Babacan, depremzede vatandaşların sorularını iktidara yöneltti: Gecikme ve yetersizlik sebebiyle kaç kişi hayatını kaybetti? Madenciler arama kurtarma çalışmalarına niçin geç dahil edildi? İmar aflarından yararlanarak Yapı Kayıt Belgesi alan kaç yapı yıkıldı? AFAD lojistik depolarında kaç çadır vardı? Ulusal Deprem Stratejisi Eylem Planı’na ne oldu? 2019’daki tatbikatın raporu nerede?
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Gaziantep’te düzenlediği basın toplantısında 6 Şubat’ta on şehirde büyük yıkıma yol açan depreme ilişkin sorular sordu. Vatandaşların afet yönetimiyle ilgili merak ettiği soruları iktidara yönelten Babacan, “Gün, bu soruları sorma zamanıdır. Gün, şeffaf şekilde sorularla yüzleşme zamanıdır. Gün, vatandaşımıza gerçekte ne olduğunu anlatma zamanıdır.” dedi.
Depreme hazırlık senaryolarını, raporları, eylem planlarını, depremden sonra arama kurtarma ve yardımlaşma çalışmalarındaki gecikmeyi masaya yatıran Babacan şöyle konuştu: “Baştan söyleyeyim. “Ali Babacan Gaziantep’te bir basın toplantısı yapmış, haberimiz yok” demesinler. İki saatlik televizyon programında kullandığım tek bir kelimeyi takip edip ağzına dolayan bir hükümet var. Bilmedik, duymadık falan yok. Vatandaşımız bu soruların cevabını bekliyor.
‘Kurumlar niçin gecikti? Böyle bir afete karşı gerçekten hazır mıydı?’
AFAD’ın çok önceden hazırladığı bir Müdahale Planı vardı. Arama-kurtarma, sağlık, yangın, güvenlik, trafik, haberleşme, enerji, tahliye, ulaşım, beslenme, barınma hizmetlerinden sorumlu kurumlarımızın hazır olması ve derhal müdahale etmesi gerekiyordu. Bu kurumlar ne zaman harekete geçtiler? Niçin geciktiler? Kurumlarımız böyle bir afete karşı gerçekten hazır mıydı? Yoksa bu hazırlıklar kâğıt üzerinde kalan bir egzersizden mi ibaretti? AFAD eskiden Başbakanlığa bağlı bir kurumdu. Diğer bakanlıklar arasında koordinasyon yapma gücü ve pozisyonu vardı. Daha sonra bir bakanlık altında sıradan hale getirildi. AFAD uzmanlarıyla karar vericiler arasına uzun mesafeler konuldu. Sistem değişikliğiyle, tüm koordinasyon Beştepe’de toplandı. Soruyorum: Pek çok kurumu sıradanlaştırsan, Beştepe dışındaki her kurumu önemsizleştiren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi AFAD’ı zayıflatmış mıdır? Kurumun koordinasyon kabiliyetini yok mu etmiştir?
AFAD, 2012-2023 yıllarını kapsayan Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı hazırlamıştı. Bu plan o günkü Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe girdi. Bu planın uygulamasının 2023 yılında tamamlanması hedefleniyordu. Bu eylem planına ne oldu? Bu planda yer alan çalışmaların ne kadarı hayata geçti?
‘2017 yılında tamamlanmış olması gereken hedefe ne oldu?’
Başta okul ve hastaneler olmak üzere, Türkiye’deki bina envanteri çıkarılacak ve mevcut yapılar hasar görebilirlikleri ve riskleri esas alınarak gruplandırılacaktı. 2017 yılında tamamlanmış olması gereken bu hedefe ne oldu? Özellikle deprem yaşadığımız 10 ilimizde kamu binalarının hasar görebilirlikleri ve riskleri belirlendi mi? Belirlendiyse gereği olarak ne yapıldı? Ya da bu çalışma hangi illerde tamamlandı? Okul, yurt ve hastanelerin hangi ilimizde ne kadarı tarandı? Okul, yurt ve hastanelerden hangileri hakkında yıkım, güçlendirme veya kullanım kararı verildi? Bunların ne kadarı yıkıldı? Güçlendirilecekse, projeleri yapıldı mı?
AFAD’ın 2022 Performans Programı kitapçığında ‘1789 arama kurtarma personelimiz var’ diyor. Soruyorum: Kamu, özel kuruluşlar, askeri ve sivil kuruluşlar, belediyeler, itfaiye gibi kurumların bünyelerinde bulundurdukları toplam arama kurtarma personeli sayısı kaçtır? Bunun envanteri afet öncesinde AFAD’da var mıydı? Afete müdahale edebilecek arama kurtarma personel sayısı yeterli mi görüldü yoksa yetersiz olduğu öngörülmesine rağmen takviye edilmedi mi?
‘Kaç canımızı kaybedeceğimizi tahmin etmiştiniz?’
2019 tatbikatına göre kaç binanın yıkılacağını öngörmüştünüz? Kaç canımızı kaybedeceğimizi tahmin etmiştiniz? Yine bu tatbikata göre kaç arama kurtarma personeline, kaç adet çadır ve battaniyeye ihtiyaç olacağı hesaplanmıştı? Ulaşımdaki aksamalar nasıl giderilecekti? Kesintisiz haberleşmeyi nasıl sağlayacaktınız? 2019’daki tatbikatın ardından ne yaptınız? Ayrıca, Kahramanmaraş’ta 6 ay evvel başta İl Başkanımız olmak üzere, sivil toplum kuruluşları ve diğer siyasi partilerin il başkanları deprem uyarıları yaptı. Bu uyarılara cevap verildi mi? Bu uyarılar dikkate alındı mı?
‘Asker ve polislerimizin neden ilk anda kurtarma çalışmalarına katılmaları sağlanmadı?’
Askeri kuruluşlar ve emniyet mensupları arama kurtarma faaliyetlerinde planlama kapsamına alındılar mı? Kurumlar arasında böyle bir protokol var mıydı? Özellikle asker ve polislerimizin, aldıkları eğitim gereği, derhal müdahale etmeleri mümkünken, neden afetin olduğu ilk anda kurtarma çalışmalarına katılmaları sağlanmadı, sağlanamadı? Gittiğim 10 şehirde de duyduğum cümle: ‘İlk 48 saat kimse bize yardım etmedi’. Kahir ekseriyeti. Neden o ilk 48 saatte sistem adeta felç oldu? Niye işler yürümedi? Bölgeyi incelediğimizde ve vatandaşlarımız ile konuştuğumuzda birçok aksayan hizmet olduğuna tanık olduk. Ama bunlardan en önemlisi arama kurtarma faaliyetleriydi. İlk günlerde enkazın çok küçük bir bölümüne müdahale edilebildiğini gördük. İlk 48 saatte ve ilk 72 saatte, toplam kaç enkaza kurtarma amacıyla müdahale edildi?
‘Hangi enkaza müdahale edileceği nasıl belirlendi?’
Hangi enkaza müdahale edileceği ya da hangi enkaza müdahale edilmeyeceği nasıl belirlendi? AFAD buradaki koordinasyon görevini nasıl yaptı? Yeterli sayıda olmayan arama kurtarma personeli ile enkaza müdahale ederken önceliklendirme nasıl yapıldı? Kuralı var mıydı? Sahadaki arama kurtarma ekiplerinin takibi neden sağlanamadı? AFAD dışından arama kurtarmalara dahil olan yerli ve yabancı ekipler AFAD ile neden uyumlu bir saha çalışması yürütemedi? Gönüllülerin koordinasyonu niçin gecikti? AFAD’ın irtibatta olduğu gönüllülerin sayısı yeterli miydi? Bu gönüllü vatandaşlarımıza gerekli arama kurtarma ve yardım dağıtım eğitimi verilmiş miydi?
Arama kurtarmada hayati öneme sahip ses dinleme ve termal kamera gibi cihazların AFAD envanterinde olup olmadığını vatandaşımız merak ediyor. Çok önemli cihaz; betonun arkasını gösteriyor. Bunlardan AFAD envanterinde var mıydı? Kaç adet vardı? Bunlar öyle büyük bütçe isteyen şeyler değil. Devlet bütçesinin yanında bunlar hava cıva.
Devletin elinde uçak ve helikopterin yanı sıra insansız hava araçları var. Tüm bu araçların koordinasyonu ile havanın aydınlanmasıyla beraber derhal yıkılan konutlar, yollar, köprüler tespit edilebilir. Teröristlerin bütün hareketleri an an izlenebiliyor. Daha sonra ‘İHA’larla tespit ettik’ dediler. Yıkımın tespiti ile yardımlar hemen yönlendirilebilecekken ve AFAD kanun gereği bu yetkiye sahipken ilk günlerde bu yönlendirme neden yapılamadı? Talimat mı beklendi? Kimden talimat beklendi?
‘Vinç ve iş makineleri niçin derhal seferber edilmedi?’
Enkaz kaldırma çalışmaları için vinç ve iş makinelerine ihtiyaç var. Bu araçlar niçin derhal seferber edilmedi? Bu araçlar şehirlerin girişindeki parklarda dururken ilk 1 gün, 2 gün çoğu şehirde niye vinçler, kepçeler, dozerler harekete geçmedi? Kimden talimat beklendi? Belki de en önemli soru: Arama kurtarma faaliyetlerindeki gecikme ve yetersizlik nedeniyle kaç vatandaşımız hayatını kaybetti?
Afet ve acil durumun tümüyle yönetilmesi açısından haberleşme sistemlerinin daima faal olması hayati önem taşıyor. Bazı bölgelerde haberleşme sistemi niçin çöktü? Neden iletişim kurulamadı? Hatay’da telefonlar 6 gün boyunca neredeyse tamamen kesikti. AFAD’ın bu konuda hiç hazırlığı yok muydu? Bırakın AFAD’ı, Silahlı Kuvvetleri’mizin Allah korusun acil bir askeri operasyon, savaş olur… Cep telefonu sistemine bağlı bir iletişim düşünebilir misiniz? Silahlı Kuvvetleri’mizin böyle bir kapasitesi olmadığına inanmıyorum. Mutlaka vardır. Devreye sokuldu mu?
Afet bölgesinde, 2018’deki imar aflarından yararlanarak Yapı Kayıt Belgesi alan yaklaşık 300 bin yapı var. Bu yapıların ne kadarı depremde yıkıldı? İmar barışına giren yapılar kayıtta, yıkılan binalar da… Karşılaştırın, bakalım ne kadar örtüşüyor. 1. derece deprem bölgesi olduğu bilinen bu bölgede, binaların imar barışından faydalanabilmesi için depreme dayanıklılık raporu istendi mi? İstenmediyse niçin istenmedi?
‘Sorumluluk sadece müteahhitlerde miydi?’
Yaşanan gerçekten ‘asrın felaketi’ ise, ‘Asrın felaketi, tabii ki yıkım olacak’ diyorsak, o zaman niçin müteahhitlerle ilgili hızla bir yargı süreci başlatıldı? Sorumluluk sadece müteahhitlerde miydi? Müteahhitleri denetleme görevini yürütenlerin sorumluluğu yok muydu? Savcılıklar niçin sadece bu binaların müteahhitleriyle ilgili işlem başlatıyor da asıl bu binaları denetlemekle görevli olanlar hakkında bir süreç başlatmadı? Depremde yıkılan binaların enkazından bilirkişi eşliğinde örnekler alınmadan, neden enkaz toplama işlemine girişildi? Yıkılan her bir binanın analizi yapılacak mı? Nasıl yapılacak? Yaşanan can kayıpları ve ardından mali zararlar için adli ve idari soruşturmalar yürütülecek mi? İhmallerin tespiti hâlinde olası kast veya bilinçli taksir ile insan öldürmekten davalar açılacak mı?
‘Hasar tespit çalışması ne kadar sürecek?’
İlgili bakanlıkta, yapıların hasar derecesiyle ilgili rapor hazırlayan uzman personelin sayısı yeterli midir? İzmir depreminde çok daha az sayıda bina hasar görmesine rağmen haftalar süren bu hasar tespit çalışması bu depremde ne kadar sürecektir? Bu konuda meslek örgütlerinin birikiminden ve uzman personelinden istifade etmeyi düşünüyor musunuz? Deprem sonrası afet bölgesinden tahliyeler için deprem öncesinden planlamalar yapılmış mıydı? Eğer yapıldıysa, bu tahliye planları niçin zorlaştı? Deprem sonrası yaşanan iç göç için, göç alan şehirlerimizde bir planlama ve yönlendirme var mı? Afet bölgesinde yaşanan deprem ile birlikte işyeri zarar gören esnaf, sanayi kuruluşları ve serbest çalışanlar için gerekli planlamalar yapıldı mı?
‘Depremde kaç hastane yıkıldı?’
Afet nedeniyle kaç hastanenin yıkıldığı halen açıklanmadı. Bizim bildiğimiz, İskenderun Devlet Hastanesi’nin A Bloğu, Hatay’da iki devlet hastanesi ve birçok özel hastane yıkılmış veya kalıcı zarar görmüştür. Depremde yıkılan hastane sayısı kaçtır? Bu hastaneler neden yıkılmıştır? Deprem riskine dair bilgiye rağmen hastaneler neden depreme karşı güçlendirilmemiştir? AFAD ve diğer kurumlar bünyesinde toplanan bağış ve yardımlardan, nerelere ne kadar harcama yapıldığı ve yapılacağı kamuoyuna şeffaf bir şekilde açıklanacak mı?
‘Devlet niye var?’
Devlet niye var? Yaşatmak için var. Devlet her bir vatandaşımızın yaşaması için var. Devlet tüm bu yıkımlara mâni olmak için var. Vatandaşımız, oturduğu binaya ‘afete dayanaklı’ diye ruhsat veren, oturma izni veren kamu kurumuna güvensin diye devlet var. Bina yıkıldıktan sonra, hemen arama-kurtarma ekibi oraya ulaşsın diye devlet var. Yakınının acısını bile yaşayamadan, tek tek onların toprağını kendisi kazıp kendisi gömmesin diye devlet var. Sayın Erdoğan’ın ve küçük ortaklarının sebep olduğu bu devlet yönetme anlayışını reddediyoruz. Yaşamı tanımayan, vatandaşının canını enkaz altında kendi kaderine terk eden bu anlayışı reddediyoruz. Bu karda kışta yerle bir olmuş şehirlere gerekli araçları gönderemeyen bu anlayışı reddediyoruz. Yerin altında kalanlara, yakınlarının duası dışında hiçbir şey bırakmayan bu anlayışı reddediyoruz. Biz yaşatan devlet, milletine hizmetkar devlet istiyoruz. Rahmetli Erbakan’ın tabiriyle garson devlet istiyoruz.”