Connect with us

Ekonomi

“KEŞKE BİZİM SİZİ SEVDİĞİMİZ KADAR SİZ DE ÇİFTÇİYİ SEVSEYDİNİZ SAYIN CUMHURBAŞKANIM!”

Karacabey’in kırsal Akhisar Mahallesi’nde tarımla uğraşan Sinan Çiftçi, ANKA Ajans’a konuştu ve ürettiklerinin elinde kalmasından yakındı. Domates ve karpuz eken Sinan Çiftçi, “Hani ‘Ananı da al git’ demişti ya başbakanken Sayın Cumhurbaşkanı. Bugün söylese daha mantıklı. O gün o kadar sıkıntılar yoktu. Bugün çiftçinin anası ağlıyor.” dedi.

Türkiye’nin dört bir yanında tarımla uğraşanlar, feryat ediyor. Şikayetleri de mazot, gübre, yem masrafı; ürettiklerinin ellerinde kalması, devletten yeteri kadar destek alamayışları. Karacabey’de çiftçiler de bu yıl ürettiklerini satamamaktan dert yandı. Ülkedeki salçalık domates üretiminin en fazla yapıldığı bölgelerden olan kırsal Akhisar Mahallesi’nde tarımla uğraşan 30 yaşındaki Sinan Çiftçi, ANKA Ajans’a yaptığı açıklamada şunları dile getirdi:

“Sayın Cumhurbaşkanımıza seslenmek istiyorum. Size Türkiye’nin en bereketli, en verimli topraklarından, Karacabey Ovası’ndan sesleniyorum. Sayın Cumhurbaşkanım, biz sizi çok seviyoruz ama keşke siz de bizim sizi sevdiğimiz kadar çiftçiyi, üreticiyi, emek harcayan, alın teri döken bizleri sevseydiniz. Biz üvey evlat durumundayız maalesef. Sayın Cumhurbaşkanım bizim sizi sevdiğimiz kadar keşke siz de bizi sevseydiniz de üreten, alın teri döken çiftçi bu hale gelmeseydi.

“Üreticinin cenazesi kaldırılmak üzere”

Ürettiğinin karşılığını alamıyor, zarar ediyor, iflas ediyor. Çiftçi şu anda intiharın eşiğine gelmiş durumda. Türkiye’de çalışarak, üreterek, emek harcayarak para kazanamıyorsun. Türkiye, kara para aklayanların, vergi kaçıranların cenneti olmuş durumda. Üretici, çiftçi, hayvancı perişan olmuş durumda; cenazesi kaldırılmak üzere. Atatürk’ün ‘Milletin efendisi’ dediği köylü, çiftçi şu anda AKP iktidarının, emperyalist güçlerin, tarımı kullanan, çiftçiyi kullanan bazı sanayi baronlarının kölesi olmuş durumda. Yani milletin efendisi olan köylü, kara para aklayanların, tefecilerin, aracıların ve tarım politikası olmayan AKP iktidarının kölesi olmuş durumda.”

“Karpuzu hiç kimse satamıyor”

Tarlasındaki karpuzu da gösteren Çiftçi, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu karpuzun bir tane, tek fidesinin fiyatı 19’la 22 lira arasında değişiyor. Bir dönüme, bir dekara 400 tane ekiliyor. Yani bunun 8 bin 500-9 bin lira arası bir fide maliyeti var. Sadece ektiğim fide. Damlama hortumu, işçilik, mazot, gübre, traktör, elektrik, bunların ismini hesaba katmıyorsun. Diğerlerini de hesaba kattığın zaman tarla seninse 20 bin lira, icarsa 25-30 bin liraya kadar dönümüne maliyeti var. Şimdi sen bunu ektin, diktin. Çoluğuna çocuğuna bakar gibi, gözün gibi baktın. Bu karpuzu sadece ben değil, hiç kimse satamıyor. Karpuzu alan yok. Bunun çeşitli sebepleri var. Şu anda Fransa’dan, Paris’ten olimpiyat oyunlarından ihracat talebi var karpuza. Balkanlardan var fakat çiftçisini çok seven hükümetimiz ihracat kotası, ihracat yasağı getiriyor. Neymiş, ‘Benim halkım karpuzu ucuz yesin’ diyor.

“Tüccarların oyuncağı olduk”

Bodrum’da 25 liraymış karpuzun kilosu. İstanbul’da bazı marketlerde 17-18 lira. Başka bir yere gidiyorsun, 3-5 lira. Neyin ne olduğu belli değil. Türkiye’de ne üretim ne hal ne satış planlaması var. İşin rezilliği çıkmış. Yani şu anda ben dönümüne 20 bin lira masraf etmişim ve bu karpuzu maalesef satamıyorum, tarlada kalacak. Artık biz para kazanma derdinde falan da değiliz. Alan yok, tarlada kalmış durumda. 87 dönüm karpuz ektim ben. 87 dönüm karpuzun maliyeti bir milyon 600, bir milyon 700 bin lira kadar var. Bugün ben bunu bırakın maliyetini, masrafını çıkarmayı; satamıyorum, satamayacak duruma geldim. Buraya gelen bazı tüccarlar bakıyor, ‘Beğenmedim’ diyor. Tüccarların da maalesef oyuncağı olmuş durumdayız.”

“Dönümüne 15 bin lira zarar ediyorum”

Türkiye’de salçalık domates üretiminin merkezinin Karacabey olduğunu söyleyen Sinan Çiftçi, şöyle konuştu: “Şu anda salçalık domates fiyatı 2 lira. Hatta 1,70 Ege Bölgesi’nde. Bir dekarda, bir dönümde 10 ton ortalama domates alabiliyorsun. Bu sene bazı hastalıklardan dolayı onu da alamıyorsun. 10 ton aldığını düşündüğünde 20 bin lira dönümüne para topluyor fakat bunun maliyeti 35 bin lira. Yani 3,5 liraya satarsan bu domatesi aynı kapıya çıkıyorsun. Para kazanmıyorsun. Bunun işçisi var, mazotu var. Sadece bir dekara ektiğin fide maliyeti 5-6 bin lira. Elektriğe, mazota, işçi yevmiyelerine gelen zammı görüyorsunuz. Ben bir kilo domatesi 4 liraya satarsam para kazanıyorum. Ben bugün 2 liraya bunu satıyorum. Yani ben dönümüne 15 bin lira zarar ediyorum. İç piyasada salçanın ucuz yenmesi için geçtiğimiz yıllarda hükümet, salça ihracatına kota koydu. Bazı yasaklar, kısıtlamalar getirdi. Bundan dolayı da Türkiye’den salça alan bazı ülkeler, Orta Doğu olsun, Avrupa, Asya ülkeleri; Türkiye’de pazar kapanınca Çin, Hindistan gibi ülkelerden salça almaya başladı. Yani Türkiye pazarını kaybetti. Domates, salçalık domates fiyatları yükseldi.

Çiftçi para kazanmaya başladı iki sene önce. Cumhurbaşkanı bunun üzerine ‘Benim çiftçim niye para kazanıyor, benim çiftçim para kazanmasın’ görüşüne hakim oldu. Sayın Cumhurbaşkanımız bizi yine çok sevdiği için ihracatı yasakladı. Türkiye, salçadaki pazarı kaybetti ve bugün sen ihracat kısıtlamasını kaldırıyorsun ama adam diyor ki, ‘Ben Çin’den, Hindistan’dan alıyorum domatesi. Senden almıyorum. Sen çünkü bana daha önce satmadın. Kısıtlama koydun’ diyor. Fabrikaların ellerindeki stok salçaları da Tarım Kredi Kooperatifi ya da Toprak Mahsulleri Ofisi aracılığıyla devlet alsın. Fabrikalar da desin ki, ‘Elimde salça kalmadı. Bu domatesi alayım’. Şimdi diyorlar ki, ‘Elimde salça var. Satamıyorum. Dolar düşük. Pazarımı kaybettim’ diyor. Bu çiftçinin de anası ağlıyor burada. Hani ‘Ananı da al git’ demişti ya başbakanken Sayın Cumhurbaşkanı. Bugün söylese daha mantıklı. O gün o kadar sıkıntılar yoktu. Bugün çiftçinin anası gerçekten ağlıyor. Salçalık domatese çözüm bulunması lazım. Binlerce insan bu işten ekmek yiyor.”

“Girdiler yüzde 100, bizim ürünümüz yüzde 15 zamlandı”

Zafer Duman isimli çiftçi de domates, biber, mısır, soğan, bezelye üretimi yaptığını dile getirdi. Duman, mağduriyetlerini şöyle anlattı: “Sezon başından beri ektiğimiz bütün ürünlerden zarar etmiş bulunmaktayız. Bezelye ektim, bezelyeden zarar ettim. 15 lira taahhüt fiyatı olan bezelyeden 7-8 liraya bezelye verdim. Arkadan soğan çıktı, zarar ettik. Arkadan karpuz çıktı. Dönümü 8-10 lira. Bize maliyeti 8-10 lira olan karpuzu biz dönümünü 10 liraya vermek zorunda kaldık. Şimdi domates var önümüzde. Domates fiyatları da şu anda taahhüt fiyatlarının tam yarı yarıya altında. 3 bin 700-3 bin 900 taahhüt fiyatı olan domatesi şu anda serbest piyasada (tonunu) 2 bin 200-2 bin 300 civarında almaya çalışıyorlar. Bizim bütün kullanmış olduğumuz girdiler, geçen seneye göre yüzde 100 zamlandı. Mazot, gübre, işçilik… Bizim ürünümüz sadece yüzde 15 zamlandı. 2 bin 500-2 bin 700 bandındaydı, 3 bin 500-3 bin 200 bandına geldi. Bütün ürünlerde biz fahiş zam farklarıyla karşı karşıyayız. Geçen sene 350 lira olan işçi maliyetimiz bugün 750 lira. Geçen sene 15-20 lira olan mazot maliyetimiz bugün 45 lira. Geçen sene 350-400 lira olan gübre maliyetimiz bugün 750-800 lira.

Bizim malımız geri geliyor. Biz bu işin içinden nasıl çıkarız? Biz 4-5 liraya domates satmayı hedeflerken şu anda serbest piyasada 2 bin-2 bin 200 liraya domates alımları var. Tamamen zarardayız. Çiftçinin bu girdiği ekonomik krizden çıkmasının imkanı yok. Bu maliyetlerle, bu işçilikle, paranın dönmemesiyle yapabileceğimiz bir şey yok. Üretiyoruz, çabalıyoruz çoluk çocuk, ailece ama sonuçta zarar ediyorsun. Geçen yıl buna göre iyiydi. Devletimizin bir tarım politikası olduğuna inanmıyorum. Bir sene iyi, 10 sene kötü. Böyle giderse stop edeceğiz. Bırakacağız. Üretemem. Ben şu anda seneye üretemem. Domates fiyatları da böyle devam ederse ben üretime devam edemem. Ya gireceğiz bir yerde çalışacağız ya bu işi bırakacağız ya da asalak bir yaşam süreceğiz.”

Fatih Karabatı – Belediye Başkanı

Karabatı: “Bir sonraki nesil bu işi yapmayacak”

ANKA Ajans’a bir açıklama yapan Karacabey Belediye Başkanı Fatih Karabatı ise, ilçedeki tarım sorununu şöyle özetledi: “2024 yılı çok sıkıntılı bir sezon olarak başladı. İlk önce süregelen bezelye, sonrasında soğan ve ardından karpuzla devam eden bir süreç. Gerçekten zor günler geçiren Türk çiftçisi, domates üreticileri aynı sıkıntıyı çekiyorlar. Tabii ki bunların başlı sebeplerinden biri, hükümetin gerçekten mevcut desteklerle ve teşviklerle üreticimizi doğru yönlendirmemesinden kaynaklanan sıkıntılar. Çünkü belirli ürünlerde takılı kaldık. Bir sonraki yılda umutların vaat ettiği ürünleri ekmeye başladık. Maalesef ki bizim şeker pancarımız, mısır, buğday arpa gibi hatta ayçiçeği gibi ürünlerimiz artık tarla deseninden çıkmak üzere ve çıktı diyebilirim. Türk çiftçisinin en azından bu sezon için bu salça kotalarından dolayı yurt dışı pazarını kaybetmesine sebep olan iktidarın bir an önce kendini toparlamasını ve gerçekten Türk çiftçisinin yanında olmasını söylemek istiyorum. Aynı zamanda üreticinin yaş ortalaması 58’lere vardı. Bir sonraki neslin bu işi yapmayacağı aşikar. Biz bu konuda da doğru teşviklerle inşallah Karacabey çiftçisine ve Türk çiftçisine yardımcı olabileceklerini düşünüyorum. Bizler de Karacabey Belediyesi olarak bundan sonraki süreçte çiftçimizin her daim yanında olacağız. Ne gerekiyorsa da elimizden geleni yapacağız. İnşallah ürünlerini alma konusunda da sanayici firmalarla görüşüp bizler de bu konuda yardımcı olacağız Türk çiftçisine.”

Continue Reading
Click to comment

Warning: Undefined variable $user_ID in /home/u2093656/public_html/wp-content/themes/zox-news/comments.php on line 49

You must be logged in to post a comment Login

Leave a Reply

Ekonomi

PALANDÖKEN, “ELEKTRİKTE ESNAFA ÖZEL TARİFE UYGULANMALI”

Esnaf ve sanatkârlar için elektrik faturalarında özel bir tarife gerektiğinin altını çizen TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Elektrik tarifelerindeki yükseliş, bildiğiniz üzere hem enflasyonu artıracak hem de esnaf, sanatkâr ve konut sahiplerinin ödedikleri faturaların katlanmasına neden olacaktır. Gerçekten de enflasyonu körükleyen en önemli unsurlardan biri enerji maliyetleridir. Artık her şey doğalgaz ve elektriğe bağlı olduğu için bu maliyetleri de vatandaşlar karşılamak zorunda kalacak. Zam yaparak tasarruf sağlanamaz; tasarruf ancak eğitim ve bilinçlenme ile gerçekleşebilir. İlkokuldan başlayarak üniversiteye kadar insanlara bu konuda bilinç kazandırılmalı ki ileride ev sahibi olduklarında enerji kullanımını doğru yönetebilsinler. Ancak hayatın gerçeği pek de böyle değil; insanlar mevcut faturalarını bile ödeyemiyor. Bugüne kadar devletimiz ciddi destekler sağladı, fakat bundan sonra elektrik tüketimi ile ilgili kilovat sınırlarının düşürülmesi, faturaların birkaç kat daha artacağının işaretini veriyor” dedi.

“Ülkemizin enerji ihtiyacının yüzde 75’ini ithal ediyoruz”

Enerji verimliliği ve tasarrufunun ülkemiz için çok hayati bir konu olduğunu vurgulayan Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken,         “Dolayısıyla buzdolabındaki eti, dolaptaki soğuk meşrubatı veya sanayide kullanılan elektriği tasarruf etmek pek mümkün görünmüyor. Sokağın aydınlanması ya da dükkân vitrinlerinde kullanılan elektriğin azaltılması zor. Ancak avizelerdeki lamba sayısını azaltmak gibi bilinçli tüketim önlemleri bir miktar fayda sağlayabilir. Fakat akıllı binalarda her şey elektrikle çalışıyor; klima ya da soğutucular çalıştırıldığında ne kadar tasarruflu cihazlar kullanılsa bile yüksek maliyetler kaçınılmaz oluyor. Bu konuda tekrar bir düzenleme yapılarak esnaf, sanatkâr ve konutlardaki elektrik fiyatlarının düşürülmesi sağlanmalıdır. Bu adım enflasyonun körüklenmesini önlemek açısından da önemlidir. Bildiğiniz üzere enerjimizin yüzde 75’ini dışarıdan temin ediyoruz. Zaten faturalardaki yükseklik nedeniyle vatandaşlar, aile bireyleriyle birlikte odadan odaya geçerken bile elektriği takip eder hale geldi. Ancak ticarethaneler ile küçük esnaf dükkânlarında bu tasarrufu sağlamak daha zor. Bu nedenle, eski tarifelerin belirli bir süre uygulanması ve enflasyonun düşürülmesi önemlidir” şeklinde konuştu.

“Hayat pahalılığının nedeni girdi maliyetlerindeki artışlardır”

Elektrik kullanımında bilinçlenme sağlanarak sokakların aydınlık kalmasının, can ve mal güvenliğinin korunmasının da büyük önem taşıdığını söyleyen Palandöken, “Biliyorsunuz artık güvenlik kameraları, gece aydınlatmaları ve bozulacak ürünler için çalışan dolaplar gibi unsurlar elektrikle çalışıyor. Sebze ve meyvelerde bile soğutuculara ihtiyaç var ve bunların maliyetleri artıyor. Bu durum tekrar gözden geçirilmeli ve vatandaşın tasarruf yapmasını desteklemek amacıyla kamu spotları, medya ve yerel yönetimlerle iş birliği yapılmalıdır. Zaten vatandaşlarımız, yüksek faturalar nedeniyle tasarruf yapmak zorunda kalıyor. Herkesin ortak şikâyeti elektrik ve doğalgaz faturalarının bütçelere ağır yük getirmesidir. Isınmada tasarruf nasıl sağlanabilir? Işıksız ne kadar oturulabilir? Bu konularda daha dikkatli olunması ve kilovat saatlerin düşürülmesi gerekliliğini vurgulamak istiyorum. Ayrıca apartmanlarda ve sebze-meyve üretiminde kullanılan elektrikli su sistemleri için ayrı tarifeler oluşturulmalıdır. Hayat pahalılığının en büyük nedeni bu girdi maliyetlerindeki artışlardır” ifadelerini kullandı.

Continue Reading

Ekonomi

İSTİHDAMDA DÜŞÜŞ BEKLENİYOR

Bursa Sanayicileri ve İşinsanları Derneği (BUSİAD), Bursa ekonomisinin nabzını tutmak adına üyeleri nezdinde Ocak 2025’te gerçekleştirdiği, BUSİAD İktisadi Yönelim Anketi’nin sonuçlarını açıkladı.

Bursa Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Özdemir’in katkılarıyla gerçekleştirilen çalışmada, katılımcıların yanıtları enflasyonda olumlu bir beklentiyi, ihracat ve istihdam da ise azalışı öne çıkarıyor.

Türkiye ekonomisinde, 2024 yılı son çeyreğinden itibaren daha belirgin hale gelen dezenflasyon sürecinin 2025 yılında somut meyvelerinin alınması arzulanmaktadır. 2025 yılı başında, para politikasında gevşeme seyrine rağmen finansal koşulların görece sıkılığının korunacağı ve büyümenin, potansiyelin altında olsa da süreceği bir makroekonomik görünüm beklenmektedir.

Bununla birlikte, politika faiz indirimin sürecinin seyri, maliye politikasının vereceği katkı ve Trump döneminin belirsizliklerinin doğuracağı etkilerin izlenmesi gerekmektedir.

Ocak 2025 (2024 4. Çeyrek) BUSİAD İktisadi Yönelim Anketine verilen yanıtlar bir önceki çeyreğe göre daha belirgin ve Türkiye ekonomisi ile (görece) örtüşen sinyaller vermektedir.

Firmaların üretim ve yatırım görünümlerindeki zayıf seyir istihdam kararlarına da yansımıştır. Ankete verilen yanıtlar firmaların yılın ilk çeyreğinde faiz oranlarında indirimlerin süreceği beklentisi içinde olduklarını yansıtmaktadır. Bu çerçevede ankete verilen yanıtların bir önceki çeyreğe göre değişimi, toplulaştırılmış halde aşağıda sunulmaktadır;

İstihdam

Ankete katılan tüm firmaların mevcut ekonomik koşullardaki görünümünün, bir önceki çeyreğe göre yatay bir seyir izlediği gözlenmektedir. Firmalar gelecek altı aylık süre içinde mevcut görünümlerinin süreceğini değerlendirmektedir. Bu seyir, önümüzdeki üç ay içinde bir önceki çeyreğe göre üretim hacimlerinde değişim olmayacağı beklentisiyle de yansıtılmıştır. Ankete katılan tüm firmalar, önümüzdeki üç ayda istihdam düzeyinde bir önceki çeyreğe göre ortalama olarak olumsuz yönde bir değişim beklemektedir. Ayrıca, önümüzdeki 6 ay boyunca ücretlere ilişkin maliyetlerde yukarı yönlü bir değişim beklenmektedir. Ankete katılan tüm firmalar açısından gelecek 12 ayda, geçmiş 12 aya kıyasla makine-teçhizat yatırımlarının bir önceki çeyreğe göre ortalama olarak iyileşme yönünde değişim gösterdiği gözlenmektedir. Aynı dönem için bina-tesis yatırım harcamalarında bir önceki çeyreğe göre ortalama olarak artış yönünde bir değişim beklenirken, imalat sanayi açısından söz konusu eğilimin bir önceki çeyreğe göre olumsuz bir eğilim sergilediği gözlenmektedir.

İhracatta düşüş beklentisi

İhracat yapan firmalar, gelecek üç aya ait ihracat siparişlerinin bir önceki çeyreğe göre ortalama olarak azalış yönünde bir değişim göstermesini beklemektedir. Değişim imalat sanayinde daha güçlüdür. Ankete katılan firmaların faiz riskinde belirgin bir biçimde azalış gözlenmektedir. Ortalama olarak faiz riski, bir önceki çeyreğe göre imalat sanayi için önemli ölçüde düşüş sergilemiştir. Yanı sıra firmaların finansman ihtiyacının da bir önceki çeyreğe göre azaldığı izlenmektedir. Firmaların bir önceki çeyreğe göre ortalama olarak kur risklerinde de azalış olduğu görülmektedir. Ankete katılan tüm firmaların gelecek üç aylık dönemde TL cinsi kredi faiz oranına ilişkin beklentisinin önemli ölçüde aşağı yönlü olduğu görülmektedir.

Maliyetler artacak

Ankete katılan tüm firmalar itibariyle, döviz kurundaki değişimlerin satış fiyatlarını etkileme hızı ağırlıklı olarak 0-3 ay arasında gerçekleşirken, tüm firmalar için bir önceki çeyreğe göre ortalama olarak hızın önemli ölçüde güçlendiği gözlenmektedir. Ankete katılan firmalar gelecek 3 ayda ortalama birim maliyetlerinin artmasını beklerken, söz konusu beklenti bir önceki çeyreğe göre belirginleşmiştir. Firmalar gelecek 3 aya ilişkin satış fiyatlarının bir önceki çeyreğe göre önemli ölçüde yukarı yönlü değişmesini beklemektedir. Firmaların yıl sonu yıllık üretici fiyatları enflasyonu beklentisi, bir önceki çeyreğe göre ortalama olarak önemli ölçüde azalış yönünde değişim göstermiştir. Birim maliyetlerindeki artış beklentisi, satış fiyatlarında beklenen yukarı yönlü değişim ve üretimdeki zayıf görünümün dezenflasyonun arz yönlü dinamikleri açısından doğuracağı sonuçlar önümüzdeki dönemde dikkatle izlenmelidir.

Öte yandan enflasyondaki gerilemenin firmaların bekleyişlerine kalıcı olarak yansımaya başladığı anlaşılmaktadır.

“İhracatı artırmak zorundayız”

Anket sonuçlarını değerlendiren BUSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Buğra Küçükkayalar, ekonominin yükselen ateşinin düşürülme çabalarının etkisini göstermeye başladığını ifade ederken, “Faizlerde 2025 yılı boyunca düşüş olacağına yönelik bir beklenti oluştu. Bu olumlu havanın, finansa ulaşma açısından da olumlu seyrini görmeyi arzuluyoruz. Üreterek, istihdamı ve ihracatı artırmak zorundayız. Türkiye’nin rahatlaması için ihracat yapması şarttır. Bunun için de gereken her türlü destek verilmeli, yeni ihracat alanları açılmalıdır. Bunlar yapılırken orta gelir tuzağından çıkaracak yeni yollar da paralel olarak planlanmalıdır” dedi. Küçükkayalar ankete yanıt veren BUSİAD üyesi firmalara da teşekkür etti.

Continue Reading

Ekonomi

KARNABAHAR VE LİMON FİYATLARI ÜRETİCİDE GERİLEDİ, MARKETLERDE YÜKSELDİ

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Ocak ayında üretici ile market arasında yaşanan fiyat farklılıklarını ve aylık-yıllık girdi fiyat değişimlerini yaptığı görüntülü basın açıklamasıyla değerlendirdi.

“Ocak ayında üretici ve market arasındaki fiyat farkı en fazla yüzde 597,4 ile limonda görüldü” diyen Bayraktar, verileri paylaştı;

“Limondaki fiyat farkını yüzde 379,9 ile patates, yüzde 267,2 ile mandalina, yüzde 215,4 ile kuru kayısı, yüzde 193,6 ile kuru fasulye ve yüzde 186,8 ile kuru incir takip etti.Limon 7 kat, patates 4,8 kat, mandalina 3,7 kat, kuru kayısı 3,2 kat, kuru fasulye ve kuru incir 2,9 kat fazlaya satıldı.Üreticide 4 lira olan limon 27 lira 90 kuruşa, 3 lira 80 kuruş olan patates 18 lira 24 kuruşa, 11 lira 50 kuruş olan mandalina 42 lira 22 kuruşa, 140 lira olan kuru kayısı 441 lira 61 kuruşa ve 33 lira 29 kuruş olan kuru fasulye 97 lira 73 kuruşa markette satıldı.Ocak ayında markette en fazla fiyatı artan ürün yüzde 14,9 ile kuru fasulye, üreticide ise yüzde 25,8 ile portakal olurken, fiyatı en fazla düşen ürün markette yüzde 26,8 ile patlıcan, üreticide yüzde 46,8 ile karnabahar oldu.”

Market fiyatları

“Ocak ayında markette 41 ürünün 23’ünde fiyat artışı görülürken 18 üründe fiyat düşüşü görüldü.Markette fiyatı en fazla artan ürün yüzde 14,9 ile kuru fasulye oldu. Kuru fasulyedeki fiyat artışını yüzde 12 ile kırmızı mercimek, yüzde 10,7 ile sivri biber, yüzde 10,7 ile kuru kayısı izledi.Markette fiyatı en fazla azalan ürün ise yüzde 26,8 ile patlıcan oldu. Patlıcandaki fiyat düşüşünü yüzde 23 ile karnabahar, yüzde 20,3 ile marul, yüzde 17,1 ile havuç takip etti.”

Üretici Fiyatları

“Ocak ayında üreticide 33 ürünün 12’sinde fiyat artışı görülürken 14’ünde fiyat düşüşü görüldü. 7 üründe ise fiyat değişimi yaşanmadı.Üreticide en fazla fiyat düşüşü yüzde 46,8 ile karnabaharda görüldü. Karnabahardaki fiyat düşüşünü yüzde 45,4 ile limon ve yüzde 29,5 ile patlıcan, yüzde 28,1 ile mandalina izledi.Üreticide en çok fiyat artışı yüzde 25,8 ile portakalda görüldü. Portakaldaki fiyat artışını yüzde 22,7 ile havuç, yüzde 15,5 ile maydanoz, yüzde 13,2 sivri biber takip etti.”

Üretici fiyat değişimlerinin nedenleri

“Karnabaharda erkenci, orta ve geçci çeşitler havaların iyi seyretmesiyle hepsinin aynı dönemde hasat edilmesiyle ürün fazlalığından kaynaklı fiyatta düşüş yaşandı.Havaların sıcak gitmesi sebebiyle birim alandan alınan verimin artması; patlıcan rekoltesini artırdı, bu da üreticilerimizin fiyatlarının gerilemesine sebep oldu.Yeşil sebzelerde (ıspanak, marul, yeşil soğan, pırasa) talepteki azalmadan kaynaklı fiyat düşüklüğü yaşandı.Limonda dalında alım satım durgun olduğu için çiftçilerimiz mağdur olurken, yeterli talebin olmaması da fiyatları düşürdü.Mandalinada sezon sonuna yaklaşıldığı için ve diğer narenciye ürünleri gibi bekletilemediğinden dolayı fiyatı düştü.Portakal ve havuçta talebin artmasından dolayı fiyat yükseldi.”

Ocak ayı aylık ve yıllık girdi fiyatlarında yaşanan değişimler

“Ziraat Odalarımız aracılığıyla girdi piyasalarından aldığımız fiyat verilerine göre; Ocak ayında, Aralık ayına göre ÜRE ve amonyum nitrat gübresi yüzde 10, amonyum sülfat gübresi yüzde 6,3, 20.20.0 kompoze gübresi yüzde 5,6 ve DAP gübresi yüzde 3,5 oranında arttı.Geçen yılın Ocak ayına göre ÜRE gübresi yüzde 35,3, amonyum sülfat gübresi yüzde 34,4, DAP gübresi yüzde 32,9, 20.20.0 kompoze gübresi yüzde 29,1 ve amonyum nitrat gübresi yüzde 25,3 oranında arttı.

Ocak ayında bir önceki aya göre besi yemi yüzde 3,6, süt yemi ise yüzde 3,4 oranında arttı. Bir önceki yılın aynı ayına göre süt yemi yüzde 24,6, besi yemi ise yüzde 24,2 oranında arttı.Son bir yılda elektrik fiyatı yüzde 30,4, tarım ilacı fiyatı yüzde 30,2, mazot fiyatı ise yüzde 13,3 oranında arttı.”

Continue Reading

Trending