Yazarlar
ÜÇ AYLAR
- Share
- Tweet /home/u2093656/public_html/wp-content/plugins/mvp-social-buttons/mvp-social-buttons.php on line 72
http://www.yoremgazete.com/wp-content/uploads/mustafa-arı-e1736173856442-1000x600.jpg&description=ÜÇ AYLAR', 'pinterestShare', 'width=750,height=350'); return false;" title="Pin This Post">
Üç aylara girmiş bulunuyoruz. Üç aylar veya mübarek aylar olarak bilinen Hicri takvimde Recep, Şaban ve Ramazan aylarıdır. Üç aylar faziletli sayıldığı için bu aylarda ibadetler arttırılır, günahlardan sakınıp Ramazan ayına hazırlık yapılır.
Dini kültürümüzde mübarek sayılıp kutlanan Regaip, Miraç, Berat ve Kadir Gecelerinin bu aylar içerisinde olması da ayrı bir nitelik taşır. Peygamberimiz Recep ayı girdiğinde: “Allah’ım Recep ve Şaban’ı bize mübarek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır” şeklinde dua ettiği ve “Recep Allah’ın ayı, Şaban benim, Ramazan da ümmetimin ayıdır” buyurmuştur.
Bu aylar gündelik hayatımızı sorgulamak için önemlidir. Elbette muhasebe her zaman şarttır. Ömrümüzü nerede ve ne uğrunda tükettiğimizi düşünmek önemlidir.
Dünya ve ahirette bize faydası olmayan şeyleri terk etmek önemlidir. Çirkin ve kötü huylardan arınıp güzel ahlak sahibi olmak önemlidir.
Hata ve günahlarımızdan pişman olmalıyız. Günahların affına vesile olacak üç ayların manevi ikliminden istifade etmek gerekir.
Kuran-ı Kerim’in Abese Suresi 35. ve 37. ayetlerinde beyan edildiği üzere: Kişinin kardeşinden, anasından, babasından, eşinden, çocuğundan bile kaçacağı, hiç kimsenin kimseye fayda vermeyeceği o dehşetli mahşer gününe hazırlanmak için bu üç aylar ayrıca bir fırsattır.
İşte bu mübarek sayılan üç ayları fırsat bilerek kulluk bilinciyle geçirilen her anımız kıymetlidir. Bu mübarek üç ayları en güzel şekilde değerlendirme cihetine gidelim inşallah!
Üç aylar hakkımızda hayırlara vesile olsun.
Güncel
VATAN, MİLLET VE DEMOKRASİ
Dündar Özseçen
Eğer dünya dediğimiz ana kürede sınırlar, dünyadaki diğer devlet ve milletlerce tanınmış bir vatanınız varsa, üzerinde birbiriyle inanmış kültürü, aynı yaşamı, aynı örf, geleneği, aynı dili, dini ve tarihi paylaşan bir millet bu vatan denilen toprak üzerinde yaşıyorsa, o vatan topraklarını koruyan milletinin huzur ve barış içinde yaşaması için güçlü bir devletinizin olması gerekir.
Eğer dışarıdan ve içeriden gelecek her türlü tehlikelere karşı vatanı ve milleti koruyacak bir devletiniz yoksa, yaşadığınız ülkede ne yarınlarınız, ne geleceğiniz, ne de huzurlu ve güvenli bir yaşamınız olur.
Son zamanlarda ülkemizin güneyindeki komşumuz Suriye’de gelişen olaylar ve yaşananlar, bizlere öyle dersler veriyor ki: Vatanınız olmuş, milletiniz olmuş, dosta güven veren, düşmanlarınıza korku salan, milletin huzurunu adaletli bir yönetimle gösteren devletiniz yoksa, her şey nafile. Peki, Şam yönetimi neden böyle kartondan bir devlet gibi bir haftada çöküp dağılıverdi?
Zaten dağılmış; varlığı ile yokluğu, zaten başka devletlerin irade ve desteğiyle ayakta durabiliyordu. Öyle bir devlet ki, üzerinde yaşadığı vatan topraklarının hiçbir yerinde hakimiyeti kalmamış; ülkesinde yaşayan milletin her ferdi birbirine düşmüş, devletine ve onu yöneten iradeye düşman olmuş. Devlet, vatandaşlarına huzur ve güven vermek şöyle dursun, her türlü zulmü reva görmüş.
Milletin devlete ve yönetimine güveni kalmamış; ülkenin her yerinde terör ve teröristler cirit atarken, Esad yönetimi kendi saltanatından başka hiçbir şeyi koruyamaz hale gelmiştir. Korumak için halkına her türlü zulmü yapmaktan geri durmamış.
Uzun lafın kısası, devlet otoritesi kaybolmuş; devlet ve milletin bütün bağları kopup gitmiştir. Suriye devleti, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra, Ortadoğu’daki diğer devletler gibi, Birinci Dünya Savaşı galip devletlerinin dayatılmasıyla kurulmuş; bu topraklarda millet olma şuur ve geleneği olmadığı bir suni tohumlamayla kurulan güya bir devlettir.
Bunu bütün dünya zaten biliyor ve bu devletlerin hiç birinde gerçek bir devlet yapısı oluşmadı ve oluşması da bence olmayacak. Her türlü dayatmaya rağmen, çünkü onların bir istiklal ve bağımsızlık mücadelesi olmamış ve milli bir bütünlük, milli birlik ve beraberlik asla oluşmamıştır.
Vatan, bayrak kavramlarının kutsallığı, milletin fertlerinin birlik beraberliğini sağlayamamıştır. Onun içindeki insani yapıların devlete ve vatana aidiyetleri, zoru görenin ülkeyi terkettiği, terör örgütlerinin insani malzemesi olmaktan alıkoyamamış ve Suriye devleti, diktatörüyle birlikte göçüp gitmiştir. Zaten bu yapıdaki devletlerin ve yönetimlerinin, bu günkü dünyada varlıklarını devam ettirmeleri imkansızdır.
Çünkü Esad gibiler, ne halklarını tanıdılar ne de kendi iktidarlarının nasıl oluştuğunu asla sorgulayamadılar. Hep birilerinin paçasına yapışıp, saltanatlarını sürdüreceklerini zannettiler; onları kullananların sandılar ki sonsuza kadar hep onların yanında olacaklar. Son kullanma tarihleri dolunca tarihin çöplüğüne atılacaklarını asla düşünmediler. Oysa ki dünya insanlığı, giderek özgürlüğü, şeffaflığı, adaleti, hukuku, adil bir dünya düzeninin kurulması için gece gündüz harıl harıl çalışmakta. Babadan oğula geçen iktidarları yerle bir ederken, demokrasinin bir nimeti olan sandıkla seçilen halkın, kendilerinin oylarıyla iş başına gelen yönetimler istemekte; ülke insanının, milletin istemediği hiçbir diktatörün yönetimde kalamayacağı sinyallerini ortaya koymaktadır. Suriye’de kel görünmüş gerçek ortaya çıkmıştır. Artık zorbalık ve otorite, bir yönetim anlayışıyla ülkeleri yönetmek isteyenlerin sonu Esad gibi olacaktır.
Güncel
SÜNNETLERİ UYGULAMAK
Mustafa Arı
Sünnet; Sevgili Peygamberimizin, Peygamberlik hayatı boyunca takip ettikleri yol, hareket tarzı ve yaşayış şeklidir diye tarif edilmiştir. Peygamberimizin sözlerine, uygulamalarına ve tavrına “Sünnet” diyoruz. Efendimizin hayat tarzı Kur’an’dı. O, müminlere yol göstermiştir. Sünneti, bütün hayatı kuşatmıştır.
Peygamberimiz Veda Hutbesi’nde; “Size iki şey bırakıyorum. Onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu şaşırmazsınız. Allah’ın kitabı ve Resul’ünün sünneti.” buyurmuştur.
Yüce Rabbimiz: “Andolsun ki içlerinden, kendilerine Allah’ın ayetlerini okuyan, (kötülüklerden) kendilerini temizleyen, kendilerine kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber göndermekle Allah, müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur.” buyurmak suretiyle kitabı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderdiğini beyan ediyor.
Sünnet, Kur’an-ı Kerim’i anlama ve beyan etmede son derece önemlidir. Kur’an-ı Kerim’de ve her birisi üzerimize farz olan İslam’ın şartları diye bilinen namaz, oruç, zekat, hac gibi ibadetlerin tatbiki ancak sünnetle mümkündür.
Yine Kur’an’da ayrıntıları zikredilmeyen birçok ahlaki prensip de sünnete dayanır. Bütün bunlar gösterir ki sünnet olmadan, Kur’an-ı Kerim tam manası ile anlaşılamaz ve hükümleri uygulanamaz. Hiç bir mezhep imamı ve fakih “Kur’an ve aklımız bize yeter” dememiştir.
O halde: Sünnet, Kur’an’ın canlanmış ve yaşanmış şeklidir. Sünnet, Resulullah’ı çağa taşımadır. Peygamberimiz yapılması ve kaçınılması gereken emir ve yasaklar hususunda vahye bağlı olduğundan onun emir ve yasaklarına itaat, Allah’ın emir ve yasaklarına itaat sayılır. Bundan dolayı Cenabı-ı Hak Kur’an-ı Kerim’inde, “Peygamber size neyi getirdi ise onu alın, neyi yasaklamış ise ondan da uzak durun” buyurmuş ve sünnetin dinimizdeki yerine işaret etmiştir.
Peygamber Efendimiz: “Benim sünnetimi (sevip) yaşatan beni de sevmiş olur. Beni seven ise cennette benimle beraber olacaktır.” diye buyuruyor.
Peygamberimiz: “Kim benim sünnetimden (yaşam tarzımdan) yüz çevirirse benden değildir.” diye buyurmuştur.
Allah ve Resulünün hayat bahşeden çağrısına icabet edelim. Kur’an’ın ve Sünnet’in hayat bahşeden diriltici soluklarıyla nefsimizi, neslimizi ıslah edelim. İnşallah Peygamberimizin şefaatine nail olur ve onun ümmetimdir dediği bahtiyar müminler arasına katılırız.
Unutmayalım ki; Sözlerin en hayırlısı Allah’ın kitabı Kur’an, yolların en hayırlısı da Muhammed’in sünnetidir.
PEYGAMBERİMİZ VE SÜNNETİ
Onu ve sünnetini iyi anlamak lazımdır. Onun sünneti doğruluktur. O, Allah şekillerinize bakmaz; amellerinize, kalbinize bakar diyordu. O temiz ve güzel giyinmeyi severdi.
Temizlik imandan gelir derdi. Güzel kokular kullanırdı. Misafiri geldiğinde en güzel elbisesini giyerdi.
Onun sünneti; güzel ahlaktır. O en güzel ahlaka, yaradılışa sahip bir insandır. Onun sünneti; sevgi ve merhamettir. İnsanlara merhamet etmeyene Allah’ta merhamet etmez derdi. Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olmazsınız derdi.
Onun sünneti; aile ve çocuk sevgisidir. Sizin en hayırlınız ailesine en iyi davranandır derdi. Çocuk kokusu cennet kokusudur derdi.
Onun sünneti; Tabiat sevgisidir. Kimin elinde bir fidan varsa, kıyamet bile kopuyor olsa onu eksin derdi. Onun sünneti; hayvan sevgisidir; siz yeryüzündeki canlılara merhamet edin ki, göktekiler de size merhamet etsin derdi. Devesine ağır yük yüklemezdi.
Onun sünneti; kimseye yük olmamaktır, kendi işini kendi görmektir. Onun sünneti; insanlarla iyi geçinmek, onlara yardım etmektir. O komşusu aç iken, tok yatan bizden değildir derdi.
Onun sünneti, çalışmaktır, üretmektir, kazanıp, dağıtmaktır. İki günü eşit olan aldanmıştır derdi. Onun sünneti; tevazudur, alçak gönüllülüktür. Ben sizin kralınız değil, sizden biri ve kuru ekmek yiyen bir kadının çocuğuyum derdi. Sevgili eşi Ayşe annemizle yarışan, koşu yapan, sahabesiyle şakalaşan, güler yüzlü, tatlı dilli peygamberi hayatımıza sokmalıyız. Biz onunla Kur’an’ı öğrendik. Peygamberin getirdiği Kuran prensiplerine sarılmakla olur. Ne mutlu onu dosdoğru anlayanlara!
Güncel
AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞININ GENEL SAĞLIĞA ETKİSİ
Kevser Yörür – Diş Hekimi
Hep söylediğimiz gibi ‘sağlık ağızda başlar’. Dişlerimizin fonksiyon (çiğneme), fonasyon (konuşma) ve estetik açısından önemi tartışılmaz ama bunlarla da sınırlı kalmaz. Ağız ve diş sağlığı, sindirim, dolaşım, solunum sistemimiz gibi bir çok hayati fonksiyonu da direk ya da dolaylı yoldan etkilemektedir.
İşte bu duruma birkaç örnek:
Sindirimin ağızda başladığını hepimiz biliyoruz ve dişler ile iyi öğütme yapılamazsa mide problemleri yaşamak kaçınılmaz olmaktadır. Diğer bir örnekse diş ve diş eti enfeksiyonlarının dolaşım yolu ile yayılıp kalp sağlığımızı olumsuz etkilediği vakalardır. Yine tedavi edilmeyen kök kanal enfeksiyonlarının çene kemiğini rezorbe ettiğini sıklıkla görmekteyiz.
Çene eklem problemleri ve kapanış bozuklukları da iskelet sistemimiz üzerinde kalıcı olumsuz etkiler bırakır.
Diş çapraşıklıkları ve çeneler arası ilişkideki bozukluklarının sıklıkla kulak-burun-boğaz problemleri ile birlikte gözlemlenmesi, solunum sistemimizin ağız ve diş sağlığı ile birebir bağlantısının kanıtlarından biridir. Bu sebeple çocuklara 6-7 yaş aralığında yapılacak ortodonti muayenesi hayati önem taşır.
Ortodontik problemler ya da ağız kokusunun izlendiği diş eti hastalıkları beraberinde psikolojik sorunları da doğurur. Özellikle okul çağındaki çocukların bu konuda akran zorbalığına maruz kaldığını üzülerek görmekteyiz.
Halbuki ağız ve diş sağlığı problemleri düzenli kontroller ile en kolay çözülebilecek sorunlardır. Her zaman olduğu gibi yine sözü altı aylık düzenli hekim kontrollerine getireceğiz. Hiç bir şikayet olmasa bile mutlaka yılda iki kez güvendiğiniz diş hekimine gidilmelidir. Diş problemleri ilerlediğinde ağrı ve enfeksiyon görülebilir bu safhada ise çevre dokular ve genel sağlığımız olumsuz etkilenir. Tedaviler daha zor, daha maliyetli ve komplike olur. Sorunlar ilerlemeden başlangıç aşamasında yakalandığında çözümü de oldukça ağrısız, ekonomik ve kolaydır.
En güzeli ise tabii ki sorunları oluşmadan önlemek olmalıdır ki biz buna ‘koruyucu diş hekimliği’ diyoruz. Bir sonraki yazımızda koruyucu diş hekimliği uygulamalarına ayrıntılı değineceğiz.
Merak ettiğiniz soruları instagram@dishekimikevseryorur adresinden bize ulaştırabilirsiniz. Yeni yılda hepinize sağlıklı dişler, güzel gülüşler dilerim.
-
Bursa Bölge5 yıl ago
“Türkiye, Doğu Türkistan’a sahip çıkmalıdır”
-
Ekonomi5 yıl ago
Sütaş’tan “Tereyağı” açıklaması
-
Bursa Bölge2 hafta ago
İŞİTME HASTALARI İÇİN YENİ HİZMET DEVREYE GİRDİ
-
Bursa Bölge3 hafta ago
KARACABEY AK PARTİ BURSA’DA YER BULAMADI
-
Genel2 hafta ago
KARACABEY BELEDİYESİ’NDE GÖREV DEĞİŞİKLİKLERİ
-
Bursa Bölge2 hafta ago
BÜYÜKŞEHİR’DEN YILIN SON VE İLK BEBEKLERİNE ZİYARET
-
Bursa Bölge1 yıl ago
“BÜYÜK BİR SİSMİK TEHLİKE ALTINDAYIZ!”
-
Bursa Bölge3 hafta ago
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN BURSA’DAN SESLENDİ: ASGARİ ÜCRETİN ARKASINDA DURDU BOYKOT ÇAĞRISI YAPTI
Warning: Undefined variable $user_ID in /home/u2093656/public_html/wp-content/themes/zox-news/comments.php on line 49
You must be logged in to post a comment Login