Ekonomi
KİTLE ÖRGÜTLERİ NEDEN VAR?

Ahmet Aygün Ata
Bir elin nesi var, iki elin sesi var diyebiliriz, Kitle Örgütleri’nin varoluş amaçlarına. Hatta birleşirsek tok, bölünürsek yok oluruz da uygundur.
Kendi iş ya da meslek alanlarına ait sorunları gündemde tutmak, çözüm aramak temelli denilen kitle örgütlerinin gerçekte özü ülkenin sorunlarına çözüm üretmektir. Örneğin; Mühendisler Odası’nın sık sık değiştirilen imar yasa/yönetmeliklerine karşı koyuşları hatta davalar açtığını biliriz. Yine Enerji Mühendisleri’nin HES’lere karşı, Çevrebilimci/Orman Mühendisleri’nin orman/yeşil alanlar ile ilgili savaşım verdiklerini görürüz.
Aynı şeyleri Ziraat Odaları’nda neden göremeyiz, görmeyiz?
2000’lerin başına dek büyük eylemlerde gördük, karşı koyuşlarda. Daha sonra Devr-i AKP geldi, mertlik bozuldu! Seçimleri kazanmak için harcanan maddi güçler, arkasına sığınılan siyasi güç ile iyice yok edildi, mücadele ve sorgulama gücü.
Galiba şu yönergede gizli bu mertliğin bozulması. Fetö terör örgütü ile uzunca süre el ele yürüyen AK Parti’nin de düşüncesi buydu. “Kanarya Sevenler Derneği’ni bile ele geçireceksiniz”…
Ki herkes sussun! Ki neler oluyor diyen olmasın! Ki Türk tarımı yerine Fransız tarımına hizmet için madalya alınsın! Ki ekmeyen, biçmeyen ağalara milyonlarca lira destekleme verilsin!
Ziraat Odaları’nın bugünkü durumunu, yönetmeme görevini almışlarını gördükçe Vatan Ozanı Namık Kemal’in şu dizeleri gelir aklıma:
“Yok mudur kurtaracak milletin bahtı kara maderini”…
Yıllar sonra Mustafa Kemal Atatürk dedi ki; “Vardır kurtaracak milletin bahtı kara maderini”…
Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nde iktidarından da, muhalefetinden de Türkiye Cumhuriyeti’nin Ulusal Varlıkları ve değerleri için bir şey yapacaklarını beklemek Yahudi Yani’den Kâni olmasını beklemektir.
O halde Türk tarımı için iş başa düşmüştür. Ziraat Odaları’nın ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kutsal çiftçisine ve oda içinde kaldıysa(!) Ulusalcı, Halkçı, Devletçi, Kamucu, Devrimci yöneticilerine büyük bir görev düşmüştür.
Her türlü olumsuzluğa, sırtından hançerlemeye karşın yarınlara tohum bırakmak gereklidir. Tarım kültürünü yaşatmak gereklidir. Üretim kültürünü yaşatmak gereklidir.
Neler yapılabilir? Ekim bilgilerini, tohumları, inancı paylaşmalıdır Ziraat kesimi. Örgütleri gerçekte bir binadan ibaret olmayan tek iştir, çiftçilik. Tüm gök kubbe onundur, çiftçinindir. Kâh tarla kenarında, kâh tarlanın tam göbeğinde, kâh bostanın kenarında, kâh bostanın tam ortasında, kâh seranın girişinde, kâh tam ortasında, kâh ağılların içinde, kâh otlağın içinde. Her yer üretimi korumanın, kollamanın, arttırmanın yeridir. Seyran’dan İnkaya’ya buğdayın/nohutun/arpanın/kuru fasulyenin…Keşlik’ten Uluabat’a domatesin/biberin/karpuzun/ayçiçeğin/soğanın…
Yarınlara taşınmasıdır, ekicilik ve dahi yöneticilik.
Ziraat Odaları’nın meclisi var. Meclisteki delegeler uzmanları almalı, üretim alanlarına gitmelidir. Çözümü de paylaşmalı, sorunları da. Verilen makineleri de kullanmalı, kullandırılmasına yardımcı olmalı. Uzmanlar götürmeli, öğrenmek için de öğretmek için de.
Ürettiği raporları koltuğunun altına sıkıştırdığında binlerce imza olmalı. Öyle kuru kuruya falanca Bakana sunduk, filanca müsteşar çok iyi karşıladı haberlerinin içi boştur, bomboştur.
Ülke dış alım cenneti yapılırken “HAYIIIRRRR” yazılı raporlar olmalı ve dahi tarla içinden yükselen sımsıkı sarılmış üreticinin diş gıcırtatak “HAYIIIRRRR” dediğinin fotoğrafları.
Bunları diyebilenleri susturmak, gelen hükümet görevlilerinin buyruğuna uyup soru sordurmamak değildir, Ziraat Odalarının yöneticilerinin görevi.
Sustukça sıranın geldiğini ve dahi geçtiğini ruhunda duyumsamalı Ziraat Odalarının yöneticileri.
Bilmem kaç on yıldır, çöreklenip koltuklara, afete uğramışlara dansözlerden söz etmemeli Ziraat Odalarının yöneticileri.
Doymaktır Tarım. Yarındır Tarım. Gelecektir Tarım. Fiili işgale uğramamanın da, düşünsel işgale uğramamanın da ilanıdır Tarım.
Soylu Türk Ulusu bilmelidir ki, baskın yapılması gereken yerler çiftçinin/ küçük tüccarın depoları değildir. İktidarların emperyal kapitalizm ile el ele verip yarattığı tek-ellerdir, ülkenin tarlalarına çöreklenmiş Cargilllerdir, tohum şirketleridir, ilaçla hastalık yaratıp yine ilaçla iyileştiren (!) ilaç şirketleridir, İsrail ile hibrit tohum için anlaşmalar yapan/ NBŞ zehri için Abd ile anlaşmalar yapan iktidarlardır, bu yolda parti programları olan muhalefettir.
“Gübre kullanamazsak üretim düşer” demekten ibaret değildir yöneticilik. Gübre fabrikaları satılırken, peşkeş çekilirken, yok edilirken de bugünde “bu emperyalist saldırıdır, bunu yapanlar yapmayı düşünenler de emperyalist piyondur” diyebilmektir dimdik.
Çünkü, o mücadele ruhunda olanlar Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu değerlerini bilir. Buyruklarını Mustafa Kemal Atatürk vermiştir. Onlardan korkmayın.
Kuzu postu giymiş dinci dinsizlerden, çağdaşlık deyip Batı tapıcısı olanlardan gelmiştir hep ihanetler, Türkiye Cumhuriyeti’nin Ulusal Varlıklarını satmak, yok etmek, peşkeş çekmek.
Ve dahi bilinmelidir ki; TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN BİRİCİK KURTULUŞ YOLU VARDIR. KAMALİST DEVRİMİ TAMAMLAMAK… ÜRETİMİN, TARIMIN MUSTAFA KEMALLERİ OLMAK… Varlığım TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN, demektir.
Not: Yazımın esini bir çiftçi ağabeyim, değerli insan Ali İhsan ağabeyimdir. Varolasın Ağabey…
Ekonomi
NİSAN AYI ÜRETİCİ MARKET FİYAT DEĞİŞİMİ

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Nisan ayı üretici market fiyatları ile girdi maliyetlerindeki değişimleri yaptığı görüntülü basın açıklamasıyla değerlendirdi.
“Nisan ayında üretici ve market arasındaki fiyat farkı en fazla yüzde 256 ile havuçta görüldü.” diyen Bayraktar, araştırmanın verilerini paylaştı; “Havuçtaki fiyat farkını yüzde 230 ile marul, yüzde 222 ile kuru soğan, yüzde 219 ile kuru fasulye ve yüzde 216 ile nohut takip etti.
Havuç 3,6 kat, marul 3,3 kat, kuru soğan, kuru fasulye ve nohut 3,2 kat fazlaya satıldı. Üreticide 14 lira olan havuç 50 liraya, 12 lira 50 kuruş olan marul 41 liraya, 33 lira olan kuru fasulye 106 liraya, 32 lira olan nohut 100 liraya markette satıldı. Nisan ayında fiyatı en fazla artan ürün markette havuç, üreticide kuru kayısı olurken, fiyatı en fazla düşen ürün hem markette hem üreticide salatalık oldu.”
Market fiyatları
“Nisan ayında markette 39 ürünün 28’sinde fiyat artışı, 11’inde ise fiyat azalışı görüldü. Markette fiyatı en fazla artan ürün yüzde 43 ile karnabahar oldu.
Karnabahardaki fiyat artışını yüzde 28 ile havuç, yüzde 22 ile maydanoz, yüzde 20 ile limon ve yüzde 17 ile marul takip etti.
Markette fiyatı en fazla azalan ürün ise yüzde 36 ile salatalık oldu. Salatalıktaki fiyat düşüşünü yüzde 30 ile patlıcan, yüzde 28 ile domates, yüzde 22 ile sivri biber ve yüzde 12 ile kabak izledi.”
Üretici fiyatları
“Nisan ayında üreticide 31 ürünün 8’sinde fiyat artışı olurken 17’sinde fiyat düşüşü görüldü. 6 üründe ise fiyat değişimi olmadı. Üreticide en çok fiyat düşüşü yüzde 59 ile salatalıkta görüldü. Salatalıktaki fiyat düşüşünü yüzde 42 ile patlıcan, yüzde 41,5 ile kuru soğan, yüzde 27 ile sivribiber, yüzde 26 ile domates ve yüzde 21 ile limon izledi.
Üreticide en fazla fiyat artışı yüzde 100 ile kuru kayısıda görüldü. Kuru kayısıdaki fiyat artışını yüzde 33 ile fındık, yüzde 31 ile elma, yüzde 13 ile Antep fıstığı izledi.”
Üretici fiyat değişiminin nedenleri
“Yaşanan zirai don afetinden etkilenen meyvelerin başında gelen kayısıda üretici fiyatları artış gösterdi. Kayısı üreticisinin elinde yüzde 10 civarında ürün kaldığı tahmin ediliyor. Bu nedenle üretici fiyatında görülen bu önemli artışın üretici gelirine yansıması düşük oldu.
Nisan ayında havaların sıcak gitmesi sonucu, birim alandan alınan verim arttı. Bu da salatalık, patlıcan, sivri biber ve domatesin arzını artırarak üretici fiyatlarının düşmesine neden oldu.
Kuru soğanda ise, Çukurova bölgesinde ekim alanlarının artması ve bu yıl havaların soğuk geçmesi nedeniyle yüksek rekolte beklentisi var. Bu nedenle ilk hasat döneminde kilosu 18-20 liralardan satılan kuru soğanın fiyatı 7-8 liralara kadar düştü. İç Anadolu bölgesinde ise depolarda üreticiye ait kuru soğan çok az miktarda kaldı ve sezon kapandı.
Yaşanan zirai don, fındık fiyatını artırdı. Antep fıstığındaki fiyat artışının sebebi ise bölgede etkili olan kuraklık oldu. 2025 sezonunda yaşanan don felaketi, meyve henüz dalda çiçekteyken üreticimizin kaderini belirlemeye başladı. Donun etkisiyle elma ağaçlarından beklenen verim düştü, üreticinin elinde kalan son ürünler de depolarda tükendi.
Limon sezonunun sonlarına gelinirken, yaşanan don afeti ve ihracat kısıtlamalarının ardından alınan erteleme kararı, limon piyasasında da önemli bir duraklama yarattı. Öncelikle ihracatın kısıtlanması, ardından bu kısıtlamanın 15 Mayıs’a kadar ertelenmesi, piyasayı olumsuz etkiledi. Şu anda üreticilerimiz, alım satım faaliyetlerinin neredeyse durma noktasına geldiğini belirtiyor.”
Nisan ayı aylık ve yıllık girdi fiyatlarında yaşanan değişimler
“Girdi fiyatlarında yıllık bazda en fazla artış elektrikte oldu. Ziraat Odalarımız aracılığıyla girdi piyasalarından aldığımız fiyat verilerine göre; Nisan ayında, Mart ayına göre DAP gübresi yüzde 1,9, amonyum nitrat gübresi yüzde 0,7 oranında artış gösterdi. Buna karşın amonyum sülfat gübresi yüzde 1,6, 20.20.0 kompoze gübresi yüzde 1,3, ÜRE gübresi yüzde 0,1 oranında düştü.
Geçen yılın Nisan ayına göre son bir yılda ÜRE gübresi yüzde 35,7, DAP gübresi yüzde 34,3, amonyum nitrat gübresi yüzde 32,7, 20.20.0 kompoze gübresi yüzde 30,5, amonyum sülfat gübresi ise yüzde 21,6 oranında arttı. Nisan ayında, Mart ayına göre süt yemi yüzde 3,1, besi yemi yüzde 3,2, son bir yılda besi yemi yüzde 25,5, süt yemi ise yüzde 25 oranında arttı. Elektrik fiyatları son bir yılda yüzde 47,8 oranında artarken, tarım ilacı fiyatları da yüzde 14,94 oranında arttı. Nisan ayında mazot fiyatı aylık olarak yüzde 2,9 oranında düşmesine rağmen, yıllık yüzde 10,1 oranında arttı.
Girdi fiyatlarında yıllık bazda en fazla artış yüzde 47,8 oranıyla elektrikte görüldü.”
Ekonomi
TESK VE EDM BİLİŞİM’DEN ESNAF VE SANATKÂRA DİJİTAL DESTEK

Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) ile EDM Bilişim arasında yapılan iş birliği toplantısı Birlik ve Federasyon Başkanlarının katılımı ile TESK Toplantı Salonu’nda gerçekleştirildi. Esnaf ve sanatkarların dijital dönüşümü için önemli bir adım olan iş birliği ile TESK’e bağlı esnaf ve sanatkârlara dijital dönüşüm süreçlerinde büyük kolaylık sağlayacak ücretsiz hizmetler sunulacak.
Bu kapsamda TESK üyelerine 100 Kontörlük E-Fatura, 5 Kontörlük Kayıtlı Elektronik Posta (KEP), 10 Yıl Süreyle Elektronik Saklama Hizmeti ve Muhasebe Programına Otomatik Veri Aktarımı tamamen ücretsiz olarak sağlanacak.
“Dijitalleşme artık ülkemizin olmazsa olmazı”
Dijitalleşmenin artık ülkemiz için olmazsa olmaz olduğunu vurgulayan TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Esnaf ve sanatkârlarımızın çağın gerekliliklerine uygun bir şekilde dijitalleşmesi artık kaçınılmaz hale geldi. Dijitalleşme ülkemizin olmazsa olmazı. Esnaf ve sanatkarlar, bu gelişen teknolojiye ve çağın gereklerine uymak zorunda. Birçok firmayla bu konuda temas ediyoruz. Bize 100 kontörlük bir e-fatura, aynı şekilde 5 kontörlük KEP, 10 yıl süreyle elektronik saklama hizmeti verecekler. Yine aynı şekilde muhasebe programı otomatik veri aktarımını ücretsiz olarak sağlayacaklar. İsteyen arkadaşlarımız bu sistemi kullanacak. Bu iş birliği sayesinde üyelerimizin dijital altyapılarını güçlendirerek, iş süreçlerini hızlandırmalarına ve daha rekabetçi hale gelmelerine destek olmayı amaçlıyoruz. EDM Bilişim ile hayata geçirdiğimiz bu proje, esnafımızın dijital dönüşüm yolculuğunda önemli bir adım olacaktır” diye konuştu.
“Esnaf teknolojiye adapte olarak varlığını sürdürecek”
Proje ile ilgili açıklama yapan EDM Bilişim Sistemleri ve Danışmanlık Hizmetleri A.Ş. İcra Kurulu Başkanı Özcan Ermiş ise, “Dijitalleşme artık kaçınılmaz bir hale geldi. Böyle bir dünya içerisinde esnaf ve sanatkarlarımızın da dönüşmesi kaçınılmaz. Ulusal dev marketler, zincir restoranlar, online platformlar karşısında küçük marketlerin, bakkalların, esnaf lokantalarının, pastanelerin, büfelerin ayakta kalması için verimliliklerini artırmaları, yenilikçi ve dijital olmaları gerekiyor. Dev firmalar ile rekabet etmek durumunda olan esnaf, teknolojiye adapte oldukça varlığını garanti altına alacak. Gençleşen esnafımız her sektörde olduğu gibi bu gelişmeleri kültürel olarak daha çabuk kavrıyorlar ve işletmelerini daha dijital hale getiriyorlar.
EDM firması dijital dönüşüm alanında pek çok servise sahip. Bankaların dekontlarından esnafın şirketinin e-faturasına kadar dijital noter bir şirketin, bir esnafın bir yere noterle göndereceği belgeyi KEP’le göndermesi çok düşük ücretlerle, 5, 7, 10 lira gibi ücretlerle olacak. Halbuki noterlerde bu işlemler 2-3 bin lirayı buluyor.
Herhangi bir tebligat yapmak, bir devlet kurumuna yazı için başvurmak gibi işlemler KEP yani dijital noter ile bilgisayarınızdan göndereceğiniz mailin noter gücü ile gitmesi ile çalışan bir hizmetimiz var” ifadelerini kullandı.
Ekonomi
KESKİNOĞLU LEZZETLERİ AVRUPA MUTFAKLARINDA YERİNİ ALMAYA HAZIRLANIYOR

Keskinoğlu, Avrupa Birliği ülkelerine ileri işlenmiş ürünler ve tavuk döner ihracatı gerçekleştirmek için yetki belgesi aldı.
Yıllık 30 bin ton işlenmiş piliç eti üretim kapasitesine sahip Keskinoğlu, ihracat hacmini genişletmeye devam ediyor. Şirket, Tarım ve Orman Bakanlığı yetkilileri tarafından gerçekleştirilen denetimler sonucunda yetki belgesini alarak, AB’ye ihracat sürecini başlattı.
Keskinoğlu Genel Müdürü Önder Matlı, ‘Dünya trendlerini çok yakından takip ediyoruz, kısa ve uzun vadeli planlarımızı sürekli güncelliyoruz. Şehir ve aile hayatı tüketicinin taleplerini hızla değiştiriyor. İnsanlar için zaman çok kıymetli. O nedenle az vakitte, kolayca hazırlanan pratik ürünler ön plana çıkıyor. Bu eğilimi uzun yıllardır Avrupa raflarında gözlemliyoruz’ dedi.
“AB ülkelerine ileri işlenmiş ürünler ve tavuk döner ihraç etmemizi sağlayacak yetki belgesini aldık”
Sektörün gelişmesi adına yeni alternatif pazarların bulunmasının önemine dikkat çeken Önder Matlı, “Tarım ve Orman Bakanlığımızın geçtiğimiz yıldan itibaren yürüttüğü yoğun çalışmalar sonuç verdi. Keskinoğlu olarak yapılan denetimlerin ardından AB ülkelerine ihracat yapmamızı sağlayacak yetki belgesini aldık. Bu konuda AB ülkeleri ile yoğun görüşmelerimiz sürüyor. Kısa süre içerisinde Keskinoğlu lezzetleri Avrupa mutfaklarında yerini alacak. İhracatta düzenli ihracatın sürdürebilirliğine yönelik çalışmaların yanı sıra; potansiyel pazarlarda kalıcı olabilmek de bir o kadar önemli. Ülke olarak, sektör olarak bunu mümkün kılacak kaliteli üretim ve sürdürülebilir tedarik gücüne sahibiz. Bununla beraber Avrupa Birliği gibi sektörümüz için yeni alternatif pazarların bulunması, mevcut ihraç pazarlarının kapanması neticesinde ortaya çıkabilecek üretim fazlasının yönetilmesi konusundaki zorlukların bertaraf edilmesini sağlayacaktır” dedi.
Keskinoğlu lezzetleri 6 kıtada 66 ülkeye ihraç ediliyor
Hali hazırda 6 kıtada 66 ülkeye piliç eti, işlenmiş piliç ürünleri, sofralık yumurta, pastörize yumurta ve viyol gibi 100’den fazla çeşit ürünü ihraç eden Keskinoğlu, Balkanlar’dan Uzakdoğu’ya, Güney Amerika’dan Afrika’ya, Ortadoğu’dan Pasifik Adaları’na kadar, dünya genelinde çok sayıda ülkeye ihracat gerçekleştirmektedir.
-
Bursa Bölge5 yıl ago
“Türkiye, Doğu Türkistan’a sahip çıkmalıdır”
-
Genel4 ay ago
KARACABEY BELEDİYESİ’NDE GÖREV DEĞİŞİKLİKLERİ
-
Bursa Bölge5 ay ago
KARACABEY AK PARTİ BURSA’DA YER BULAMADI
-
Ekonomi5 yıl ago
Sütaş’tan “Tereyağı” açıklaması
-
Bursa Bölge5 ay ago
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN BURSA’DAN SESLENDİ: ASGARİ ÜCRETİN ARKASINDA DURDU BOYKOT ÇAĞRISI YAPTI
-
Bursa Bölge4 ay ago
İŞİTME HASTALARI İÇİN YENİ HİZMET DEVREYE GİRDİ
-
Bursa Bölge9 ay ago
NİLÜFER ÇAYI İÇİN İŞBİRLİĞİ
-
Bursa Bölge7 ay ago
BURTARIM 2024 İLE BURSA’DA HAYAT BULUYOR!
Warning: Undefined variable $user_ID in /home/u2093656/public_html/wp-content/themes/zox-news/comments.php on line 49
You must be logged in to post a comment Login