Bursa’nın yeniden “Yeşil” kimliğine kavuşması için çalışmalarını sürdüren Bursa Büyükşehir Belediyesi, Karacabey’de anlamlı ve kalıcı bir çevre projesini daha hayata geçirdi. Karacabey Orman İşletme Müdürlüğü’nün desteğiyle gerçekleştirilen organizasyon kapsamında, belediye personeli adına oluşturulan Hatıra Ormanı’nda 15 bin 28 fidan toprakla buluşturuldu.

Bursa’da geçtiğimiz aylarda etkili olan orman yangınlarında yaklaşık 10 futbol sahası büyüklüğünde ormanlık alan yok olurken, Bursa Büyükşehir Belediyesi “Yeniden Yeşil Bursa” hedefi doğrultusunda çevre ve doğa odaklı çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Bu kapsamda Karacabey ilçesi Uluabat Gölü havzasında yer alan Subaşı Mahallesi’nde, belediye ve iştiraklerinde görev yapan çalışanlar adına oluşturulan hatıra ormanında; ladin, köknar ve fıstık çamı türlerinden oluşan binlerce fidan toprakla buluşturuldu.

Subaşı Mahallesi’ndeki Karacabey Orman Bölge Müdürlüğü Fidan Dikim Alanı’nda düzenlenen fidan dikim etkinliğine; Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in yanı sıra, Bursa Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Yıldız, CHP Karacabey İlçe Başkanı Mustafa Utku, Karacabey Orman İşletme Şefleri İbrahim Emir, Taha Yasin Evbaşi, Büyükşehir Belediyesi ve iştiraklerinin yöneticileri ve çalışanları, meclis üyeleri, muhtarlar, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile çok sayıda vatandaş katıldı.

“Diktiğimiz her fidanın anlamı ve önemi büyük”

Etkinlikte konuşan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, dikilen her bir fidanın, kurumda emek veren çalışanların doğaya bıraktığı kalıcı bir iz olduğuna dikkat çekti. Yaz aylarında yaşanan orman yangınlarının yalnızca ağaçları değil, yaban hayatını ve doğal dengeyi de ciddi şekilde etkilediğini ifade eden Bozbey, son yıllarda etkisini artıran kuraklığın Bursa ve Karacabey için önemli bir risk haline geldiğini vurguladı.

Başkan Bozbey, “Bursa, son 52 yılın en kurak dönemini yaşıyor. Geçtiğimiz yıl yüzde 30 seviyelerinde olan baraj doluluk oranları bugün sıfır noktasını gördü. Bu tablo bize, suyu tasarruflu kullanmanın ve doğayı korumanın artık bir tercih değil zorunluluk olduğunu açıkça gösteriyor. Karacabey’de diktiğimiz her fidan, kuraklığa karşı bir direnç, yangınlara karşı doğal bir set olacaktır. Bu nedenle diktiğimiz her fidanın anlamı ve önemi büyüktür” dedi.

“İlk günden beri hayalimiz: Yeniden Yeşil Bursa”

Göreve geldikleri ilk günden bu yana “Yeniden Yeşil Bursa” hedefiyle hareket ettiklerini ifade eden Başkan Bozbey, ormanların doğanın dengesini sağladığını, su döngüsünü güçlendirdiğini, sel riskini azalttığını, sıcaklığı düşürdüğünü ve karbon emilimini artırdığını söyledi. Daha fazla fidan dikmenin ve suyu tasarruflu kullanmanın günlük yaşamın bir parçası haline gelmesi gerektiğini belirten Bozbey, Karacabey’de oluşturulan hatıra ormanının gelecek nesiller için kalıcı bir çevre mirası olacağını dile getirdi.

Utku: “Karacabey’in doğal geleceğine yapılan kıymetli bir yatırım”

Programa katılan CHP Karacabey İlçe Başkanı Mustafa Utku, çalışmanın Karacabey açısından taşıdığı öneme dikkat çekerek, doğa duyarlılığı ve toplumsal sorumluluk içeren bu projeden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Utku, Uluabat Gölü havzası gibi ekolojik açıdan hassas bir bölgede gerçekleştirilen fidan dikim çalışmasının, Karacabey’in doğal dengesinin korunması açısından son derece değerli olduğunu vurguladı.

Utku, “Karacabey, tarımıyla, su varlığıyla ve doğal zenginlikleriyle Bursa’nın en önemli ilçelerinden biridir. Uluabat Gölü havzasında gerçekleştirilen bu çalışma, doğaya bakış açımızın somut bir göstergesidir. Karacabey Orman İşletme Müdürlüğü’nün desteğiyle yürütülen bu organizasyon, doğru planlama ve kamu kurumları arasındaki iş birliğinin ne kadar değerli olduğunu ortaya koymaktadır. Bugün burada dikilen her fidan; yangınlara, kuraklığa ve iklim krizine karşı Karacabey adına atılmış güçlü bir adımdır” ifadelerini kullandı.

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in çevre odaklı vizyonunun sahaya yansıdığını da belirten Utku, “Sayın Başkanımızın ‘Yeniden Yeşil Bursa’ hedefi, Karacabey’de somut projelerle hayat bulmaktadır. Bu anlayış, yalnızca bugünü değil, çocuklarımızın ve torunlarımızın yaşayacağı yarınları da gözetmektedir. İlçemiz adına bu anlamlı çalışmada emeği geçen Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne, Karacabey Orman İşletme Müdürlüğü’ne, belediye çalışanlarına ve katkı sunan herkese teşekkür ediyorum.” dedi. Programın devamında mahalle sakinleriyle bir araya gelinerek, gerçekleştirilen çalışmalar hakkında karşılıklı görüş alışverişinde bulunuldu.

Karacabey’e bağlı Hürriyet Köyü’nde uzun süredir devam eden arazi iadesi tartışmaları, yargı kararlarına rağmen çözüme kavuşturulamaması nedeniyle yeniden kamuoyunun gündemine taşındı. Hürriyet Köyü sakinleri adına süreci yakından takip eden Bayram Efe, açılan davalarda idare mahkemesi ve istinaf mahkemesinin köylüler lehine kesin karar vermesine karşın, Karacabey Belediyesi ve Belediye Meclisi’nin hâlâ somut bir adım atmamasını sert sözlerle eleştirdi.

Mahkeme kararlarının açık olmasına rağmen konunun komisyonlarda bekletildiğini, kamu yararı gerekçesiyle sürecin yokuşa sürüldüğünü savunan Efe, belediyenin hem hukuki hem de vicdani sorumluluğunu yerine getirmesi gerektiğini vurguladı. Efe, adaletin tecelli ettiğini ancak şimdi sıra bu kararları uygulamakla yükümlü olan yerel yönetime geldiğini belirterek, Karacabey Belediyesi ve Belediye Meclisi’ni adil, şeffaf ve kararlı olmaya davet etti.

Efe’nin açıklaması şu şekilde:

“Adalet tecelli etmiştir. Şimdi sıra Karacabey Belediyesi ve Belediye Meclisi üyelerindedir.

Daha önce açtığımız davada İdare Mahkemesi bizi haklı bulmuş, Belediye Meclisi’nin yerlerimizin iadesi için toplanması gerektiğini ve iade yetkisinin Karacabey Belediyesi’nde olduğunu açık ve net biçimde karar altına almıştır.

Buna rağmen belediye ve meclisi, komisyonda kararsız kalarak; yerlerimizin 5393 sayılı yasa kisvesi altında kamu yararına verilebileceğini ileri sürmüş ve bizleri bir kez daha hayal kırıklığına uğratmıştır. Oysa seçim dönemlerinde “yerlerinizi vereceğiz” deyip fodul gezenler beylik laflar edip yerlerimizin verileceğine ikna etmiş ve söz vermişlerdi belediye ve meclis üyeleri, Sayıştaya ya da Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na başvurarak bu sorunu çözebilirdi. Ancak bunu yapmadılar; çünkü bu yol mesai, çaba ve irade gerektiriyordu. Bunun yerine, oturdukları yerden “olmaz, uymaz, yetkimizde değil, zor” gibi ifadelerle süreci yokuşa sürdüler.

Kazandığımız davanın masraflarını ödemek zorunda kalan belediye, kararı Bölge İdare Mahkemesi’ne (istinafa) taşıdı. Ancak istinaf mahkemesi de aynı yönde karar vererek, belediyenin itirazını reddetti. Mahkeme; yerlerimizin verilebileceğini, kararın belediye ve meclis tarafından alınması gerektiğini kesin olarak hükme bağladı. Dava masrafları yine belediyeye kaldı.

Soruyorum:

Yerlerimizi vermemek için bu kadar masraf yapmak, bu kadar direnmek neden?

Biz hakkımızı ararken cebimizden masraf ederken, belediyenin milletin parasını haklı olduğumuz bir süreçte bize karşı kullanması ne anlama gelmektedir? Bunun yerine hukukçularını iade sürecini hızlandırmak için görevlendirmek daha adil ve toplumsal olmaz mıydı?

Biz o koltuklarda oturanları hakem olarak göreve getirdik.

Oysa hüküm ancak Allah’ındır.

Verilecek kararların Allah katında da gönül bulmasını temenni ediyorum.

Toplu davalar; emek, zaman, sabır ve maddi güç ister. Köylü hakkını ararken, belediye meclisinin tutumu adeta köyümüze acı ve hüzün yaşatmıştır.

Soruyorum:

Bizleri mahkeme koridorlarında süründürmekten hiç mi hicap duymuyorsunuz?

Bu bize zulüm değil midir?

Mahkeme ve yasal süreçlerden bahsederken, bizim kazanılmış yasal haklarımız söz konusu olduğunda aynı hassasiyeti neden göstermiyorsunuz?

Dürüst olun:

“Yerlerinizi satabilmek için bize oy verin” deseydiniz, Karacabey köylüsünden bir tek oy alabilir miydiniz?

Anadolu’da bir söz vardır:

“Karakolda doğru söyler, mahkemede şaşar.”

Bugün yaşanan tam olarak budur.

Seçim meydanlarında beylik laflar edenler, şimdi hiç söylenmemiş gibi konuşmaktadır.

Mahkeme kararını nasıl uygularız diye düşünmeyenler, bugün bu köylünün malını nasıl vermeyiz anlayışına sürüklenmiştir.

Karacabey halkı yapılan iyiliği de yapılan haksızlığı da unutmaz. Vicdan muhakemesini mutlaka yapar.

Biz, adalet aramak zorunda bırakılmak istemiyoruz. Sahip çıkılmak istiyoruz.

Yaptığınız ve yapacağınız güzel işlerle anılmak isteyen, gurur duyacağımız bir belediye ve meclisten söz etmek istiyoruz.

Mahkemelerde yargılanmak sadece ezilmek ya da karalanmak değildir; insan aklanabilir, paklanabilir.

Önemli olan, yasa mahkemeleriyle birlikte vicdan mahkemelerinin de kurulmasıdır.

Toplum vicdanında mahkûm edildiğinde mahkeme salonlarında aklanmak yeterli değildir önemli olan toplum vicdanında Berat edebilmektir.

Rabbim kimseyi toplum vicdanında mahkûm edip hesap vermek zorunda bırakmasın.

Karar sizin, Hüküm ve adalet Allah’ındır. Adalet Allah’ın yeryüzündeki terazisidir. Hem dünyanın hem ahiretin dengesini kazandıran ve dengeyi ayakta tutan bir hürriyet ve umut aynasıdır.

Umarım Karacabey ve Hürriyet Köyü halkı adına vereceğiniz karar Allah’ın yeryüzündeki terazisinde yerini bulur.

Karacabeyli iş insanı, tarım ve hayvancılık sektörünün yakından tanıdığı isimlerden biri olan Bursa İli Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Sencer Solakoğlu, görevinden istifa ettiğini açıkladı. Solakoğlu, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Tarım ve Orman Politika Kurulu Başkanlığı görevine getirildiğini kamuoyuyla paylaştı.

Uzun yıllardır hem Bursa hem de Türkiye genelinde hayvancılık politikalarına yönelik eleştirileriyle dikkat çeken Karacabeyli Sencer Solakoğlu’nun bu kararı, tarım çevrelerinde geniş yankı uyandırdı.

“STK’ler siyasallaştı, eleştiriler etkisiz kaldı”

Sencer Solakoğlu, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Türkiye’de sivil toplum kuruluşlarının (STK) giderek siyasallaştığını ve bu durumun tarım politikalarına yönelik eleştirileri işlevsiz hale getirdiğini ifade etti. Mevcut sistemde sahadan gelen seslerin karşılık bulmadığını belirten Solakoğlu, tarım ve hayvancılık politikalarına ilişkin sert değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği’nin son dönemde yaptığı açıklamaları da eleştiren Solakoğlu, ithalatı ve mevcut tarım politikalarını öven söylemlerin sahadaki gerçeklerle örtüşmediğini vurguladı. Sözleşmeli tarım uygulamalarının teoride anlatıldığı gibi işlemediğini dile getiren Solakoğlu, bunun en somut örneklerinden birinin Bursa Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği bünyesinde yaşandığını ifade etti.

“Hak, hukuk ve adalet çiftçiye uğramıyor”

Karacabeyli iş insanı Solakoğlu, “Hak, hukuk ve adalet çiftçiye uğramıyor” sözleriyle üreticilerin yaşadığı sıkıntılara dikkat çekti. Çiftçilerin çoğu zaman verilenle yetinmek zorunda bırakıldığını savunan Solakoğlu, farklı STK platformlarında uzun süre bu sorunları dile getirmeye çalıştığını ancak bir noktadan sonra sivil toplum alanında tıkanıklık yaşandığını söyledi.

Bu nedenle yeni bir aşamaya geçme kararı aldığını belirten Solakoğlu, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Bursa Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği’ndeki görevimden istifa ediyorum. Sesimi daha gür çıkarabileceğim, daha etkili bir pozisyona geçme kararı aldım. Hangi platform olursa olsun, siyaset üstü çözümler üretebileceğim ve Türkiye’nin geleceğini planlayabileceğim bir mecrada çalışmak istiyorum. Yapılan daveti kabul ettim. Yakında bu platformu kamuoyuna açıklayacağım.”

Karacabeyli bir ismin siyasette yeni rolü

Karacabeyli Sencer Solakoğlu’nun CHP Tarım ve Orman Politika Kurulu Başkanlığı görevine getirilmesi, tarım ve hayvancılık sektöründe yeni bir dönemin işareti olarak yorumlanıyor. Özellikle üretici ve çiftçi sorunlarının siyaset sahnesinde daha güçlü ve doğrudan dile getirileceği beklentisi, bu atamayla birlikte daha da güçlenmiş durumda.