Karacabey’in düşman işgalinden kurtuluşunun 100. Yılı, geçtiğimiz 14 Eylül’de görkemli programlarla kutlandı. Kurtuluş Günü kapsamında ilk olarak Kaymakamlık ve Belediye Başkanlığı’na ait çelenkler Kaymakam Tahsin Kurtbeyoğlu ve Belediye Başkanı Ali Özkan tarafından Atatürk Anıtı’na sunuldu. Daha sonra program, saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile devam etti.
Cumhuriyet Alanı’ndaki kurtuluş günü programına Kaymakam Tahsin Kurtbeyoğlu, Belediye Başkanı Ali Özkan, Cumhuriyet Başsavcısı Sadullah Gümüş, siyasiler, daire amirleri, sivil toplum kuruluşları temsilcileri, öğretmenler, öğrenciler ve çok sayıda ilçe halkı katıldı.
Günün anlam ve önemine belirten bir konuşma gerçekleştiren Belediye Başkanı Ali Özkan, Türk milletini hiçbir gücün bölemeyeceğini belirterek, “Biz farklı kültürlerden oluşan Türk milletiyiz. Etle tırnak gibiyiz. Farklılıklarımız olsa da, bazen görüşlerimiz aynı olmasa da bizler aynı kökün, aynı milletin parçasıyız.” dedi.
Başkan Özkan, şu ifadelere yer verdi: “Güzel Karacabey’imizin düşman işgalinden kurtuluşunun 100. Yıl dönümünü kutluyoruz. Osmanlı İmparatorluğu 400 çadırlık bir aşiretle kurulan Beylik’ten devlete, devletten imparatorluğa yürüyen, 600 yıl adaletle farklı dillerden, ayrı dinlerden milyonlarca insanı çokluk içerisinde birlik düsturuyla yaşa ve yaşat ilkesiyle idare etmiş muhteşem bir medeniyetin adıdır. Kaleler fethedilmeden önce gönüller fethedilmiş, gayrimüslimlere; ‘Latin serpuşu görmektense Türk sarığı görmeyi yeğlerim’ sözünü söyletebilmiştir.
Şanlı tarihimizin altın sayfalarında soykırım gibi bir utanç vesikası hiç olmamıştır. Osmanlı denilince aklımıza Osman Gaziler, Orhan Gaziler, Yıldırımlar, Fatihler, Yavuzlar, Kanuniler gelir.
Devletlerin hayatında Kuruluş dönemleri gibi gerileme dönemleri de olabiliyor. Dört iklim yedi kıtada hüküm süren Osmanlı Türk Devleti de çağın gelişimine ayak uyduramayınca, ordusunu modernize edemeyince, kitaba uymak yerine kitabına uydurmak felsefesiyle hareket edince ve yeniden yapılanmasını gerçekleştiremeyince çöküş mukadder olmuştur.
1. Abdülhamid döneminde 33 yıl savaşa girmeden bu gerileme durdurulmaya çalışılsa da Türkiye’mizin 2 katı kadar toprağımızı terk etmek zorunda kaldık. Daha sonraları idarede etkin olan ittihatçı politikalar sayesinde 10 yılda Türkiye’mizin 10 katı vatan toprağımızı kaybettik. Bir oldu bittiyle giriverdiğimiz 1. Dünya Savaşı neticesinde kaybedenler safında yer alarak güzel yurdumuzun işgalini engelleyemedik.
Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda başkentlik yapmış Bursa’mızın işgali de yüreklerimizi dağladı ve bu hassasiyetle TBMM kürsüsüne puşide-i siyah yani siyah örtü örtüldü.
“Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini!” diye hayıflanırken, başka bir Kemal; Mustafa Kemal milletimizin hissiyatına tercüman olarak: “Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini, Bulunur elbet kurtaracak bahtı kara madenini.” diye haykırıyordu.
Milli Mücadele azmiyle yanıp tutuşan Mustafa Kemal ve arkadaşları Samsun’a çıkıyor, Anadolu’nun muhtelif şehirlerinde kongrelerini topluyordu. “Hattı müdafaa yoktur, Sathı müdafa vardır. O satıh ki bütün vatandır.” parolasıyla milli mücadele ateşini yakıyordu.
Çetelerden, milli kuvvetlerden kadını, erkeği, yaşlısı, genci düşman zilletinden kurtulmak isteyen vatandaşlarımızdan düzenli bir ordu kurularak Büyük Taarruz neticesinde emperyalizmin kuklası Yunan askerleri 9 Eylül’de İzmir’de denize dökülüyordu. Evet, 100 yıl önce emperyalistleri ve onların maşaları Yunanlıları mukaddes topraklarımızdan sildik, süpürdük.
Aziz Türk vatanı tarih boyunca her zaman emperyalistlerin hedefinde olmuştur. Bazen ASALA olarak, bazen PKK olarak, bazen FETÖ olarak karşımıza çıkmaya çalışıyorlar. T.C. Devleti’nin büyümesi, güçlenmesi, mazlum milletlerin teveccühünü kazanması emperyalist güçlerin uykularını kaçırıyor, oyun üzerine oyun, plan üzerine plan kuruyorlardı. Mazlum milletlerin kanını emen bu sömürücü güçler hain emellerine 15 Temmuz işgal parolasıyla bir kez daha ulaşmak istediler. Ama Türkiye’nin artık kolay lokma olmadığını Sayın Cumhurbaşkanımızın etrafında kenetlenerek dosta, düşmana bir kez daha gösterdik ve büyük oyunu hep birlikte bozduk.
Zor bir coğrafyada iddialı bir milletin evlatları olarak etnik gruplarımız, doğum yerlerimiz, meşreplerimiz farklı farklı olsa da huzur içerinde bir ve beraber olarak yaşıyoruz. Yükümüz ağır yolumuz uzun, bu nedenle ‘sen-ben’ kavgasına, kısır çekişmelere ayıracak vaktimiz yok. Tarihi analizleri tarihçilere bırakarak büyük Türkiye yürüyüşümüze odaklanmalıyız.
Dün bizi ilerici-gerici, laik-antilaik, devrimci-milliyetçi, Kürt-Türkmen, Alevi-Sünni diye bölmek isteyenler bugün de Osmanlıcı-Cumhuriyetçi diye yeni bir çatışmanın startını vermeye çalışıyorlar. Ama dün olduğu gibi bugün de, yarın da başaramayacaklar, çünkü et ile tırnağı ayıramayacaklar. Farklılıkları zenginliğimiz kabul eden hepimiz aynı kilimin desenleriyiz. Aziz Türk milletinin kutlu yürüyüşü hızlanarak devam edecek ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti ilelebet payidar kalacaktır.
Karacabey Cumhuriyet Meydanı’ndan bir kez daha haykırıyoruz; Göktürkler de biziz, Selçuklu da biziz, Osmanlı da biziz, Türkiye Cumhuriyeti de biziz. Ruh aynı ruhtur! Yaşasın Türk Milleti, Yaşasın Türk Devleti, Yaşasın güçlü ve büyük Türkiye ideali!”
Kahraman Demir Dede’ye büyük alkış
Özkan’ın konuşmasının ardından Karacabey’de 100 yıl önce işgal dönemi sırasında yaptığı kahramanlık ile yaşadığı köydeki herkesin hayatını kurtarırken kendisi şehit düşen Arnavut Demir Dede’nin hikayesi tiyatro gösterisi ile katılımcılara sunuldu. Büyük alkış alan tiyatro gösterisinde oyuncuların performansları ilgiyle izlendi.
Günün önemi doğrultusunda okunan şiirlerle anlam kazanan program daha sonra ‘Kardeş şehir’ Sırbistan Prijepolje şehri halk dansları ekibi ve Günay Sağır ve ekibinin halk dansları gösterileri ile devam etti.
Cumhuriyet Alanı’ndaki programın ardından protokol üyeleri, Taşlık Şehitliği’nde Kurtuluş Şehitleri’nin mezarları başında dua etti. Ardından yine protokol ile birlikte Kulakpınar Mahallesi’nde bulunan kurtuluş şehitlerinden Demir Dede mezarı başında dualarla anıldı. Son olarak da Canbalı Köprüsü altında Kurtuluş Şehitleri dualarla anılarak, dereye karanfiller bırakıldı.
Karacabey’in düşman işgalinden kurtuluşunun 100. Yıl dönümü etkinlikleri 14 Eylül akşamında da sürdü. Cumhuriyet Alanı’nda DJ Ali Toprak’ın performansı ile start alan program sonrası etkileyici sesi ile Türkiye’nin son dönemdeki en başarılı sanatçılarından biri olan İlyas Yalçıntaş konseriyle devam etti. En güzel şarkılarını Karacabeyliler için seslendiren Yalçıntaş’ın performansı ise büyük beğeni topladı.
Öte yandan etkinliklerin son günü olan 15 Eylül tarihinde ise yeni kurulan Karacabey Musiki Derneği ilk konserini 14 Eylül Kurtuluş Korosu adı altında Şükran Yemişçioğlu Kültür Merkezi’nde özel bir programla gerçekleştirdi.