Saadet Partisi Karacabey İlçe Başkanı Zeynel Abidin Koçak, yaptığı basın açıklamasında gündeme dair önemli değerlendirmelerde bulundu. Koçak, Türkiye ekonomisinin içine düştüğü bu darboğazdan kurtulmanın tek yolunun üretimden geçtiğini vurguladı.
18 Mart Çanakkale Zaferi’nin 106’ncı yıldönümünü kutlayarak sözlerine başlayan Koçak, “Çanakkale Zaferi üzerinde çokça tefekkür etmemiz gereken şanlı tarihimizin sayfalarına altın harflerle yazılmış destansı bir başarıdır. Çanakkale Zaferi, emperyalizmin coğrafyamızı kıskaca almaya çalıştığı bir dönemde beklemediği anda yediği kuvvetli bir tokattır. Bu sebeple de bu büyük zafer gelecek nesillere sürekli hatırlatılmalı, aziz şehitlerimizin hatıraları her daim canlı tutulmalıdır. Bu duygu ve düşüncelerle Çanakkale Zaferi’ni iftiharla yâd ediyor, bu zaferde şehit olan ecdadımızı ve gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.” dedi. Çanakkale’yi anlamanın kardeşliğin tesis edilmesi olduğunu belirten Başkan Koçak, “Bugün ülkemizin üzerinde ve coğrafyamızda emperyalizmin gerçekleştirmek istediği emeller engellenmek isteniyorsa, Çanakkale ruhu ile bu emellerin karşısında durmak zorundayız. Üzülerek ifade etmek istiyoruz ki; bugün Türkiye’de milletimiz ciddi bir kutuplaşmanın ve kamplaşmanın içerisine sürüklenmiş bulunmaktadır. Çanakkale Zaferi’nin bu kutuplaşma ve kamplaşma ortamının ortadan kaldırılması, sevgi ve şefkat ortamının oluşturulması için bir vesile bilinip, adım atılması başta biz siyasilerin üzerine düşen çok önemli bir görevdir. Temennimiz Çanakkale ruhu ile bu milletin ve tüm İslam âleminin parçalanamaz bir duvarın tuğlaları gibi bir araya gelmesi, bu birleşme akabinde ise coğrafyamızda ve tüm dünyada barışın ve adaletin hâkim kılınmasıdır.” diye konuştu.
Gündemin sıcak maddesi ‘Andımız’ tartışmaları ile ilgili görüşlerini paylaşarak basın açıklamasına devam eden Koçak, kutuplaşmaya sebebiyet veren tartışmaları endişe ile takip ettiklerini kaydetti. SP İlçe Başkanı Koçak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün meselemiz; dürüstlüğü, doğruluğu çocuklarımızın ahlakına yerleştirmek, çalışkanlığı ise bir ideal haline getirmek olmalıdır. Yoksa her sabah aynı andı tekrar ederek bir ülke ayağa kalkmaz. Oluşturulan suni gündemlerle de bu milletin derdini örtbas etmek kimseye fayda sağlamaz. Siz bu kamplaşma siyaseti ve suni tartışmalar ile bu ülkenin insanlarını birbirlerine yabancılaştırırsanız bundan ancak ülkemiz ve milletimiz zarar görür.”
İktidar kanadından yapılan reform açıklamalarına da değinen Koçak, “İktidar son günlerde bir reform türküsü tutturdu gidiyor. Neymiş efendim; adalette, ekonomide reformlar yapılacakmış. Dünyanın hiçbir ülkesinde hem durumumuz adaletten, ekonomiye her konuda çok iyi deyip hem de aynı konularda reform yapacağız diyen bir başka iktidar bulamazsınız. Bunun yanında bir de diyorlar ki Anayasa’yı değiştireceğiz. Sormak istiyoruz; siz adaleti sağlamak istediniz de önünüzü kesen Anayasa maddeleri ve kanunlar mı var? Allah aşkına siz fabrika kurmak istediniz, istihdamı artırmak istediniz de buna hangi kanun mani oldu. Emekliye, işçiye açlık sınırının üstünde bir ücret vermek istediniz de Anayasa’nın hangi maddesine takıldınız? Tekrar tekrar vurgulamayı elzem görüyoruz bugün Türkiye’nin problemi yöneticilerin zihniyet problemidir.” ifadelerini kullandı.
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından açıklanan 2021 yılı fitre bedelini de değerlendiren Zeynel Abidin Koçak, “Bu yılki fitre bedeli 28 lira olarak açıklandı. İlginçtir 2019 yılında 23 lira, 2020 yılında 27 lira olan fitre bedeli bu yıl 28 lira olarak kabul edilmiş. Hâlbuki %14,6 olan 2020 enflasyonuna göre bu rakam 31 lira %25 olan mutfak enflasyonuna göre ise 34 lira olması icap ederdi. Ülkemizde enflasyon rakamları ile oynanıyor, işsizlik rakamları ile oynanıyor üzülerek ifade etmek istiyoruz ki fitre rakamı ile dahi oynanıyor. Bu rakamlar aç bir insanın doyması için belirlenen rakam keyfi belirlenemez hele iktidarın gönlünü hoş tutmak için hiç belirlenemez.” dedi.
Açıklanan bu fitre bedelinin milletin içine düştüğü darboğazı anlatmaya yettiğini ifade eden Koçak, “4 kişilik bir ailenin bir aylık fitre bedeli baz alındığında bu miktar 3360 lira yapar. Bu ne manaya geliyor? Temel beslenme ihtiyacı için bir ailenin ihtiyacı olan miktar dahi 2826 lira olan asgari ücretten daha fazla demektir. Bir acı örneği daha sizlere aktarmak istiyorum. Adalet Bakanlığı’nın Adıyaman’da açtığı 9 kişilik temizlik görevlisi kadrosu için, 5 bin 217 kişi iş başvurusunda bulunmuş. İşe başvuranlar arasında 156’sı lisans, 987’si ön lisans olmak üzere 1143 üniversite mezunu da bulunmaktaymış. Durumumuzun bu kadar vahim olduğu bir noktada sorumluluk sahipleri; Türkiye’de yoksulluk sorun olmaktan çıktı, ülkemizde işsizlik sorunu yok iş beğenmeme sorunu var diyerek tezviratta bulunuyorsa sorunlarımız nasıl çözülsün? O sebeple ısrarla diyoruz ki bizim meselemiz reformlar meselesi değil zihniyet meselesidir.” ifadelerine yer verdi.
Türkiye ekonomisinin içine düştüğü bu darboğazdan kurtulmanın yolunun üretime dönmek olduğunun altını çizen Koçak, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Çok açık bir şekilde ifade etmek istiyoruz ki; içinde bulunduğumuz sorunların yegâne çözüm yolu üretime dönük ekonomi anlayışına geçmektir. Bunun ne demek olduğunu sizlere bir mukayese ile izah etmek istiyorum; Samsung, 1938 yılında kurulmuş olan Güney Kore merkezli bir şirkettir. Samsung’un 2020 yılı faaliyet kârı, 32 milyar 408 milyon dolar. Yıllık geliri ise; 213 milyar 183 milyon dolar yani 1 trilyon 600 milyar liradır. Peki, Türkiye’nin 2020 yılında gerçekleşen bütçe gelirleri toplamı ne kadar? 1 trilyon 29 milyar 493 milyon lira. 2021 yılı bütçe gelirleri gerçekleşme hedefi ise 1 trilyon 101 milyar 100 milyon lira. Yarım asır önce kendilerine destek için savaşa gittiğimiz Güney Kore’nin tek bir ürününün cirosu ülkemizin gelirleri toplamından daha fazlaysa vay bizim halimize.”