Connect with us

Genel

O KOLTUKLARIN YARISI BİZİM!

Kadın Adayları Destekleme Derneği Genel Başkanı Nuray Karaoğlu, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verilişinin 87’nci yıldönümü nedeniyle yazılı bir açıklama yaptı. Siyasilere seslenen Karaoğlu, “Her alanda var olma ve eşitlik mücadelemiz sürerken, hayatlarımızı belirleyen siyasetin kadınsız olması düşünülemez. O koltukların yarısı bizim!” mesajı verdi.

Kadın Adayları Destekleme Derneği Genel Başkanı Nuray Karaoğlu, konuyla ilgili şu ifadelere yer verdi: “5 Aralık, Türkiye’de kadınlar olarak seçme ve seçilme hakkını kazandığımız gün. Peki bugün 2021 yılından dönüp baktığımızda bugünü gururla ve mutlulukla anabiliyor muyuz? Dünyada bu hakkı kadınlara tanımış ilk ülkelerden biri olan Türkiye’de kadın temsilinin düşük olmasının tarihsel arka planında sorgulanması gereken çok fazla sebep var. Ne oldu da bu önemli kazanımın üzerine 87 yılda neredeyse hiçbir şey ekleyemedik? Kadınlar kazanmaları gereken yasal haklarını kazandı, mücadele bitti, hala meclise giremiyorlarsa kendi kusurları mı diyoruz? Demeden önce durup bir düşünmek gerekiyor.

Dünyada, bugün bildiğimiz anlamda kadın mücadelesinin başlaması, oy hakkı mücadelesine dayanıyor. Kendi sözlerini, kendi iradelerini parlamentolara taşımak isteyen kadınlar, 1800’lü yılların sonlarında, Osmanlı İmparatorluğu dahil olmak üzere dünyanın her yerinde son derece zorlu mücadeleler verdiler. En temel vatandaşlık hakları dahi altın tepside sunulmadı, her bir haklarını bedel ödedikleri mücadeleler sonucu kazandılar. Oy hakkı uğruna mücadele eden Suffragette’ler, yani kadın oy hakkı savunucuları; bu uğurda açlığı, hatta ölümü göze alan eylemler yürüttüler.

Osmanlı İmparatorluğu’nda ise son dönemlerde iyice görünür hale gelen ve örgütlenen kadın hareketi, erkek egemen zihniyete karşı politik varlığını inkar edilemeyecek şekilde ortaya koydu. 1900’lerin başında dahi kadınların bu topraklardaki eşitlenme mücadelesi, dünyanın en ileri demokrasileri ile başa baş yürütüldü. Öyle ki; Nezihe Muhiddin ve arkadaşlarının öncülük ettiği mücadelenin sonucunda, Türkiye’nin ilk siyasi partisini kuranlar dahi kadınlar oldu. Cumhuriyet’in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve ekibinin vizyoner liderliği ve kadınlara verdikleri aydınlanmacı önem sayesinde, kadınlar pek çok alanda eşit haklara kavuşmanın yanında, modern Türkiye’nin yeni yüzü olarak da tanıtılıp sahnede yer aldılar.

O-KOLTUKLARIN-YARISI-BİZİM-1

Çağının çok ilerisindeki bu kazanımların üzerine 87 yılda neler ekleyebildik?

Seçme ve seçilme hakkının kazanılmasının hemen ardından gerçekleşen 1935 seçimleri ile Türkiye, mecliste % 4.5’lük kadın temsili ile dünyada kadın temsili oranında Finlandiya’dan sonra ikinci sıraya yerleşti. Ancak  % 4.5 ile başlayan bu temsil hiçbir zaman % 20’yi bile bulamadı. Hatta 1950 yılında 487 vekilden yalnızca 3’ü kadındı ki bu % 0.6 demekti. 1997 yılında KADER’in kurulmasından sonra gerçekleştirdiği çalışmaları ve kampanyaları sonrası yapılan ilk seçimde, % 4 oranı yeniden yakalandı. 2007 yılında, kadın hareketinin yeniden güçlenmesinin sonucu olarak ilk kez % 9.1’lik temsile ulaşıldı.

“Bugün neredeyiz?”

Bugün birçok ülke, eşit temsil hedefine ulaşırken, Finlandiya’da parlamentoda kadın temsili % 46’ya ulaşmışken, Türkiye yalnızca % 17.3’lük temsil oranı ile dünyada 130. sırada. Türkiye’de 20 ilden bugüne kadar tek bir kadın milletvekili çıkmadı. Adıyaman, Ardahan, Artvin, Bayburt, Burdur, Erzincan, Giresun, Gümüşhane, Karabük, Karaman, Kilis, Kırıkkale, Kırklareli, Kırşehir, Nevşehir, Niğde, Osmaniye, Rize, Sinop ve Yozgat’ın isimlerini burada özellikle saymak istiyoruz. Bu vahim durumun fark edilmesini istiyoruz. 2021 yılında kadın temsilinin bu kadar düşük seviyelerde olması, ciddi bir demokrasi ve yönetim krizi demek. Kapsayıcılıktan uzak bir siyasetin ne kadar demokratik olduğunu hep beraber sorgulamalıyız.

Peki, bu durumu kadınların yetersizliğidir diyerek kabul etmeli, kenara mı çekilmeliyiz? Kadınlar gerçekten eşit fırsatlara sahip olduğu halde mi bu mekanizmalara giremiyor?

Bunun cevabını anlayabilmek için Türkiye’de kadınlar gerçekten eşit durumda mı diye bakmak yeterli. Dünya Ekonomik Forumu’nun yayınladığı Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi’ne göre Türkiye, bugün 156 ülke içerisinde 133. sıraya gerilemiş durumda. Bu tablo bize, kadınların hayatın her alanında ayrımcılığa uğradıklarını, eğitim ve finansal kaynaklara erişim noktasında yaşadıkları dezavantajların toplumsal ve geleneksel baskılarla da perçinlendiğini gösteriyor. Bu tabloya göre, hali hazırda ekonomik olarak ayrıcalıklı kesimlerin erişebildiği siyasete katılıma, kadınlar daha yolun en başında siyasete girme kararını alırken dahi yenik başlıyorlar. Bunun yanında kadın liderliğin görünürlüğünün az olması rol model eksikliğine, dolayısıyla kadınların siyaseti tercih etmemelerine veya yolun başında vazgeçmelerine neden olabiliyor.

Siyasete katılmaya karar veren kadınlar ise yine çok sayıda farklı engel ile karşılaşıyor. Bunlardan en önemlisi finansal kaynaklara erişim sorunu. Çıkar ve rant ilişkileri ile toplumsal ağlara erişim üzerinden dönen geleneksel siyaset yapısı içerisine, kaynaklara ve sosyal ilişkilere erişimi daha az olan kadınların dahil olması güçleşiyor. Kadınlar, adaylık süreçlerinde, her şeyi bildiğini iddia eden eril zihniyet tarafından mercek altına alınıyor, sorgulanıyor ve baskılanıyor.

“Kadın temsili neden önemli?”

Kadınlar mücadele etmedikleri sürece kadınların sorunlarını kimse onlar adına çözemeyecektir. Kadınlar yalnızca sorunu dile getiren değil, çözümün de parçası olmalıdır. Üstelik kadınların çözüm sunacağı tek sorun kadın sorunları değildir. Bugün kadınların adalet, ekonomi, enerji, sağlık, eğitim, iklim krizi, sürdürülebilir yaşam gibi her alanda fazlasıyla yetkinlik sahibi oldukları son derece aşikâr. Buna rağmen, yerleşik ön yargıları kırmak kolay değil. Çok sayıda örnek, çok sayıda rol model gerekiyor. Öyle ki ülkesinde gelmiş geçmiş en güvenilir politikacı seçilmiş olan Merkel dahi, Almanya toplumunun kadın liderlere yönelik ön yargılarını kırabilmiş değil.

Kadınlar siyasete girmek istediklerinde, erkek siyasetçilere yapılmadığı şekilde yeterlilikleri sorgulanıyor. Her bakımdan son derece yeterli olan kadın adaylar dahi listelere alınmıyor. Bunun sebebi, kadınların eğitim, kaynak vb imkânlara erişemediği dönemlerden gelen, kadınların yetersiz olduğuna dair toplumsal ön yargılar. Ayrıca liderliğe atfedilen vasıfların erkeklikle özdeşleşmiş olması. Oysa bugün aşikâr ki toplumsal olarak erkekliğe atfedilen bu özelliklerin birçoğu, ülkeleri felakete sürükleme potansiyeline sahip. Binlerce yıldır erkek egemen yapı tarafından yönetilen dünyada bugün gördüğümüz tablo savaş, derin yoksulluk, açlık, şiddet, kutuplaştırma, çatışma, ayrımcılık ve eşitsizlik. Dolayısıyla hem toplumsal cinsiyet rollerini hem de iyi liderliğin ne olduğunu yeniden tartışmamız gerekiyor.

“Sorumlu; milletvekilleri ve siyasi partilerdir”

Milletvekilleri ve siyasi partiler, bugün uçurum boyutundaki eşitsizliğin hala sürüyor olmasından birinci derecede sorumludur. Partiler arası ayrılıkların, görüş farklılıklarının çok ötesinde siyaset üstü olan eşitsizlik meselesine; her partiden milletvekillerinin, özellikle de kadınların sahip çıkması gerekir. Eksik temsil, kapsayıcı olmayan bir demokrasiye ve bir yönetim sorununa işaret eder. Halkın tümünün iradesini yansıtması gereken meclisin, belirli bir cinsiyet tarafından tahakküm altına alınması demektir.

Bu tabloyu değiştirmek adına, siyasi partilerin öncelikle kendi tüzüklerinde ve uygulamalarında eşitliği sağlamak üzere samimiyet göstermeleri gerekiyor. Kadın temsilinin yalnızca parti tüzüklerinde yer alması yeterli olmayacaktır. Bunun yalnızca iyi niyet beyanı olmadığı, uygulamada da kararlı şekilde sahiplenildiği ortaya konmalı, kadınlar seçilebilecek yerlerden aday gösterilmeli ve listeler bir kadın bir erkek olarak eşitlikçi bir biçimde düzenlenmelidir.

Bu konuda gerçek ve somut adımlar atılana kadar kararlıkla yürütülmesi gereken en önemli çalışmalardan biri ise; partiler, meclis grupları, sivil toplum kuruluşları arası efektif bir kadın dayanışması kurulmasıdır. Özellikle kadın milletvekilleri, siyasi parti şapkalarını çıkararak, kadın temsili noktasında birlikte güçlü bir ortaklık kurabilmeli; sivil toplum ve kadın hareketinin gücünü de arkalarına alarak kampanya ve politikalar üretebilmelidir.

“Her şeye rağmen, kadın mücadelesi sayesinde umutluyuz”

Tüm bu bariyer ve zorluklara rağmen, kadınlar seslerinin ve sözlerinin duyulması için mücadeleden asla vazgeçmiyorlar, bu da hepimizin geleceğe dair umudunu yükseltiyor. Türkiye’de kadın hareketi, bugün hiç olmadığı kadar geniş kesimlere ulaşmayı, hiç olmadığı kadar kapsayıcı olmayı başarıyor. Her alanda var olma ve eşitlik mücadelemiz sürerken, hayatlarımızı belirleyen siyasetin kadınsız olması düşünülemez. O koltukların yarısı bizim!”

Continue Reading
Click to comment

Warning: Undefined variable $user_ID in /home/u2093656/public_html/wp-content/themes/zox-news/comments.php on line 49

You must be logged in to post a comment Login

Leave a Reply

Genel

KARABATI: “ASIL İLETİŞİM SORUNU CHP’NİN ANLAYIŞINDA”

Karacabey Belediye Başkanı Fatih Karabatı, CHP İlçe Başkanı Mustafa Utku’nun borçlanma konusundaki eleştirilerini “Çifte standart ve siyasi manipülasyon” olarak nitelendirdi. Karabatı, belediyelerin yatırım için borçlanmasının normal ve gerekli olduğunu belirterek, CHP’nin Bursa Büyükşehir’in 2 milyar TL’lik borçlanmasını sorgulamadan Karacabey’i hedef aldığını söyledi. Şeffaflık ve halkla istişareye önem veren yönetim anlayışı içinde olduklarını vurgulayan Karabatı, CHP’nin halktan kopuk, ideolojik reflekslerle hareket eden yaklaşımının asıl iletişim problemi olduğunu ifade etti.

Karacabey Belediye Başkanı Fatih Karabatı, Haziran ayı meclis toplantısında alınan borçlanma kararını eleştiren CHP Karacabey İlçe Başkanı Mustafa Utku’ya yanıt verdi. Karabatı, borçlanmaya karşı olduğuna dair hiçbir açıklamasının bulunmadığını belirterek, belediyelerin hizmet üretmek amacıyla tutarlı borçlanmasının yerel yönetimlerde olağan bir uygulama olduğunu vurguladı.

CHP İlçe Başkanı Utku’nun eleştirilerini çifte standart olarak değerlendiren Karacabey Belediye Başkanı Fatih Karabatı, “Eğer Sayın Utku borçlanmaya karşıysa, öncelikle Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in daha seçilir seçilmez 16 Nisan 2024 tarihinde hiçbir proje sunmadan meclisten aldığı 2 milyar TL’lik borçlanma yetkisini sorgulamalıdır.” dedi. Karabatı, Utku’nun kamuoyunu yanıltmaya çalıştığını savunarak, asıl iletişim sorununun CHP’nin halktan kopuk siyaset anlayışında yattığını ifade etti.

Karabatı açıklamasında, “Bizim önceliğimiz polemik yaratmak değil, Karacabey’e değer katacak yatırımları bir bir hayata geçirmektir. Belediyemiz, şeffaf ve planlı bir şekilde çalışmalarını sürdürüyor” ifadelerine yer verdi.

“Tutarlı borçlanma hizmetin önünü açar”

CHP İlçe Başkanı Mustafa Utku’nun açıklamalarının ardından yazılı bir değerlendirme yapan Başkan Karabatı, belediyelerin borçlanma yoluyla hizmet üretmesinin olağan bir uygulama olduğunu ifade etti. Karabatı, “Borçlanma, yerel yönetimlerin yatırım yapabilmesi için bir araçtır. Yeter ki bu süreç mantıklı, tutarlı ve şeffaf bir şekilde yürütülsün. Biz de tam olarak bunu yapıyoruz.” şeklinde konuştu.

“CHP, halktan kopuk bir anlayışın temsilcisi”

CHP ile sağlıklı bir iletişim kurmanın oldukça zor olduğunu dile getiren Başkan Karabatı, “CHP’nin ne yazık ki her dönemde olduğu gibi halktan kopuk bir siyasi çizgisi var. Biz Karacabey’de liyakatli kadrolarımızla, şeffaf bir yönetim anlayışıyla ve sürekli halkla istişare halinde çalışıyoruz. Sorun bizde değil, onların yaklaşımında.” dedi.

Karacabey Belediye Başkanı Fatih Karabatı, CHP İlçe Başkanı Mustafa Utku’nun borçlanma kararına yönelik eleştirilerini değerlendirirken, söz konusu açıklamaların yapıcı bir muhalefet anlayışından uzak olduğunu ve siyasi manipülasyon amacı taşıdığını ifade etti. Karabatı, bu tarz söylemlerin Karacabey’e hizmet üretme çabasındaki bir belediyeyi yıpratma ve kamuoyunu yanıltma hedefi taşıdığını belirtti.

“Bozbey’i neden eleştirmiyorsunuz?”

Başkan Karabatı, “Sayın Utku’nun açıklamaları, gerçeklikten uzak, kamuoyunu yönlendirmeye dönük siyasi hamlelerdir. Bu tür eleştiriler, belediyemizin somut projeler üzerinden yürüttüğü hizmet üretimini itibarsızlaştırmaya yönelik çabalardır. Oysa biz bu borçlanmayı keyfi değil, Karacabey’in geleceği için planlı ve rasyonel bir çerçevede yapıyoruz. Sayın Utku borçlanmaya karşıysa önce Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’i eleştirmelidir. Sayın Bozbey daha seçilir seçilmez 16 Nisan 2024 tarihinde hiçbir proje sunmadan meclisten 2 milyar TL borçlanma yetkisi aldı. CHP’liler bunu neden sorgulamıyorlar?” diye konuştu.

Karabatı, belediye olarak en büyük önceliklerinin Karacabey’in ihtiyaç duyduğu altyapı, çevre, sosyal ve kentsel dönüşüm projelerini hayata geçirmek olduğunu söyledi. “Bizim önceliğimiz polemik yaratmak değil, Karacabey’e değer katacak yatırımları bir bir hayata geçirmek.” ifadesini kullandı.

“İdeolojik reflekslerle hareket ediyorlar”

CHP’nin yaklaşımını eleştiren Karabatı, muhalefetin yerel düzeyde de sorumluluk taşıdığını, eleştirilerin bilgiye, öneriye ve çözüm iradesine dayanması gerektiğini vurguladı: “Onlarla sağlıklı bir iletişim kurmak ne yazık ki mümkün değil. Çünkü diyalog yerine ideolojik reflekslerle hareket ediyorlar. Oysa biz her zaman yapıcı eleştiriye açığız. Ancak gerçekleri çarpıtarak, halkı yanıltarak, sadece siyasi bir gündem üretmeye çalışmak, ne ilçemize ne de demokrasiye katkı sağlar. Asıl iletişim sorunu, bu anlayışta yatıyor.”

Karabatı, Karacabey Belediyesi’nin liyakatli kadrolarla ve şeffaf bir yönetim anlayışıyla çalıştığını, karar süreçlerinde halkla istişareye önem verdiklerini de sözlerine ekleyerek, kamuoyunu doğru bilgilendirmeye devam edeceklerini ifade etti.

Continue Reading

Genel

KARACABEY’DE KURBAN BAĞIŞLARIYLA DAYANIŞMA ÖRNEĞİ

Karacabey’de yardımlaşma geleneği Kurban Bayramı ile birlikte bir kez daha güçlendi. Belediye Aşevi’ne yapılan bağışlarla, ihtiyaç sahiplerine sıcak yemek ulaştırılmaya devam ediliyor. Aşevi, kurban bağışlarının yanı sıra erzak ve diğer yardımlarla hizmete devam ediyor. Karacabey Belediye Başkanı Fatih Karabatı, “Dayanışma ruhu en güzel Karacabey’de yaşanıyor” diyerek bağışçılara teşekkür etti.

Kurban Bayramı’nın manevi iklimi Karacabey’de yine yardımlaşma ve dayanışma ruhuyla yaşandı. Her yıl olduğu gibi bu yıl da Karacabeyliler, Karacabey Belediyesi Aşevi’ne kurban bağışında bulunarak ihtiyaç sahibi vatandaşlara destek oldu. Yapılan bağışlar sayesinde Aşevi’nin uzun süreli et ihtiyacı karşılanırken, günlük sıcak yemek hizmetleri de artarak devam ediyor.

Karacabey Belediyesi Aşevi, hafta sonları hariç yılın tüm günlerinde ihtiyaç sahibi vatandaşlara sıcak yemek ulaştırmaya devam ediyor. Hayırsever vatandaşlardan gelen kurban bağışlarıyla birlikte adaklık kurban, erzak ve diğer desteklerle aşevi günde yaklaşık 1000 kişiye sıcak yemek ulaştırıyor. Aşevi sadece Kurban Bayramı’nda değil, yıl boyunca yapılan bağışları kabul ederek sosyal dayanışmanın en güçlü örneklerinden biri olmayı sürdürüyor.

Başkan Karabatı: “Dayanışma ruhu en güzel Karacabey’de yaşanıyor”

Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Karacabey Belediye Başkanı Fatih Karabatı, ilçe halkına duyarlılıklarından dolayı teşekkür ederek şu ifadeleri kullandı: “Kurban Bayramı’nda vatandaşlarımız yine büyük bir duyarlılık örneği sergiledi. Aşevimize yapılan bağışlar sayesinde yüzlerce ihtiyaç sahibi haneye sıcak yemek ulaştırdık. Bu sadece bir yardım değil, aynı zamanda Karacabey’in vicdanlı duruşunun bir göstergesidir. Yıl boyunca hayırsever vatandaşlarımızın destekleriyle bu hizmeti sürdürmekten onur duyuyoruz. Tüm bağışçılarımıza gönülden teşekkür ediyorum.”

Öte yandan Karacabey Belediyesi, aşevi aracılığıyla gerçekleştirdiği bu sosyal destek hizmetiyle hem gönülleri ısıtıyor, hem de toplumsal dayanışmanın canlı kalmasına öncülük ediyor.

Continue Reading

Genel

TARIM VE HAYVANCILIĞA GÜÇLÜ DESTEK

Bursa İli Hayvancılığı Geliştirme Birliği’nin (HAGEL) Olağan Genel Kurulu, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in katılımıyla gerçekleştirildi.

HAGEL Olağan Genel Kurulu, Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey ve üye belediye başkanlarının katılımıyla Atatürk Kültür Merkezi Merinos Yerleşkesi’nde yapıldı. Toplantıda, encümen üyeliklerine Mustafa Işık, Bekir Aydın, Kamil Turan, Mustafa Aslan, Ramazan Sevim, Tuncay Kocabıyık ve Ercan Özel seçildi.

“Hayvancılığın yanında tarımı da desteklemeye devam edeceğiz”

Bursa‘da hayvancılığı ve tarımı geliştirmek için destek vermeye devam edeceklerini söyleyen Başkan Mustafa Bozbey, gıdaya erişimin ne kadar önemli olduğunu pandemi döneminde tüm dünyanın öğrendiğini belirtti. Tarım alanlarını koruyarak ve hayvan sayısını artırarak üreticinin gelirlerini artırabileceğini ifade eden Başkan Bozbey, Bursa’da özellikle küçükbaş ve büyükbaş hayvan sayısının gittikçe düştüğünü dile getirdi. Küçük işletmelerin kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kalabileceğini anlatan Başkan Bozbey, “Özellikle hayvancılığı geliştirmek amacıyla çalışmalarımız var. HAGEL ile birlikte projeler hazırladık. Doğurganlığı yüksek 1000 civarında küçükbaş hayvan alıp, 10 koyun ve 1 koç olmak üzere ilk aşamada 100 küçük aile işletmesine teslim etmeyi planlıyoruz. Bu, önceki yıllarda da denenmiş ama başarılı olunamamış. Bizler bu yüzden işletmelerden teminat almalıyız. Bir yıl sonra teslim edilen koyunların yarısını, ikinci yılında da diğer yarısını alarak ihtiyaç sahiplerine ulaştırmalıyız. Yapılacak denetimlerle projenin yürüyeceğine, aile işletmelerinin de çoğalacağına inanıyorum. Hayvancılığın yanında tarımı da desteklemeye devam edeceğiz. Kooperatiflerin ve belediyelerin tarımla ilgili taleplerini de zaman içerisinde yerine getiriyoruz” dedi.

Continue Reading

Trending