Connect with us

Bursa Bölge

YENİ NESİL NEDEN POST-TRUTH (GERÇEK DIŞI) BİR DÜNYADA BÜYÜYOR?

Mahiye Morgül

Bütün kanallarda bu konuşuluyor; yeni nesil gözlerini gerçek dışı bir dünyaya açıyor. Bu bir sonuç ise nedenlerine inilmesi gerekirken bakıyorum bu hiç konuşulmuyor.

Ortada yaşanan bir durum var, hiçbir çözüm üretmeden saatlerce anlatıyorlar. Çocuklar gerçek hayatta olmayan karakterlerle arkadaş oluyor, onların oyuncaklarını alıyor, onların uyduruk hikâyelerini okuyorlar, onlardan rol kapıyorlar, kendilerini sanal karakterlerle eşleştirerek birbiriyle oynuyor, onların elbiselerini giyiyorlar, resimlerini yapıyorlar, vs.

Ekranlara çıkan post – truth dünyanın konuşmacıları diyorlar ki, “Modern dünya bitti, postmodern sanal dünya kuruldu…” Bu saptamayı yapıyor ve bu durumu kabullenmemiz için güle oynaya magazinleştirerek anlatıyorlar. Anormal bir durumu normal bir şeymiş gibi ele alıyorlar, sanki görevleri şikâyetlerin artması üzerine durumu normalleştirmenin görevlileri gibi davranıyorlar.

Saptamalarına katılıyorum, bunlar bir sonuç, ancak sürdürülebilir değildir. Roma’nın en uzun köleci toplum düzeni de bir gün bitmiştir. Tanımladıkları “Post truth gerçekler” kimin faydasınadır, kimin zararınadır ona bakmak lazım. Bir kere velilerin zararına olduğu kesin!.

Bence yeni sömürgeciliğin kılıfıdır “post-truth çağ” tanımı. Emperyalizm kendini maskelemeden bu kadar nüfuz edemezdi, bunu başardılar. Direnme başlamış ki kitlelere boyun eğdirmek için bu “ikna” programlarına ihtiyaç duydular.

Post- truth dünyanın sözcüleri bir elitler sınıfı, bir de sıradan insanların oluşturduğu halk var diye gayet açık anlatıyorlar. İki sınıfın ortak yanı basitleşmek, sıradanlaşmak… Eskiden olduğu gibi elitler artık entelektüel değiller, onlar da küfürlü konuşuyor halk da, onlar da yalan söylüyor halk da…

Bu çağ, sıradanlığın itibar getirdiği, kandırılmaya açık, siyasi yalanları yutmaya açık insanlar yetiştiren, bir tweet’le sağa sola en kabadayı resti çeken, en baştakiyle en alttakinin sanal ortamda aynı davranışı gösterebildiği, vb basit eşitleştirme tuzaklarıyla örülen bir sanal dünyadır. Örnek veriliyor; “ABD Başkanı Trump bu hafta altmış bir yalan söyledi. Hiç kimse bu haberle ilgilenmedi.”

Yani sıradan insanın yükselişi normalleşti. İnsanlar sıradan bir siyasi liderle kendini duygusal olarak eşleştiriyor, onun için de rahatlıkla ona oy veriyor. Yani bu dönem, entelektüel olanın değil, basit, bilgisiz, sıradan insanların, okumuşla okumamışın fark etmediği, herkesin cehalette eşitlendiği dönemdir. Cumhuriyet devletimiz kurulduğunda entelektüel bir toplum yetiştirmeyi hedeflemişti, okullar, köylere kadar kitaplıklarla donatılmıştı, okulların duvarlarına “Cumhuriyetin temeli kültürdür” yazılmıştı. Yani, kültür toplumundan çıkıyoruz, o dönem bitti.

Televizyonların gerçek dışı (post–truth) konuşmacıları; “Kabul edelim, devir böyle” diyorlar. “Küresel piyasa böyle, tüketici istiyor, eğitim de buna göre insan yetiştirmek durumundadır” diyemiyorlar. Bence onlar ikna turlarına başladılar, kaygıları başladı, onun için işin eğitim boyutuna hiç dokunmuyorlar.

Diyemiyorlar ki bu süreçte gerçek dışı bir dünya kurduğumuz çocuklar kendilerini ölüme götüren oyunları da rahatlıkla oynuyor, ölebiliyor, öldürebiliyorlar. “Bu da bir gerçekliktir” diyemiyorlar. Sadece bir kere Bakan Ziya Selçuk, “Şiddet sarmalı artık kendini üretiyor” demişti.

Ekranlarda ‘yalan söyleyerek ‘ikna’nın icracıları post truth modasının eğitim ayağıyla neden hiç ilgilenmiyorlar, kafama takıldı. Her halde intiharların da sıradanlaştığı bu devri olağan göstermek pek kolay olmasa gerek, çünkü yüzlerce ailede genç ölümlerin acı feryatları yükselmeye devam ediyor.

Bu döneme ‘safsata çağı’ diyenler de var. Kıvrak zekâlarıyla dizi film gibi anlatıp duruyorlar. Aynı şeydir. Onlar da çocuklara örülen gerçek dışı dünyanın en tehlikeli ayağının ders kitaplarında kurgulandığını anlatmıyorlar. Bu bölüm cıss!

Ülkemizde İleri Fizik sınıflarında ağırlık ile kütle kavramlarının karıştırılmasının nedenini araştıran bir çalışmanın bugüne kadar yapılmamış olması daha da acıdır.  Fizikte “kütle” ne kadar önemli kavramdır diye merak ettim ve arama motoruna yazdım. Karşıma çıkan bir paragrafı buraya alıyorum:

“Ayrıca sonraki konularda göreceğiniz gibi kütle bir cismin eylemsizliğinin ölçüsüdür. Bir cismi ivmelendirmek yani hızını değiştirmek için gereken kuvvet cismin kütlesine bağlıdır; kütle arttıkça gerekli kuvvet miktarı da artar. Newton’un yasalarına göre uygulanan kuvvetin ivmeye oranı kütle olarak tanımlanır. Son olarak kütle, doğadaki dört temel kuvvetten biri olan kütle çekimin temel özelliğidir. Fizikteki en önemli kavramlardan biridir, hemen her konuda karşımıza çıkar.”

Kavram eğitimi gerçek dışı örneklerle olamaz

Temel eğitim, kavram eğitimi demektir. İlk tanımlar ilkokulda beyne yerleşir. Çocuğun aklını karıştırmak ona yapılacak en büyük zulümdür, ısrarla söylüyorum, bunun TCK kapsamına girmesi lazımdır.

Temel eğitimde post truth saçmalıklarına düşmemek için en doğru yol geleneksel ders materyallerini kullanmaktır. Örneğin, ağırlık kavramı dijital araçlarla verilemez. Bazı özel anaokulları çocuklara gerçek aletleri oyuncak olarak kullandırıyorlar, olması gereken budur elbette. Ancak eskiden çocuklar bakkala gittiği zaman kilo taşını terazinin üzerinde görüyordu, ne işe yaradığını çoktan öğrenmiş olarak ilkokula başlıyordu, şimdi gerçeğini görmüyorlar, onun için oyun aleti diye önüne getiriyorlar, onu da yeni bir yöntem gibi reklam ediyorlar.

Dijital araçlarla ağırlık kavramı öğrenilemez. Bu, geometriyi pergel ve cetvel kullanmadan öğrenmeye benzer. Üzgünüm ki 2005’ten beri böyle çizimsiz geometri(!) dersi var. Kalem kullanmadan okur-yazarlık da ABD’den yola çıktı geliyor; isteyene evde tablette (dijital) okur-yazarlık!

Ders kitaplarında gördüğümüz çok farklı bir şey daha var. Çocuğa, ağırlık (tartım!) kavramı öğretilirken, kilogram taşlarının resimlerine baktırarak soru soruluyor. Çocuk anlamadan bakıyor bu resimlere. Ayrıca, bu çocuklar plastik oyuncaklarla büyüdükleri için zihinlerinde ağır-hafif kavramları oluşamıyor. Hatta gerçek dışı yazmaktan para kazanan birileri öylesine çoğaldılar ki, diğer ders kitaplarını da sardı bu moda. Örneğin “ağır” kelimesinin müzikte düşük tempoya karşılık kullanılmasını fırsat bilerek çocuğa; “Aşağıdaki müzik aletlerinden hangisi en hafiftir?” diye sorarak hem müzik kavramını hem matematik kavramını tek atışla berhava edebiliyorlar. Olan çocuğa oluyor, “ağır” kelimesini yanlış cümlede kullanmaya başlıyor.

Oysa ağırlık hesaplarında birim kilogram (aslında birim gram’dır) çok temel kavramdır. Çocuğun eline alarak, yerden kaldırarak, bizzat hissederek yaşayarak bu kavramı alması gerekir.

Eski kilo taşlarının MEB tarafından okulların her sınıfına dağıtılması acil ihtiyaçtır. Kendi kültür müzeme koymak için eski kilo taşları aramaya karar verdim.

Önceki gün sahilde taşlarla oynayan on yaşlarında üç çocuk gördüm. Birisinin elinde denizden çıkardığı üzeri kaygan renkli bir taş vardı. Elini taşın üzerine sürdü ve arkadaşlarına “bakın denizde yumuşak taş buldum” dedi. İnanamadım. Taş ki “taş gibi sert” kavramının kaynağıdır, dördüncü sınıfta okumuş bir çocuğumuz ona “yumuşak taş” diyebiliyordu. Aynı gün bizim sokağın halı sahasına gelen ortaokul mezunu birkaç gence bunu anlattım, ders kitaplarında kavramlar nasıl allak bullak edildi, örnek olarak anlatmaya çalışıyordum, bir oğlumuz beni bir daha hayrete düşürdü. “Olabilir, ben de yumuşak taş gördüm. Umre’ye gitmiştim, baktım gördüm, Hacerül Esvet yumuşaktı.” dedi.

Neresini doğrultayım!

Bu çocuklar bizim eserimizdir. Çocuklarımıza reva gördüğümüz gerçek dışı hayatta onları hangi tehlikeler bekliyor, boyutunu tahmin bile edemeyiz. Bu kuşak sebebi bilinmeyen(!) intiharlarla tarihe geçecek. Çocuklarımızı ortasına attığımız cangıldan kurtarmak için bütün velileri gerçekle yüzleşmeye davet ediyorum.

Ekrana çıkıp “kabul edelim, post-truth döneme geçtik, bu bir gerçekliktir” deyip de bunun küresel sermayenin istediği bir sonuç olduğunu söylemeye korkanlara bir diyeceğim var. İki bin yıl önce “gerçeğe hü” diyen tıp adamı Kemerhisarlı Apollonius kadar cesur değilsiniz.

Tıbbın ulu ağabeyi Apollonius, Antalya’yı kendine mesken tutmuş Romalı elitlere şöyle seslenmişti: “Siz ey Aspendos’un zenginleri! Toprağı kendinizin zannettiniz. Oysa toprak hepimizindir. Gerçeği söyledim diye beni hapse attınız. Ya söylemeseydim daha kötüsü ne olabilirdi?”

İşin özeti; çocuklarımıza reva görülen post-truth dünyadan kimin maddi yararı varsa bunun sorumlusu da onlardır. Gerçek dışı matematik kitabı yazanlar, basanlar, çocuklarımızın önüne kadar getirip koyanlar, bu kitabı kullanan öğretmenlere kadar, okul yöneticilerine kadar, yanlışı gördüğü halde susarak geçit veren anne-babalar, bu vebali nereye kadar taşıyacaksınız?

Continue Reading
Click to comment

Warning: Undefined variable $user_ID in /home/u2093656/public_html/wp-content/themes/zox-news/comments.php on line 49

You must be logged in to post a comment Login

Leave a Reply

Bursa Bölge

BOZBEY “ÇİFTÇİMİZE DESTEKLERİMİZİ ARTIRARAK DEVAM ETTİRECEĞİZ”

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, dağ bölgesindeki ilçelerde tarımı ve hayvancılığı desteklemeye devam edeceklerini belirterek, “Tarımın güçlenmesi, tarımsal alanların ekilebilmesi en büyük arzumuzdur. Bu konuda çiftçimizin yanındayız” dedi.

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, ‘Başkan Bozbey Burada’ projesi kapsamında Keles ilçesini ikinci kez ziyaret ederek vatandaşlarla buluştu. İlk olarak Keles Kaymakamı Muhammed Ali Yolal’ı makamında ziyaret eden Başkan Bozbey’e, CHP Keles İlçe Başkanı Cevat Acar da eşlik etti. Ziyarette, Keles’i güçlendirmek, çiftçiyi desteklemek amacıyla yapılacak çalışmalar ele alındı. Başkan Mustafa Bozbey, program kapsamında Keles Belediye Başkanı Ali Doğru’yla da bir araya geldi. Keles’in ihtiyaçlarının, önceliklerinin ve birlikte hayata geçirilebilecek projelerin konuşulduğu buluşmada, devam eden çalışmalar değerlendirildi. Daha sonra Keles Kültür Merkezi’nde muhtarlarla bir araya gelen Başkan Bozbey, köylerin ve mahallelerin sorunlarını yerinde dinleyerek çözüm önerilerini masaya yatırdı. Keles Ziraat Odası ile Esnaf ve Sanatkârlar Odası’nı da ziyaret eden Başkan Bozbey, çiftçilerin ve esnafın emeğini destekleyen projeleri sürdüreceklerini belirtti. Ziyaretlerin ardından Keles Bayrak Alanı’nda vatandaşlarla buluşan Başkan Bozbey, halkın talep ve önerilerini dinleyerek çalışmalar ve projeler hakkında bilgi verdi.

“Derelere giden suların tertemiz akmasını istiyoruz”

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Başkan Bozbey Burada’ projesi kapsamında ikinci kez Keles’e geldiklerini hatırlattı. Keles Atıksu Arıtma Tesisi’ni hizmete açtıklarını vurgulayan Başkan Bozbey, atıksuların tekrar kullanımının önemli bir konu olduğunu ifade etti. Atıksu arıtma tesislerinin ileri biyolojik arıtmayla birlikte suları tertemiz bir şekilde derelere bıraktığını anlatan Başkan Bozbey, “Diğer arıtma tesislerimizde de bu tür çalışmaları sürdüreceğiz. Tüm bunları Marmara’yı ve Marmara Denizi’ni önemsediğimiz için yapıyoruz. Derelere giden suların tertemiz akmasını istediğimiz için bu tür tesislerin sayısını artıracağız. Marmara Denizi’ne kıyısı olan tüm kentlerin arıtma tesislerini mutlaka ileri arıtmaya dönüştürmesi, kimyasal arıtma tesislerinin de yapılması, sanayinin de arıtma tesislerini tam kapasiteyle çalıştırması gerekiyor. Bunları yapmazsak çevre felaketiyle karşı karşıya kalabiliriz. Belediyeleri duyarlılığa davet ederken, hükümetin de bu konuda yerel yönetimlere destek vermesini arzu ediyoruz” dedi.

“Desteklerimizi artırarak devam ettireceğiz”

Dağ bölgesinin sorunlarını bildiklerini, 1/100.000’lik Çevre Düzeni Planı’nda da bölgeyle ilgili çalışmaların devam ettiğini söyleyen Başkan Bozbey, “Keles’in ve muhtarlarımızın taleplerini daha önce almıştık. Bunları değerlendirdik. Bunlarla ilgili çalışmaları gerçekleştirdik. Keles, önemli bir ilçemizdir. Halkımızın özellikle hayvancılıkla ilgili talepleri oluyor. Buradaki hayvancılık popülasyonunu artırarak hem aile işletmelerini çoğaltmak hem de onların gelirlerinin artmasına yönelik projemize başlıyoruz. Ürün çeşitliliğini artırmak ve girdi maliyetlerini azaltmak için tarımsal anlamda desteklerimizi de sürdüreceğiz. Kelesli çiftçilerin ürünlerini alıp kendi mağazalarımızda satarak halkımızla buluşturacağız. Tarımın güçlenmesi, tarımsal alanların ekilebilmesi en büyük arzumuzdur. Çiftçimize desteklerimizi artırarak devam ettireceğiz.” dedi.

Continue Reading

Bursa Bölge

MUSTAFAKEMALPAŞA’DA “GÜLÜMSEYEN KAFE” HİZMETE GİRDİ

Mustafakemalpaşa Belediyesi, toplumun her kesimini kapsayıcı sosyal yaşam alanları oluşturma hedefi doğrultusunda önemli bir projeyi daha hayata geçirdi.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından, Bursa Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansı (BEBKA) desteğiyle yürütülen “Mustafakemalpaşa’da Sosyalleşip Gelişiyoruz, EngelleriBirlikte Aşıyoruz” projesi kapsamında inşa edilen Gülümseyen Kafe, Mahmut Çolakoğlu Parkı’nda kapılarını açtı.

Projenin temel amacı, engelli bireylerin sosyal hayata aktif katılımını artırmak ve toplumla daha güçlü bağlar kurmalarını sağlamak. Bu doğrultuda projelendirilen Gülümseyen Kafe, hem kapsayıcı mimarisi hem de sosyal fayda odaklı işletme modeliyle dikkat çekiyor.

Cafe lansmanında konuşma yapan Mustafakemalpaşa Belediye Başkanı Şükrü Erdem, “Adını, önceki dönemlerde özverili hizmetleriyle hafızalarımızda yer eden ve çalışmalarıyla takdir toplayan merhum Belediye Başkanımız Mahmut Çolakoğlu’ndan alan park alanımızı; onun ismine yakışır şekilde, toplumun her kesimini kucaklayan bir anlayışla oluşturduğumuz Gülümseyen Cafemizi hizmete açıyoruz. Proje çalışmaları, önceki dönem belediye başkanlığı sürecinde başlatılmış olup; bu dönemde prosedürleri, imalatları ve işletme şartları tamamlanarak hizmete hazır hale getirilmiştir. Bu anlamlı iş birliği için tüm paydaşlara teşekkür ediyorum. Mahmut Çolakoğlu Parkı Gülümseyen Cafemiz ilçemize hayırlı uğurlu olsun.’’ İfadelerini kullandı.

Tesis bünyesinde, Mustafakemalpaşa Otizm Derneği’ne tahsis edilen kermes ve satış alanları da yer alıyor. Bu alanlar dernek tarafından işletilecek ve özel gereksinimli bireyler ile ailelerine katkı sağlayacak.

Continue Reading

Bursa Bölge

GENÇLİK MERKEZLERİ, SINAV HAFTASINDA 24 SAAT AÇIK

Bursa Büyükşehir Belediyesi Gemlik ve Görükle Gençlik Merkezleri sınav dönemi nedeniyle 27 Haziran Cuma gününe kadar 24 saat hizmet verecek.

Okul öncesi eğitimden üniversiteye kadar eğitimin her kademesinde önemli hizmetler sunan Bursa Büyükşehir Belediyesi, sınav haftası nedeniyle Gemlik Gençlik Merkezi ve Görükle Gençlik Merkezi’nde 24 saat hizmet uygulamasını başlattı. Sınav döneminin başlamasıyla birlikte Gemlik Gençlik Merkezi 10-27 Haziran, Görükle Gençlik Merkezi ise 16-27 Haziran tarihleri arasında 7/24 açık olacak. Gençlik merkezleri, özellikle sınav dönemlerinde sabaha kadar ders çalışmak isteyen öğrencilere, konforlu ve güvenli bir ortam sunuyor. Kesintisiz hizmet uygulaması gençlerden büyük ilgi görürken, Büyükşehir Belediyesi tarafından öğrencilere sıcak çorba ikramı yapılıyor.

Continue Reading

Trending