Saadet Partisi İlçe Başkanı Zeynel Abidin Koçak, yaptığı basın açıklamasında gündeme ilişkin dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Basın açıklamasına Hakkâri’de şehit olan askerlere Allah’tan rahmet dileyerek başlayan Koçak, acılı ailelerine sabr-ı cemil diledi. Tunceli’nin Ovacık ilçesinde mayına basarak vefat eden 4 ve 8 yaşlarındaki çocukları da anan Koçak, başsağlığı diledi.
Geçtiğimiz hafta ebedi istirahatgâhına uğurlanan Millî Gazete yazarı Mehmed Şevket Eygi’yi de anan Koçak, “Kendisi münevver ve edep sahibi adeta Osmanlı’dan Cumhuriyet’e kalan bir miras hazinesi cihetinde kıymetli bir isimdi. Fakat üzülerek ifade etmek istiyorum ki, birtakım medya kuruluşlarının Mehmed Şevket Bey ile alakalı yaptığı haberler bizi son derece üzmüştür. Haber başlıklarında ‘Gerici yazar öldü’ ifadeleri kullanılmış, edep ve insanlığa sığmayan bir habercilik anlayışı ortaya konulmuştur. Hangi inanca sahip olursanız olun, hangi fikre sahip olursanız olun ama asla insani değerlerinizi kaybetmeyin. Ölmüş bir insanın arkasından ahlaka ve insanlığa sığmayan bir habercilik anlayışı sergilenmesini bu sebeple şiddetle kınıyoruz. Merhum Mehmed Şevket Bey’e bu vesile ile bir kere daha rahmet diliyor, sağcı solcu, laik dindar, Türk Kürt demeden beraber yaşama kültürüne sahip olduğumuz bir Türkiye temenni ediyorum” dedi.
Üçüncü yılını geride bıraktığımız 15 Temmuz hain darbe girişimini tekrar lanetleyen Koçak, “Öncelikle vatanımızı, birliğimizi, mukaddesatımızı hedef alan bu menfur girişimi bir kere daha kınıyorum. O gece darbeyi önlemek için her fikirden, her partiden insanımız sokaklara dökülmüş, bunun neticesinde feraset ve cesaretini ortaya koyan milletimiz bu hain girişimi önlemiştir. Bu süreçte 251 kardeşimiz şehadet şerbetini içerek, vatan uğruna toprağa düşmüştür. Aynı şekilde o gece üç bine yakın kardeşimiz de yaralanarak gazi olmuştur. Her birine ayrı ayrı minnetlerimi sunuyor, aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Ruhları şâd olsun” dedi.
“15 Temmuz şaşaalı gösterişlerle anılmaktan ziyade tam manası ile anlaşılmak zorundadır” diyen Koçak açıklamalarına şöyle devam etti: “Eğer biz bu elim hadiseden gereken dersi çıkaramazsak yarın yine böyle acı olaylarla karşı karşıya kalabiliriz. Bakınız 15 Temmuz’un bize verdiği en önemli mesajlardan birisi; ‘Birlik ve beraberliktir.’ O gece aziz milletimiz bir vücut halinde bu hain girişime göğsünü siper etti. Bu birlik ve beraberlik ruhu ülkemizi büyük bir tehlikeden korudu. Fakat ne yazık ki basit siyasi hesaplarla bu birlik ve beraberlik ruhuna zarar verildi. Öyle ki yeri geldi en üst merciden ‘15 Temmuz’da sadece AK Partililer ve MHP’liler sokağa indi’ denildi. Sanki bu darbeye sadece AK Parti karşı çıkmış gibi lanse edildi. Bu yaklaşım ne yazık ki o gece şehit olanların hatırasını incitti. Bu anlayış milletimizin arasındaki birlik ve beraberlik ruhuna zarar verdi.”
15 Temmuz sonrası süreçte yapılan hataların sadece birlik ve beraberliği zedelemediğine de dikkat çeken Koçak şöyle devam etti: “Bu süreç ne yazık ki Türkiye’de adalete de zarar verdi. 15 Temmuz’un üç yıllık tablosuna baktığımız zaman bu durum açık bir şekilde görülmektedir; 3 yılda 32 KHK yayınlandı. 125 bin 678 kişi ihraç edildi. 500 bin kişi hakkında adli işlem yapıldı. 29 bin 382 kişi tutuklandı. Peki, bu işlemlere tabi tutulanlar kim? Öğretmen, öğrenci, hemşire, memur… Bunların birçoğunun darbeye iştirak etmesi, darbe yapması mümkün dahi değil. Peki, asıl darbeyi organize edenler, bu işin siyasi ayağı nerede? 3 yıldır biz bu soruya cevap alamıyoruz. İktidar da bu soruya cevap vermemekte ısrarcı. Darbeye iştirak ettiğini iddia ettikleri terziye kadar gidip buluyorlar. Fakat işin siyasi ayağını bir türlü bulamıyorlar. 15 Temmuz’dan sonra ortaya çıkan bu adaletsiz tablonun düzeltilmesi elzemdir. Darbeye iştirak eden, gerek askeri gerekse siyasi kanadın ise hak ettikleri cezayı almaları gerekmektedir. Eğer 15 Temmuz tam manası ile bir destana dönüşsün isteniyorsa bu işin siyasi ayağı ortaya çıkarılmalıdır!”
Hava Harp Okulu öğrencilerinin mağduriyetine de değinen Koçak açıklamasına şöyle devam etti: “Yalova’da 14 Temmuz günü kampta olan bu öğrenciler, toplumsal olay var denilerek kamptan köprüye götürülmüşlerdir. Her türlü iletişim aracından mahrum olan öğrenciler, darbe olduğunu fark eder etmez silahlarını bırakmışlar, hatta halkla birlikte İstiklâl Marşı söylemeye başlamışlardır. Bunların görüntüleri bugün mevcuttur. Fakat buna rağmen komutanlarının emri ile köprüye götürülen bu öğrenciler, darbecilik suçlaması ile müebbet hapis cezasına çarptırılmıştır. Öğrencilerin ilk öğrendiği şey komutanlarının emrine itaattir. Bunların bir planlama yapmaları, bir askeri ihtilali tertip etmeleri mümkün değil, akla ziyan. Kim bunları düşünebilir benim havsalam almıyor. Ama AK Parti kendi içini temizleyemediği için dikkatleri başka tarafa çekmekte ve masum insanları cezalandırmakta hiç tereddüt göstermiyor. Dost acı söyler. Dosttan başka da acı söyleyen insan olmaz. Yalakalar acı söylemez. Biz bunu söylerken arkadaşlar dönüp bir bakın, problemi önce kendinizde arayın. Kendi problemlerinizi göremezseniz başka problemleri düzeltemezsiniz. Türkiye’yi yönetenler bu hususları idrak etmeden hiçbir problemini çözemezler, bırakın 15 Temmuz gibi kalkışmaları önleyebilsinler! Onun için şunu idrak edelim; 15 Temmuz’u AK Parti önlemedi, MHP önlemedi. Bu millet önledi.”