Mustafa Arı
2019 yılı Mevlid-i Nebi’nin temasını Diyanet, “Peygamberimiz ve Aile” olarak belirledi. Peygamberimiz: “Müminlerin iman bakımından en mükemmel olanı, onların ahlak bakımından en güzel olanlarıdır, onların en hayırlıları da aile fertlerine karşı hayırla muamelede bulunanlarıdır.” diye buyurmuştur.
Aile kurumu önemlidir. Aile hayatını güzelleştiren insanın kendisidir.
Bugün boşanan aile sayısı, evlenenleri geçmiş durumdadır. Bu tehlikeyi önce devlet, sonra millet ve sonra da fert görmek ve tedbir almak zorundayız. Çünkü insanoğlunun cennetten dünyaya getirdiği tek kurum aile kurumudur. Aileyi cennete çevirmek de, cehennem yapmak da karı-kocanın elindedir. Aile kurumumuz, ölçeği vahiy ve sünnetten ve örfümüzden alınmalıdır.
Yirminci asırda evlenen gençlere kılavuz olacak bir evlilik okulumuz yok.
Aile Kurumu nasıl çalışır? Ailede huzur ve mutluluk nasıl temin edilir? Çocuk nasıl yetiştirilir? Sorularını karşılayacak azami 6 aylık bir eğitim şarttır.
Bunu yapmak da en başta Aile Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Belediyelerin sorumluluğu içinde olmalıdır.
Aile Bakanlığı, gençlerin evlenmeden önce eş adaylarının mutlaka bir eğitimden geçirilmesi için çalışmalar yapmalıdır. Verilecek konferanslarda ailede sevgi, saygı, sabır, sadakat ve samimiyet konuları işlenebilir. Neden? Çünkü evlenmeden önce gözü dört açmak. Evlendikten sonra ise, yarı yarıya kapatmak gerek.
Evliliğin gayesi, hayırlı evlatlar yetiştirmek, haramlardan korunmak, mesut olmak değil midir? Yetişen nesilleri beğenmiyorsak ki, beğenmiyoruz. O zaman ahlaklı, edepli ve başarılı beğenilecek nesiller yetiştirmeliyiz. Evliliğin esas gayesi de bu olmalıdır.
Mevlana demiş ki: “Karı ile Koca ayak ile ayakkabı gibidir. Ayakkabı sıkarsa hayat zehir olur.” der. Evlenmek, tıpkı namaz kılmak gibidir. Evlendikten sonra namaz gibi artık geriye dönüş yok.
Boşanmak, Allah’ın en kerih gördüğü helaldir. Geçinmenin en güzel yollarını arayıp, bulmak gerek. Ve sonuçta bir espri yapalım. “Deh deyince yürümezse at, bir bardak su vermezse avrat, bir de hayırsız çıkarsa evlat ve hayatını ederse berbat, o zaman senin cenaze evinde ne işin var? Senin evin zaten cenaze evine dönmüştür. Gir ağla. Çık ağla.”
Bir de tersini düşünürsek: “Deh deyince yürürse at, bir bardak su verirse avrat, hele bir de hayırlı çıkarsa evlat, o zaman senin düğün evinde ne işin var? Senin evin düğün evine dönmüştür. Gir oyna. Çık oyna.”
Rabbimiz Aile hayatımızı mutlu, huzurlu, daim eylesin.
ZİNA YAPANLAR
Zina; evlilik dışı cinsel ilişki anlamına gelmekte olup, dinen kesinlikle yasaklanmış büyük günahlardandır. Zina, İslam dininde en şiddetli bir şekilde yasaklanmıştır. Çünkü zina, sadece tarafları ve onların yakınlarını ilgilendiren şahsi bir suç değil, bütün toplumu ilgilendiren; toplumun temel taşını oluşturan aileyi kökünden sarsan, insanlardaki namus ve iffet duygusunu rencide eden, ahlaksızlığın yaygınlaşmasına neden olan sosyal bir suç, cinayettir.
“Zina’ya yaklaşmayın. Zira o, tam bir iğrençliktir, pek kötü bir yöneliştir.” (İsra süresi:32)
Zina; toplumun ana kurumu olan aile müessesesinin kutsiyetini zedeleyen, kurulmasını engelleyen, mutluluğunu gideren ve sonuç olarak da neslin bekasını tehdit eden bir haramdır.
“Zina yapan kişi tövbe ederse af olur mu?” diye soracak olursanız. Bir daha yapmamak şartıyla Allah’ın tövbesini af etmediği tek günah, kendisine eş koşmaktır. Onun dışında kalan günahlardan tövbe ettiği takdirde yüce Allah isterse o tövbeyi kabul ediyor.
Zinanın zararları çoktur. Bir hadis-i şerif meali şöyledir: “Zinanın dünyada üç zararı vardır;
1- Güzelliği ve parlaklığı giderir, 2- Fakirliğe yol açar, 3- Ömrün kısalmasına sebep olur.
Ahiretteki üç zararı ise; 1- Allah gazap eder. 2- Sorgu suali, hesabı çetin geçer. 3- Cehennem ateşinde azap çekmeye sebep olur.
Gözlerin zinası harama bakmak, kulakların zinası müstehcen söz dinlemek, dilin zinası fuhuş konuşmak, ellerin zinası namahremi tutmak, ayakların zinası günah olan yerlere gitmektir.
Zina yapanın başına 6 şey gelir. Bu hastalıklar o kişide mutlaka görülür. Bunlardan üçü dünyada, üçü de ahrette…
Dünyada başına gelenler;
1- Yüzünün nuru gider. Yüzünden nerdeyse anlaşılacak hale gelir. Allah’ın verdiği o güzellik ve nur artık görünmez olur.
2- Fakirlik getirir. Geçimini bozar, huzurunu bozar, ömrünün bereketini giderir. Dünyadan nasıl gittiğinin farkında bile olmazsın.
3- Allah’ın rahmeti, şefaati gider. Rabbimiz lanetlediği için ömrü kısalır, yani bereketsiz hale gelir.
Ahirette başına gelecekler ise;
1- Allah’ın gazabı ile karşılaşır. Kabirden kalkıp mahşer meydanına giderken Allah’ın gazabı ile karşılaşır.
2- Cehennemde kalmayı gerektirir. Cehennemde büyük azaplara sebep olur.
3- Kötü bir şekilde hesaba çekilir. Ahiretin o çetin gününde yaptığı bu günahın cezasının hesabı çok çetin sorulur.
Allah cümlemizi zinadan uzak duranlardan eylesin.