Yılmaz Katran
Dostlarım;
Çıktık açık alınla 97 yılda her savaştan,
97 yılda 83 milyon genç yarattık her yaştan,
Başta bütün dünyanın saydığı büyük kumandan,
Demir ağlarla ördük ana yurdu dört baştan.
Bu günü anlatabilmek için satırlarıma Faruk Nafiz Çamlıbel ve Behçet Kemal Çağlar’ın 10. Yıl Cumhuriyet Bayramı için yazdıkları şiirlerini 97. yıla uyarlayarak başlamayı düşündüm.
Cumhuriyet, Atatürk’ün bir devleti kurarken, o ülkenin insanına verilecek en büyük hediyesidir. Ülkemizin millet meclisinin iftiharla ilan ettiği “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir” sözü ile ülkemizde yaşayanlara her türlü yaşam hakkının verilmesinin tapusudur. Osmanlı idaresi zamanında padişahın kulları olmaktan kurtulmak, hakkını arayabilmek, fikirlerini söyleyebilmek özgürlüğüne Cumhuriyet ile kavuştuk. Demokrasi ikiz kardeşidir Cumhuriyet’in. İkisi beraber yürüdüğü müddetçe insanların yaşamı nizam içinde yürür, o ülke her haliyle huzur ve refah içinde yaşanılan bir ülke olur.
Şiirin ilk satırında çıktık ‘açık alınla her savaştan’ deniyor, bu savaşlar zannedilmesin ki askeri harp savaşıdır. İstiklal Savaşı’ndan çıktıktan sonradır asıl savaş! Önce ekonomi, eğitim, sağlık, imar, dış ülkeler ile siyaset, laiklik ve yokluklarla yapılan savaştır. 97’nci yılında daha hala devam etmektedir. Ülkelerde bu savaşlar hep olmuş ve olacaktır.Bu savaşlarda ancak birlik beraberliklerle kazanılır. Huzur ve refah böyle kazanılır, bayrağımızda şanla şerefle dalgalanır.
Cumhuriyet’imizin 97 yılı diyoruz ama biz 720 yıllık bir ülkeyiz.İdari olarak değişimimizdir 97’nci yıl. Bunuda bir şiirle söylemek istedim;
Yıldırımlar yaratan bir ırkın afatıyız,
Tufanları gösteren, tarihlerin yadıyız,
Kanla,irfanla kurduk biz bu Cumhuriyeti,
Cehennemler kudursada ölmez bekçisiyiz.
Şair Cevdet Şakir Cumhuriyet’i nasıl nerden gelerek, hangi zorlukları yenerek kurduğumuzu, nasıl koruyacağımızı çok güzel anlatmış değilmi? İstiklal Savaşı bir örneği daha olmayan, yokluk ve çaresizlikler içinde başlayan bir mücadeledir. Allah’ın bizlere lütfu Mustafa Kemal Paşa gibi dahi bir kumandanın o karanlık günlerde bir güneş gibi doğarak, askeri bilgisi ve organize kabiliyeti ile mümkün olmayan bir savaşı o günkü dünya devleri devletlerin arasında siyasi dehasınıda kullanarak alevi sönmüş, koru bitmiş, küllerinden yıkılmış perişan Osmanlı Devleti’nden kimsenin aklından dahi geçirmediği bugün, 97’nci senesini kutladığımız Cumhuriyeti bize hediye etmiştir.
Atatürk sadece bir savaş kazanarak değil, savaştan sonra hiç bir ihtiyacı karşılayacak kuruluşu olmayan, tüm medeni ihtiyaçlarını dışarıdan alan (giyilecek kumaşlar, şeker,tüm makine,ilaçlar,kırtasiye,kağıt, maden vs.) devlet olarak kullanılacak malzemeleri üretecek fabrikaları kurarak ‘Yerli malı yurdun malı’ kampanyası başlatarak ülkemizi kendi kendine yetecek duruma getirdi.Bunlarla birlikte ‘olamaz yapılamaz’ denilen insanları medeni yaşamın ihtiyacı olan devrimlerinide suya sabuna dokunmadan, tek tek uygulayarak Medeni Kanunlarla yaşamanın güzelliğine kavuşturdu. Atatürk o kadar ileri görüşlü bir liderdi ki, 1923-1938 yılları arasında söylediği ve öngördüğü her sözü bugün ve daha senelerce doğruluğu kabul edilen, saygı ile anılacak görüşleri olan bir lider olarak anılacaktır. Onun görüşlerinden en çok beğenilenler arasında “Yurtta Sulh Cihanda Sulh, İstikbal Göklerdedir” sözlerinin yanı sıra ülkeyi gençlere emanet etmesi ve laiklik gibi kavramlar bile bayrağımız dalgalandığı müddetçe yapılması en önemli işlerin başıdır.
Atatürk’ün en büyük başarısı çeşitli insanların Laz, Kürt, Çerkez, Arap ve daha birçok çeşit Osmanlı halkını “Türk” olarak kabulünü ilan ederek, ülke insanını birleştirmesidir. Dinde yobazlığa son vererek hem dine, hem de ülkeye hizmet etmiştir. Ülkemizin o günkü yoksulluğuna rağmen dış siyaseti ile saygınlığını koruyarak kimseye borçlanmadan devrimlerini yapmış, aynı senelerde bir yandanda Osmanlı’nın borçlarını ödeyerek akıl almaz işleri başarmıştır. Bugün onun önerilerinden uzaklaşarak yapılan siyaset yüzünden ülkemizin nelerle uğraştığını anlatmaya lüzum varmı bilemiyorum.
Atatürk yaşadığı müddetçe ülke dışına hiç gitmedi ama ona ziyarete krallar, hükümdarlar, bakanlar, büyük devlet adamları, kumandanlar gelerek kendisi ile görüştüler. Onun görüşlerini aldılar. 1935 yılında ortada bir şey yokken Atamız, Almanya’nın yine büyük bir harbe hazırlandığını görerek dile getiren bir kumandandı.1939 senesinde 70 milyon insanın öldüğü savaş başlamış, Atamızın görüşü çıkmıştır. İşte Cumhuriyeti kuran ve insanların hür yaşamasına serbestçe hareket etmesine imkan tanıyan Cumhuriyet’in bugün 97’nci yılını kutluyoruz. Birlik beraberliğimiz devam ettikçe bayrağımız dalgalanacak, torunlarımız ve onların çocuklarıda bu canım ülkede hür ve göğsü kabararak benim ülkem diyerek yaşayacaklardır.
Cumhuriyet bir nimettir, onun kıymetini bilelim. Onu yaşatmak için kuranların, canlarını vererek bize emanet ettikleri bu güzelliği yaşayalım.
CUMHURİYET BAYRAMI KUTLU OLSUN, SONSUZA KADAR KUTLAYALIM…