Saadet Partisi Karacabey İlçe Başkanı Zeynel Abidin Koçak, gündemde öne çıkan İstanbul depremi, ekonomi ve eski Bakan Faruk Çelik’in yüzde 40+1 açıklamasına yönelik değerlendirmelerde bulundu.
Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da yaşanan 5,8’lik depremin ardından başlayan tartışmalara değinen Koçak, İstanbul’da yaşanan depremin çok ciddi bir uyarı olduğunu ifade ederek, “Bize daha önce de uyarı yapıldı. O dönem çok büyük tahribat yaşadık. Bu deprem adeta bize ‘aklınızı başınıza alın, şehrinizi betona ve ranta kurban etmeyin’ diye mesaj veriyor. Maalesef bu uyarıları dikkate alamıyoruz. 5,8’lik depremde İstanbul ile iletişim kesildi. Daha büyük bir deprem meydana geldiğinde nasıl bir olumsuzlukla karşılaşacağımızı kestirmek mümkün değil.” dedi.
“1999 yılında İstanbul’da, Sakarya’da, Bursa’da ve Düzce’de çok büyük bir depremle karşılaştık” diyen Başkan Koçak, açıklamalarına şöyle devam etti: “Binlerce insanımız hayatını kaybetti. Şehirler tamamen yok oldu. Biz bunun neticesinde ne yaptık? Bu deprem o kadar psikolojik etki oluşturdu ki, devlet ve belediyeler ciddi tedbirleri vazife olarak gördüler. Hatta o dönem vergi konuldu. 65 milyar 952 milyon TL civarında para toplandı. Peki, bu para nerede kullanıldı? Devlet borçlarının açığını kapatmak için mi kullanıldı? Yoksa israf mı edildi? Biz bunun hesabını sormazsak ve bugünkü iktidar ben ne yaptım bu parayı düşünmezse bundan ‘depreme karşı hazırlık yapıyoruz’ havada kalır.”
İstanbul’un 1999 yılında Milli Görüş idaresinde olduğu dönemde depremle ilgili çok ciddi adımların atıldığını ifade eden Koçak, o dönem üniversite ve belediyedeki uzmanların bir araya gelerek önemli çalışmalar yaptığını dile getirdi. Koçak, “Orada AKOM diye bir komite kurulmuştu. O dönem deprem master planı hazırlanmıştı. Depremin sadece binaların yıkımıyla ilgili olmadığı belirtilmişti. Çürük binalar tespit edilmişti. Orada teknik, psikolojik, sosyal ve finansal hazırlıklara ihtiyaç olduğu belirlendi. Bu maksatla 493 deprem toplanma alanı belirlenmişti. Şimdi bu 413 alanın yerine AVM’ler ve rezidanslar yapıldı. Şimdi çıkıp, ‘biz bu boş alanları elimizde tutamayız’ diyorlar. Bu, depreme gayri ciddi bir yaklaşımdır. Depreme hazırlık böyle mi yapılır!” dedi.
Toplanma alanının insanın ihtiyacını karşılayacağı yer demek olduğunu ifade eden Koçak, “Suyu olacak, enerjisi olacak, hastaneleri olacak. Çadırlar kurulacak. Siz bunu herhangi bir parkta yapamazsınız. Bırakın hastanesini ve bakım evini. Bunların hangisi ele alındı? Şimdi diyorlar ki, biz boş alanları elimizde tutamayız. Bundan dolayı deprem anında düşünürüz. Siz deprem hazırlığını ranta kurban ederseniz çözüm bulamazsınız.” ifadesini kullandı.
“Ucuz tartışmaları bırakmalıyız”
SP İlçe Başkanı Koçak, depremin ardından yaşanan, “Ekrem İmamoğlu, yapılan koordinasyon toplantısına çağırıldı mı, çağırılmadı mı?” tartışmalarına değinerek, “Biz Saadet Partisi olarak toplantılarımızı üyelerimize hatırlatmayı bir vazife biliyoruz. İstanbul’da, Ankara’da böyle toplantılar yapacaksınız ve ‘gelselerdi’ diyeceksiniz. Bu çok basit ve ucuz bir mücadele metodu. Eğer böyle bahanelere sığınmaya kalkarsanız problemleri çözemezsiniz. Problemler çekişerek çözülmez. Problemler istişare edilerek çözülür. Müzakere edilir, taban tabana zıt fikirler gündeme getirilir ve makul olan kabul edilir. Makul olanı kim söyledi üzerine tartışılmaz. Ama biz her problemi çekişme sebebi olarak görüyoruz. Deprem bile bizi birbirimize yakınlaştırmıyor. Biz İstiklâl Harbi’ni birlikte yaptık. Orada koordinasyonu sağladık. Bu birlikteliği sağlayamazsak çözüm bulamayız. Bugünkü problemlerden kurtulmanın tek yolu bir araya gelmektir.” diye konuştu.
“Dağ fare doğuruyor”
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın son açıkladığı Yeni Ekonomi Programı (YEP) hakkında konuşan Zeynel Abidin Koçak, “Ekonomi tıkandıkça hükümet sürekli ekonomi paketler açıklıyor. Bu paketlerle ekonominin nabzını düşüreceğini ümit ediyor. Yapılan son açıklamalar bizi epey sevindirdi! Nedeni ise ekonomimiz uçuşa geçmiş diyorlar(!) Bizde şöyle bir kanaat oluştu; ekonomi uçuşta ama inecek yer bulamıyor! Ekonomin sağlam bir zemine ihtiyacı var. Ekonominin uçmaya ihtiyacı yok. Ekonomiden sorumlu Bakan da ‘Ekonomideki her iyileştirmeyi vatandaşa yansıtıyoruz’ demiş. Ardından elektriğe yüzde 14,90 zam yapıldı diyor. 15 dememesi de sevindirici bir durum. Elektriğe ve doğalgaza 5’inci zam yapıldı. Umarım 6’ncısı gelmez. Bu açıklanan zamlar ekonomimizin halini gösteriyor. ‘Hep çare üretiyoruz’ derken neticeye bakarsak dağ hep fare doğuruyor” dedi.
Koçak, bir ailenin bile ekonomik sıkıntı çektiğinde masraflarını asgariye indirdiğini vurgulayarak, şunları kaydetti: “Ekonominin düzelmesini istiyorsanız israftan vazgeçeceksiniz. Sıkıntı ne biliyor musunuz? İsraf ne diye soruyorlar! İtibar için israftan vazgeçilmiyor. Lüks arabalar, kimsenin geçmediği köprüler, uçakların inmediği havaalanları, inşallah İstanbul Kanalı’ndan vazgeçmişlerdir. Bütün gücümüzle üretime yönelmeliyiz. Üretim artmadan ekonomi düzelmez. Üretim artmadan işsizlik ortadan kalkmaz. Üretime dayalı yatırımları artırmamız gerekiyor. Onun için Türkiye’nin çok acil ekonomik reformlara değil, anlayış değişikliğine ihtiyacı var. Bu ülke McKinsey ve IMF reçeteleriyle düzelmez. Ama siz McKinsey ve IMF’nin kapısına gitmeden onların size telkin edeceği politikaları izlerseniz gidip gitmemeniz hiç fark etmez. IMF borcumuz biti diye sevindirdiler ama politikalarını sürdürdüler.”
“Gün gelecek AK Parti yüzde 10 barajına muhtaç hale gelecek”
Koçak, son günlerde yaşanan % 40+1 ve seçim barajıyla ilgili olarak önemli açıklamalarda bulundu. Koçak, “40’ı az söylemişler. Bunu yüzde 10 altına çeksinler. Gün gelecek AK Parti yüzde 10 barajına muhtaç hale gelecek! Bu çaresizliğin önerisidir. Bu yaklaşım ümit vericidir. Yüzde 40’lardan vazgeçip yüzde 30’lara gelecekler. Ümit ederim ki, yüzde 10 barajını da ortadan kaldıracaklar. Halkın güvenini kaybedince az oyla çoğunluğu ikna etmek istiyorlar. Borca dayalı bir ekonomi çökmeye mahkûmdur. Halkın derdini çözemezsiniz. İşte o zaman yüzde 40+1 derseniz. Sonra bizim dediğimize gelir, yüzde 10’a razı olursunuz.” şeklinde sözlerini noktaladı.