette satıldı. Nisan ayında fiyatı en fazla artan ürün markette havuç, üreticide kuru kayısı olurken, fiyatı en fazla düşen ürün hem markette hem üreticide salatalık oldu.”

Market fiyatları

“Nisan ayında markette 39 ürünün 28’sinde fiyat artışı, 11’inde ise fiyat azalışı görüldü. Markette fiyatı en fazla artan ürün yüzde 43 ile karnabahar oldu.

Karnabahardaki fiyat artışını yüzde 28 ile havuç, yüzde 22 ile maydanoz, yüzde 20 ile limon ve yüzde 17 ile marul takip etti.

Markette fiyatı en fazla azalan ürün ise yüzde 36 ile salatalık oldu. Salatalıktaki fiyat düşüşünü yüzde 30 ile patlıcan, yüzde 28 ile domates, yüzde 22 ile sivri biber ve yüzde 12 ile kabak izledi.”

Üretici fiyatları

“Nisan ayında üreticide 31 ürünün 8’sinde fiyat artışı olurken 17’sinde fiyat düşüşü görüldü. 6 üründe ise fiyat değişimi olmadı. Üreticide en çok fiyat düşüşü yüzde 59 ile salatalıkta görüldü. Salatalıktaki fiyat düşüşünü yüzde 42 ile patlıcan, yüzde 41,5 ile kuru soğan, yüzde 27 ile sivribiber, yüzde 26 ile domates ve yüzde 21 ile limon izledi.

Üreticide en fazla fiyat artışı yüzde 100 ile kuru kayısıda görüldü. Kuru kayısıdaki fiyat artışını yüzde 33 ile fındık, yüzde 31 ile elma, yüzde 13 ile Antep fıstığı izledi.”

Üretici fiyat değişiminin nedenleri

“Yaşanan zirai don afetinden etkilenen meyvelerin başında gelen kayısıda üretici fiyatları artış gösterdi. Kayısı üreticisinin elinde yüzde 10 civarında ürün kaldığı tahmin ediliyor. Bu nedenle üretici fiyatında görülen bu önemli artışın üretici gelirine yansıması düşük oldu.

Nisan ayında havaların sıcak gitmesi sonucu, birim alandan alınan verim arttı. Bu da salatalık, patlıcan, sivri biber ve domatesin arzını artırarak üretici fiyatlarının düşmesine neden oldu.

Kuru soğanda ise, Çukurova bölgesinde ekim alanlarının artması ve bu yıl havaların soğuk geçmesi nedeniyle yüksek rekolte beklentisi var. Bu nedenle ilk hasat döneminde kilosu 18-20 liralardan satılan kuru soğanın fiyatı 7-8 liralara kadar düştü. İç Anadolu bölgesinde ise depolarda üreticiye ait kuru soğan çok az miktarda kaldı ve sezon kapandı.

Yaşanan zirai don, fındık fiyatını artırdı. Antep fıstığındaki fiyat artışının sebebi ise bölgede etkili olan kuraklık oldu. 2025 sezonunda yaşanan don felaketi, meyve henüz dalda çiçekteyken üreticimizin kaderini belirlemeye başladı. Donun etkisiyle elma ağaçlarından beklenen verim düştü, üreticinin elinde kalan son ürünler de depolarda tükendi.

Limon sezonunun sonlarına gelinirken, yaşanan don afeti ve ihracat kısıtlamalarının ardından alınan erteleme kararı, limon piyasasında da önemli bir duraklama yarattı. Öncelikle ihracatın kısıtlanması, ardından bu kısıtlamanın 15 Mayıs’a kadar ertelenmesi, piyasayı olumsuz etkiledi. Şu anda üreticilerimiz, alım satım faaliyetlerinin neredeyse durma noktasına geldiğini belirtiyor.”

Nisan ayı aylık ve yıllık girdi fiyatlarında yaşanan değişimler

“Girdi fiyatlarında yıllık bazda en fazla artış elektrikte oldu. Ziraat Odalarımız aracılığıyla girdi piyasalarından aldığımız fiyat verilerine göre; Nisan ayında, Mart ayına göre DAP gübresi yüzde 1,9, amonyum nitrat gübresi yüzde 0,7 oranında artış gösterdi. Buna karşın amonyum sülfat gübresi yüzde 1,6, 20.20.0 kompoze gübresi yüzde 1,3, ÜRE gübresi yüzde 0,1 oranında düştü.

Geçen yılın Nisan ayına göre son bir yılda ÜRE gübresi yüzde 35,7, DAP gübresi yüzde 34,3, amonyum nitrat gübresi yüzde 32,7, 20.20.0 kompoze gübresi yüzde 30,5, amonyum sülfat gübresi ise yüzde 21,6 oranında arttı. Nisan ayında, Mart ayına göre süt yemi yüzde 3,1, besi yemi yüzde 3,2, son bir yılda besi yemi yüzde 25,5, süt yemi ise yüzde 25 oranında arttı. Elektrik fiyatları son bir yılda yüzde 47,8 oranında artarken, tarım ilacı fiyatları da yüzde 14,94 oranında arttı. Nisan ayında mazot fiyatı aylık olarak yüzde 2,9 oranında düşmesine rağmen, yıllık yüzde 10,1 oranında arttı.

Girdi fiyatlarında yıllık bazda en fazla artış yüzde 47,8 oranıyla elektrikte görüldü.”         

Continue Reading

Ekonomi

TESK VE EDM BİLİŞİM’DEN ESNAF VE SANATKÂRA DİJİTAL DESTEK

Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) ile EDM Bilişim arasında yapılan iş birliği toplantısı Birlik ve Federasyon Başkanlarının katılımı ile TESK Toplantı Salonu’nda gerçekleştirildi. Esnaf ve sanatkarların dijital dönüşümü için önemli bir adım olan iş birliği ile TESK’e bağlı esnaf ve sanatkârlara dijital dönüşüm süreçlerinde büyük kolaylık sağlayacak ücretsiz hizmetler sunulacak.

Bu kapsamda TESK üyelerine 100 Kontörlük E-Fatura, 5 Kontörlük Kayıtlı Elektronik Posta (KEP), 10 Yıl Süreyle Elektronik Saklama Hizmeti ve Muhasebe Programına Otomatik Veri Aktarımı tamamen ücretsiz olarak sağlanacak.

“Dijitalleşme artık ülkemizin olmazsa olmazı”

Dijitalleşmenin artık ülkemiz için olmazsa olmaz olduğunu vurgulayan TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Esnaf ve sanatkârlarımızın çağın gerekliliklerine uygun bir şekilde dijitalleşmesi artık kaçınılmaz hale geldi. Dijitalleşme ülkemizin olmazsa olmazı. Esnaf ve sanatkarlar, bu gelişen teknolojiye ve çağın gereklerine uymak zorunda. Birçok firmayla bu konuda temas ediyoruz. Bize 100 kontörlük bir e-fatura, aynı şekilde 5 kontörlük KEP, 10 yıl süreyle elektronik saklama hizmeti verecekler. Yine aynı şekilde muhasebe programı otomatik veri aktarımını ücretsiz olarak sağlayacaklar. İsteyen arkadaşlarımız bu sistemi kullanacak. Bu iş birliği sayesinde üyelerimizin dijital altyapılarını güçlendirerek, iş süreçlerini hızlandırmalarına ve daha rekabetçi hale gelmelerine destek olmayı amaçlıyoruz. EDM Bilişim ile hayata geçirdiğimiz bu proje, esnafımızın dijital dönüşüm yolculuğunda önemli bir adım olacaktır” diye konuştu.

“Esnaf teknolojiye adapte olarak varlığını sürdürecek”

Proje ile ilgili açıklama yapan EDM Bilişim Sistemleri ve Danışmanlık Hizmetleri A.Ş. İcra Kurulu Başkanı Özcan Ermiş ise, “Dijitalleşme artık kaçınılmaz bir hale geldi. Böyle bir dünya içerisinde esnaf ve sanatkarlarımızın da dönüşmesi kaçınılmaz. Ulusal dev marketler, zincir restoranlar, online platformlar karşısında küçük marketlerin, bakkalların, esnaf lokantalarının, pastanelerin, büfelerin ayakta kalması için verimliliklerini artırmaları, yenilikçi ve dijital olmaları gerekiyor. Dev firmalar ile rekabet etmek durumunda olan esnaf, teknolojiye adapte oldukça varlığını garanti altına alacak. Gençleşen esnafımız her sektörde olduğu gibi bu gelişmeleri kültürel olarak daha çabuk kavrıyorlar ve işletmelerini daha dijital hale getiriyorlar.

EDM firması dijital dönüşüm alanında pek çok servise sahip. Bankaların dekontlarından esnafın şirketinin e-faturasına kadar dijital noter bir şirketin, bir esnafın bir yere noterle göndereceği belgeyi KEP’le göndermesi çok düşük ücretlerle, 5, 7, 10 lira gibi ücretlerle olacak. Halbuki noterlerde bu işlemler 2-3 bin lirayı buluyor.

Herhangi bir tebligat yapmak, bir devlet kurumuna yazı için başvurmak gibi işlemler KEP yani dijital noter ile bilgisayarınızdan göndereceğiniz mailin noter gücü ile gitmesi ile çalışan bir hizmetimiz var” ifadelerini kullandı.

Continue Reading

Ekonomi

KESKİNOĞLU LEZZETLERİ AVRUPA MUTFAKLARINDA YERİNİ ALMAYA HAZIRLANIYOR

Keskinoğlu, Avrupa Birliği ülkelerine ileri işlenmiş ürünler ve tavuk döner ihracatı gerçekleştirmek için yetki belgesi aldı.

Yıllık 30 bin ton işlenmiş piliç eti üretim kapasitesine sahip Keskinoğlu, ihracat hacmini genişletmeye devam ediyor. Şirket, Tarım ve Orman Bakanlığı yetkilileri tarafından gerçekleştirilen denetimler sonucunda yetki belgesini alarak, AB’ye ihracat sürecini başlattı.

Keskinoğlu Genel Müdürü Önder Matlı, ‘Dünya trendlerini çok yakından takip ediyoruz, kısa ve uzun vadeli planlarımızı sürekli güncelliyoruz.  Şehir ve aile hayatı tüketicinin taleplerini hızla değiştiriyor. İnsanlar için zaman çok kıymetli. O nedenle az vakitte, kolayca hazırlanan pratik ürünler ön plana çıkıyor. Bu eğilimi uzun yıllardır Avrupa raflarında gözlemliyoruz’ dedi.

“AB ülkelerine ileri işlenmiş ürünler ve tavuk döner ihraç etmemizi sağlayacak yetki belgesini aldık”

Sektörün gelişmesi adına yeni alternatif pazarların bulunmasının önemine dikkat çeken Önder Matlı, “Tarım ve Orman Bakanlığımızın geçtiğimiz yıldan itibaren yürüttüğü yoğun çalışmalar sonuç verdi. Keskinoğlu olarak yapılan denetimlerin ardından AB ülkelerine ihracat yapmamızı sağlayacak yetki belgesini aldık. Bu konuda AB ülkeleri ile yoğun görüşmelerimiz sürüyor. Kısa süre içerisinde Keskinoğlu lezzetleri Avrupa mutfaklarında yerini alacak. İhracatta düzenli ihracatın sürdürebilirliğine yönelik çalışmaların yanı sıra; potansiyel pazarlarda kalıcı olabilmek de bir o kadar önemli. Ülke olarak, sektör olarak bunu mümkün kılacak kaliteli üretim ve sürdürülebilir tedarik gücüne sahibiz. Bununla beraber Avrupa Birliği gibi sektörümüz için yeni alternatif pazarların bulunması, mevcut ihraç pazarlarının kapanması neticesinde ortaya çıkabilecek üretim fazlasının yönetilmesi konusundaki zorlukların bertaraf edilmesini sağlayacaktır” dedi.

Keskinoğlu lezzetleri 6 kıtada 66 ülkeye ihraç ediliyor

Hali hazırda 6 kıtada 66 ülkeye piliç eti, işlenmiş piliç ürünleri, sofralık yumurta, pastörize yumurta ve viyol gibi 100’den fazla çeşit ürünü ihraç eden Keskinoğlu, Balkanlar’dan Uzakdoğu’ya, Güney Amerika’dan Afrika’ya, Ortadoğu’dan Pasifik Adaları’na kadar, dünya genelinde çok sayıda ülkeye ihracat gerçekleştirmektedir.

Continue Reading

Trending