Connect with us

Genel

“KÖRÜN İSTEDİĞİ BİR GÖZ” MÜYDÜ?

Canan Ekinci Yılmaz’ın Kaleminden

Siz ne şanslısınız maşallah böyle. Beklediğiniz bahane kendiliğinden ortaya çıkıverdi. Filistin (Hamas) — İsrail (Netenyahu) meselesini bahane edip 29 Ekim 2023’te 100. yaşını kutlayacak olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına “eğlenceli” kutlama yasağı geldi.

Bir devlet kurumu olan TRT bir açıklama yaparak kutlamaların “ertelendiğini” söyledi.

TRT’den yapılan açıklamada şöyle diyor:

“TRT, Cumhuriyet’in 100. yılı kutlamaları çerçevesinde düzenleyeceği ve tüm hazırlıkları biten eğlence odaklı konser ve gösterileri, Gazze’de yaşanan endişe verici insanlık dramı nedeniyle ileri bir tarihe erteledi. Ertelenen konser, gösteri ve diğer etkinliklerin gerçekleştirileceği tarihler daha sonra açıklanacak.”

Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından gönderilen basın mailinde de şöyle diyor: “Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından Cumhuriyetin 100. yılına özel düzenlenen 17 Ekim 2023 tarihli Muhtarlar Korosu Cumhuriyet Konseri ve 22 Ekim 2023 tarihli Yavuz Bingöl Konseri, Filistin’de yaşanan endişe verici insanlık dramı nedeniyle ertelenmiştir.”

Ne kadar zaman sonraya ertelendi mesela? Ya savaş büyürse, ya deprem olursa, ya sel basarsa, ya yağmur yağarsa, ya şimşek çakarsa, ya patron ateşlenirse, ya bağırsakları bozulursa, ya başı ağrırsa…

Ki olmuşluğu vakidir. 2013 yılının 23 Nisanında yazdığım Başbakanım, Geçmiş Olsun yazısını hatırlayın. Hani o yıllarda bayramlarda bir haller gelirdi hepsinin üzerine…

Kırk Yılda Bir Değil, Yüz Yılda Bir

“100. Yıl” kutlamalarına uzun zaman önce hazırlanmalı ve 2023’e girer girmez “100. Yıl Etkinlikleri” başlamalıydı. Ne de olsa bir ülke 100 yaşına kırk yılda bir değil, yüz yılda bir giriyor. Zaten bizler 29 Ekim 2123’ü göremeyeceğiz, bari 2023’ü görmenin hazzını yaşasaydık.

Yılbaşı kutlamalarını Hıristiyanlık adına değil yeni bir yıla adım attığımız için yaptığımız gibi, bizim için çok ama çok kıymetli olan bu özel günü Filistinliler ya da İsrailliler birbirini öldürüyor diye değil, Cumhuriyetimiz 100 yaşına ulaştığı için kutlayacaktık. Ne güzel ölüyorlar, iyi ki ölüyorlar diyerek el çırpmayacak, halaya durmayacaktık.

Koca kafalar yine elmalarla armutları karıştırdı ve sonunda ortaya böyle bir garabet çıktı. Gençler buna “duyar kasmak” diyor. -mış gibi yapmak, zevahiri kurtarmak diyelim biz.

(Hoş, bu saat olmuş, 100. yılla ilgili büyük çalışmalar yapılmamış, yer yerinden oynatılmamış. İki konser yasaklansa ne olur yasaklanmasa ne olur. Bu da ayrı mevzu.)

Yoksa insanlara ve tarihlerine saygımız sonsuz. Bizim duyduğumuz kadar onlar da bizim tarihimize saygı duysun ama mümkünse…

Bize ne değil, bize çok şey, bize örnek, bize ibret

Gazze’de yaşanan vahşeti görüp de “Bana ne!” dememiz mümkün değil. Ancak bilelim ki, kendi içlerinde ne tüm Filistinliler Hamas’ı destekliyor ne de tüm İsrailliler Netenyahu’yu. Masum insanlar yöneticilerin verdikleri kararlarla ölüyor. Bomba düştü mü yandaş, candaş, taraftar, muhalif dinlemiyor. Patladı mı herkesi paramparça ediyor.

Bütün bu vahşet yaşanırken biz oturup hangi yönetici daha haklı diye mi tartışacağız? Şunların yasını tutalım, bunlara da lanet okuyalım mı diyeceğiz?

Biliyoruz ki acının rengi olmaz, dini olmaz, dili olmaz. Gözyaşları hep aynı akar…

Devletimiz, bu savaşla ilgili devlet katında ülkemiz adına gereğini yapacaktır. Bu yükü de milletin sırtına yüklemeyecektir. Zaten hepimiz tek tek insanlar olarak ayrı ayrı hepsine üzülüyoruz.

Ancak dünyanın derdi bitmez. Dünyada savaş bitmez, felaket bitmez. Dünya hali bu; acıyla tatlı hep bir arada. İnsan doğdu doğalı bir gözü ağlarken bir gözü güler. En sevdiğinin cenazesini kaldırdıktan sonra bile, insani ihtiyaçlarını gidermeye devam eder.

Yasakları Bırakın, Cumhuriyet’e Sarılın

Sadece üzülmek, sadece slogan atmak ve sadece eğlenceyi yasaklamakla olmuyor. Biz daha büyük düşünüyoruz. Ülkemize akın eden düzensiz göçmenlere, mültecilere peynir ekmek gibi dağıtılan T.C. kimliklerine, yabancılara pahalı pahalı satılan mülklere bakıp; gün gelip üzülünen duruma düşmekten korkuyoruz. (Ki bize üzülen olmayacaktır.) O yüzden de Cumhuriyet’imize dört elle sarılıyoruz.

Bırakın da Cumhuriyet’imizin yüzüncü yılını doya doya kutlayalım.

Görmüyor muyuz sanki; Cumhuriyet’in kuruluş destanını yeni nesillere anlatmıyorsunuz, kendinizce yeni bir tarih yazıyorsunuz. Tarih içinde kaybolup giden kahramanların öykülerini filmlere, oyunlara, belgesellere konu etmiyorsunuz. Osmanlı tarihini ise büyük abartılarla ve her sözü siyasete alet ederek anlatıyorsunuz.

Bırakın da tarih sizi yazsın demiş miydim daha önce?

Hah, işte bırakın…

Aklımda deli sorular

Önce yasaklamaları bir kenara bırakın ve onlarca yıldır memleketi yönetenler olarak 100. Yıl Nutku’nu ve 100. Yıl Marşı’nı düşünün siz. 100. Yıl Marşı’nı bestelettiniz. 100. Yıl Nutku’nu da yazdırdınız mı? 100. yılda ülkenin esas sahibi olan millete hesap verecek misiniz? 100 yılda neler kazandık, neler kaybettik, neleri var, neleri yok ettik, Cumhuriyet’i yoktan var edenlerin kazanımlarını nasıl yerle yeksan ettik diye anlatacak mısınız? Kendinizle yüzleşecek misiniz?

Yoksa körün istediği bir göz Allah verdi iki göz diyerek her fırsatta Cumhuriyet’in altını oyacak mısınız?

“Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” demişti Gazi Mustafa Kemâl Atatürk.

Peki ya siz Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet payidar kalmasını sağlayacak mısınız? Söyleyin; Ne yaptınız, ne yapıyorsunuz, ne yapacaksınız?

Continue Reading
Click to comment

Warning: Undefined variable $user_ID in /home/u2093656/public_html/wp-content/themes/zox-news/comments.php on line 49

You must be logged in to post a comment Login

Leave a Reply

Genel

PALANDÖKEN, “PLANLI TARIM İLE FİYAT ARTIŞLARI ÖNLENEBİLİR”

Planlı tarım politikaları ve teşvikler sayesinde fiyat artışlarının önemli ölçüde önlenebilir olduğuna dikkati çeken TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Vatandaşın en çok şikâyet ettiği konuların başında sebze, meyve ve bakliyat fiyatları geliyor. Burada en önemli tedbir, bölgesel tarımın ve tarım alanlarının çok iyi kullanılmasıdır. Teşviklerin, o bölgelerde hangi ürünlerin ekileceğine göre belirlenmesi ve planlanması gerekir. Patates, soğan, buğday, arpa, mısır gibi tarla bitkileri ile mercimek, nohut gibi bakliyat ürünlerinin ihtiyaca uygun şekilde ekilmesi, çiftçilerin bilinçlendirilmesi ve desteklenmesi sağlanırsa, fiyat artışları önemli ölçüde önlenebilir. Aksi takdirde, çiftçimiz ürettiğinden yeterli kazanç sağlayamazsa ekim yapamaz ve bu durum fiyatların düşmesini engeller. Sonuç olarak, vatandaş ile esnaf karşı karşıya kalır” dedi.

“Planlı bir tarım politikası zaman kaybedilmeden uygulanmalı”

Ürün fiyatlarının düşebilmesi için planlı tarımın ve doğru nakliyenin önemine işaret eden Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Vatandaşın sofrasındaki en önemli kalemleri sıralamaya çalışıyorum. Bakliyat, sebze, meyve ve tarla bitkileri önemli diyoruz, ancak bu ürünlerle yemek yapılabilmesi için zeytinyağı ve ayçiçek yağı gibi temel yağlar da büyük önem taşır. Zeytin ağacı uzun ömürlüdür fakat zeytin ve yağın soframıza ulaşabilmesi için tedarik zincirinin iyi planlanması ve fiyatlarının kontrol altında tutulması gerekir. Tarımsal alanların yönetiminde bu husus da dikkate alınmalıdır. Bunun yanı sıra, meyve ve sebzelerin doğru şekilde nakledilmemesi de fiyatların yükselmesine neden oluyor. Ürünlerin bilinçsiz taşınması ve muhafaza edilmemesi, ciddi kayıplara yol açarak çiftçiyi, vatandaşı ve esnafı zor durumda bırakıyor. Bu yüzden, planlı bir tarım politikasının zaman kaybedilmeden uygulanması şarttır” diye konuştu.

“Vatandaş pahalılığın hesabını esnafa soruyor”

Tarımsal bölgelerin haritaları çıkarılarak üreticiye rehberlik edilmesi gerektiğini söyleyen Palandöken, “Mevsimsel olarak hangi ürünlerin hangi bölgelerde soğuktan ve dondan etkilenmeyecek şekilde üretileceği belirlenmelidir. Tarla bitkileri bu noktada çok önemli bir yer tutar. Önümüz yaz; domates, biber, patlıcan gibi mutfakta sık kullanılan ürünlerin fiyatlarını gören vatandaş, bu pahalılığın nedenini esnafa soruyor. Oysa baştan itibaren doğru bir planlama yapılırsa, bu ürünlerin bölgesel olarak dengeli üretilmesi sağlanabilir ve fiyat dalgalanmaları önlenebilir. Tarımsal bölgelerin haritalarının çıkarılması, hava durumu ve rüzgâr yönlerinin belirlenmesi, uygun ekim alanlarının tespit edilmesi gereklidir. Ziraat mühendisleri ve tarım il müdürlükleri, bu bölgelerde hangi ürünlerin ekilip ekilmeyeceğini belirleyerek çiftçiye rehberlik etmelidir. Ancak bu şekilde fiyatlar gerileyebilir, vatandaş rahatlayabilir ve herkes temel gıda ürünlerine daha kolay erişebilir” şeklinde konuştu.

Continue Reading

Genel

BASIN İLAN KURUMU GENEL MÜDÜRÜ CAVİT ERKILINÇ’TAN RAMAZAN BAYRAMI TEBRİĞİ

Continue Reading

Genel

BASIN İLAN KURUMU BURSA BÖLGE MÜDÜRÜ OSMAN BAŞEĞMEZ’DEN RAMAZAN BAYRAMI TEBRİĞİ

Continue Reading

Trending