Ekonomi
TZOB: “GIDA KAYBI VE İSRAFI BÜYÜK TEHLİKE!”
- Share
- Tweet /home/u2093656/public_html/wp-content/plugins/mvp-social-buttons/mvp-social-buttons.php on line 72
http://www.yoremgazete.com/wp-content/uploads/2022/07/Get.jpg&description=TZOB: “GIDA KAYBI VE İSRAFI BÜYÜK TEHLİKE!”', 'pinterestShare', 'width=750,height=350'); return false;" title="Pin This Post">
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, ülkemizde ve dünyada yaşanan gıda kayıpları ve israfına ilişkin görüntülü basın açıklaması yaptı. Dünya nüfusunun hızla arttığına dikkat çeken Bayraktar, “Buna karşılık şehirleşme, sanayileşme, turizm ve ulaşım sektörlerindeki gelişmeler tarım alanlarının daralmasına yol açıyor.” dedi.
Bayraktar’ın açıklaması şöyle: “7 milyar 957 milyona ulaşan nüfusun, 2050 yılında 9,8 milyara yükselmesi bekleniyor. Nüfusun artmasıyla birlikte gıda ihtiyacı ve talebi daha da artacak, sağlıklı ve yeterli gıdaya ulaşmak daha da zorlaşacaktır. Gıda güvenliği, tarım politikalarının odak noktası olmaya devam edecektir. Dünya Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verileri hali hazırda 828 milyondan fazla insanın gıda güvenliğinin olmadığını yani açlıkla mücadele ettiğini gösteriyor.
Pandemi dönemindeki üretim ve tedarik zincirindeki bozulma, sorunları daha da büyüttü. Bu sorunun çözümü en başta verimliliği artırarak daha fazla üretim yapmakla mümkündür. Ayrıca üretimin de sağlıklı bir şekilde tüketiciye ulaştırılması gerekiyor. 2050 yılına kadar artan nüfusu besleyebilmek için mevcut üretimin yüzde 60 oranında artırılmasına ihtiyaç vardır. Gıda güvenliğini sağlamada kayıp ve israfın azaltılması da en az verimlilik kadar önemlidir. Büyük emek ve kaynak harcanarak üretilen her ürünün bir gramı dahi ziyan edilmeyecek kadar değerlidir. Kültürümüzde israfın hoş karşılanmaması, dinimizde israfın haram sayılması bu anlayışın sonucudur.
Dünya’da gıda israfı
Birleşmiş Miletler Çevre Programı (UNEP) tarafından hazırlanan Gıda İsrafı Endeksi Raporu’na göre, 2019 yılında 931 milyon ton gıda israfı olduğu belirtiliyor. İsrafın yüzde 61’i evlerde, yüzde 26’sı gıda hizmeti veren işletmelerde, yüzde 13’ü ise gıda satıcılarında meydana geldi. Bu rakamlar dünya toplam gıda üretiminin yüzde 17’sinin israf edildiğini ortaya koyuyor.
Evdeki yüzde 61’lik gıda israfının yalnızca ABD, İngiltere gibi ülkelerle sınırlı olmadığı, yoksul ülkelerin de etki oranının büyük olduğu yine raporda yer alıyor. Diğer yandan dünyadaki gıdaların yüzde 14’ü hasat, taşıma, depolama ve nakliye aşamasında kaybedilirken, yüzde 17’si de tüketici tarafından israf ediliyor.”
Üretilen buğdayın yüzde 8,3’ü sofraya gelmeden kayboluyor
2020/2021 sezonunda tahıllarda, nihai tüketiciye varmadan 2,8 milyon tonluk kayıp meydana geldi. Arz açığımız bulunan ve bu nedenle net ithalatçı konumunda olduğumuz bu ürünlerde böyle bir kayıp lüksümüz olmamalıdır. Ayrıca sebze grubunda meydana gelen 3,9 milyon ton, meyvede 1,8 milyon ton kayıp da fevkalade önemlidir. Son tüketiciye varmadan meydana gelen kayıpların üretime oranı ise, buğdayda yüzde 8,3, arpada yüzde 8,4, mısırda yüzde 6,4, pirinçte yüzde 4,2’dir.
Tüketimde yüzde 94,6 oranında dışa bağımlı olduğumuz soyada yüzde 23,5, yine net ithalatçı olduğumuz muzda yüzde 12 kayıp vardır. Kayıp, kuru sarımsakta yüzde 23,4, erikte yüzde 16,8’dir. Ürettiğimiz yaş çayın yüzde 17,7’sini, kuru soğanın yüzde 8,4’ünü, biberin yüzde 9,4’ünü, domatesin yüzde 15,9’unu, salatalığın yüzde 11,1’ini, karpuzun yüzde 5,3’ ünü, portakalın yüzde 8,3’ünü, elmanın yüzde 1,7’sini, üzümün yüzde 8,5’ini, Antep fıstığının yüzde 6’sını, bademin yüzde 3,9’unu cevizin yüzde 5,3’ünü, fındığın yüzde 1,4’ünü, kestanenin yüzde 8,7’sini kaybediyoruz.
Türkiye’de nihai tüketimde israf
“Nihai tüketimde gıda israfı önemli bir seviyededir. UNEP 2021 raporuna göre, Türkiye’de evde, gıda hizmeti veren yerlerde ve gıda satıcılarında her yıl kişi başı 93 kilogram, toplamda 7,7 milyon ton yiyecek çöpe gidiyor. Tarladan sofraya kadar olan kayıplarla birlikte bu miktar 18 milyon tona denk geliyor. Buna en belirgin örnek, Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO)’nin yaptığı bir çalışmadır. Çalışmaya göre, her gün 6 milyon ekmek çöpe gidiyor. Üstelik gıda ürünlerinde fiyat artışının ön plana çıktığı bugünlerde bu israfın önlenmesinin önemi bir kez daha ortaya çıkıyor.
Türkiye’de gıda kaybı ve israfı
Türkiye’de yapılan araştırmalara göre, tarladan sofraya kadar yüzde 25 ile 30’larda olan gıda kaybı ve israfının insani boyutu bir yana, ekonomik boyutu da çok büyük rakamlara ulaşıyor. Bu oranlarla hesap edildiğinde 2020 yılı hane halkı gıda ve alkolsüz içecekler için yapılan harcama dikkate alındığında 176 milyar lira gıda kaybı ve israfı bulunuyor.
Yapılması gerekenler
“Tüm dünya Covid-19 salgınıyla birlikte yaşanan küresel gıda kriziyle gıda üretiminin ve gıdaya erişimin önemini bir kez daha anladı. Gıda üretiminin temeli olan tarım sektörünün önemini ve vazgeçilmezliğini bir kez daha gördü. Bu nedenle, tarımsal üretimin sürdürülebilirliği için sektörün pozitif ayrımcılık yapılarak desteklenmesi gerekiyor. Türkiye, tarımda kayıp ve israfı önlemede göstereceği başarıyla gıda krizini fırsata dönüştürme imkanına kavuşacaktır. Tüketicilerimiz gıdaya erişmekte zorluk çekmeyecek, gıdaya daha ucuz ulaşabilecektir. Böyle bir durumda, hem ülkemizin gıda güvencesini sağlamlaştırmamız hem de 25 milyar dolar civarındaki mevcut tarım ürünleri ihracatımızı artırmamız mümkün olacaktır.
FAO, gıdada kıtlık yaşanmayacağını ancak, üretim kapasitesinin düşük olduğu ülkelerde uzun süreli gıda darlığının ortaya çıkacağını belirtiyor. İsrafla mücadele tarladan başlamalıdır. Üreticilerin öncelikle yetiştirme ve hasat teknikleri konusunda bilgilendirilmesi gerekiyor. Üreticiden tüketiciye kadar uzanan zincirin halkalarının ıslah edilmesi şarttır.
Tarımda kültürel işlemlerden, yetiştirme tekniklerine, hastalık ve zararlılarla mücadeleye, hasada, depolama, paketleme ve pazara ulaştırmaya, tüketicinin bilinçli tüketimine kadar her aşamada israfı en aza indirecek uygulamalara öncelik verilmeli, yatırımlar buna göre yapılmalı, toplumlar buna göre örgütlenmelidir. Bu amaçla soğuk hava depolarının sayısı ve kapasitesi yükseltilmeli ve bu tesislere verilen destekler artırılarak devam etmelidir. Aslında, gıda kaybı ve israfının önlenmesine yönelik çalışmalar; gıda zincirindeki tüm paydaşlar için fayda sağlayacaktır.
Bu kapsamda, tarımsal ürünleri işleyen fabrikaların kaliteli ürüne ulaşımının sağlanması ve perakende noktalarına erişmede kullanılan nakliye koşullarının iyileştirilmesi gibi çözümler gıda kayıplarının azaltılmasını sağlayabilir. Tabii ki tüketicilerin gıda israfına mahal vermemek için yapması gerekenlerde vardır.
İsrafı önleme konusunda tüketicinin yapması gerekenler
Tüketici ürünü, kayba ve israfa uğratmayacak miktarda ihtiyacı kadar satın almalıdır. Başta sebze, meyve olmak üzere ürünleri uygun saklama ve kullanma şartlarına göre zamanını geçirmeden değerlendirmelidir. Alışverişe gitmeden önce evdeki yiyecekleri gözden geçirerek bir alışveriş listesi yapmalı, ihtiyacından fazlasını almamalıdır. İhtiyacın üzerinde ekmek alınmamalı, bayatlayan ekmekler uygun şekilde değerlendirilmelidir.
Evde veya lokantalarda yemek küçük porsiyonlar halinde servis edilmeli, yenebilecek kadar alınmalı, tabakta yemek bırakılmamalıdır. Sipariş edilen yemeğin fazla gelmesi durumunda kalanların paketlenmesi talep edilmelidir.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak kayıp ve israfın önlenmesi konusunda çalışmalar yapıyoruz. Ev sahipliğimizde düzenlenen panel ve toplantılarda israf konusunu tüm boyutuyla ele aldık ve raporlar hazırladık. Üretim kayıpları ve israfla ilgili eğitimler verdik, bu eğitim çalışmalarına devam edeceğiz.”
Ekonomi
BURSA TİCARET BORSASI’NDAN 100. YILDA TARİHİ BAŞARI
Bursa Ticaret Borsası, 2024 yılında kaydettiği işlem hacmiyle büyüme trendini sürdürdü. Bir önceki yıla göre yüzde 42 oranında artışla 46,5 milyar liralık işlem hacmine ulaşan Bursa TB, bölge ekonomisine sağladığı katkıyı bir kez daha gözler önüne serdi.
Bursa Ticaret Borsası (BTB), 100 yıllık köklü geçmişiyle bölgesel ve ulusal ticaretin en önemli aktörlerinden biri olmaya devam ediyor. 2024 yılına ait tescil işlem hacmi verilerini açıklayan Bursa Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Özer Matlı, bir önceki yıla göre yüzde 42’lik bir artışla 46 milyar 531 milyon TL’lik işlem hacmine ulaşıldığını belirtti. Bursa Ticaret Borsası’nın 100. yılında elde edilen başarıya dikkat çeken Başkan Matlı, Borsa’nın yalnızca bölge ekonomisinin değil, aynı zamanda Türkiye genelindeki tarımsal ticaretin de önemli bir destekçisi olduğunu ifade etti.
“Zeytin 14 milyar TL ile işlem hacminde lider”
Bursa’nın tarımsal üretimdeki stratejik önemine vurgu yapan Başkan Matlı, Borsa kotasyonuna tabi ürünler arasında en çok işlem gören ürünleri de açıkladı. 2024 yılında tescil işlem hacminde ilk sırayı 14 milyar 163 milyon lira ile zeytinin aldığını kaydeden Başkan Matlı, zeytini 8 milyar 677 milyon lira ile yaş sebze-meyve, 4 milyar 546 milyon lira ile et, 4 milyar 488 milyon lira ile canlı hayvan ve 2 milyar 596 milyon lira ile mısırın izlediğini ifade etti. Bu ürünlerin Bursa tarım üretiminin temel taşları olduğunu vurgulayan Özer Matlı, “Borsa olarak üyelerimizin ticari faaliyetlerine katkı sunmak, üreticilerimizin emeğini değerli kılmak ve ticaret hacmini artırmak adına sürekli çalışıyoruz. 2024 yılı verileri, bu çabalarımızın karşılığını aldığımızı gösteriyor.” diye konuştu.
BTB, TÜRİB ile tarımda dijitalleşmeye öncülük ediyor
Bursa Ticaret Borsası’nın A Grubu büyük hissedarı olduğu Türkiye Ürün İhtisas Borsası (TÜRİB) Elektronik Ürün Senetleri (ELÜS) Piyasası’ndaki gelişmelere de değinen Özer Matlı, 2024 yılı boyunca TÜRİB’de toplam 1 milyar 204 milyon TL’lik işlem hacmi gerçekleştirdiklerini belirtti. Ayrıca, Bursa TB acente kaydındaki yatırımcı sayısının yüzde 13 arttığını ifade eden Matlı, “TÜRİB üzerinden yapılan işlemlerde özellikle mısır, arpa, buğday ve zeytin gibi stratejik ürünler öne çıktı. ELÜS piyasası, tarım ticaretinin modernleşmesine ve dijitalleşmesine önemli katkılar sunuyor. Bursa olarak bu platformun aktif bir parçası olmaktan mutluluk duyuyoruz.” dedi.
“100 yıllık başarılarla geleceğe güvenle yürüyoruz”
Bursa Ticaret Borsası’nın 100. yılında elde edilen başarıların ayrı bir anlam taşıdığını belirten Başkan Özer Matlı, “Borsamız, 100 yıllık tarihi boyunca üyelerimizin ticaretine rehberlik etmiş, bölgesel kalkınmada öncü bir rol üstlenmiştir. Bugün, bu köklü geçmişin bize verdiği güçle, tarım ve hayvancılık sektörlerindeki ticaretin geleceğine yön vermeye devam ediyoruz. Bu başarılar, hep birlikte daha güçlü yarınlara yürüme kararlılığımızın bir ifadesidir” dedi. 2025 yılına yönelik hedeflerini de açıklayan Matlı, “Bursa Ticaret Borsası olarak, üyelerimize daha geniş olanaklar sunmak ve işlem hacmimizi daha da artırmak için çalışmayı sürdüreceğiz. Bursa’nın tarım ve ticaretteki lider rolünü pekiştirecek projelerle, ülkemizin ekonomisine daha büyük katkılar sağlamayı hedefliyoruz. Başarımıza katkı sunan tüm üyelerimize ve paydaşlarımıza teşekkür ediyorum.” ifadelerini kullandı.
BTB’de en çok işlem gören 5 ürün
Zeytin: 14.163.000.000 TL
Yaş sebze meyve: 8.677.000.000 TL
Et: 4.546.000.000 TL
Canlı hayvan: 4.488.000.000 TL
Mısır: 2.596.000.000 TL
Bursa Bölge
PALANDÖKEN: “ESNAF YENİDEN SAĞLIKTAN FAYDALANACAK”
Prim borcu olanların sağlıktan faydalanma hakkının yılsonuna kadar uzatılmasının sevindirici olduğunu dile getiren TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Bağ-Kur’luların borcu olsa dahi sağlıktan yararlanmasının önü açıldı. Başta Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan’a ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’a teşekkür ediyoruz. Çünkü insanlar borçlarını ödediklerinde bu sağlık primlerini ceza olarak yatırmak zorunda kalıyorlardı. Ancak 31 Aralık 2025’e kadar uzatılması, hem esnafın hem de Bağ-Kur’lu tüm çalışanların sağlık hizmetlerinden yararlanmasının önünü açtı. Bu, konfederasyonumuzun teklifleri arasında yer alıyordu ve bununla birlikte, 6 Şubat depreminde büyük maddi zarar ve can kaybı yaşayan illerimizde mücbir sebep süreci Mayıs ayına kadar uzatıldı. Bizim talebimiz, ancak yıl sonuna kadar toparlanabileceği yönündeydi, çünkü insanlar hem canlarını hem de mallarını kaybettiler; ancak 6 aylık bir süre uzatımı yapılmış oldu. Bu konuda emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz” dedi.
Tedavi olabilen Bağ-kurlu esnafın ilaç alabilmesinin de önünün açılması gerektiğini ifade eden Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Zaten Bağ-Kur’lu çalışanların veya esnafın bu konudaki mağduriyeti giderilmiş oldu. Bugüne kadar, bir aydır sağlık hizmetinden yoksun bırakılmanın ne kadar zor olduğunu ilk etapta görmüş olduk ve borçlarını yatırmak suretiyle normal ödeme sisteminin gelişmesine katkı sağlayacaklar. Ben, Esnaf Sanatkarlar Konfederasyonu olarak, iki talebimizin de hayata geçirilmesini çok önemli buluyorum. Tabi ilerleyen zamanlarda, tedavi süreçlerinde ilaçlarını alabilirlerse daha da rahat edecekler, çünkü sağlık hizmeti ihmal edilmiyor ancak oldukça masraflı bir süreç. Devletin bunu karşılaması yatmayan primlerden dolayı sıkıntı yaratabiliyor, ama neticede insanlar borçlarını ödeyecekler ve alınan hizmetin bedeli de sağlıklı bir çalışma modeliyle daha faydalı bir kazanca dönüşecek. Bu konuda hem Sayın Cumhurbaşkanımıza hem de Çalışma Bakanımıza ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.” diye konuştu.
Bursa Bölge
“AKP VE SARAY TÜRKİYE’NİN SOSYAL KISIRLIK SEBEBİDİR”
CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, iktidarın 2024 yılında üretimdeki açıkları ithalatla kapatmaya çalıştığını belirterek, tarım alalarının talana açıldığı, çiftçinin maliyetler altında ezildiği, küçük esnafın kepenk kapattığı bir ülkede refah içinde yaşayan bir halktan söz edilemeyeceğini söyledi. Sarıbal; “Bir ülkede faşizm varsa orada ekmek kavgası vardır. Çünkü faşizm, üretimin köklerini kurutur, sosyal adaleti yok eder. AKP ve Saray, bir halk sağlığı sorunudur diyorduk, AKP ve Saray bu ülkenin sosyal kısırlık sebebidir.” dedi.
CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, 2024 yılı tarımsal üretim ve ithalat verilerini değerlendirdi. AKP İktidarının tarımda uyguladığı politikalarla, üretmeyi ithal etmekten daha pahalı hale getirdiğini vurgulayan Milletvekili Sarıbal, ithalata bağımlılığın yalnızca gıda maddeleriyle sınırlı olmadığını; tohum, gübre, tarım ilaçları ve mazot gibi girdilerde de büyük ölçüde dışa bağımlılığın söz konusu olduğunu söyledi. Tarım alalarının talana açıldığı, çiftçinin maliyetler altında ezildiği, küçük esnafın kepenk kapattığı bir ülkede ne adil bir gelecekten ne de refah içinde yaşayan bir halktan söz edilebileceğini kaydeden Sarıbal, “Bir ülkede faşizm varsa orada hürriyet kavgası vardır, adalet kavgası vardır. Faşizm varsa orada ekmek kavgası vardır. Çünkü faşizm, üretimin köklerini kurutur, sosyal adaleti yok eder. Bir ülkenin toprağı, işçisi, üretimi özgür olmazsa ne emeğin bereketi kalır ne de ekmeğin tadı. Faşizm, yalnızca insanlar üzerinde baskı kurmaz; aynı zamanda tarladan sofraya uzanan üretim zincirini kırar, bereketi yok eder. 2025’i aile yılı ilan eden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın müjdesi 3 çocuk çıktı! Bugün Türkiye’de milyonlarca genç, bırakın çocuk sahibi olmayı, maddi yetersizlikler yüzünden evlenemiyor. Ülkemizin doğurganlık oranı neden 1,5’e düştü sanıyorsunuz? Sağlık sisteminde yaşanan aksaklıklar, sosyal güvence eksikliği ve artan yoksulluk, gençlerin çocuk sahibi olmasını bir kenara bırakın, sağlıklı bir yaşam sürmesine bile engel oluyor. AKP ve Saray, bir halk sağlığı sorunudur diyorduk, AKP ve Saray bu ülkenin sosyal kısırlık sebebidir. Çözüm popülist müjdelerde değil, gerçekçi bir kalkınma ve sosyal adalet politikasındadır.” diye konuştu.
“İktidar 2024’te de üretimdeki açığı ithalatla kapattı”
Milletvekili Sarıbal, iklim değişikliği, maliyet artışları ve çiftçinin ekonomik durumunun bozulması nedeniyle buğday üretiminin 22 milyon tondan 20.8 milyon tona, arpa üretiminin 9.2 milyon tondan 8.1 milyon tona, mısır üretiminin 9 milyon tondan 8.1 milyon tona gerilediğini açıkladı. AKP’nin hububat, baklagiller ve yağlı tohumlar öncelikli olacak şekilde yurt içi yeterlilik oranının yüzde 100’ün üzerinde tutulacağına dair vaadinin havada kaldığını belirten Sarıbal, “Yurt içi üretimin yurt içi talebi karşılama derecesi arpada yüzde 90, ekmeklik buğday, mısır ve kırmızı mercimekte yüzde 86, pirinçte 74, yeşil mercimekte yüzde 60, ayçiçeğinde yüzde 51, soyada ise yüzde 5 civarında. Hububat üretimi 3.2 milyon ton geriledi. 2024 yılında da üretimdeki açıklar ithalatla kapatılmaya çalışıldı. Patates üretimi bir önceki yıla göre yüzde 21.1, kuru baklagiller yüzde 2.8, yağlı tohumlar ise yüzde 2.6 oranında arttı. Buna karşılık şeker pancarı üretimi 25.3 milyon tondan 23 milyon tona düştü. 2023 yılında narenciyede üretim bir önceki yıla göre ortalama yüzde 67 oranında artarak 4.7 milyon tondan 7.9 milyon tona yükselmiş; artış oranı portakalda yüzde 75’i, limonda ise yüzde 76’yı bulmuştu. Özellikle erkenci limon ve mandalinada yaşanan pazarlama sorunları bu ürünlerin üçte birinin dalda kalmasına, hatta ağaçların sökülmesine yol açmıştı. Bu yıl üretim mandalinada yüzde 32.7, portakalda yüzde 30.3, limonda yüzde 25.6 oranında azaldı. Üretimi azalan bir başka meyve olan şeftali ise 1.1 milyon tondan 822 bin tona geriledi. 2024 zeytinde var yılı; üretim 1.5 milyon tondan 3.7 milyon tona yükseldi. Ancak önceki yıl narenciyede olduğu gibi bu yıl da zeytinde pazarlama sorunları öne çıkacak. Tariş henüz yağlık zeytin alım fiyatını açıklamadı. Marmarabirlik ise enflasyonun yüzde 50’leri bulduğu bir dönemde sofralık zeytine en fazla yüzde 13.6 zam vererek üreticileri mağdur etti.” ifadelerini kullandı.
Hububat ve yağlı tohum türevleri ithalatı 7.5 milyar dolar
2024 yılında buğday ve yağlı tohumlar türevleri için ödenen bedelin 7.5 milyar dolara ulaştığını kaydeden Sarıbal, 2023 yılında 11.9 milyon ton gibi çok yüksek bir buğday ithalatı yapılınca, 2024 yılında ithalat yasakları ile buğday ithalatının neredeyse yarı yarıya düştüğünü hatırlattı.
Milletvekili Sarıbal, “İç fındık ihracatında yüzde 56.7’lik bir artış yaşandı. Toplam ihracat geliri 1.3 milyar doları aştı. Ekmeklik buğday ithalatında uygulanan kısıtlamalar nedeniyle buğday unu ihracatı yüzde 20 oranında azaldı. Toplam ihracat geliri 1 milyar dolar oldu. Ayçiçeği yağı ihracatında da yüzde 6.7’lik bir düşüş yaşandı. Toplam ihracat geliri 813 milyon dolar olarak kaydedildi. Bu veriler, Türkiye’nin tarım ve gıda ürünleri ihracatında hem fırsatlar hem de bazı ürünlerdeki zorlukları yansıtıyor. Buna karşılık en fazla ithal edilen ürünlerden soya fasulyesi 1.6 milyar dolar, pamuk 1.4 milyar dolar, buğday 1.3 milyar dolar ve ayçiçeği yağı 1.2 milyar dolar olarak sıralandı. 2024 yılında da uluslararası piyasalarda tarım ürünleri fiyatlarının gerilemeye devam etmesi, gümrük vergilerinin düşürülmesi veya sıfırlanması ve alım fiyatlarının düşük tutulması nedeniyle ürünlerini değerinde satamayan çiftçiler giderek yoksullaşıp tarımı terk etmeye devam etti. Bunun gıda güvencesi ve gıda enflasyonu açısından büyük bir tehlike yarattığı Saray iktidarının umurunda değil.” diye konuştu.
-
Bursa Bölge5 yıl ago
“Türkiye, Doğu Türkistan’a sahip çıkmalıdır”
-
Ekonomi5 yıl ago
Sütaş’tan “Tereyağı” açıklaması
-
Genel3 hafta ago
KARACABEY BELEDİYESİ’NDE GÖREV DEĞİŞİKLİKLERİ
-
Bursa Bölge3 hafta ago
İŞİTME HASTALARI İÇİN YENİ HİZMET DEVREYE GİRDİ
-
Bursa Bölge4 hafta ago
KARACABEY AK PARTİ BURSA’DA YER BULAMADI
-
Bursa Bölge3 hafta ago
BÜYÜKŞEHİR’DEN YILIN SON VE İLK BEBEKLERİNE ZİYARET
-
Bursa Bölge4 hafta ago
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN BURSA’DAN SESLENDİ: ASGARİ ÜCRETİN ARKASINDA DURDU BOYKOT ÇAĞRISI YAPTI
-
Bursa Bölge1 yıl ago
“BÜYÜK BİR SİSMİK TEHLİKE ALTINDAYIZ!”
Warning: Undefined variable $user_ID in /home/u2093656/public_html/wp-content/themes/zox-news/comments.php on line 49
You must be logged in to post a comment Login