ŞÜKRİYE AYDIN
Bugün radyoda arabesk bir müziğe denk geldim. Gülümsedim… Acıların çocuğu modundaki şarkılar beni hep güldürmüştür. Yanlış anlaşılmasın bazı arabesk şarkıları severim ama dozu demogojiye aşırı kaymış eski Türk filmleri tadındaki arabesk şarkılar gülümsetir beni.
Kız kardeşimle eski Türk filmlerini bizi biraz neşelendirmeleri için izliyoruz. (şaka değil gerçekten) Çoğu zengin oğlan fakir kız ya da fakir oğlan zengin kız! Hikayeler hep aynı ama sevimlidir eski Türk filmleri. Çünkü doğaldır içtendir ve gülümsetir.
2020 yılındayız ama ülkemizde eğitim seviyesi düştükçe dünyayı acıların çocukları modunda algılayan insanlar daha da çoğaldı. Dünyayı o modda görmekten başka çareler de olduğuna veya içlerinde bir güç olabileceğine odaklanamadan hayatı acıların çocuğu olarak yaşıyorlar. Oysa her birimiz kendi hayatlarımızın mimarıyız.
Bu yazıyı okuyan siz değerli insanlar; Öncelikle kendinize değer verin. Gerçekten değerlisiniz. Bir şeyi istediğinizde onu elde edebilirsiniz. (Ama onurlu yoldan; bu detaya dikkat edin yoksa karma dediğimiz şeyin tokadını yersiniz.) Siz istemediğiniz sürece kimse sizi üzemez. ‘Toplum ne der’ psikolojisini bir kenara bırakın bir şeye karar verirken. Siz o konuda ne düşünüyorsunuz ona odaklanın. Bu sizin hayatınız, bunlar sizin kararlarınız. Kimsenin kendi kararlarını sizin hayatınız üzerinde baskı kurarak diretmesine izin vermeyin. Zor durumda olduğunuzu düşünüyorsanız, unutmayın tüm çözümler o zor durumun içinden çıkar. Bu dünyaya bir daha gelmeyeceğiz. Bu beden ve bu ruh elinizdeki kaynaklar… Onları onurlu, dürüst, namuslu, ilkeli bir hayat yaşamak için kullanın. Zor diye bir şey yoktur, istediği şeye yüreğini koyan çalışkan insanlar için. Ve unutmayın; kendine güvenen insanın ilkesi budur: Zoru başarırız, imkansız vaktimizi alır.!