Şaban Yalazı
(Dünden yazının devamı)
Yine Vasil Kınçev’den alıntı yapalım. Kınçev, etrafı dut bahçeleri ile çevrilmiş Mihaliç’te Rumların 2 kilisesi olduğunu belirtmiş. O halde Karacabey’deki eski kilise kalıntılarından hareketle bu mahallelerin yerleşim yerlerini tespit etmek mümkün.
Bu güne kadar tespit edebildiğimiz iki adet Rum Kilisesi var. Biri eskiden Canbalı Mahallesi sınırları içinde iken şimdi Yeni Mahalle’de Ulubatlı Hasan Camii’nin arka tarafına düşen bölgede, yanında mezarlığı da olan “Sarı Kilise”, diğeri de Vodinalı Ahmet’in Drama Mahallesi’ndeki evinin bahçesinde kalıntıları bulunan kilise.
E.Schwertheim’da “Die Inschriften von Kyzikos und Umgebung”” adlı eserinde, Araştırmacı LeBas’ın Karacabey’deki Haghia Paraskevi Rum Kilisesi’nin duvarında gördüğü mezar taşlarından söz etmekte. Yukarıdaki kilisenin mezarlığı Lise binasının yanında bulunan Hacı Yusuf’un ardiyelerinin olduğu yerdeydi. Şunu çok iyi biliyoruz ki, Rumların yoğun olarak oturduğu mahalleler Pomak Mahallesi’ndeki (Karacaahmet Mahallesi) Hacı Ali Camii’nin karşısına düşen Söğütlü Kahve’nin arkasından başlayıp yukarıya doğru Çapanoğlu Pasajı’na kadar gider, oradan Runguş Paşa ve Drama Mahallesi’ne kadar uzanırdı. Ayrıca Manastır Mahallesi de düşünülebilir.
Daha sonraları adı ‘Mamuriyet’ olarak değiştirilen bu mahallede bir manastırın bulunması, burasının bir gayrimüslim yerleşim bölgesi olduğunu akla getirmekte. H.1254 tarihli bir belgede de, Kuyumcuoğlu Mahallesi’nde yapılacak Rum Kilisesi’nden söz edilmekte. Bundan da şunu anlamaktayız ki, bazı mahalleler zaman zaman değişik isimlerle anılmakta. Buradaki Kuyumcuoğlu Mahallesi ile yukarıda sözü edilen mahallelerden hangisinin kastedildiğini tespit edemedik. Sadece nüfus defterindeki kayıtlarda Kuyumcular Mahallesi yerine Kuyumcular Sokağı’ndaki fırında perakende olarak kalanlardan bahsediliyor. Sözünü ettiğimiz ve belgelerde Rum Kilisesi yapımı ile adından söz edilen Kuyumcuoğlu Mahallesi’nin gayrimüslim mahallesi olduğu belli. Bu mahalle olasılıkla gayrimüslim mahallelerinden birine adını veren, ancak mesleği kuyumculuk olan ailelerden birine ait olabilir.
Daha önceki çalışmalarımızdan, 1922 yılına kadar ilçemizde sayıları sadece 8-10 hane kalmış olan Yahudilerin de, bir etnik grup olarak, çok eski yıllarda şimdiki Kümbetli Camii’ni bir havra olarak kullandıklarını biliyoruz. Hatta 1912 yılındaki Bursa İl Genel Meclisi’ndeki bir kararda, Musevi Abrani (veya İbrani) Okulu’nun adı geçiyordu. Sinegog ise, bugün Kümbetli/Tümbekli Camii olarak kullanılan mescidin yanında idi, kaydı var. Böylece 3 dine hizmet ettiğini bildiğimiz böylesine bir yapıda E. Schwertheim, Hasluck’un, Kümbetli Camii’nin duvarında Diakonin Theodora’nn mezar taşının kalıntısının kullanıldığını tespit ettiğini yazıyor.
Ayrıca, H. Lechat ve G. Radet’in, Miletopolis’in ileri gelenlerinden Asper’in anısına M.S. I. yüzyılın ikinci yarısında işlenmiş üç yüzeyli büyük bir taşın, caminin girişine konulmuş olduğunu gördüklerini ifade eden yazar, bu taşların şimdi bulunamadığını da belirtiyor. Ne zaman cami olarak kullanılmaya başlandığı bilinmediği gibi, ilk olarak ne zaman yapıldığı ile ilgili hiçbir bilgi elimizde yok. Daha sonra ilave edilen son cemaat yeri ayrı tutulursa, Havra ve Kilise olarak kullanılmış olan asıl ibadet yerinin Bizans dönemi yapısı olduğu gözlemlenmekte. Restorasyon çalışmalarından önce incelediğimiz Kümbetli Camii’nin içinde bulunan iki sütundan güneydekinin başlığının iki yüzü kabartma tekniği ile stilize edilmiş haç ve yaprak motifi ile bezenmiş idi. Yaprak motifi sekiz dallı idi. Sütunda bulunan kabartma tekniği ile stilize edilmiş olan Haç’ın sadece dikey çubuğu kalmış diğeri kazınmıştı. Restorasyon çalışmalarında bu kabartmalar tamamen kazınmış ve çıplak kalan mermer sütunun üst kısmında mermerin kendisine işlenmiş olan haç fark ediliyor. Keza aynı şekilde, caminin arka odasındaki pencerenin güney kanadında bulunan Musevilerin Davut yıldızı da restorasyon çalışmalarının kurbanı olmuş. Caminin bahçesindeki İbranice yazılı mezar taşları da yok. Defne yapraklı sekiz kollu motif, Musevilerin dokuz kollu Hanuka (Işık Bayramı) şamdanlarını çağrıştırıyordu.
Gayrımüslim mahallelerinin seçkin ve ileri gelen ailelerinden adlarını aldıklarını, çoğunlukla mahalleye adını veren ailelerin hane sıralamasının ilk sıralarında anılmasından anlıyoruz. Bu açıklamalardan sonra temettuat, varidat ve cizye defterleri kayıtlarından Karacabey’in eski gayrımüslim mahallelerini ayrı ayrı göreceğiz… Devamı yarın.