Mustafa Arı
Peygamberimiz arkadaşları ile otururken yoldan geçen bir cenaze için ayağa kalkmış. Ashab, “Ya Resullah niye kalktınız?” deyince, “Cenaze geçiyor” demiş. Ashab, “Ama o Yahudi cenazesi” demiş. Rahmet peygamberi de, “Olsun o da insan değil mi?” yanıtı vermiş.
Peygamberimizin süt kardeşi Osman bin Mez’un Medine’de defnedilirken bir kişi, “Osman kuş oldu cennete uçtu” demiş… Peygamberimiz de, “Nerden bildin? Ben bile peygamber olduğum halde bunu bilmiyorum” demiştir.
İslam’ın baş düşmanlarından İbn-i Selül vefat etmiş, oğlu Abdullah babasının cenazesini kaldırmasını peygamberden istemiş, rahmet ve merhamet timsali Hz. Nebi namazı kıldırmış, ama cenaze sonrası Hz. Ömer, “Ya Resullah o münafıktı. Münafıkların cenazesini kıldırmanı Allah yasaklamadı mı?” diye sorması üzerine yine rahmet ve merhameti, “Hayır yasaklamadı. Beni muhayyer bıraktı” demiştir.
Bir savaşta ashaptan biri düşmanı sıkıştırdığında düşman kelime- i şehadet getirmiş, buna rağmen öldürülmüştür. Bu işi yapanı rahmet peygamberi karşısına alıp kelime-i şehadet getirmesine rağmen niye öldürdüğünü sormuş. O da, “Korktuğu için dedi” demiştir. Peygamberimiz, “Ne bildin, kalbini yarıp baktın mı?” buyurmuştur.
Netice olarak:
Kimin ne olduğuna karar verecek olan Allah’tır. Bir kişinin başkasına kafir, münafık, cehennemlik… demesi doğru değildir.
Allah’ın işine karışılmaz. O’nun adına karar verilmez.
Müslüman’ın sevincine ortak olunur, üzüntüsü paylaşılır. Başkasının başına gelen belaya sevinmek Müslüman’a yakışmaz.
Her kim olursa olsun son anını bilemeyeceğimiz için öldüğünde beddua etmeyip yine de onu rahmetle yad etmemiz gerekir. “Ben kafirim, ben inanmıyorum” demedikçe kimseye kafir dememek gerekir.
Allah hepimize İslami şuur versin. Allah şu sosyal medyayı doğru kullanmayı herkese nasip eylesin.