Saadet Partisi Karacabey İlçe Başkanı Zeynel Abidin Koçak, yaptığı basın açıklamasında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Basın açıklamasına 26 yıl önce Sivas’ta yaşanan Madımak olayının şok edici ve insanlarımızı derinden yaralayan bir vahşet olduğunu dile getirerek başlayan Koçak, “Üzerinden yıllar da geçse bu vahşet unutulmayacak.” dedi.
Madımak olayının da yaşandığı yıl olan 1993 yılının Türkiye’nin en karanlık yılı olduğunu belirterek açıklamalarına devam eden Koçak, “Başta Uğur Mumcu, Eşref Bitlis suikastları, Başbağlar ve 33 silahsız erimizin katledilmesi, Turgut Özal ve Adnan Kahveci’nin şüpheli ölümleri ve ayrıca o dönem birçok faili meçhul ve şüpheli ölümler yaşandı. Saadet Partisi olarak çağrıda bulunuyoruz. 93 yılında yaşanan hadiselerin tamamı araştırılmalı ve gerçek suçlular adalet önünde hesap vermelidir.” dedi.
Haftanın önemli gündem başlıklarından olan Ergenekon ve Balyoz davalarının yeniden karara bağlanması ile ilgili de değerlendirmelerde bulunan Koçak, “Geçmişte biz Saadet Partisi olarak bu davayı çok yakından takip etmiştik. Erbakan Hoca, bunun üzerinde durmuş, ‘Ordu bizim ordumuzdur. İçinden çıkan bazılarının yaptıklarını tüm orduya mal etmemeliyiz’ demişti. Yine o zaman Yüksek İstişare Kurulu Başkanı’mız Oğuzhan Asiltürk Bey de bu davaların ordu içindeki Amerikan karşıtı subayların tasfiyesi olduğunu deklare etmişti. Ancak biz o zaman bunları söylediğimizde bizi Ergenekon’un dinci ayağı olarak itham eden birtakım ahlaksız insanlar vardı. Şimdi onlar bugün de bizi farklı bir şekilde itham etmeye devam ediyorlar. Ancak biz bu ithamlara hiç kulak asmıyoruz. Çünkü biz her zaman gerçeklerin peşindeyiz.” ifadelerini kullandı.
Ergenekon ve Balyoz davaları sürecinin hükümetin yürüttüğü politikalardaki tutarsızlığını bir kez daha gözler önüne serdiğini ifade eden Koçak, açıklamalarına şöyle devam etti: “Ergenekon ve Balyoz’da önce savcı sonra avukatı oldular. Dış politikada Esad ile önce kardeş sonra düşman oldular. Çözüm sürecinde Kandil’den gelenleri kırmızı halı ile karşıladılar, sonra taş üstünde taş bırakmayan tarzda bir yıkıma giriştiler. 31 Mart ve öncesi süreçte biz de dâhil olmak üzere bütün muhalefeti terörle suçladılar ama sonra gidip açık açık İmralı ile irtibat kurdular. Tüm bu tutarsızlıklar sonrası oluşan havada devletimiz ve milletimiz zarar gördü. Kendileri de itibar kaybetti. İnşallah önümüzdeki süreçte şapkalarını önlerine koyup yaptıklarını düşünürler.”
Adalet konusunda günden güne güvenin kalmadığını vurgulayan Koçak, “Devlet yetkililerinden bir beklentimiz var. Kimse adalete müdahale etmemeli. İktidar, bir zamanlar savcısıydı, şimdi avukatı oldu. Hakimlerimizden beklentimiz de; devlet yetkililerinden baskı da gelse, hiçbir konuda adaletsiz hüküm vermemeleridir. Ümit ediyoruz ki, önümüzdeki aylar iktidarın muhalefetin sözlerini kulak ardı etmediği bir dönem olur.” dedi.
İç ve dış politikaların haricinde vatandaşa en çok dokunan konunun ekonomide yaşanan büyük problemlerin olduğunu belirten Başkan Koçak, günü kurtaran adımların bu problemleri çözmeyeceğini kaydetti. Türkiye ekonomisinin bugünden itibaren bütün kaynaklarını üretime tahsis etmediği sürece düzelmeyeceğini dile getiren Koçak, “Bunu kendileri de söyledi ancak bu sadece sözde kaldı.” dedi.
Son günlerde Suriyeli sığınmacılara karşı kimi yerlerde yaşanan olayları endişe ile izlediklerini belirterek açıklamalarına devam eden SP İlçe Başkanı Koçak, “Bu haksız ve yanlış bir tavır. Birtakım olumsuz hadiselerin Suriyeliler tarafından yapıldığı gibi iddialar ortaya atılıyor. Suriyelileri bir düşman gibi görmek ise insanlık suçudur. Katliamdan kaçıyorlar ve başlarına gelen bu kötü durumda bizim de payımız var. Bu yaşananların tek çözümü ise Suriye’de tekrar gerçek bir barışın tesis edilmesidir.” dedi.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin revize edilmesi ile ilgili tartışmalar hakkında da görüşlerini dile getiren Zeynel Abidin Koçak, “Bize göre toplumun tümünün temsiliyetini sağlayacak yeni bir sisteme geçilmelidir. Partiler üstü, herkesi kucaklayan bir cumhurbaşkanlığı kurumu oluşturulmalıdır. Şeffaflık mutlaka sağlanmalıdır. Herkes hesap verebilmelidir. Bu değişikliklere kesinlikle ihtiyaç var. Buna bazı kişiler karşı çıkabilir ancak zaman içinde bu değişiklikler yaşanacak.” açıklamasında bulundu.