Demokrasi ve Atılım Partisi Karacabey Kurucu İlçe Başkanı Şaban Önen, geçtiğimiz Perşembe günü M. Fehmi Gerçeker Stadı’nda oynanan Karacabey Belediyespor-Bodrumspor maçı sırasında protokol tribününde yaşanılanlarla ilgili açıklama yaptı. Sözde ‘akreditasyon’ bahanesiyle kendisine yönelik çirkin davranış ve yaklaşımlarda bulunulduğunu ileri süren Önen, bu durumun daha sonra sosyal medyada bazı troller tarafından da malzeme konusu yapıldığını belirtti.
Başta Belediye Başkanı Ali Özkan olmak üzere, Özkan’ın iş ve siyaset ortağı, Karacabey ve Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi, Karacabey Belediyespor Asbaşkanı Murat Avinç ile sosyal medya trollerine eleştiri yağmurunda bulunan DEVA Partisi İlçe Başkanı Şaban Önen, dikkat çeken şu açıklamayı yaptı: “Belediye Başkanı Ali Özkan’ın ‘doğrudan teminci’ trolleri tarafından sosyal medya üzerinden linç girişimleri DEVA Partisi ilçe başkanı olduğumdan bu yana devam etmektedir. Sözde şahsımı siyasi kimliğim ve gazeteciliğim üzerinden eleştiren, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayı alışkanlık haline getiren bu trollere mecbur kalmadıkça enerjimi harcayıp cevap verme taraftarı değilim. Ancak kafa karışıklığına sebep veren bazı konular hakkında kamuoyunun gerçekleri bilmesi gerektiğine inanıyorum.
Ben mümkün mertebe ilçe stadına giderek maç izleyen birisi değilim. O gün o maça konuk takımdan bir futbolcu arkadaşımın görüşme talebinde bulunması üzerine gittim. Maçın ilk yarısı başlamış ve tüm kapılar da pandemiden dolayı kapalıydı. Bir tek protokol tribünü kapısından kontrollü geçiş yapılıyordu. Bende kapıdaki görevliye nazik bir şekilde durumumu arz ederek içeriye girdim. Maksadım konuk futbolcu arkadaşımla ayaküstü görüşmekti.
Daha sonra beni protokol tribününde gören Karacabey Belediyespor’un Onursal(!) Başkanı Ali Özkan ile iş ve siyaset ortağı Murat Avinç, sözde görevlinin kulağına fısıldayarak yanıma gönderdi. Görevli kişi de şahsıma maç ile ilgili akredite olup olmadığını sordu. Bende durumumu kapıdaki görevlilere anlatarak içeri alındığımı, konuk ekipten bir futbolcu ile ayaküstü görüşüp ayrılacağımı anlattım. Ancak direktif alan bu kişi tarafından önyargı ile ve bir görevliye yakışmayacak bir üslupla dışarıya çıkarılmak istendim. Ve asıl meselenin akredite olmadığını, Karacabey’in tapusunu kendinde gören Ali Özkan ile iş ve siyasi ortağı Murat Avinç’in topraklarına izinsiz girmem olduğunu anladım.
Görevli kişiden sonra sinirli bir şekilde yanıma yaklaşan; AK Parti’nin önceki İl Başkanı Ayhan Salman’ın torpiliyle Karacabey ve Büyükşehir belediye meclis üyesi olan, bu sebeple de Büyükşehir Belediyesi’nin birçok iştirakçi şirketlerinden ballı maaş alan, aynı zamanda Karacabeyspor’a cebinden binlerce lira para harcayan kişileri saf dışı bırakarak kulübün hem asbaşkanı hem her şeyi(!) olan ve tüm görevleri kendinde toplama gayretinde olan Saha Komiseri(!) Murat Avinç, şahsıma yönelik fiziki temasta bulunmak istemiştir. Ve bir yöneticiye yakışmayacak üslupla kendisinin sandığı topraklardan derhal çıkmamı istemiştir.
Aslında nereden geldiğini unutan bu şahıs, seviyesiz bu tarz hareketlerini ilk kez sergilememiştir. Bundan yaklaşık 2 hafta önce de Karacabeyspor Başkanı Sayın İsmail Ülker’in ofisine davet edilerek gazetecilik mesleğim sorgulanmak istenmiştir. Huzurda; Onursal(!) Başkan Ali Özkan ile iş ve siyaset ortağı Avinç’in merakını gidermek adına, Karacabeyspor’un satışı ile alakalı kapalı kapılar ardında yaptıkları pazarlıkları tarafıma kim ya da kimlerin bilgi sızdırdığı açıkça sorulmuştur. Bende kendilerine böyle düzmece mahkemelerde değil, gerçek hukuk önünde dahi haber kaynağımın bana sorulmadığını, böyle bir özgüveni kendilerinde nasıl gördüklerini sorunca Murat Avinç istediğini alamamanın öfkesiyle kurdukları mahkemede yine üzerime yürümüştür. Şahsımı yalancı habercilikle suçlayıp ağza alınmayacak hakaretlerde bulunmuştur.
Herkese ayar vermeye çalışan ama bu arada kendi ayarları bozulmuş bu kişilerin seviyesine düşmemek için konuyu aslında orada kapatmıştım. Ancak geçen Perşembe günü ilçe stadında yaşanan çirkin olay sonrası yanlış ifadelerle kamuoyunun kafasını karıştırmaya çalışan ve şahsımı hedef alarak ısmarlama kınama ve basın kimliğimi sorgulayan trollere karşı cevap hakkımı kullanma zorunluluğu hasıl olmuştur.
Anlamayan ve anlamak istemeyenler için bir kez daha tekrarlıyorum; benim maç günü orada bulunmamdaki tüm mesele konuk futbolcu dostumla görüşme talebidir. Bunu gerçekleştirirken kapıdaki görevlilere de durumumu izah ederek ve izin alarak yapmışımdır. Trollerin ifade ettiği gibi ne siyasi kimliğimi ne de Cumhurbaşkanlığı’nın tarafıma tebliğ ettiği basın kartımı kullanma gereği duymamışımdır. Hele bir de görevliden yer talebim veya basın tribününde olma gayretim hiç olmamıştır.
Makam, koltuk ve şatafat peşinde olmadığımı şahsımı yakından tanıyanlar gayet iyi bilmektedir. Bilmeyenlere de buradan selam olsun…
Ben Belediye kanununu da, Karacabey Stadı’ndaki mevzuatları da en az onlar kadar iyi bilirim. Aklıma bir büyüğümüzün 2004 yılında söylediği güzel bir söz geldi: “Benim gezdiğim koridorlarda bunların hayalleri dahi dolaşamaz.” diye! Gelinen noktada bu sözün ne kadar yerinde olduğunu tüm Karacabeyliler yaşayarak görmüş oldu.
Makam koltuklarına oturunca nereden geldiklerini unutan, kendilerini Karacabey’in hizmetkarı değil de sahibi olarak gören, bütün mesailerini algı yönetimine harcayan ayarları bozulmuş bu ikiliye Allah’tan sağlık diliyorum. Kendilerine tavsiyem bu kirli dil ve çirkin üsluptan bir an önce arınmalarıdır. Aksi takdirde 20 yıl bekleyerek elde ettikleri bu kazançtan ayrılırken, Karacabey sokaklarında kendilerine selam verecek insan bulamayacaklardır.”