Ekonomi
“BİZ NET OLARAK İTHALATÇI BİR ÜLKEYİZ!”
- /home/u2093656/public_html/wp-content/plugins/mvp-social-buttons/mvp-social-buttons.php on line 27
http://www.yoremgazete.com/wp-content/uploads/2023/12/Orhann-Sariball.jpg&description=“BİZ NET OLARAK İTHALATÇI BİR ÜLKEYİZ!”', 'pinterestShare', 'width=750,height=350'); return false;" title="Pin This Post">
- Share
- Tweet /home/u2093656/public_html/wp-content/plugins/mvp-social-buttons/mvp-social-buttons.php on line 72
http://www.yoremgazete.com/wp-content/uploads/2023/12/Orhann-Sariball.jpg&description=“BİZ NET OLARAK İTHALATÇI BİR ÜLKEYİZ!”', 'pinterestShare', 'width=750,height=350'); return false;" title="Pin This Post">
CHP’li Vekil Sarıbal: “Bu bütçe tarım bütçesi değildir. Bu bütçe AKP ve Saray bütçesidir. AKP ve Saray iktidarını göndermediğimiz sürece, bu düzen devam edecektir ve bu düzende ezilenler olacaktır. Ezilenlere; “Bu dünyada şükredin. Öbür tarafta cennete göndereceğiz” politikası dayatılmaktadır ama birileri de Medine hurması, manda yoğurdu, kestane balı ve yulaf ezmesi ile yaşamlarına devam etmektedir. Bunlar bir eli yağda bir eli balda hayatlarını sürdürmektedir.”
CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, “Tarımın Asıl Bütçesi” başlıklı raporuna ilişkin TBMM’de basın toplantısı gerçekleştirdi. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde tarım bütçesinin AK Parti ve MHP oylarıyla geçtiğini belirten Sarıbal, “Birçok bakan geldi bu süreçte. O koltuklara oturdular. Ama tarımda çok önemli, toplumun lehine, bir taraftan üretici çiftçimizin lehine, bir taraftan tüketicimizin lehine önemli ve derin gelişmeler maalesef olmadı. Çok şey söyledi, bakan çok güzellemeler yaptı. Bu bütçe çiftçinin bütçesi değildi. Emeklinin, asgari ücretlinin, işsizin, yoksulluğun bütçesi değildi. Mehmet Şimşek’in ve Saray’ın bütçesiydi.” dedi.
CHP Bursa Milletvekili Sarıbal, dikkat çeken şu konuşmayı yaptı: “Bütçeyi anlamlı kılmak için çok şey söylediler ama biz biliyoruz ki tarım bütçesi diğer bütçelerde olduğu gibi çiftçinin bütçesi değildi. Emeklinin, asgari ücretlinin, işsizin, yoksulluğun bütçesi değildi. Bu bütçe Mehmet Şimşek’in ve Saray’ın bütçesiydi. Saray’dan yazılmıştı; Mehmet Şimşek’in onayıyla. Bütçeden kaynaklanan paylar ayrılmıştı ve Meclis’te sadece “konuşturuldu”.
Bu bütçe Mecliste de AKP ve MHP’nin milletvekilliği sayısıyla geçti. Dolayısıyla bu bütçe aslında Saray’ın bütçesiydi ve ne yazık ki o koltuklarda oradan kimse yoktu. Muhatap kimse yoktu. Seçilmişler atanmışlara güzellemeler yaptılar.
Ne zaman? Bütçe onaylandıktan sonra?
Gelinen hal bu, rejimin adı da tam da bu. Saray odaklı, kontrollü meclis modeli maalesef böyle. Çok şey söyledi Bakan, komisyonda da söyledi, dün yine söyledi, sadece güzellemeler yaptı.
Neydi bunun ölçüsü? Siz isterseniz rakamlara her türlü yalanı söyletebilirsiniz ama aynı zamanda rakamlar doğru işlendiğinde, doğru konduğunda en gerçekçi şeyler de söylerler. Bütün mesele anlayıştadır. İktidarın ne yapmak istediğiyle ilgilidir.
91 milyarlık bir destekleme bütçesi açıklandı. 2023’te 63 milyar olarak gerçekleşmesi bekleniyor destekleme bütçesi, tarımda 300 milyarın üzerinde toplam bir bütçe öngörüldü. Fakat bunun içinde Orman Bakanlığı’nın, Devlet Su İşleri’nin ve birçok kurumun kaynakları var, personel var, yatırımlar var ama asıl bizi ilgilendiren çiftçiye yapılan doğrudan destek miktarı. Bu bizim için temel bir kriterdir. Çünkü yaşadığımız gıda enflasyonundan tutun da halkımızın yeterli dengeli ve sağlıklı beslenebilmesi için bu desteklemelerin çiftçinin üretimini, sağlıklı dengeli ve yeterli inşa etmesini sağlayacak miktarda ve düzende olması lazım.
Sadece 1-2 örnekle bunu paylaşmak isterim. Daha sonra da Bakan’ın bu bütçesi ile ilgili sorularımı yönelteceğim kendilerine. Türkiye, 2023 yılında Cumhuriyet tarihinin en fazla ithalatını yapan ülke konumunda olacak. Kendi rekorlarına yeni bir rekor eklemiş olacak!.
AKP ve Saray iktidarının bu ülkeye dayattığı tarım politikalarının özü tam da budur. Bunlarla ilgili, Bakan’ın söylediklerini, ki Bakan, Tarım Bakanı ya da bakanlarının birçoğu tarım kökenli değil de zaten bu Bakan da değil kendisi iktisatçı ve maliyeci… Bakanlıkta Bakan yardımcılığı yaptı. Şimdi geldi, ona diyecek hiçbir sözüm yok. En baştan söyledim, çünkü bütçe onun hazırladığı bir bütçe değildi. Onun iradesi değildi. Onun ortaya koyabileceği, müdahale edeceği bir alan değildi. Mehmet Şimşek’in uyguladığı ekonomik programın bir parçasıydı ve burada herkes kendine düşen payı aldı. En büyük payı da göreceksiniz ki faiz almış olacak.
Buradan Bakana sorularımızı soruyoruz. “Her şey yolunda” diyor. “Şu kadar ihracat şu kadar ithalat yapıldı” diyor. “İhracatçı bir ülkeyiz tarımda” diyor. Bilin, tarımda kesinlikle ithalatçıyız. Buğday, arpa, mısır, pamuk gibi soya kuru fasulye, nohut yani tarlada üretip sattığımız ürünlerde ya da tükettiğimiz ürünlerde açık bir şekilde ithalatçıyız. Açık net bir şekilde ithalatçıyız. Sadece sebze ve meyve ihracatıyla ne yazık ki bu ithalat ihracat açığını kapatamıyoruz. Kaldı ki bu yıl narenciyenin dalında kalması, dalındantoplanmaması bile yaşadığımız bu ithalat-ihracat dengesi açısından çok önemli. Çiftçinin mağduriyeti zaten bir tarafta ağır bir sorun olarak durmaktadır.
Dolayısıyla Türkiye tarımsal ham madde açısından, tarlada ürettiğimiz ürünler açısından, doğrudan çok açık ve net bir şekilde ithalatçıdır. Sadece böyle olsa ne? İktidar diyor ki “ihracatçıyız”. Neyi katıyor, çikolatayı katıyor, bisküviyi katıyor, unu katıyor, irmiği katıyor. Ben tarlamda irmik yetiştirmiyorum, mesela ben tarlamda un yetiştirmiyorum. Ben tarlamda çikolata yetiştirmiyorum. Evet, bunlar tarım sanayine giriyor. O zaman dönüp başka bir yerden bakmak lazım, gıda sanayine giriyor, başka bir yerden bakalım.
Peki mazotu biz nereden alıyoruz, dışarıdan. Bunu söylüyor mu iktidar, söylemiyor. Peki biz tarım ilaçlarını kendimiz mi üretiyoruz? Hayır. Bunu da söylemiyor. Peki tohum ithalatını söylüyorlar mı? Hayır.
Enerji hayır, elektrik enerjisi, gübre hayır! Eğer tarım ithalatı ve ihracatını tarlada, bahçede, çiftçinin alın teriyle ürettiği ürünler açısından bakarsak açık bir şekilde ithalatçıyız.
Gıda sanayini karıştırırlarsa o zaman hemen gıda sanayinde kullanılan ürünlerin yanında o zaman tarımsal üretimde kullanılan mazotuydu, gübresiydi, ilacıydı, tohumuydu bütün bu geliri de kullanmak lazım. O zaman çok daha fazla. Maalesef ithalatçıyız. Yani bakan nereden tutarsa tutsun, hangi değişik modellemelerle ithalat ve ihracat dengesini kurmaya çalışırsa çalışsın rakamlara ısrarla yalan söyletebilir ama rakamlar doğru yerine konduğunda, TUİK’in rakamlarıyla bile bizim açık bir şekilde ithalatçı olduğumuz net bir şekilde görülür.
Bu bütçe üretimden tamamen uzaklaşmayı, tamamen tüketimi önceleyen bir bütçedir. Bu bütçe “üretmeyin, ithal edin” bütçesidir ve bütünüyle bu bütçeye 86 milyon insanın yoksulluk, açlık ve ekmeğe muhtaç bütçesidir. Bu bütçe ve bu sistem elbette sürdürülebilir değildir. Ama bütün bunların başında temel sorun, Saray ve AKP iktidarıdır. AKP ve Saray iktidarını göndermediğimiz sürece, bu düzen devam edecektir ve bu düzende ezilenler olacaktır. Onlara “Bu dünyada şükredin. Öbür tarafta cennete göndereceğiz” politikası dayatılmaktadır ama birileri de Medine hurması, manda yoğurdu, kestane balı ve yulaf ezmesi ile yaşamlarınadevam etmektedir. Bunlar bir eli yağda bir eli balda hayatlarını sürdürmektedir.”
Ekonomi
BURSA TİCARET BORSASI’NDAN 100. YILDA TARİHİ BAŞARI
Bursa Ticaret Borsası, 2024 yılında kaydettiği işlem hacmiyle büyüme trendini sürdürdü. Bir önceki yıla göre yüzde 42 oranında artışla 46,5 milyar liralık işlem hacmine ulaşan Bursa TB, bölge ekonomisine sağladığı katkıyı bir kez daha gözler önüne serdi.
Bursa Ticaret Borsası (BTB), 100 yıllık köklü geçmişiyle bölgesel ve ulusal ticaretin en önemli aktörlerinden biri olmaya devam ediyor. 2024 yılına ait tescil işlem hacmi verilerini açıklayan Bursa Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Özer Matlı, bir önceki yıla göre yüzde 42’lik bir artışla 46 milyar 531 milyon TL’lik işlem hacmine ulaşıldığını belirtti. Bursa Ticaret Borsası’nın 100. yılında elde edilen başarıya dikkat çeken Başkan Matlı, Borsa’nın yalnızca bölge ekonomisinin değil, aynı zamanda Türkiye genelindeki tarımsal ticaretin de önemli bir destekçisi olduğunu ifade etti.
“Zeytin 14 milyar TL ile işlem hacminde lider”
Bursa’nın tarımsal üretimdeki stratejik önemine vurgu yapan Başkan Matlı, Borsa kotasyonuna tabi ürünler arasında en çok işlem gören ürünleri de açıkladı. 2024 yılında tescil işlem hacminde ilk sırayı 14 milyar 163 milyon lira ile zeytinin aldığını kaydeden Başkan Matlı, zeytini 8 milyar 677 milyon lira ile yaş sebze-meyve, 4 milyar 546 milyon lira ile et, 4 milyar 488 milyon lira ile canlı hayvan ve 2 milyar 596 milyon lira ile mısırın izlediğini ifade etti. Bu ürünlerin Bursa tarım üretiminin temel taşları olduğunu vurgulayan Özer Matlı, “Borsa olarak üyelerimizin ticari faaliyetlerine katkı sunmak, üreticilerimizin emeğini değerli kılmak ve ticaret hacmini artırmak adına sürekli çalışıyoruz. 2024 yılı verileri, bu çabalarımızın karşılığını aldığımızı gösteriyor.” diye konuştu.
BTB, TÜRİB ile tarımda dijitalleşmeye öncülük ediyor
Bursa Ticaret Borsası’nın A Grubu büyük hissedarı olduğu Türkiye Ürün İhtisas Borsası (TÜRİB) Elektronik Ürün Senetleri (ELÜS) Piyasası’ndaki gelişmelere de değinen Özer Matlı, 2024 yılı boyunca TÜRİB’de toplam 1 milyar 204 milyon TL’lik işlem hacmi gerçekleştirdiklerini belirtti. Ayrıca, Bursa TB acente kaydındaki yatırımcı sayısının yüzde 13 arttığını ifade eden Matlı, “TÜRİB üzerinden yapılan işlemlerde özellikle mısır, arpa, buğday ve zeytin gibi stratejik ürünler öne çıktı. ELÜS piyasası, tarım ticaretinin modernleşmesine ve dijitalleşmesine önemli katkılar sunuyor. Bursa olarak bu platformun aktif bir parçası olmaktan mutluluk duyuyoruz.” dedi.
“100 yıllık başarılarla geleceğe güvenle yürüyoruz”
Bursa Ticaret Borsası’nın 100. yılında elde edilen başarıların ayrı bir anlam taşıdığını belirten Başkan Özer Matlı, “Borsamız, 100 yıllık tarihi boyunca üyelerimizin ticaretine rehberlik etmiş, bölgesel kalkınmada öncü bir rol üstlenmiştir. Bugün, bu köklü geçmişin bize verdiği güçle, tarım ve hayvancılık sektörlerindeki ticaretin geleceğine yön vermeye devam ediyoruz. Bu başarılar, hep birlikte daha güçlü yarınlara yürüme kararlılığımızın bir ifadesidir” dedi. 2025 yılına yönelik hedeflerini de açıklayan Matlı, “Bursa Ticaret Borsası olarak, üyelerimize daha geniş olanaklar sunmak ve işlem hacmimizi daha da artırmak için çalışmayı sürdüreceğiz. Bursa’nın tarım ve ticaretteki lider rolünü pekiştirecek projelerle, ülkemizin ekonomisine daha büyük katkılar sağlamayı hedefliyoruz. Başarımıza katkı sunan tüm üyelerimize ve paydaşlarımıza teşekkür ediyorum.” ifadelerini kullandı.
BTB’de en çok işlem gören 5 ürün
Zeytin: 14.163.000.000 TL
Yaş sebze meyve: 8.677.000.000 TL
Et: 4.546.000.000 TL
Canlı hayvan: 4.488.000.000 TL
Mısır: 2.596.000.000 TL
Bursa Bölge
PALANDÖKEN: “ESNAF YENİDEN SAĞLIKTAN FAYDALANACAK”
Prim borcu olanların sağlıktan faydalanma hakkının yılsonuna kadar uzatılmasının sevindirici olduğunu dile getiren TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Bağ-Kur’luların borcu olsa dahi sağlıktan yararlanmasının önü açıldı. Başta Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan’a ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’a teşekkür ediyoruz. Çünkü insanlar borçlarını ödediklerinde bu sağlık primlerini ceza olarak yatırmak zorunda kalıyorlardı. Ancak 31 Aralık 2025’e kadar uzatılması, hem esnafın hem de Bağ-Kur’lu tüm çalışanların sağlık hizmetlerinden yararlanmasının önünü açtı. Bu, konfederasyonumuzun teklifleri arasında yer alıyordu ve bununla birlikte, 6 Şubat depreminde büyük maddi zarar ve can kaybı yaşayan illerimizde mücbir sebep süreci Mayıs ayına kadar uzatıldı. Bizim talebimiz, ancak yıl sonuna kadar toparlanabileceği yönündeydi, çünkü insanlar hem canlarını hem de mallarını kaybettiler; ancak 6 aylık bir süre uzatımı yapılmış oldu. Bu konuda emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz” dedi.
Tedavi olabilen Bağ-kurlu esnafın ilaç alabilmesinin de önünün açılması gerektiğini ifade eden Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Zaten Bağ-Kur’lu çalışanların veya esnafın bu konudaki mağduriyeti giderilmiş oldu. Bugüne kadar, bir aydır sağlık hizmetinden yoksun bırakılmanın ne kadar zor olduğunu ilk etapta görmüş olduk ve borçlarını yatırmak suretiyle normal ödeme sisteminin gelişmesine katkı sağlayacaklar. Ben, Esnaf Sanatkarlar Konfederasyonu olarak, iki talebimizin de hayata geçirilmesini çok önemli buluyorum. Tabi ilerleyen zamanlarda, tedavi süreçlerinde ilaçlarını alabilirlerse daha da rahat edecekler, çünkü sağlık hizmeti ihmal edilmiyor ancak oldukça masraflı bir süreç. Devletin bunu karşılaması yatmayan primlerden dolayı sıkıntı yaratabiliyor, ama neticede insanlar borçlarını ödeyecekler ve alınan hizmetin bedeli de sağlıklı bir çalışma modeliyle daha faydalı bir kazanca dönüşecek. Bu konuda hem Sayın Cumhurbaşkanımıza hem de Çalışma Bakanımıza ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.” diye konuştu.
Bursa Bölge
“AKP VE SARAY TÜRKİYE’NİN SOSYAL KISIRLIK SEBEBİDİR”
CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, iktidarın 2024 yılında üretimdeki açıkları ithalatla kapatmaya çalıştığını belirterek, tarım alalarının talana açıldığı, çiftçinin maliyetler altında ezildiği, küçük esnafın kepenk kapattığı bir ülkede refah içinde yaşayan bir halktan söz edilemeyeceğini söyledi. Sarıbal; “Bir ülkede faşizm varsa orada ekmek kavgası vardır. Çünkü faşizm, üretimin köklerini kurutur, sosyal adaleti yok eder. AKP ve Saray, bir halk sağlığı sorunudur diyorduk, AKP ve Saray bu ülkenin sosyal kısırlık sebebidir.” dedi.
CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, 2024 yılı tarımsal üretim ve ithalat verilerini değerlendirdi. AKP İktidarının tarımda uyguladığı politikalarla, üretmeyi ithal etmekten daha pahalı hale getirdiğini vurgulayan Milletvekili Sarıbal, ithalata bağımlılığın yalnızca gıda maddeleriyle sınırlı olmadığını; tohum, gübre, tarım ilaçları ve mazot gibi girdilerde de büyük ölçüde dışa bağımlılığın söz konusu olduğunu söyledi. Tarım alalarının talana açıldığı, çiftçinin maliyetler altında ezildiği, küçük esnafın kepenk kapattığı bir ülkede ne adil bir gelecekten ne de refah içinde yaşayan bir halktan söz edilebileceğini kaydeden Sarıbal, “Bir ülkede faşizm varsa orada hürriyet kavgası vardır, adalet kavgası vardır. Faşizm varsa orada ekmek kavgası vardır. Çünkü faşizm, üretimin köklerini kurutur, sosyal adaleti yok eder. Bir ülkenin toprağı, işçisi, üretimi özgür olmazsa ne emeğin bereketi kalır ne de ekmeğin tadı. Faşizm, yalnızca insanlar üzerinde baskı kurmaz; aynı zamanda tarladan sofraya uzanan üretim zincirini kırar, bereketi yok eder. 2025’i aile yılı ilan eden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın müjdesi 3 çocuk çıktı! Bugün Türkiye’de milyonlarca genç, bırakın çocuk sahibi olmayı, maddi yetersizlikler yüzünden evlenemiyor. Ülkemizin doğurganlık oranı neden 1,5’e düştü sanıyorsunuz? Sağlık sisteminde yaşanan aksaklıklar, sosyal güvence eksikliği ve artan yoksulluk, gençlerin çocuk sahibi olmasını bir kenara bırakın, sağlıklı bir yaşam sürmesine bile engel oluyor. AKP ve Saray, bir halk sağlığı sorunudur diyorduk, AKP ve Saray bu ülkenin sosyal kısırlık sebebidir. Çözüm popülist müjdelerde değil, gerçekçi bir kalkınma ve sosyal adalet politikasındadır.” diye konuştu.
“İktidar 2024’te de üretimdeki açığı ithalatla kapattı”
Milletvekili Sarıbal, iklim değişikliği, maliyet artışları ve çiftçinin ekonomik durumunun bozulması nedeniyle buğday üretiminin 22 milyon tondan 20.8 milyon tona, arpa üretiminin 9.2 milyon tondan 8.1 milyon tona, mısır üretiminin 9 milyon tondan 8.1 milyon tona gerilediğini açıkladı. AKP’nin hububat, baklagiller ve yağlı tohumlar öncelikli olacak şekilde yurt içi yeterlilik oranının yüzde 100’ün üzerinde tutulacağına dair vaadinin havada kaldığını belirten Sarıbal, “Yurt içi üretimin yurt içi talebi karşılama derecesi arpada yüzde 90, ekmeklik buğday, mısır ve kırmızı mercimekte yüzde 86, pirinçte 74, yeşil mercimekte yüzde 60, ayçiçeğinde yüzde 51, soyada ise yüzde 5 civarında. Hububat üretimi 3.2 milyon ton geriledi. 2024 yılında da üretimdeki açıklar ithalatla kapatılmaya çalışıldı. Patates üretimi bir önceki yıla göre yüzde 21.1, kuru baklagiller yüzde 2.8, yağlı tohumlar ise yüzde 2.6 oranında arttı. Buna karşılık şeker pancarı üretimi 25.3 milyon tondan 23 milyon tona düştü. 2023 yılında narenciyede üretim bir önceki yıla göre ortalama yüzde 67 oranında artarak 4.7 milyon tondan 7.9 milyon tona yükselmiş; artış oranı portakalda yüzde 75’i, limonda ise yüzde 76’yı bulmuştu. Özellikle erkenci limon ve mandalinada yaşanan pazarlama sorunları bu ürünlerin üçte birinin dalda kalmasına, hatta ağaçların sökülmesine yol açmıştı. Bu yıl üretim mandalinada yüzde 32.7, portakalda yüzde 30.3, limonda yüzde 25.6 oranında azaldı. Üretimi azalan bir başka meyve olan şeftali ise 1.1 milyon tondan 822 bin tona geriledi. 2024 zeytinde var yılı; üretim 1.5 milyon tondan 3.7 milyon tona yükseldi. Ancak önceki yıl narenciyede olduğu gibi bu yıl da zeytinde pazarlama sorunları öne çıkacak. Tariş henüz yağlık zeytin alım fiyatını açıklamadı. Marmarabirlik ise enflasyonun yüzde 50’leri bulduğu bir dönemde sofralık zeytine en fazla yüzde 13.6 zam vererek üreticileri mağdur etti.” ifadelerini kullandı.
Hububat ve yağlı tohum türevleri ithalatı 7.5 milyar dolar
2024 yılında buğday ve yağlı tohumlar türevleri için ödenen bedelin 7.5 milyar dolara ulaştığını kaydeden Sarıbal, 2023 yılında 11.9 milyon ton gibi çok yüksek bir buğday ithalatı yapılınca, 2024 yılında ithalat yasakları ile buğday ithalatının neredeyse yarı yarıya düştüğünü hatırlattı.
Milletvekili Sarıbal, “İç fındık ihracatında yüzde 56.7’lik bir artış yaşandı. Toplam ihracat geliri 1.3 milyar doları aştı. Ekmeklik buğday ithalatında uygulanan kısıtlamalar nedeniyle buğday unu ihracatı yüzde 20 oranında azaldı. Toplam ihracat geliri 1 milyar dolar oldu. Ayçiçeği yağı ihracatında da yüzde 6.7’lik bir düşüş yaşandı. Toplam ihracat geliri 813 milyon dolar olarak kaydedildi. Bu veriler, Türkiye’nin tarım ve gıda ürünleri ihracatında hem fırsatlar hem de bazı ürünlerdeki zorlukları yansıtıyor. Buna karşılık en fazla ithal edilen ürünlerden soya fasulyesi 1.6 milyar dolar, pamuk 1.4 milyar dolar, buğday 1.3 milyar dolar ve ayçiçeği yağı 1.2 milyar dolar olarak sıralandı. 2024 yılında da uluslararası piyasalarda tarım ürünleri fiyatlarının gerilemeye devam etmesi, gümrük vergilerinin düşürülmesi veya sıfırlanması ve alım fiyatlarının düşük tutulması nedeniyle ürünlerini değerinde satamayan çiftçiler giderek yoksullaşıp tarımı terk etmeye devam etti. Bunun gıda güvencesi ve gıda enflasyonu açısından büyük bir tehlike yarattığı Saray iktidarının umurunda değil.” diye konuştu.
-
Bursa Bölge5 yıl ago
“Türkiye, Doğu Türkistan’a sahip çıkmalıdır”
-
Ekonomi5 yıl ago
Sütaş’tan “Tereyağı” açıklaması
-
Genel3 hafta ago
KARACABEY BELEDİYESİ’NDE GÖREV DEĞİŞİKLİKLERİ
-
Bursa Bölge3 hafta ago
İŞİTME HASTALARI İÇİN YENİ HİZMET DEVREYE GİRDİ
-
Bursa Bölge4 hafta ago
KARACABEY AK PARTİ BURSA’DA YER BULAMADI
-
Bursa Bölge3 hafta ago
BÜYÜKŞEHİR’DEN YILIN SON VE İLK BEBEKLERİNE ZİYARET
-
Bursa Bölge4 hafta ago
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN BURSA’DAN SESLENDİ: ASGARİ ÜCRETİN ARKASINDA DURDU BOYKOT ÇAĞRISI YAPTI
-
Bursa Bölge1 yıl ago
“BÜYÜK BİR SİSMİK TEHLİKE ALTINDAYIZ!”
Warning: Undefined variable $user_ID in /home/u2093656/public_html/wp-content/themes/zox-news/comments.php on line 49
You must be logged in to post a comment Login