DR. İBRAHİM İ. ÖZTAHTALI’NIN KALEMİNDEN
Deprem…
Yüzyılın felaketinin ardından bir ay geçti, koca bir ay… Zamanın akış hızı içinde bulunduğumuz duygu durumuna göre değişiyor. Bazen çok hızlı aktığını düşündüğümüz zaman bazen bir türlü geçmiyor. Deprem bölgesinde ve depremin kayıplarını yaşayan kalplerde zaman bir türlü akıp geçmiyor. Gözlerden yaş dinmiyor. Pazardan beri bölgedeyiz. Arama kurtarma faaliyetlerinin ardından enkaz kaldırma çalışmaları devam ederken neredeyse her enkazın başında gözlerini enkazdan ayırmayan, bakışları donmuş insanlar… Acı çok derin, üzüntü çok büyük…
Depremi yaşayanlar arasında yüzleri hala gülenler var, çocuklar… Anne ve babalarının, yüzlerindeki acıya aldırmadan gülümsüyorlar her baktığımızda. O zarif ve saf ruhlarının derinliklerinde oluşan büyük travmanın farkında olmadan gülümsüyorlar… Bazen deprem çadırlarının önündeki Bir ağaç kütüğüyle oynarken, bazen de edindiği yeni arkadaşlarıyla koşuştururken… Onlar için zahmetli uzun, bir yeni hayatın başında… Her şeye rağmen yüzlerindeki tebessümün bir nedeni var; çünkü onlar çocuk… Eğitimleri, oyuncakları, beslenmeleri, evleri, hatta şehirleri değişse de onlar hâlâ çocuk… Ve biz bütün çocuklarımızı çok seviyoruz.
Bursa Uludağ Üniversitesi Karagöz ve Kukla Oyunları Araştırma ve Uygulama Merkezi (KARAKUM) olarak depremden etkilenen çocuklarımızın travmalarını hafifletmek, birazcık daha olsun onları gülümsetebilmek için yola çıktık. Bir hafta boyunca depremden etkilenen bölgede Karagöz perdesini kurarak duygularını paylaşmaya, “daima yanınızdayız” demeye çalışacaktık.
Hayali Nevzat Çiftçi, asistanımız Emir Kaçar ve ben küçük bir karavanla şehir şehir dolaşacak, çadır kentlerde perde kurup önce küçük bir söyleşi, arkasından da çocuklarımızı Karagöz’le buluşturacaktık. 4 Mart’ta yola düştük Bursa’dan. İlk durağımız Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesi oldu. Pınarbaşı Çadırkent’te kurduk ilk perdemizi. İlk kez Karagöz izleyen gözleri, kahkahalar atarken yüzlerdeki o mutluluğu anlatamam. Herkes canla başla çalışıyor bölgede. O gece orada konakladık. Ertesi gün Kahramanmaraş merkezde Avşar Çadırkentte’ydik. Orada da bizi heyecanla bekleyen çocuklarımızla buluştuk.
Şimdi ise Gaziantep’teyiz. Heyecanımız ilk günkü gibi çocukların kalplerine dokunmak, onların saf enerjilerini hissetmek bizler adına gerçekten büyük mutluluk! Bu mutluluğu başta Rektörümüz Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, Parlamış Tekstil, Bayrakçı Mali Müşavirlik, Güzel Bir Gün Butik, Sade Et, Kalbir ve SOS Plus ile de paylaşıyoruz. Onların katkılarıyla deprem bölgesindeki Umut Güneşi Projemiz devam ediyor.
Elbette depremin yaraları birlik ve beraberlik içinde sarılır. Maddi kayıplar yeniden kazanılır, ya ruhlarımızdaki kayıplar… Asıl mücadele şimdi, geride kalanlar için, çocuklarımız için olmalı ve bitmemeli, unutulmamalı… Rotamızı İslahiye ve Nurdağı’na çevireceğiz, sonra Hatay… Bizi bekleyen küçük kalplerle buluşmaya devam edeceğiz… Yanlarında olma mutluluğu bizim için her şeye değer.