Bursa Bölge
BU YAZIYA BAŞLIK BULAMADIM NARİN

Canan Ekinci Yılmaz
Günlerdir gülen gözleriyle karşımda durup ekranımdan bana masum masum bakan 8 yaşındaki Narin, 21 Ağustos’tan bu yana kayıptı. Günlerdir aranan tazecik Narin Güran, kayboluşundan 19 gün sonra bir çuval içinde dereye atılmış olarak bulundu.
Canlı bulunmasından ümit çoktan kesilmiş, ne hâlde bulunacağı beklenir olmuştu.
Şimdi de Narin’in ölüm şekli/sebebi ve failin ortaya çıkmasını bekleyeceğiz. Malum, bu gibi cinayetlerde fail çok uzakta olmaz. 476 nüfusun yaşadığı avuç içi kadar küçük bir köyde soruşturulacak insan sayısı da bellidir. Olayın çözülmesi zaman alsa da sonuçlanır.
Şimdi; katilin ve işin içinde olanların kimler olduğunun bulunması Narin’in öl(dürül)müş olması gerçeğini değiştirmeyecek. Verilecek kifayetsiz cezalar, indirimler ve toplumun hafıza kaybı ile yeni Narin’ler öldürülmeye devam edecek.
Mesela; bundan tam 10 yıl önce, yine bir çocuk katline şahit olmuştu ülke. Babasına yemek götüren Karslı Mert’e tecavüz edilmiş, boğulmuş ve çöplük yanındaki boş bir tabyanın içine atılmıştı.
Mesela; Ağrı’da 15 Haziran 2018 tarihinde kaybolan 4 yaşındaki Leyla Aydemir, kaybolduktan 18 gün sonra ölü olarak bulunmuştu.
Mesela; Van’ın Gürpınar ilçesine bağlı Dim Mahallesi (Yalınca), Çeli Mezrası’nda 1 Şubat 2014’te hastalanan ve kardan kapanan köy yolunun açılması için ailesince yapılan yardım taleplerine karşılık verilmemesi üzerine yaşamını yitiren 2 yaşındaki Muharrem Taş’ın cenazesi otopsi ve suç duyurusunda bulunmak için çuval içinde babasının sırtında 16 kilometre taşınmıştı. Açılan davada Bilirkişi Raporu tamamlanarak mahkemeye sunulmuş, yapılan değerlendirmede; “Sağlık Bakanlığı’nın asli kusurlu olduğu ve kusur oranının yüzde 80 mertebesinde olduğu, Van İl Özel İdaresi’nin de meydana gelen ölümlü olayda tali kusurlu olduğu ve kusur oranının yüzde 20 olduğu nihai görüş ve kanaatine varılmıştır.” sonucu çıkmıştı.
Tüm bu olayların öncesinde de binlerce çocuk bu vahşeti yaşamıştı. Muharrem’in, Mert’in ve Leyla’nın ölümünün sonrasında da binlerce çocuk kaçırıldı, binlercesine tecavüz edildi, öldürüldü, yok edildi… (Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Adli İstatistik verilerine göre 2008–2016 yılları arasında tam 104 bin 531 çocuk kayboldu. 2016 sonrasına ait veriler ise YOK!)
Hızlı koştuğu için kapkaççılar tarafından çalıştırılmak üzere kaçırılan bir çocuğun haberini siz de hatırlarsınız belki. Büyük şehirler sokak çocuklarıyla dolu. Onlar kaç kişidir, nasıl yaşar, nasıl ölür kimse bilmez…
Ben ve benim gibi pek çok yazar bu konularda o kadar çok yazı kaleme aldı ki, yazdıklarımızdan ve hep aynı şeyleri yazmaktan biz utandık, okuyanlar utandı, kalem utandı, kâğıt utandı; utanmazlar UTANMADI…
Büyümez ölü çocuklar
Ne acı ki ne anneler, ne babalar, ne ağabeyler, ne amcalar, ne dayılar, ne teyzeler, ne yengeler, ne komşular insanı insan, çocuğu çocuk, kardeşi kardeş, yeğeni yeğen, kuzeni kuzen, komşuyu komşu bilmediği sürece bu kayboluşların ve bulunuşların ardı arkası kesilmeyecek. Cehaletin kötülükle el ele gezdiği yerlerde insanın da, hayvanın da, nebatın da yaşama hakkı yok sayılacak.
Nâzım’ın “…..büyümez ölü çocuklar” dediği gibi Leylalar, Narinler, Mertler hiç büyümeyecek. Bir çocuğun ne demek olduğunu idrak etmemiş insanlar çocuklarını koruyamayacak.
Bir çocuğun ne demek olduğunu idrak etmemiş insanlar savunmasız çocukları avlamaya devam edecek.
Bir çocuğun ne demek olduğunu idrak etmiş insanlar ise çocukları ile birlikte tüm çocukları koruyabilmek için çırpınıp duracak.
Organ mafyası bir yandan, uyuşturucu mafyası bir yandan, çocuğun etrafındaki vampirler bir yandan çocukların yaşamasına, yaşasa da sağlıklı büyümesine izin vermeyecek.
Ergenliği başına vurmuş bir ergen en yakınındaki dişi görüntüye musallat olacak. İhtiyacını gidereceği “şey” ha insan, ha hayvan, he damacana, ha egzoz çıkışı olmuş, onun için hiç fark etmeyecek.
Kendi bedenine yabancı, geçeceği doğal aşamalardan habersiz, karşı cinsten uzak büyütülmüş her insan bir anlık heyecanının nelere mâl olacağını hesap edemeyecek.
Elinde hiçbir mahareti olmayan, fırsat eşitsizliği içinde büyümüş her insan bir başka insanın özlük haklarını gasp etmeyi kendine hak sayacak.
Çocuklar tüm dünyada “para için”, “bilim için”, “zevk için” diye diye sömürülecek…
İçimiz yanacak, canımız acıyacak, gidenler zaman zaman hatırlansa da çok zaman unutulacak ve bu yolculuk kurbanlar vere vere devam edecek…
* Japon yazar Kazuo Isiguro’nun “Beni Asla Bırakma” kitabında, kimsesiz çocukların “verici” olarak büyütülmesi konusu işlenir. Yine, İkinci Dünya Savaşı esnasında tek başına kalan Yahudi bir çocuk olan Joska’nın hayatta kalma yolculuğunun anlatıldığı, Jerzy Kosiński’nin aynı adlı romanından uyarlanan, The Painted Bird — Boyalı Kuş filmi de bir “çocuk” filmidir.
Her şey biliniyorsa neden önlenmiyor?
Çünkü insan kendinden güçsüz ve kendini ifade edemeyen ne varsa onun üzerine hüküm sürmeyi güç zannediyor. Bu da onun zafiyetini gösteriyor.
Çünkü insan çıkarının büyüklüğüyle orantılı olarak her ama her şeyi harcayabiliyor. Çünkü insan kötülüğe meyilli ve o yüzden insan hep iyi olmak üzerine eğitiliyor.
Mesela; Nazi kamplarında görev yapan Alman kadınlar, eşi benzeri olmayan canavarlar değil, canavarca şeyler yapan sıradan kadınlardı. Onlar, Sıradanlaşan Kötülüğün Sıradan Köleleri’ydi.
Nazi kamplarında yapılan insan davranışları deneylerinde; öldürülmek için gaz odalarına kapatılan kadınların, verilen gazdan boğulmamak için can havliyle daha yukarıya uzanmak isterken ya da kızgın zemine basmamak için çocuklarının üzerine bastığı gözlenmişti. Çünkü insan bencil ve her zaman kendi canını yaşatmak üzere yaşıyor.
Çünkü insan ceza almayacağını biliyorsa her şeyi yapabiliyor. Çünkü insan çektirdiği acıyı kendi çekmediği için anlamıyor.
İşte doğduğu andan itibaren insana bunları anlatmak lâzım. Kişiye hem kendine hem çevresine vereceği zararı göstermek, onu bilinçlendirmek lâzım.
Bunun için de önce evde bunları anlatacak eğitime sahip ana baba olmak, sonrasında da okulda ve sosyal hayatta bunları öğretecek politikalar üreten yöneticileri iş başına getirmek lâzım.
Yani hem eğitim hem de liyakat anlayışına sahip olmak lâzım…
Çocuklar için en güvenli ülkeler
The Economist’in 2019 yılındaki verilerine göre çocuklar için en güvenli ülkelerin başında sırasıyla İngiltere, İsveç, Avustralya ve Kanada geliyor. Türkiye ise % 56.7 ile listenin 18. sırasında. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2016 verilerine göre, Türkiye’de çocuk istismarıyla ilgili dava sayısı son 10 yılda yaklaşık 3 kat arttı, 250 bin çocuk istismara uğradı. TÜİK’in 2019 verilerine göre suç mağduru olarak gelen 206 bin 498 çocuğun yüzde 15,2’si cinsel istismar kurbanıydı. Ancak resmi veriler artık paylaşılmıyor.
25 Mayıs Uluslararası Kayıp Çocuklar Günü
Uluslararası Çocuk Merkezi / Inrenational Children’s Center’in 2023 yılında 25 Mayıs Uluslararası Kayıp Çocuklar Günü’ne (International Missing Children’s Day/IMCD) özel yaptığı haberde; Avrupa Kayıp Çocuklar Kurumu (Missing Children Europe) verilerine göre Avrupa Birliği’nde her yıl 250.000’den fazla çocuğun kaybolduğu, Türkiye’de şu an 100 binden fazla çocuğun kayıp olduğunun tahmin edildiği, 2016 yılından itibaren ülkemizde kayıp çocukların sayılarına dair verilerin açıklanmadığı yazıyor.
25 Mayıs’ın Uluslararası Kayıp Çocuklar Günü olarak ilan edilişinin ardında hazin bir hikâye yatıyor. 1979 New York’unda, 6 yaşındaki Elat Patz okula giderken kaybolur. Fotoğrafçı olan babası, kayıp oğlunun siyah beyaz resimlerini medya kuruluşlarına dağıtır ve bu olayın haberleri ulusal boyuta ulaşır.
25 Mayıs’ın Kayıp Çocuklar Günü olarak anılması Amerika Birleşik Devletleri’nde 1983’te başlar. Ağ’a, 29 ülke üye olur: Arnavutluk, Arjantin, Avustralya, Belarus, Belçika, Brezilya, Kanada, Şili, Kosta Rika, Ekvador, Almanya, Yunanistan, Guatemala, İrlanda, İtalya, Jamaika, Litvanya, Meksika, Hollanda, Yeni Zelanda, Polonya, Portekiz, Rusya, Sırbistan, Güney Kore, İspanya, Tayvan, İngiltere (UK) ve Amerika Birleşik Devletleri (USA). (Evet, Türkiye yok!)
2001 yılında, 25 Mayıs ilk olarak Avrupa Komisyonu, Avrupa Kayıp Çocuklar Kurumu ve Uluslararası Kayıp ve İstismara Uğrayan Çocuklar Merkezi (ICMEC), çabalarıyla özel bir gün olarak ilan edilir.
Bursa Bölge
BÜYÜKŞEHİR’DEN ‘DEPREM PARKI’ ÇALIŞTAYI

Bursa Büyükşehir Belediyesi Afet İşleri Dairesi Başkanlığı, afetlere dayanıklı kentleşme politikalarının geliştirilmesi amacıyla ‘Hüdavendigar Kent Parkı’nı Deprem Parkı ve Geçici Barınma Alanı Olarak Yeniden Düşünmek’ temalı 2 gün süren bir çalıştay düzenledi.
Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin geçtiğimiz aylarda hizmete açtığı Afet Koordinasyon Merkezi (AKOM), Afet İşleri Dairesi Başkanlığı tarafından gerçekleştirilen ‘Hüdavendigar Kent Parkı’nı Deprem Parkı ve Geçici Barınma Alanı Olarak Yeniden Düşünmek’ temalı çalıştaya ev sahipliği yaptı. İki gün süren programa, farklı disiplinlerden uzmanlar, sivil toplum ve yerel yönetim temsilcileri, afet risk azaltma ve yönetimi konusunda lisansüstü ve 4. sınıf lisans öğrencileri ile akademisyenler katıldı. Çalıştay kapsamında deprem parkı çalışmaları için pilot bölge olarak belirlenen Hüdavendigar Kent Parkı’nda saha gezisi düzenlendi.

Afet İşleri Dairesi Başkanı Fatih Işık, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin hayata geçirmeyi planladığı deprem parkı çalışmaları için meslek odalarının, muhtarların ve sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla çalıştay düzenlediklerini ifade etti. Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in vizyonu doğrultusunda çalışmaları ortak akılla yürüttüklerini anlatan Işık, Hüdavendigar Kent Parkı’nı aynı zamanda acil durum sonrası değerlendirilebilecek geçici bir barınma alanı olarak planlamak istediklerini dile getirdi.
Çalıştaya katılan Bursa Muhtarlar Derneği Başkanı Erol Yılmazer, mahallelerde fonksiyonel parkların oluşturulması için harekete geçilmesini memnuniyetle karşıladıklarını söyleyerek emeği geçenlere teşekkür etti.
Bursa Bölge
“ATATÜRK BURSA’SINDA MODERNLEŞME” KİTABI KENT BELLEĞİNE KAZANDIRILDI

Bursa’nın kültürel zenginliğine önemli eserler sunan Büyükşehir Belediyesi, Doç. Dr. Hacer Karabağ’ın “Atatürk Bursa’sında Modernleşme” adını verdiği ve Cumhuriyet döneminde kentin geçirdiği dönüşümü ele alan kitabı kent belleğine kazandırdı.
Bursa’nın somut olmayan kültürel mirasına katkılarını yeni yayınlarla sürdüren Büyükşehir Belediyesi, kenti değerleriyle geleceğe taşımaya devam ediyor. Kent Tarihi ve Tanıtımı Dairesi Başkanlığına bağlı Kent Tarihi Araştırmaları ve Arşiv Şube Müdürlüğü tarafından kent hafızasına kazandırılan ve Kültür AŞ yayınlarından çıkan “Atatürk Bursa’sında Modernleşme” adlı kitabın tanıtımı, Bursa 22. Kitap Fuarı’nda yapıldı. Bursa Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hacer Karabağ’ın hazırladığı kitabın tanıtım etkinliğine, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in yanı sıra Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Doç. Dr. Ergül Halisçelik, Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Yıldız, Kent Tarihi ve Tanıtımı Dairesi Başkanı Güney Özkılınç, Kültür AŞ Genel Müdürü Yankı İçöz ve kitapseverler katıldı.

“Bursa, Atatürk’ün modern Türkiye idealini somutlaştırdığı kentlerden biri”
Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bu topraklarda modernleşmenin, sanayinin, ekonomik kalkınmanın meşalesini yakan eşsiz bir lider olduğunu söyleyen Başkan Mustafa Bozbey, bu kapsamda Cumhuriyetin ilk yıllarında başlayan çağdaşlaşma sürecinin, Bursa’daki yansımalarının ele alındığı “Atatürk Bursa’sında Modernleşme” kitabını paylaşmaktan mutluluk duyduğunu belirtti. “Bursa, Atatürk’ün modern Türkiye idealini somutlaştırdığı kentlerden birisi olmuştur” diyen Başkan Bozbey, Atatürk’ün Bursa’ya her gelişinde halkla iç içe olduğunu hatırlattı. Merinos da dahil açılan tüm tesislerin birer dönüşümü simgelediğini dile getiren Başkan Bozbey, “Cumhuriyet’in ilk yıllarında, sanayileşme politikalarıyla birlikte Bursa’da önemli adımlar atıldı. 1938 yılında Ulu Önderimiz, önce Gemlik’e giderek Suni İpek Fabrikası’nın açılışını yaptı. Ardından Bursa’ya gelerek Merinos Fabrikası’nın açılışını gerçekleştirdi. Bu ziyaret, Atamızın Bursa’ya 17. ve son gelişi oldu. Son ziyaretinde Atamızın hasta olmasına rağmen Tarihi Belediye Binası’nda zeybek oynadığını biliyoruz. Ancak o anların gerçek fotoğraflarına henüz ulaşamadık. Hocamızın bu konuda bir araştırma yapmasını istiyorum” dedi.
“Bu kitap, Atatürk’e, Cumhuriyet’e ve Bursa’ya bir saygı duruşudur”
Bugün ayakta olan ve kültürel mirasa dönüşen bu yapıların, bir ülkenin yeniden doğuşunun izlerini taşıdığını anlatan Başkan Bozbey, o izin peşinden gitmeye, üzerlerine yenilerini ekleyerek ilerlemeye kararlı olduklarını söyledi. Geçmişine sahip çıkmayan bir kentin, geleceğini inşa edemeyeceğini belirten Başkan Bozbey, Atatürk’ün bıraktığı en büyük emanetin ise düşünen, üreten, eşit ve çağdaş bir toplum ideali olduğunu ifade etti. Yazar Doç. Dr. Hacer Karabağ’ın Bursa’nın Cumhuriyet dönemindeki dönüşümünü belgelerle, anlatılarla ve fotoğraflarla görünür kıldığını dile getiren Başkan Bozbey, “Bu kitap, gençlerimiz, öğrencilerimiz, hepimiz için bir arşiv, bir kaynak, bir hafıza olacaktır. Araştırmacılar, tarihçiler, akademisyenler için ise çok değerli bir başvuru kaynağı niteliğindedir. Atamızın ‘Tarihini bilmeyen bir millet, yok olmaya mahkûmdur’ sözünü rehber alıyor, geçmişimizi unutmadan geleceğe doğru sağlam adımlarla yürüyoruz. Bugün elimizde tuttuğumuz bu kitap, Atatürk’e, Cumhuriyet’e ve Bursa’ya da bir saygı duruşudur. Atatürk’ün izinde yürüyen bir Bursa, her zaman gelişmeye, üretmeye ve aydınlanmaya devam edecektir. Değerli hocamıza ve emeği geçen tüm arkadaşlarıma gönülden tebriklerimi sunuyorum” diye konuştu.
Doç. Dr. Hacer Karabağ, “Atatürk Bursa’sında Modernleşme” kitabının bir kent tarihi çalışmasının çok ötesinde, Atatürk’ün liderliğini ve Cumhuriyet devrimlerini Bursa üzerinden okuma ve analiz etme çalışması olduğunu belirtti. Arşiv belgelerine, dönemin gazetelerine, İsviçre ve Yunan kaynaklarına dayanarak çalışmayı ortaya koyduğunu söyleyen Karabağ, Bursa’nın sokaklarını Atatürk’ün devrimlerini hissederek kaleme aldığını anlattı. Sunulan destekten ötürü Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’e ve Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür eden Karabağ, okuyucunun bol olmasını diledi.

Bursa Bölge
BURSA KİTAP FUARI KAPILARINI AÇTI

Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin katkılarıyla bu yıl 22’ncisi düzenlenen Bursa Kitap Fuarı, yeni yerinde Atatürk Kültür Merkezi Merinos Yerleşkesi Fuar Alanı’nda kapılarını açtı.
Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin katkılarıyla Tüyap Fuarcılık Grubu ve Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliğiyle düzenlenen 22. Bursa Kitap Fuarı, Atatürk Kültür Merkezi Merinos Yerleşkesi Fuar Alanı’nda binlerce kitapseveri ağırlıyor. 12-20 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan fuar, bu yıl yeni yerinde daha geniş ve modern bir mekânda kitap tutkunlarına kültür şöleni yaşatacak. Fuarda, yüzlerce yayınevi, binlerce kitap ve birbirinden değerli yazarlar kitapseverlerle buluşacak.
22. Bursa Kitap Fuarı’nın açılış törenine, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in yanı sıra CHP Bursa Milletvekili Kayıhan Pala, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Doç. Dr. Ergül Halisçelik, TÜYAP Fuarcılık Genel Müdürü İlhan Ersözlü, Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Kenan Kocatürk, Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Yıldız, İl Milli Eğitim Müdürü Dr. Ahmet Alireisoğlu ve Büyükşehir Belediyesi yöneticileri katıldı.

“Kültürle yoğrulmuş bir kalkınma anlayışını benimsiyoruz”
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, yazının bilgiyi, düşünceyi ve duyguyu nesiller boyunca taşıyan bir köprü olduğunu söyledi. O köprünün en güçlü taşlarının birinin de kitaplar olduğunu belirten Başkan Mustafa Bozbey, kitapların Bursa’nın bereketli topraklarında, bir kez daha insanları bir araya getirdiğini ifade etti.
Bursa’nın düşünce hayatına ve sanata sunduğu katkılarla her zaman ilmin ve edebiyatın merkezlerinden biri olduğunu anlatan Başkan Mustafa Bozbey, “Her kitap, yazarının dünyasından süzülen bir düşünce; okuyucusuna açılan yeni bir kapı, yeni bir bakış açısıdır. Bu fuar da işte tam olarak böyle bir işlev görüyor. Farklı sesleri, farklı yaşamları, farklı dünyaları bir araya getiriyor. Biz Bursa’mızda kültürle yoğrulmuş bir kalkınma anlayışını benimsiyoruz. Bursa’da kültürel zenginliği daha da görünür kılmak ve kalıcı eserlerle geleceğe iz bırakmak için tüm gücümüzle çalışıyoruz” dedi.

“Bursalıları kitapların dünyasında buluşmaya davet ediyorum”
Kitap fuarlarının da önemli misyonun bir parçası olduğunu anlatan Başkan Bozbey, açılışı yapılan bu fuarın Bursa’nın kültürel geleceğine atılmış güçlü bir adım olduğunu söyledi. Bu yıl Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin katkılarıyla, ilk kez Atatürk Kültür Merkezi Merinos Yerleşkesi Fuar Alanı’nda gerçekleştirilen Kitap Fuarı’nın yepyeni bir soluk kazandığını belirten Başkan Bozbey, “Çeyrek asra yaklaşan geçmişiyle artık bir marka haline gelen Bursa Kitap Fuarı, bu yıl da oldukça güçlü bir içerikle karşımızda. 250 yayınevi, 75’ten fazla etkinlik, 350’yi aşkın yazar ve imza günü. Geçmiş yıllarda 5 milyondan fazla ziyaretçiyi ağırlayan bu fuarın, bu yıl da yeni yazarlarla tanışmak, yeni kitaplar keşfetmek isteyen herkes için eşsiz fırsatlar sunacağına inanıyorum. Tüm Bursalıları kitapların dünyasında buluşmaya davet ediyorum” diye konuştu.
-
Bursa Bölge5 yıl ago
“Türkiye, Doğu Türkistan’a sahip çıkmalıdır”
-
Genel4 ay ago
KARACABEY BELEDİYESİ’NDE GÖREV DEĞİŞİKLİKLERİ
-
Ekonomi5 yıl ago
Sütaş’tan “Tereyağı” açıklaması
-
Bursa Bölge4 ay ago
KARACABEY AK PARTİ BURSA’DA YER BULAMADI
-
Bursa Bölge4 ay ago
İŞİTME HASTALARI İÇİN YENİ HİZMET DEVREYE GİRDİ
-
Bursa Bölge4 ay ago
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN BURSA’DAN SESLENDİ: ASGARİ ÜCRETİN ARKASINDA DURDU BOYKOT ÇAĞRISI YAPTI
-
Bursa Bölge9 ay ago
NİLÜFER ÇAYI İÇİN İŞBİRLİĞİ
-
Bursa Bölge6 ay ago
BURSA ULAŞIMINDA ‘YAPAY ZEKA’ DÖNEMİ
Warning: Undefined variable $user_ID in /home/u2093656/public_html/wp-content/themes/zox-news/comments.php on line 49
You must be logged in to post a comment Login