Ahmet Aygün Ata
Hürriyet!
Bizim Köyümüz!
Özgürlüğe gelenlerin köyü!
Üretmeyi Türkiye Cumhuriyeti için yapmak üzere sahiplenilen toprakların köyü!
Okul yaptırdılar, yarınlarımız aydınlık olsun diye…
Cemaatlerin, tarikatların karanlığını içinde barındıran, el ele yürüyüp Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin içine yerleştirenlerce kapatıldı. Şimdi de binası gasp ediliyor!
Konserve fabrikası yaptılar, üretime üretim katmak için…
Türkiye Cumhuriyeti’nin fabrikalarını satıp savanların, peşkeş çekenlerin, kapatanların eline geçti. Bedeli madden manen trilyonlarca kat ödenmişti. Şimdi binası gasp ediliyor!
Kooperatif kurdular. Üretim kalesinin ortaklığı. Köylüyü köyünden, çiftçiyi tarlasından, hayvanları damlardan/otlaklardan/çayırlardan kovanların emperyal kapitalizmin buyruğunu yani tarımı yok etme temsilcisinin eline geçti. Şimdi binası gasp ediliyor!
Caminin hemen yanında Karacabey’in en güzel yeşil alanlarından birini yaptılar. Menderes döneminde onlarca Osmanlı camii yıkılıp yol yapıldı. Eh izinde olanlar ne demişti? Yol yapacaksam camide yıkarım. Şimdi o yeşil alan gasp ediliyor!
Kahvehane yaptılar. Önü bir cennet. Zaman zaman kadınlar da oturur. Bu yönden Türkiye Cumhuriyeti’nin sayılı köylerindendir. Betoncuların eline geçti. Şimdi o güzelim alan da gasp ediliyor!
Su getirdiler köylerine. Irgat gibi çalışarak, devlet gibi ceplerinden harcayarak… Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, Türk ulusunun su kaynaklarını dış güçlere kiralayanların eline geçti. Şimdi o çeşme de gasp ediliyor!
Çocuklarının yarınları için yaptıkları okulun yanına öğretmen lojmanı da yaptılar. Ancak eğitimi karanlığın temsilcisi, birlikte yürüdükleri cemaat ve tarikatlara teslim edenlerin eline geçti. Şimdiden o lojmanda gasp ediliyor!
Hüküm edenlerin Bursa milletvekillerine başvurdular. Türk ulusunun, Türk köylüsünün, Türk tarımının hükümeti olmayanlar, “Yasa” dedi, “Zaman” dedi. “O, bu, şu” dedi. Aylıkları için şaaak diye dakikalar içinde yasa çıkaranlar, Türk ulusuna küfredenlerin vergi borçlarını torba torba silenler, maalesef bu yasa için kılını kıpırdatmıyor!
Özgürlüğe bir köy bağışlayanlar üretimin, geleceğin peşindeler!
TEKNOSAB gibi ucubelerin neden kurulduğunu anlamaya başladılar. Üretime bir köy bağışlayanlar, tarlalarda başak verecek buğdayın, kelle verecek ayçiçeğin, salkım salkım domatesin, çıtır çıtır biberlerin, yumruğu vurdunuz mu yarılacak soğanın peşindeler!
TEKNOSAB’ların iş değil yok ediş, tarım alanlarına kondurulan sanayinin yok ediş olduğunu anlamaya başladılar.
Özgürlüğe ve üretime bağış yapmak istiyorsak AK Parti ile ortakları ve destekçilerine değil, AK Parti’nin tıpkısının aynısı muhalefet partileri olanları değil; Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün “Türk köylüsü ulusun efendisidir” buyruğunu ölünecek yol olarak görecek, Kemalist devrimci bir partiye ivedilikle gereksinim vardır.