Ekonomi
SARIBAL: “2024 TARIMIN ÇÖKÜŞ YILI OLMUŞTUR”
- /home/u2093656/public_html/wp-content/plugins/mvp-social-buttons/mvp-social-buttons.php on line 27
http://www.yoremgazete.com/wp-content/uploads/2024/12/Saribal-1-scaled.jpg&description=SARIBAL: “2024 TARIMIN ÇÖKÜŞ YILI OLMUŞTUR”', 'pinterestShare', 'width=750,height=350'); return false;" title="Pin This Post">
- Share
- Tweet /home/u2093656/public_html/wp-content/plugins/mvp-social-buttons/mvp-social-buttons.php on line 72
http://www.yoremgazete.com/wp-content/uploads/2024/12/Saribal-1-scaled.jpg&description=SARIBAL: “2024 TARIMIN ÇÖKÜŞ YILI OLMUŞTUR”', 'pinterestShare', 'width=750,height=350'); return false;" title="Pin This Post">
CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, 2024 yılına dair tarım ve hayvancılık sektörünü değerlendirdi. Milletvekili Sarıbal, 2024 yılının tarımda kuraklık, artan üretim maliyetleri, emeğinin karşılığını alamayan üreticilerin isyanları, yüksek enflasyon ve gıda fiyatlarının tüketiciyi zorlayan etkisi ile ihracat yasaklarının gölgesinde geçtiğini kaydetti.
CHP’li Sarıbal, “2024 yılı, tarım ve hayvancılık için tam bir felaket yılı oldu. Bir yanda üreticiyi bitiren ithalat politikaları, diğer yanda halkın sofrasını haraca bağlayan gıda fiyatları! Ve bütün bu tablo, AKP’nin yıllardır uyguladığı beceriksiz, plansız, rant odaklı politikalarının eseri. Tarımı bilerek ve isteyerek çökerten bir iktidar, bu ülkenin geleceğini de yok ediyor. Soframızdaki ekmeği küçülttüler, pazar filesini ateşe verdiler! AKP için tarım, ‘dışa bağımlılık’ ve birkaç yandaşa peşkeş çekmekten başka bir şey ifade etmiyor. Çiftçi traktörünü hacizden kurtarmaya çalışırken, bunlar lüks sofralarında ithal etlere kaşık sallıyor. Bu politika değil, bu düpedüz ihanettir! Üreticiyi destekleyen, halkın sofrasını büyüten, toprağa hak ettiği değeri veren politikalar için acil erken genel seçim gerekli. Yoksa bu ülkenin geleceği de soframızdaki ekmek kadar küçülecek.” dedi.
Gıda enflasyonu önlenemez yükselişte
2023 yılında enflasyonda son 22 yılın rekorunun kırıldığını, tüketici fiyatlarının bir önceki yılın aynı ayına göre yaklaşık yüzde 64,8 ile 2001’den bu yana en yüksek seviyeye çıktığını kaydeden Sarıbal, “Türkiye enflasyonda Venezuela, Lübnan ve Arjantin’in ardından dünyada dördüncü sırada yer aldı. 2024 yılında da yüksek enflasyon devam etti. TÜİK’e göre Kasım ayı itibariyle yıllık enflasyon yüzde 47,1 oldu. 2003’ten bu yana ortalama fiyatlar 21 kat, gıda fiyatları ise 32 kat arttı. Kasım 2024’te Türkiye’de gıda fiyatları aylık yüzde 5,1, yıllık ise yüzde 48,6 oranında arttı. Ürünü para etmeyen çiftçinin üretimden çekilmesi ve üretim yetersizliği gıda enflasyonunu yükseltiyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)’ne göre dünyada gıda fiyatları yıllık sadece yüzde 5,7 arttı; yani Türkiye’de gıda enflasyonu dünya ortalamasından 8 kat daha yüksek.” diye konuştu.
Tarımdaki istihdam payı yüzde 14,7’ye geriledi
Tarımın gayri safi yurtiçi hasıladaki payının 2002’de yüzde 10,2 iken 2024 yılı sonunda ise yüzde 5,2’ye düştüğünü açıklayan Sarıbal, “2002 yılında tarımda çalışanların toplam istihdam içindeki payı yüzde 35 iken, bu oran 2024 yılının ilk yarısında ise yüzde 14,7’ye geriledi. Çiftçilerin bankalara olan borçları Ekim 2023’te 551 milyar lira iken yetersiz desteklemeler nedeniyle yüzde 42,3 oranında artarak Ekim 2024’te 784 milyar liraya yükseldi” dedi. Kamudan yeterli destek görmeyen ve yetiştirdiği üründen emeğinin karşılığını alamayarak zarar eden çiftçilerin hızla toprağını terk ettiğini kaydeden Sarıbal, 2002 yılında ekili-dikili arazi miktarı 266 milyon dekarken, günümüzde 239 milyon dekara gerilediğini, söz konusu dönemde tarım alanlarının 26 milyon dekar azaldığını söyledi. Nüfusun giderek artmasına karşılık üretim alanlarının azalmasının gıda güvencesi ve gıda enflasyonu sorununun giderek derinleşmesine neden olduğunu anlatan Sarıbal, “Her 10 yılda bir yapılması gereken Genel Tarım Sayımı 2001 yılından bu yana tam 23 yıldır yapılmadı. TÜİK tarafından 29 Mart 2024 tarihinde yayınlanan Bitkisel Ürün Denge Tablolarına göre; yurt içi üretimin yurt içi talebi karşılama (yeterlilik) derecesi arpada yüzde 90, ekmeklik buğday, mısır ve kırmızı mercimekte yüzde 86, pirinçte 74, yeşil mercimekte yüzde 60, ayçiçeğinde yüzde 51, soyada ise yüzde 5 oldu. TÜİK’in 2024 yılı Bitkisel Üretim II. Tahminine göre; buğday, arpa ve mısır üretiminde düşüş, patateste yüzde artış öngörülüyor. Yağlı tohumlarda artış, şekerpancarında düşüş olacağı belirtiliyor. Zeytinde rekor artış, mandalina ve portakalda büyük düşüş bekleniyor.” ifadelerini kullandı.
Üreticiler şirketlerin insafına terk edildi
2024 yılında üreticilerin piyasaya ve şirketlerin insafına terk edildiğini vurgulayan Milletvekili Sarıbal, “Hububat ve bazı baklagiller haricindeki ürünlerde alım fiyatları şirketler tarafından belirlendi. Özellikle fındık ve tütün piyasalarında yabancı tekellerin hakimiyeti devam etti. Bu nedenle ürün alım fiyatları maliyetlerin altında veya önceki yılki seviyesinde belirlendi. Tarım ürünleri alım fiyatlarında geçen yıla göre artış oranları enflasyondaki artışın altında kaldı. Buğday yüzde 11-12, arpa yüzde 3,6, çeltik yüzde 25-30,4, fındık yüzde 57, çay yüzde 68, şekerpancarı yüzde 28’de kaldı. Hububat Tedarikçileri Derneği’nin hesaplamalarına göre; TMO’nun müdahale alımlarının son 5 yılın ortalama üretim miktarları içindeki payı; buğdayda yüzde 20, arpada yüzde 22, mısırda yüzde 15, çeltikte yüzde 5, kırmızı mercimekte yüzde 8, nohutta yüzde 17, kuru fasulyede yüzde 11, fındıkta yüzde 12 olarak gerçekleşti.” dedi.
2024 yılında ithalat bağımlılığı devam etti
Milletvekili Orhan Sarıbal, 2024 yılının Ocak-Ekim döneminde tarımda 9,2 milyar dolarlık ithalat, 7,6 milyar dolarlık ihracat yapıldığını; ithalat kısıtlamalarına rağmen tarım dış ticaretinin 1,7 milyar dolar açık verdiğini söyledi. TÜİK tarafından açıklanan 2024 yılının Ocak-Ekim dönemine ilişkin dış ticaret istatistiklerinden yararlanarak Dünya Ticaret Örgütü’nün yöntemine göre yapılan hesaplamada tarımsal ithalatın 17,5 milyar doları gıda maddeleri, 5,7 milyar doları tarımsal hammaddeler olmak üzere toplam 23,2 milyar dolar oldu. 2023 yılında ithal edilen 11,9 milyon ton buğday için 3,5 milyar dolar ödendi. Buğdayda 100 yıllık Cumhuriyet döneminin en yüksek ithalat rakamlarına ulaşıldı. Toprak Mahsulleri Ofisi’nden satın alınan her 85 ton için 15 ton buğday ithaline izin verildi. Bu uygulama 20 Kasım’da, yüzde 75 iç piyasadan yüzde 25 ithalat şeklinde değiştirildi. Bu nedenle önceki yılın Ocak-Ekim döneminde 10 milyon tonu aşan ithalat bu yıl 5,2 milyon ton olarak gerçekleşti. 31 Aralık 2024’e kadar 1 milyon ton mısır ithalatı için gümrük vergisi yüzde 5’e düşürüldü. Bu karardan sonra ithalat hızla arttı. Önceki yılın Ocak-Ekim döneminde 1,9 milyon ton olan ithalat bu yıl 3,4 milyon tona ulaştı. Böylelikle 2019 yılından sonra tüm zamanların ikinci en büyük ithalatı gerçekleşti. Son yıllarda kendine yeterlilik oranı yüzde 5-6 arasında olan soyada tüm zamanların en büyük ithalatı gerçekleşti. 2023 yılında 2,9 milyon ton olan ithalat bu yılın Ocak-Ekim döneminde 3,1 milyon tona ulaştı. 14 Eylül 2024 tarihinde zeytinyağında tüm yasaklamalar (kısıtlama, fon, kota) kaldırıldı. Ancak Türkiye kuraklık nedeniyle Avrupa’daki rekolte düşüşünün yarattığı ihracat fırsatını kaçırmış oldu.” açıklamasını yaptı.
Son 15 yılda pestisit kullanımı yüzde 53 arttı
Milletvekili Sarıbal, Türkiye’den ihraç edilen yaş meyve ve sebzeler ile kuru gıdalarda yüksek miktarda pestisit kalıntısı ya da aflatoksin bulunduğu gerekçesi ile iade edilen ürünlerin tüketicinin kabusu olduğuna değindi. Hangi ürünlerde pestisit kalıntısı veya aflatoksin tespit edildiği, bu ürünlerin nerede üretildiği ve iç piyasada imha edilip edilmedikleri konularında Tarım ve Orman Bakanlığı’nın tatmin edici bir açıklamada bulunmadığını dile getiren Sarıbal, “Bakanlık verilerine göre 2009 yılında 37,7 bin ton olan pestisit kullanımı 2023 yılı itibariyle 57,8 bin tona yükseldi. Son 15 yılda toplam pestisit kullanımı yüzde 53 oranında arttı.
Hayvancılık ithalatı 1 milyar doları aştı
Uygulanan yanlış politikalar nedeniyle son yıllarda hayvan varlığında ciddi bir azalma yaşandığını da dile getiren Sarıbal, TÜİK verilerine göre, Türkiye’nin büyük ve küçükbaş hayvan varlığı, son iki yılda düşüşe geçti. 2021’de 75,6 milyon baş olan hayvan varlığı, 2023’te 68,9 milyon başa geriledi; son iki yılda büyükbaş ve küçükbaş hayvan sayısı 6,6 milyon baş azaldı. İktidar hayvancılığa ayrılan desteklerin toplam destekleme içindeki payını giderek azaltıyor. Söz konusu desteklerin payı 2023’te yüzde 24,2 iken, 2024 yılında yüzde 21,6’ya 2025 yılında ise yüzde 20,1’e düşürülecek. Bunun anlamı; yoksulların hayvansal proteine erişiminin giderek daha zor hale geleceğidir. 2023 yılında ithal edilen 818 bin baş sığırın 598 bin başı 2024 yılında ithal edilen 301 bin baş sığırın 180 bin başı Brezilya ve Uruguay’dan ithal edildi. 2024 yılının Ocak-Ekim döneminde hayvancılık ithalatı 1 milyar doları aştı. 331 bin baş canlı hayvan için 591 milyon dolar, 69 bin ton kırmızı et için 439 milyon dolar olmak üzere toplam 1 milyar 30 bin dolar ödendi. Bu arada 2025 yılında 520 bin büyükbaş hayvan ithalatı kararı alındı. Her fırsatta yerli hayvancılığı desteklediklerini açıklayan Tarım ve Orman Bakanlığı, attığı adımlar ile ithalat lobisini güçlendirmeyi sürdürüyor.” ifadelerini kullandı.
1956 tarihinde çıkarılan Orman Kanunu’nda 2002 yılına kadar 46 yılda 15 defa değişiklik yapılmasına karşılık, 2003-2024 tarihleri arasındaki 22 yılda 31 defa değişiklik yapıldığına da değinen Sarıbal, 2024 yılında toplam 12,7 milyon metrekare alanın orman sınırları dışına çıkartıldığını belirtti.
Bursa Bölge
“AKP VE SARAY TÜRKİYE’NİN SOSYAL KISIRLIK SEBEBİDİR”
CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, iktidarın 2024 yılında üretimdeki açıkları ithalatla kapatmaya çalıştığını belirterek, tarım alalarının talana açıldığı, çiftçinin maliyetler altında ezildiği, küçük esnafın kepenk kapattığı bir ülkede refah içinde yaşayan bir halktan söz edilemeyeceğini söyledi. Sarıbal; “Bir ülkede faşizm varsa orada ekmek kavgası vardır. Çünkü faşizm, üretimin köklerini kurutur, sosyal adaleti yok eder. AKP ve Saray, bir halk sağlığı sorunudur diyorduk, AKP ve Saray bu ülkenin sosyal kısırlık sebebidir.” dedi.
CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, 2024 yılı tarımsal üretim ve ithalat verilerini değerlendirdi. AKP İktidarının tarımda uyguladığı politikalarla, üretmeyi ithal etmekten daha pahalı hale getirdiğini vurgulayan Milletvekili Sarıbal, ithalata bağımlılığın yalnızca gıda maddeleriyle sınırlı olmadığını; tohum, gübre, tarım ilaçları ve mazot gibi girdilerde de büyük ölçüde dışa bağımlılığın söz konusu olduğunu söyledi. Tarım alalarının talana açıldığı, çiftçinin maliyetler altında ezildiği, küçük esnafın kepenk kapattığı bir ülkede ne adil bir gelecekten ne de refah içinde yaşayan bir halktan söz edilebileceğini kaydeden Sarıbal, “Bir ülkede faşizm varsa orada hürriyet kavgası vardır, adalet kavgası vardır. Faşizm varsa orada ekmek kavgası vardır. Çünkü faşizm, üretimin köklerini kurutur, sosyal adaleti yok eder. Bir ülkenin toprağı, işçisi, üretimi özgür olmazsa ne emeğin bereketi kalır ne de ekmeğin tadı. Faşizm, yalnızca insanlar üzerinde baskı kurmaz; aynı zamanda tarladan sofraya uzanan üretim zincirini kırar, bereketi yok eder. 2025’i aile yılı ilan eden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın müjdesi 3 çocuk çıktı! Bugün Türkiye’de milyonlarca genç, bırakın çocuk sahibi olmayı, maddi yetersizlikler yüzünden evlenemiyor. Ülkemizin doğurganlık oranı neden 1,5’e düştü sanıyorsunuz? Sağlık sisteminde yaşanan aksaklıklar, sosyal güvence eksikliği ve artan yoksulluk, gençlerin çocuk sahibi olmasını bir kenara bırakın, sağlıklı bir yaşam sürmesine bile engel oluyor. AKP ve Saray, bir halk sağlığı sorunudur diyorduk, AKP ve Saray bu ülkenin sosyal kısırlık sebebidir. Çözüm popülist müjdelerde değil, gerçekçi bir kalkınma ve sosyal adalet politikasındadır.” diye konuştu.
“İktidar 2024’te de üretimdeki açığı ithalatla kapattı”
Milletvekili Sarıbal, iklim değişikliği, maliyet artışları ve çiftçinin ekonomik durumunun bozulması nedeniyle buğday üretiminin 22 milyon tondan 20.8 milyon tona, arpa üretiminin 9.2 milyon tondan 8.1 milyon tona, mısır üretiminin 9 milyon tondan 8.1 milyon tona gerilediğini açıkladı. AKP’nin hububat, baklagiller ve yağlı tohumlar öncelikli olacak şekilde yurt içi yeterlilik oranının yüzde 100’ün üzerinde tutulacağına dair vaadinin havada kaldığını belirten Sarıbal, “Yurt içi üretimin yurt içi talebi karşılama derecesi arpada yüzde 90, ekmeklik buğday, mısır ve kırmızı mercimekte yüzde 86, pirinçte 74, yeşil mercimekte yüzde 60, ayçiçeğinde yüzde 51, soyada ise yüzde 5 civarında. Hububat üretimi 3.2 milyon ton geriledi. 2024 yılında da üretimdeki açıklar ithalatla kapatılmaya çalışıldı. Patates üretimi bir önceki yıla göre yüzde 21.1, kuru baklagiller yüzde 2.8, yağlı tohumlar ise yüzde 2.6 oranında arttı. Buna karşılık şeker pancarı üretimi 25.3 milyon tondan 23 milyon tona düştü. 2023 yılında narenciyede üretim bir önceki yıla göre ortalama yüzde 67 oranında artarak 4.7 milyon tondan 7.9 milyon tona yükselmiş; artış oranı portakalda yüzde 75’i, limonda ise yüzde 76’yı bulmuştu. Özellikle erkenci limon ve mandalinada yaşanan pazarlama sorunları bu ürünlerin üçte birinin dalda kalmasına, hatta ağaçların sökülmesine yol açmıştı. Bu yıl üretim mandalinada yüzde 32.7, portakalda yüzde 30.3, limonda yüzde 25.6 oranında azaldı. Üretimi azalan bir başka meyve olan şeftali ise 1.1 milyon tondan 822 bin tona geriledi. 2024 zeytinde var yılı; üretim 1.5 milyon tondan 3.7 milyon tona yükseldi. Ancak önceki yıl narenciyede olduğu gibi bu yıl da zeytinde pazarlama sorunları öne çıkacak. Tariş henüz yağlık zeytin alım fiyatını açıklamadı. Marmarabirlik ise enflasyonun yüzde 50’leri bulduğu bir dönemde sofralık zeytine en fazla yüzde 13.6 zam vererek üreticileri mağdur etti.” ifadelerini kullandı.
Hububat ve yağlı tohum türevleri ithalatı 7.5 milyar dolar
2024 yılında buğday ve yağlı tohumlar türevleri için ödenen bedelin 7.5 milyar dolara ulaştığını kaydeden Sarıbal, 2023 yılında 11.9 milyon ton gibi çok yüksek bir buğday ithalatı yapılınca, 2024 yılında ithalat yasakları ile buğday ithalatının neredeyse yarı yarıya düştüğünü hatırlattı.
Milletvekili Sarıbal, “İç fındık ihracatında yüzde 56.7’lik bir artış yaşandı. Toplam ihracat geliri 1.3 milyar doları aştı. Ekmeklik buğday ithalatında uygulanan kısıtlamalar nedeniyle buğday unu ihracatı yüzde 20 oranında azaldı. Toplam ihracat geliri 1 milyar dolar oldu. Ayçiçeği yağı ihracatında da yüzde 6.7’lik bir düşüş yaşandı. Toplam ihracat geliri 813 milyon dolar olarak kaydedildi. Bu veriler, Türkiye’nin tarım ve gıda ürünleri ihracatında hem fırsatlar hem de bazı ürünlerdeki zorlukları yansıtıyor. Buna karşılık en fazla ithal edilen ürünlerden soya fasulyesi 1.6 milyar dolar, pamuk 1.4 milyar dolar, buğday 1.3 milyar dolar ve ayçiçeği yağı 1.2 milyar dolar olarak sıralandı. 2024 yılında da uluslararası piyasalarda tarım ürünleri fiyatlarının gerilemeye devam etmesi, gümrük vergilerinin düşürülmesi veya sıfırlanması ve alım fiyatlarının düşük tutulması nedeniyle ürünlerini değerinde satamayan çiftçiler giderek yoksullaşıp tarımı terk etmeye devam etti. Bunun gıda güvencesi ve gıda enflasyonu açısından büyük bir tehlike yarattığı Saray iktidarının umurunda değil.” diye konuştu.
Bursa Bölge
KADIN KOOPERATİFLERİ İÇİN 2025 İŞ PLANI HAZIRLANDI
Tarım ve Orman Bakanlığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı İl Müdürlükleri tarafından ortaklaşa yürütülen çalışmalar sürüyor. Bilindiği üzere, 30 Ekim 2018 tarihinde üç bakanlık arasında, “Kadın Kooperatiflerinin Güçlendirilmesi İş Birliği Protokolü” imzalanmıştı. Protokol 12.07.2021 tarihinde iki yıl, 06.09.2023 tarihinde ise beş yıl süreyle yenilenmişti.
Protokol çerçevesinde bugüne değin düzenlenen çalışmalar, eğitimler, bilgilendirme toplantıları ve kooperatif ziyaretleri ile kadın işbirliklerinin karşılaştığı süreçler çözüm odaklı yaklaşımlar geliştirilmiş, üretimden pazarlamaya kadar birçok alanda faaliyet yürütüldü.
Kadın Kooperatifleri için 2025 yılına yön verilecek toplantı
Kadınların ekonomik ve sosyal hayatta kalmaları, daha güçlü bir yer edinmeleri için yürütülen çalışmalar kapsamında, geçtiğimiz hafta Bursa İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ev sahipliğinde önemli bir toplantı gerçekleştirildi. Toplantıda, kadın kooperatiflerinin üretim kapasitelerinin geliştirilmesi, teknik bilgi ve becerilerin geliştirilmesi, pazar imkanlarının genişletilmesi ve kadın emeğinin daha etkin değerlendirilmesine yönelik hedefler belirlendi. Eğitim programları, teknik projeler ve katma üretim modelleri gibi konular ele alındığı toplantıda, bu alanlarla ilgili kurumlarla işbirliği yapılmasının gerekliliği vurgulandı.
Kadın emeğiyle güçlü bir gelecek
Oluşturulan 2025 İş Planı, kadın kooperatiflerinin sürdürülebilirliğini arttırmayı ve onların ekonomik kalkınmadaki rollerini güçlendirmeyi sağlıyor. Bu potansiyel doğrultusunda, kadın emeğini merkeze alan, projeleriyle üretimden pazarlamaya kadar her aşamada etkin çözümlerin geliştirilmesi hedeflenmekte. Kadınların kooperatifler yoluyla güçlenmesine katkı sunan bu toplantının, hem bölgesel hem de ulusal kalkınma için önemli bir adım olduğu belirtildi.
Bursa Bölge
“BAĞKURLU ALMADIĞI HİZMETİN BEDELİNİ CEZALI ÖDÜYOR”
Sosyal güvenlik prim borcu olan çok sayıda esnaf ve sanatkarın sağlık alanında almadığı muayene ve almadığı ilacın bedelini cezalı ödediğini belirten TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “İki aydan fazla süreyle sigorta prim borcunu geciktiren esnafımız hem hastaneye gidip muayene olamıyor hem de tedavi için gereken ilaçları eczaneden alamıyor. Bu hizmeti sadece esnaf alamamakla kalmıyor bakmakla yükümlü ailesi de aynı şekilde yararlanamıyor. Aynı zamanda ödemeyi yatırmakta zorluk çekip geciktirdiği zaman olmadığı muayenenin ve almadığı ilacın bedelini faiziyle geri ödemek zorunda kalıyor. Sn. Cumhurbaşkanımız yapılandırmaya ve sürenin uzatılmasına imkan sağlıyordu fakat yeni yıl itibariyle artık uzatma yapılmıyor. Bizim ricamız bu sürenin 1 yıl daha uzatılması ve önemli bir mesele olan 7 bin 200 prim günü dolduran esnafımızın sağlıktan yararlanmasına imkan sağlanmalı. Esnafımızın ve ailelerinin mağdur olmaması için sağlık hizmetlerinden eksiksiz faydalanmanın önü açılmalı.” dedi.
Esnaf ve sanatkârların birikmiş prim borcunu ödeyebilmesi için yeni bir yapılandırma talebinde bulunan Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Prim borcu olan esnaf ve sanatkarlarımız yeni yıl itibariyle sağlık hizmetlerinden faydalanamıyor. Mevcut ekonomik koşullarda artan maliyetler karşısında ayakta kalmaya çalışan esnafımız sigorta primini geciktirebiliyor. Zaten sigorta primini ödemeyenlerin özel hastaneye gidecek ya da pahalı ilaçları alacak durumu yok. Esnafımızın ve ailesinin mağdur olmaması için sağlık hizmetlerinden kesintisiz faydalanabilmesinin önü açılmalı. Bunun için de yeni bir yapılandırma kanunu çıkarılarak esnafımızın gecikmiş prim borcunu sıfır faizli ya da düşük faizli kredi ile ödeme imkanı verilmeli.” şeklinde konuştu.
-
Bursa Bölge5 yıl ago
“Türkiye, Doğu Türkistan’a sahip çıkmalıdır”
-
Ekonomi5 yıl ago
Sütaş’tan “Tereyağı” açıklaması
-
Bursa Bölge2 hafta ago
İŞİTME HASTALARI İÇİN YENİ HİZMET DEVREYE GİRDİ
-
Genel2 hafta ago
KARACABEY BELEDİYESİ’NDE GÖREV DEĞİŞİKLİKLERİ
-
Bursa Bölge3 hafta ago
KARACABEY AK PARTİ BURSA’DA YER BULAMADI
-
Bursa Bölge2 hafta ago
BÜYÜKŞEHİR’DEN YILIN SON VE İLK BEBEKLERİNE ZİYARET
-
Bursa Bölge1 yıl ago
“BÜYÜK BİR SİSMİK TEHLİKE ALTINDAYIZ!”
-
Bursa Bölge3 hafta ago
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN BURSA’DAN SESLENDİ: ASGARİ ÜCRETİN ARKASINDA DURDU BOYKOT ÇAĞRISI YAPTI
Warning: Undefined variable $user_ID in /home/u2093656/public_html/wp-content/themes/zox-news/comments.php on line 49
You must be logged in to post a comment Login