Connect with us

Bursa Bölge

“JAPONLAR YAPMIŞ AĞBİ!”

Canan Ekinci Yılmaz

17 Ağustos 1999 depremi ile deprem gerçeğini dibine kadar yaşayan Türkiye’de, İstanbul depreminin ardından geçen 24 yılda ne gibi çalışmalar yapıldı diye gözler dururum hep. 6 Şubat 2023 depremindeki yıkımda gördük ki pek de bir şey yapılmamış. Çıkarılan kanunlar uygulanmamış, üstelik bir de “İmar Affı” çıkartılarak kanunsuzlukla barışılmış.

Akademik odaların ya da belediyelerin düzenlediği deprem panelleri ve ekranlarda (özellikle de en ufak depremde ekranlarda görmeye alıştığımız, adeta hepsi ailemizin bir ferdi olan) deprem uzmanları görüşlerinin alındığı programlar ile hepimiz birer deprem uzmanı haline geldik. Her şeyi gayet iyi biliyoruz. Lakin sallanmaya başladığımız anda ya merdivenlerden aşağıya koşuyor ya da camdan dışarı atlıyoruz. (İlk öğrenmeler ne kadar da önemli değil mi?)

Aşağıya koşsan ne olur…

Merdivenleri başarıyla indin tamam, sonra kaçacak bir alanın mı var? Toplanma alanları diye gösterilen “boşlukçuklarda” ancak 19 Mayıs’larda üst üste çıkılarak oluşturulan insan kuleleri gibi ya tencereye dikine sıralanarak pişirilen yaprak sarması gibi ya da trenle Auschwitz’e gönderilen Yahudiler gibi dip dibe yapışık durulabilir. “No tuvalet, no yemek, no su, no yatak!”

Üstelik o alanların dört bir yanı kule misali binalarla çevrilmiş ve bir an önce yıkılsam da sokaktaki insanları altıma alsam derdinde iken…

Kırda bayırda yakalansan sadece yere yapışacağın ya da çömelerek durmasını bekleyeceğin bir sallantı oysa bu. Şiddeti 9 ve üzeri bir sallantı değilse bekle, sallanır sallanır geçer.

Ya şehirde yakalanınca… Tüm derdimiz işte bu değil mi? Şehirler…

Beton ve demirden ibaret gelişigüzel binalarla doldurduğumuz gri ve katil şehirler…

İstanbul’un “düzenine” bakıyorum da;

Olası bir İstanbul depreminde kimse kurtarılmayı beklemesin diyorum. Sağlam bir sallantıda İstanbul kendi kendini imha edecek ve kendisi ile birlikte ülkeyi de dibe çekecek. O kadar sıkışık, o kadar üst üste, o kadar boşluksuz, o kadar dikey, o kadar sağlıksız ve o kadar büyük ekonomik yük yüklenmiş bir kent ki İstanbul, içinde yaşaması çok zor. Dışarıdan yardım gelmesi deseniz, o çok daha da zor. Bu hem vazgeçilmez, hem aşık olunası hem de “ağır işçi” kent bir felaket anında tamamen kimsesiz kalacak… Sonrası can pazarı, vahşet, hastalık, kırım, kıyım…

İstanbul öyle de Bursa farklı mı? Ya da diğer şehirler…

Ülkede an be an yeşil alanlar azalıyor, gri alanlar çoğalıyor.

Depreme dayanıklılığını deprem esnasında göreceğimiz binaların hepsi birbirinden daha yükseğe tırmanma sevdasında. Ki kuvvetli bir sallanmada o yüksek binalardan ne atlanabilecek ne de merdivenleri kullanılabilecek. Çünkü bina üzerine çökecek…

(Yıkılıp yanmayacak binalar inşa etmek kadar, acil bir durumda binadan atlayabilmek için ya yarasa adam uçuşu yapabilecek bir donanım bulundurmak ve onu kullanmayı öğrenmek ya kısa mesafede açılabilen paraşüt ya düşüşe dayanıklı hava yastıklı kıyafet gibi bir şeyler ya da uçabilen insan aracına sahip olmak lazım. 11 Eylül saldırıları sonrasında yaşananlar ve gittikçe artan gökdelenler sebebiyle bu konuda çalışmalar var diye biliyorum.)

Deprem ülkesi olarak binaları daha yatay ve daha az katlı yapmak lazım diyeceğim ancak verimli arazilerin binayla kaplanmasına da kıyamıyorum. (Topraksız tarımı yaygınlaştırmazsak sonunda ya taş yiyeceğiz ya da birbirimizi…)

Bakın Japonya yıkıla yıkıla akıllanmış ve dünyanın en hareketli bölgesinde yer alan el kadar adaların üzerine öyle bir yerleşmiş, kısıtlı arazilerin üzerinde yaptığı tarımda verimi o kadar yükseltmiş ve insanlarını da öyle bir eğitmiş ki, akıllı tarım ile ülkenin toplam meyve ve sebze ihtiyacının yarısı karşılanıyor, adalar sürekli sallanıyor ama üzerlerindeki devasa binaların birisi bile yıkılmıyor. Çünkü deprem anında herkes ne yapacağını biliyor. Bizde olsa yüz bin kişinin enkaz altında kalacağı sallantılarda bir kişinin bile burnu kanamıyor. Sistem çökmüyor. Kriz anlarında kimse aç susuz kalmıyor. (Gelen haberlere göre sıcak havalarda kavrulan Hatay, 6 Şubat depremlerinden beri büyük su sıkıntısı yaşıyor, kent genelinde neredeyse su bulunamıyor.)

“Japonlar yapmış ağbi!” değil mi?

Ee, yaşadığın coğrafyayı bilecek, onu anlayacaksın.

Japonlar yapmışsa sen de yapacaksın.

Dünya bu, her zaman sallanacak. O sallanacak ama sen yıkılmayacaksın…

Continue Reading
Click to comment

Warning: Undefined variable $user_ID in /home/u2093656/public_html/wp-content/themes/zox-news/comments.php on line 49

You must be logged in to post a comment Login

Leave a Reply

Bursa Bölge

BÜYÜKŞEHİR’DEN ‘DEPREM PARKI’ ÇALIŞTAYI

Bursa Büyükşehir Belediyesi Afet İşleri Dairesi Başkanlığı, afetlere dayanıklı kentleşme politikalarının geliştirilmesi amacıyla ‘Hüdavendigar Kent Parkı’nı Deprem Parkı ve Geçici Barınma Alanı Olarak Yeniden Düşünmek’ temalı 2 gün süren bir çalıştay düzenledi.

Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin geçtiğimiz aylarda hizmete açtığı Afet Koordinasyon Merkezi (AKOM), Afet İşleri Dairesi Başkanlığı tarafından gerçekleştirilen ‘Hüdavendigar Kent Parkı’nı Deprem Parkı ve Geçici Barınma Alanı Olarak Yeniden Düşünmek’ temalı çalıştaya ev sahipliği yaptı. İki gün süren programa, farklı disiplinlerden uzmanlar, sivil toplum ve yerel yönetim temsilcileri, afet risk azaltma ve yönetimi konusunda lisansüstü ve 4. sınıf lisans öğrencileri ile akademisyenler katıldı. Çalıştay kapsamında deprem parkı çalışmaları için pilot bölge olarak belirlenen Hüdavendigar Kent Parkı’nda saha gezisi düzenlendi.

Afet İşleri Dairesi Başkanı Fatih Işık, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin hayata geçirmeyi planladığı deprem parkı çalışmaları için meslek odalarının, muhtarların ve sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla çalıştay düzenlediklerini ifade etti. Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in vizyonu doğrultusunda çalışmaları ortak akılla yürüttüklerini anlatan Işık, Hüdavendigar Kent Parkı’nı aynı zamanda acil durum sonrası değerlendirilebilecek geçici bir barınma alanı olarak planlamak istediklerini dile getirdi.

Çalıştaya katılan Bursa Muhtarlar Derneği Başkanı Erol Yılmazer, mahallelerde fonksiyonel parkların oluşturulması için harekete geçilmesini memnuniyetle karşıladıklarını söyleyerek emeği geçenlere teşekkür etti.

Continue Reading

Bursa Bölge

“ATATÜRK BURSA’SINDA MODERNLEŞME” KİTABI KENT BELLEĞİNE KAZANDIRILDI

Bursa’nın kültürel zenginliğine önemli eserler sunan Büyükşehir Belediyesi, Doç. Dr. Hacer Karabağ’ın “Atatürk Bursa’sında Modernleşme” adını verdiği ve Cumhuriyet döneminde kentin geçirdiği dönüşümü ele alan kitabı kent belleğine kazandırdı.

Bursa’nın somut olmayan kültürel mirasına katkılarını yeni yayınlarla sürdüren Büyükşehir Belediyesi, kenti değerleriyle geleceğe taşımaya devam ediyor. Kent Tarihi ve Tanıtımı Dairesi Başkanlığına bağlı Kent Tarihi Araştırmaları ve Arşiv Şube Müdürlüğü tarafından kent hafızasına kazandırılan ve Kültür AŞ yayınlarından çıkan “Atatürk Bursa’sında Modernleşme” adlı kitabın tanıtımı, Bursa 22. Kitap Fuarı’nda yapıldı. Bursa Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hacer Karabağ’ın hazırladığı kitabın tanıtım etkinliğine, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in yanı sıra Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Doç. Dr. Ergül Halisçelik, Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Yıldız, Kent Tarihi ve Tanıtımı Dairesi Başkanı Güney Özkılınç, Kültür AŞ Genel Müdürü Yankı İçöz ve kitapseverler katıldı.

“Bursa, Atatürk’ün modern Türkiye idealini somutlaştırdığı kentlerden biri”

Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bu topraklarda modernleşmenin, sanayinin, ekonomik kalkınmanın meşalesini yakan eşsiz bir lider olduğunu söyleyen Başkan Mustafa Bozbey, bu kapsamda Cumhuriyetin ilk yıllarında başlayan çağdaşlaşma sürecinin, Bursa’daki yansımalarının ele alındığı “Atatürk Bursa’sında Modernleşme” kitabını paylaşmaktan mutluluk duyduğunu belirtti. “Bursa, Atatürk’ün modern Türkiye idealini somutlaştırdığı kentlerden birisi olmuştur” diyen Başkan Bozbey, Atatürk’ün Bursa’ya her gelişinde halkla iç içe olduğunu hatırlattı. Merinos da dahil açılan tüm tesislerin birer dönüşümü simgelediğini dile getiren Başkan Bozbey, “Cumhuriyet’in ilk yıllarında, sanayileşme politikalarıyla birlikte Bursa’da önemli adımlar atıldı. 1938 yılında Ulu Önderimiz, önce Gemlik’e giderek Suni İpek Fabrikası’nın açılışını yaptı. Ardından Bursa’ya gelerek Merinos Fabrikası’nın açılışını gerçekleştirdi. Bu ziyaret, Atamızın Bursa’ya 17. ve son gelişi oldu. Son ziyaretinde Atamızın hasta olmasına rağmen Tarihi Belediye Binası’nda zeybek oynadığını biliyoruz. Ancak o anların gerçek fotoğraflarına henüz ulaşamadık. Hocamızın bu konuda bir araştırma yapmasını istiyorum” dedi.

“Bu kitap, Atatürk’e, Cumhuriyet’e ve Bursa’ya bir saygı duruşudur”

Bugün ayakta olan ve kültürel mirasa dönüşen bu yapıların, bir ülkenin yeniden doğuşunun izlerini taşıdığını anlatan Başkan Bozbey, o izin peşinden gitmeye, üzerlerine yenilerini ekleyerek ilerlemeye kararlı olduklarını söyledi. Geçmişine sahip çıkmayan bir kentin, geleceğini inşa edemeyeceğini belirten Başkan Bozbey, Atatürk’ün bıraktığı en büyük emanetin ise düşünen, üreten, eşit ve çağdaş bir toplum ideali olduğunu ifade etti. Yazar Doç. Dr. Hacer Karabağ’ın Bursa’nın Cumhuriyet dönemindeki dönüşümünü belgelerle, anlatılarla ve fotoğraflarla görünür kıldığını dile getiren Başkan Bozbey, “Bu kitap, gençlerimiz, öğrencilerimiz, hepimiz için bir arşiv, bir kaynak, bir hafıza olacaktır. Araştırmacılar, tarihçiler, akademisyenler için ise çok değerli bir başvuru kaynağı niteliğindedir. Atamızın ‘Tarihini bilmeyen bir millet, yok olmaya mahkûmdur’ sözünü rehber alıyor, geçmişimizi unutmadan geleceğe doğru sağlam adımlarla yürüyoruz. Bugün elimizde tuttuğumuz bu kitap, Atatürk’e, Cumhuriyet’e ve Bursa’ya da bir saygı duruşudur. Atatürk’ün izinde yürüyen bir Bursa, her zaman gelişmeye, üretmeye ve aydınlanmaya devam edecektir. Değerli hocamıza ve emeği geçen tüm arkadaşlarıma gönülden tebriklerimi sunuyorum” diye konuştu.

Doç. Dr. Hacer Karabağ, “Atatürk Bursa’sında Modernleşme” kitabının bir kent tarihi çalışmasının çok ötesinde, Atatürk’ün liderliğini ve Cumhuriyet devrimlerini Bursa üzerinden okuma ve analiz etme çalışması olduğunu belirtti. Arşiv belgelerine, dönemin gazetelerine, İsviçre ve Yunan kaynaklarına dayanarak çalışmayı ortaya koyduğunu söyleyen Karabağ, Bursa’nın sokaklarını Atatürk’ün devrimlerini hissederek kaleme aldığını anlattı. Sunulan destekten ötürü Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’e ve Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür eden Karabağ, okuyucunun bol olmasını diledi.

Continue Reading

Bursa Bölge

BURSA KİTAP FUARI KAPILARINI AÇTI

Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin katkılarıyla bu yıl 22’ncisi düzenlenen Bursa Kitap Fuarı, yeni yerinde Atatürk Kültür Merkezi Merinos Yerleşkesi Fuar Alanı’nda kapılarını açtı.

Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin katkılarıyla Tüyap Fuarcılık Grubu ve Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliğiyle düzenlenen 22. Bursa Kitap Fuarı, Atatürk Kültür Merkezi Merinos Yerleşkesi Fuar Alanı’nda binlerce kitapseveri ağırlıyor. 12-20 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan fuar, bu yıl yeni yerinde daha geniş ve modern bir mekânda kitap tutkunlarına kültür şöleni yaşatacak. Fuarda, yüzlerce yayınevi, binlerce kitap ve birbirinden değerli yazarlar kitapseverlerle buluşacak.

22. Bursa Kitap Fuarı’nın açılış törenine, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in yanı sıra CHP Bursa Milletvekili Kayıhan Pala, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Doç. Dr. Ergül Halisçelik, TÜYAP Fuarcılık Genel Müdürü İlhan Ersözlü, Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Kenan Kocatürk, Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Yıldız, İl Milli Eğitim Müdürü Dr. Ahmet Alireisoğlu ve Büyükşehir Belediyesi yöneticileri katıldı.

“Kültürle yoğrulmuş bir kalkınma anlayışını benimsiyoruz”

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, yazının bilgiyi, düşünceyi ve duyguyu nesiller boyunca taşıyan bir köprü olduğunu söyledi. O köprünün en güçlü taşlarının birinin de kitaplar olduğunu belirten Başkan Mustafa Bozbey, kitapların Bursa’nın bereketli topraklarında, bir kez daha insanları bir araya getirdiğini ifade etti.

Bursa’nın düşünce hayatına ve sanata sunduğu katkılarla her zaman ilmin ve edebiyatın merkezlerinden biri olduğunu anlatan Başkan Mustafa Bozbey, “Her kitap, yazarının dünyasından süzülen bir düşünce; okuyucusuna açılan yeni bir kapı, yeni bir bakış açısıdır. Bu fuar da işte tam olarak böyle bir işlev görüyor. Farklı sesleri, farklı yaşamları, farklı dünyaları bir araya getiriyor. Biz Bursa’mızda kültürle yoğrulmuş bir kalkınma anlayışını benimsiyoruz. Bursa’da kültürel zenginliği daha da görünür kılmak ve kalıcı eserlerle geleceğe iz bırakmak için tüm gücümüzle çalışıyoruz” dedi.

“Bursalıları kitapların dünyasında buluşmaya davet ediyorum”

Kitap fuarlarının da önemli misyonun bir parçası olduğunu anlatan Başkan Bozbey, açılışı yapılan bu fuarın Bursa’nın kültürel geleceğine atılmış güçlü bir adım olduğunu söyledi. Bu yıl Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin katkılarıyla, ilk kez Atatürk Kültür Merkezi Merinos Yerleşkesi Fuar Alanı’nda gerçekleştirilen Kitap Fuarı’nın yepyeni bir soluk kazandığını belirten Başkan Bozbey, “Çeyrek asra yaklaşan geçmişiyle artık bir marka haline gelen Bursa Kitap Fuarı, bu yıl da oldukça güçlü bir içerikle karşımızda. 250 yayınevi, 75’ten fazla etkinlik, 350’yi aşkın yazar ve imza günü. Geçmiş yıllarda 5 milyondan fazla ziyaretçiyi ağırlayan bu fuarın, bu yıl da yeni yazarlarla tanışmak, yeni kitaplar keşfetmek isteyen herkes için eşsiz fırsatlar sunacağına inanıyorum. Tüm Bursalıları kitapların dünyasında buluşmaya davet ediyorum” diye konuştu.

Continue Reading

Trending