Dündar Özseçen
Gün geçmiyor ki güzel ülkemin insanının günlük yaşam mücadelesinin ortasına siyaset mutfağında pişirilen suni bir gündem maddesi düşmesin. Evet; gerek ülkeyi idare eden iktidar, gerekse ülkeyi idare yetkisini eline almak için uğraş veren muhalefet partileri hiç durmadan halkın pek de aldırış etmediği konularda gündem oluşturan söylemlerle halkın karşısına çıkmaktadır.
Geçen hafta Ana Muhalefet Partisi’nin Sayın Genel Başkanı, durup dururken; “Kürt sorununu biz çözeceğiz” iddiası ile kamuoyunun gündemini yine başka tartışma ortamına çekiverdi. Bu açıklama, ‘Bayram değil seyran değil eniştem beni niçin öptü’ gibi oldu. Arkasından iktidar partisinden yaylım ateşi geldi; “İşte Millet İttifakı’nın niyeti ortadadır. Bunlar HDP ile ittifak halindeler. HDP ile dirsek temas oluşturdular” şeklinde birbirinden suçlayıcı ifadeler kullanıldı.
Peki teröre bulaşmış, terörle arasına mesafe koy(a)mamış bir siyasi oluşumun meşrutiyetinin ve yasallığının tartışıldığı bu günlerde, ülke gündeminin böyle yapay meseleler ve sonunun kimsenin nereye gideceğini göremeyeceği yerlere uzatmak, bunu tartışmaya açmak kime veya kimlere ne fayda sağlayacak bilmiyorum, ama bildiğim tek şey sırf sandıkta oy kullanan 6,5 milyon Kürt vatandaşın oyunu alabilmek için birileri hiç durmadan ülkemizin bir numaralı beka sorununu kaşıyorlar.
Acizane fikrim odur ki, siyaset ve siyasiler artık bu bölücü terör örgütü ile iç içe girmiş, güya demokratik siyaset yapan HDP ile bağlarını kesip ülke gündemini meşgul etmesinler. Yüce Türk milletini bölmeye kimsenin gücü ve kudreti yetmeyecektir. Çünkü bu milletin Kürt sorunu yoktur! Bunu aziz Atatürk, “Türkiye sınırları içerisinde yaşayan ve milli mücadele ile birlikte kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde yaşamayı kabul eden milletlerin hepsinin ortak adını Türk milleti” olarak koymuştur. Hiç kimse ve hiçbir siyasi düşünce bunun aksini savunup, buna bir takım sebep ve bahaneler uydurmaya kalkmasın. Buna kalkışırlarsa karşılarında Yüce Türk Milleti’ni bulacaklarını bilsinler. Siyasetin ve siyasilerin de bu meseleden elini ayağını çekmeleri gerekmektedir.
Bugün, “Kürt sorunu var” diyenler ile dün “açılım sürecini destekleyen” siyasiler bir an önce akıllarını başlarına almalıdır. Böyle boş işlerle uğraşmamalıdırlar. Enerjilerini ve eforlarını bu büyük milletin refahı ve kalkınması için harcamalı, bu milletin dünya milletleri arasındaki hak ettiği yeri bir an önce alması için çözüm önerileri hazırlamalı ve halkın önüne sunmalıdır. Kürt seçmenin de, Türk seçmenin de gönlünü kazanıp önlerine konacak sandıkta tercihlerini kendi lehlerine çevirmenin demokratik yollarını aramalıdırlar. Unutulmamalıdır ki, bu vatanı ve milleti bölmeye kalkıp silaha sarılan PKK da, “Bu ülkede Kürt sorunu var” diyerek yıllardır kan dökmektedir. Siyasilerin bir an önce basit oy hesapları yapmaktan vazgeçip, bu konuda daha fazla ülke gündemini meşgul etmemeleri hepimizin menfaatine olacaktır.
Siyaset çözüm üretme sanatıdır. Türkiye’nin çözülemeyecek sorunu yoktur. Yeter ki birimizin “Ak” dediğine diğerimiz hiç düşünmeden “Kara” demesin.! Vatan ve devlet varsa bizler varız. Aksi halde ne siyaset kalır, ne muhalefet, ne de iktidar!
Ülkemizin geleceğini günlük siyasi çıkarlara daha fazla peşkeş çekmeyelim. En büyük hedefimiz ve çıkarımız bu topraklarda kurduğumuz en son devletimiz olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni ilelebet payidar etmek ve yaşatmaktır.
Tekrar altını çizerek söylüyorum; Ne mutlu Türküm diyene! Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır. Ve tartışma bitmiştir, şimdi herkes işine baksın! Türkün de Kürdün de bu ülkede sorunu aynıdır. Dava ekmek davasıdır, ekmeği arttırmaktır, milli geliri çoğalmaktır.
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. Selamlar saygılar…