Mustafa Arı
Yılbaşı kutlamaların temeli Batı asıllıdır. Bizim dinimizde, kültürümüzde olmayan ve ‘Noel’ denilen yılbaşı kutlamaları nereden çıkmıştır?
Türkçe’de yanlış olarak yılbaşı kutlamalarıyla özdeşleştirilen “Noel” Latince’de, “Tanrı’nın doğum günü” anlamına gelen ve Hz. İsa’nın doğum günü kutlamasını ifade eden “dies natalis” teriminin Fransızca karşılığıdır. Noel kutlamasının bir başka unsuru olan çam ağacı ise, Yunan ve Roma pagan kültüründeki ATTİS TANRISINA yönelik ayinden kaynaklandığı kabul edilmektedir.
Bereket tanrısı ATTİS’in çam ağacında yeniden vücut bulduğuna inanılmakta, buna bağlı olarak çam ağacına bereket sembolü diye tapınılmaktaydı. Bir başka inanışta ise, çam ağacı ölümsüzlüğü temsil ettiğine, ağaca bağlanan mumların ise kötü ruhları ve cadıları kovmak için yakıldığına inanılır. Ayrıca ağaca asılan küçük ay, güneş ve yıldız süsleri BABİL tanrılarının simgeleri olup Hıristiyanlığa ise Yunan ve Roma yoluyla girerek günümüze kadar ulaşmıştır.
Hıristiyan Batı’da miladi takvimin başlangıcına esas olarak Hz. İsa’nın doğum tarihi alınmış ve bu giderek diğer ülkelerde de benimsenmiştir. Bu bakımdan Hıristiyanlar, Aralık ayının son haftasını, doğumun arifesini teşkil etmesi bakımından, en önemli dini bayramlar olarak kabul etmişlerdir. Bu hafta içerisinde Hıristiyanlar kiliseye giderler, ayrıca birbirlerini ziyaret edip hediyeleşirler.
Dini bir atmosfer içinde geçen Noel bayramı akabinde de, yeni yıla giriş büyük bir çılgınlıkla, lüks ve israfla kutlanır. Her yıl 25 Aralık Hz. İsa (a.s.)’ın doğumunun yıl dönümü kabul edilerek bir hafta boyunca çeşitli etkinliklere yer verilmektedir.
Katolik ve Ortadoks kiliseleri de bu olayı sahiplenmek suretiyle Hz. İsa’ın doğumunun hatırasına bu süre içinde üç dinî ayin gerçekleştirmektedirler. Aynı hafta içinde Noel yortusu dolayısıyla çam ağaçları kesilip cadde, balkon ve evler süslendirilip ışıklandırılmaktadır.
Noel Baba aslı ve mesnedi olmayan, ancak sözde iyiliği temsil eden ve bu gecelerde çocuklara oyuncak, şeker vb. hediyeler dağıtan, genellikle karla örtülü, kırmızı başlıklı paltosu ve kocaman beyaz sakalı ile temsil edilen efsanevi bir kişidir. Hıristiyanlarda yılbaşı gecesinin de içinde bulunduğu bu hafta (haşa) Allah’ın oğlu dedikleri Hz. İsa’nın (a.s) sözde doğumunu kutladıkları dini bayramlarıdır.
Bizim dinimizde ise; yılbaşı ve Noel kutlamalarının yeri yoktur. Yılbaşının biz Müslümanlar için, milletler arası takvim başlangıcı olmak fonksiyonundan başka hiçbir özelliği, değeri yoktur.
Dini emirlerimizde ve milli geleneklerimizde Noel bayramıyla Müslüman’ın ne işi olur! Bu bir özentidir, bir taklittir. Efendimiz (s.a.v): “Kim bir kavme benzerse, o da onlardandır” hadisinde, şiddetle kınama vardır.
Her topluluğun bir bayramı vardır. Hinduların bayram günlerine, ateşe tapanların nevruz günlerine ve noel gecelerine ve paskalyalarına hürmet etmek; o zamanlarda onların adetlerini, onlar gibi yapmak şirk olur. Küfre sebep olur.
Yasaklar, uyarılar apaçık ortada iken bizler güya çağdaşlaşma adına bize ait olmayan Noel’e günler öncesinden hazırlık yapıyor ve sabaha kadar yılbaşı eğlencesi altında İslam’ın yasakladığı fiillerle günah bataklığına saplanıyoruz.
Bir Müslüman için bir yılın bitip, diğer yılın başlamasından ibaret olan yılbaşı gecesinin bu şekilde dinimiz İslam’la, kültürümüzle bağdaşmayan kutlamalar içerisinde olmak yanlıştır. Arkadaş için, dost için çiğ tavuk bile yenebilir fakat arkadaş için Allah’ a karşı gelinmez, günaha düşülmez, cehenneme gidilmez.
O halde Müslüman’ın yılbaşı anlayışı nasıl olmalıdır?
Bazıları yılbaşını, vur patlasın çal oynasın düşüncesizliğine dönüştürüyorlar, sanki ömürlerinden bir sene gitmemiş, aksine bir sene kazanmışlar gibi sevinç çığlıkları atarak seviniyorlar.
Yılbaşı gecesinin manası, sayılı ömür senelerinin birinin daha bitmesi, ölüm denen kesin akıbete biraz daha yaklaşılması, gençlik günlerinin tükenip ihtiyarlık demlerinin gelmesi demektir.
Nitekim her yılbaşında siyah saçlara biraz daha aklar düşüyor, saçlar gittikçe beyazlıyor. Ömrümüzden 365 günümüz geçmiştir. Hiç hesabını yaptık mı? 365 gün içinde beş vakit namaz vardı kıldık mı? 365 gün içinde bir ay ramazan orucu vardı hakkını verdik mi? Kaç insana yalan söyledik, aldattık? Kaç fakiri soframıza alıp karnını doyurduk? Ailemizi, hısım akrabamızı, komşumuzu gözettik mi? Kendimiz için istediğimizi mümin kardeşimiz içinde istedik mi? Bu yıl boyunca biz Allah ve Rasulü için ne yaptık? Bir yıl boyunca ahretimiz için ne hazırladık?
İşte Müslüman’ın yeni yıla bu düşüncelerle girmesi muhasebe yapması lazım. Bir esnaf bile akşam o günün hesabını yapmadan kepenk kapatmazken, biz bir yılı kapatırken nasıl olur da hesap yapmayız. Noel kutlamaları Hıristiyanlara benzeme, İslam’ın hudutlarını aşma olayıdır.
Bu günlerde bize düşen, geçen bir yılın muhasebesini yaparak gelecek bir yılda hatalarımızı tekrarlamamak ve kendimizin, toplumumuzun ve Yüce Rabbimizin razı olacağı davranışları yapmaya gayret göstermek olmalıdır. Hiçbir Hıristiyan Müslümanlar’ın bayramını kutlamadığı gibi bizler de onların bayramlarını kutlamamalı ve onların batıl dinlerinin adetlerini yaparak onlara benzememeliyiz.
Yine unutmamalıyız ki, kişi inandığı gibi yaşamazsa yaşadığı gibi inanmaya başlar. Onun içindir ki yılbaşı, imanı küfür faciasına götüren bir tehlikedir. Bu yüzden Müslüman uyanık olmalı imanının gereği gibi yaşamalıdır. Rabbim bizleri yılbaşı kutlayarak gayri Müslimlere benzemekten, küfre düşmekten muhafaza eylesin. Rabbim bizleri imanının gereği gibi yaşayan kullarından eylesin.
BİR YILIN MUHASEBESİ
Sevinçleriyle, üzüntüleriyle bir yılı daha geride bırakıyoruz. Müslümanlar, yılbaşını, hem bu dünyada hem ahirette pişman olacağı haram davranışlardan kaçınarak geçirmesi gerekir.
Hristiyan aleminin ahlak, yaşam, moda ve gidişatları bizim için örnek ve ölçü olmamalı. Yılbaşı eğlencelerinin hem dinimize, hem de özünü dinimizden alan örf ve adetlerimize tamamen zıttır.
Yılbaşı aklı başında olan biri için değerlendirme ve karar günüdür. Herkes bir yılın nasıl geçtiğini bilir. Muhasebe iyi yapılmalı. Muhasebenin pek çok anlamı vardır. Şöyle ki: Geleceğe yönelmek, ileriyi görmektir. Kendini bilmek ve anlamaktır. Muhasebe Dünya ve ahirette huzura erebilmenin yoludur. Haramlardan kurtulmanın disiplinidir. Gafletten uyanmak, günah ve hataların farkına varabilmektir. Karda mı, zararda mı, olduğumuzu tespit etmektir. İş ve amelimizde eksik ve kusurlarımızı tespit etmek ve düzeltmektir. Vakit ve nakit israfını önleme çabasıdır. Ölmeden önce ölünüz fermanına uyarak ebedi alem için ölmeden önce hazırlanabilme maharetidir.
Hz. Peygamber ‘in: “Bir iş yaparken sonucunu düşün, doğru ise yap, yanlış ise vazgeç!” buyurduğu rivayet edilir. Yanlışlıkları tekrarlamamak, eksiklikleri tamamlamak için hesap yapalım.
Koca bir yılı da geride bıraktık. Bir yıllık süre içinde şahıs aile, millet ve insanlık için neler yapıldı? Bilgi ve kültür alanında neler kazanıldı? Belirlenmiş zaman dilimi içinde yapılması gereken ibadet, itaat vs. iyilikler gerçekleştirildi mi? Daha da önemlisi, geçmişle ilgili samimi bir değerlendirme yapıldı mı?
İşte bütün bu soruların cevaplarını aramak gerekir. Çünkü geçmişin muhasebesini yapmadan geleceğin hareket tarzını belirlemek doğru olmaz.
Nefis muhasebesi yapanla, yapmayan kişileri Hz. Peygamber bir hadisinde şöyle nitelemiştir. “Akıllı kişi, nefsini hesaba çeken ve ölümden sonrası için çalışan; aciz kimse ise, nefsinin arzularına tabi olan ve Allah’tan (olmayacak şeyler) temenni eden kimsedir.
2020 yılının başta milletimiz, devletimiz, İslam alemi ve insanlık için hayırlara vesile olmasını, sağlık, mutluluk, huzur ve barış getirmesini, Allah’tan dua ve niyaz ediyorum.