İYİ Parti TBMM Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan, bir dizi ziyaretler gerçekleştirmek üzere geçtiğimiz hafta Bursa’ya geldi. Türkkan’a beraberinde İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkanı Prof. Dr. Ümit Özlale, İYİ Parti Uluslararası İlişkiler Başkanı Ahmet Kamil Erozan, İYİ Parti İstanbul Milletvekili Ümit Beyaz, İYİ Parti Genel Merkez Teşkilat Başkan Yardımcısı Halil Aydoğdu, Bursa İl Başkanı Selçuk Türkoğlu ile partililer eşlik etti.
Türkkan, yaptığı açıklamalarda ülke ve Bursa gündemine değindi. Yeni Anayasa tartışmalarına değinen Türkkan, teklifin samimi gelmediğini ve Türkiye’nin gerçek gündemini gölgeleyecek bir teklif olduğunu söyledi. Türkkan, basın açıklamasında dikkat çeken şu ifadelere yer verdi:
“Bursa’daki 2 günlük programımız öncesinde hem ülkemiz gündemi ile hem de Bursa ile ilgili genel bir değerlendirme yapmak üzere karşınızdayım. Gerçi ülke gündemimiz ile ilgili çok bir şey söylemeye gerek yok, her şey ortada. Ülkemizin üzerine çöken kara bulutlar ülkede yaşayan herkesi daha da karamsar yaptı. İktidarın tahammülsüzlüğü ve baskıları bir yandan, ekonomik kriz bir yandan, toplum bu kasvetli ortamda iyice bunaldı. Ekonomik güçlükler altında ezilen vatandaşlarımız, tarımda bunalan köylü, insan hakları, ifade özgürlüğü, demokrasi, hepsi adeta sorunlar yumağı haline geldi. Bu koşullarda iktidar, bunalan toplumdan en küçük bir sese, hiçbir muhalif söyleme tahammül göstermiyor, korkunun egemen olduğu bir siyaset anlayışıyla ülkeyi yönetmeye çalışıyor.
“Vatandaş evde tenceresini kaynatamıyor”
“Her şeyi ben bilirim, ben yaparım” anlayışı Türkiye’ye büyük zarar verdi, vermeye de devam ediyor. Havalarda uçuşan nefret söylemleri gerginliği ve bölünmeyi hızlandırıyor. İktidara karşı çıkan herkes hemen terörist damgası yiyor. Ülkenin gazetecisi, işçisi, öğrencisi, siyasetçisi; onlara muhalif olan herkes terörist. İktidar ne yaparsa yapsın, ister kendisinden olmayan herkese terörist damgası vursun, ister gündemi değiştirmeye çalışsın bunlar gerçekleri gizlemeye yetmiyor. Her önüne gelene terörist demek, muhalefeti sokak terörüyle korkutmaya çalışmak karın doyurmuyor.
Vatandaş evde tenceresini kaynatamıyor. 1 liralık ekmek için metrelerce kuyruğa giriyor. Çarşı-Pazar yangın yerine dönmüş. 50 yıl önce yaşanan tüp kuyruklarını anlatarak iktidar olanların, 18 yılın sonunda Türkiye’de insanları ucuz ekmek, ucuz sebze ve meyve kuyruklarına mahkum ettiğini görüyoruz. Ekonominin kötü olduğuna dair düşüncelerimizi ve kaygılarımızı her zaman dile getiriyoruz. Esnafı, vatandaşı gezdiğimizde yanılmadığımızı çok net biçimde görüyoruz. Tablo vahim. Esnaf kan ağlıyor. 2021 Türkiye’sinde; çiftçisinin ‘iPhone’ telefon kullanmasını çok gören, halkına ‘tok’ karnına markete alışverişe çıkmayı tavsiye eden, TRT ekranlarında ‘pazar artığı’ sebzelerden yemek yapmayı öğreten, iki ay boyunca vatandaşına maske dağıtmayı beceremeyen, hala Türkiye için gerekli aşıyı bile temin edemeyen bir iktidar var.
İktidara göre her şey yolunda, artık uzaya gitmeye de hazırlanıyoruz. İnsanlarımız ay sonunu getiremiyor, ama biz artık Ay’a gidiyoruz. Yeryüzünde hikaye bitti, yeryüzünde yalan bitti, şimdi gözlerini gökyüzüne çevirdiler. Sayın Cumhurbaşkanı 2023’te ayla ilk temas müjdesinin startını 2 gün önce verdi. İktidar, pandemide esnafa üç kuruş yardım yapmayı bile beceremedi, iki maskeyi dağıtamadı. Şimdi uzaya çıkmaktan, Ay’a gitmekten bahsediyor. İktidarı, küçük ortağını ve mini ortağını, tabi yüzleri varsa sokağa çıkmaya esnafın, vatandaşın halini sormaya, onların derdi ile ilgilenmeye davet ediyoruz.
Bir ülkenin başına gelebilecek en kötü şey, geleceğini kaybetmesidir; yani gençlerini. Türkiye’nin şu an en büyük sorunlarından biri de AK Parti iktidarının gençlerin Türkiye’ye dair umutlarını çalmasıdır. Umudun olmadığı yerde güneş hiçbir zaman doğmaz. Demokrasi yok, insan haklarını bırakın düşünce özgürlüğü yok. Gençler tweet bile atmaya korkuyor. Onları savunabilecek bir hukuk düzeninin, adaletin olduğuna inanmıyorlar. Öyle ki Boğaziçi’nde de yaşananlar, demokrasinin ve demokrasimizin güvencesi gençlerimizi nasıl bir 2023 yılının beklediğini gösteriyor. Oysa daha üç yıl önce, aynı Cumhurbaşkanı gençlere “Bize sorgusuz sualsiz itaat eden bir gençlik değil, neyi niçin savunduğunu bilen bir gençlik lazım” dememiş miydi?
Bursa’nın en büyük sorunu kent içi trafik
Bursa’da olunca bu şehrin, ülkemizin dördüncü büyük şehrinin sorunlarına değinmeden olmaz. Aslında Bursa’nın problemleri uzun zamandır devam eden, Bursalıların bildiği sıkıntılar. Bursa’nın en büyük sorunlarından biri kent içi trafik. Bu sorun içinde bulunduğumuz dönemde içinden çıkılmaz bir hale gelmiş durumda ne yazık ki. Bu konuda günü kurtarma şeklinde yorumlanabilecek palyatif tedbirler bu sıkıntıyı çözmeye yetmiyor. Bursa trafiğini neredeyse günün her saatinde arapsaçına döndürüyor. Her yıl on binlerce aracın trafiğe katıldığı Bursa, alternatifsiz birkaç ana artere mahkum edilmiş durumda. Bursa’da şehir içi trafiği ile ilgili olarak bir an önce gelecek planlaması yapılmalı ve yeni düzenlemeler hayata geçirilmelidir.
Otomobil Test Merkezi ne oldu?
Bursa Sanayi, tekstil, otomobil ve metal gibi ekonomide büyüklüğü ele alan yapısıyla ihracatta önemli bir paya sahip şehrimiz. Ama 18 organize sanayiyle çalışan şehrimiz bunu devam ettirme adına, devletten bir çaba göremiyor. Bursa’nın üretim ağının devam edebilmesi için ciddi kamu yatırımlarıyla desteklenmesi gerek. Ülkemizi dışa bağımlılıktan kurtaracak olan Yenişehir Otomobil Test Merkezi yatırımı için bu yıl da herhangi bir bütçe ayrılmaması, konunun 8 yıllık bir yılan hikayesine dönmesine yol açtı. Arazisi ayrılan, istimlakları yapılan ve iktidar’ın her yıl “Tamam yapıyoruz” sözü verdikleri Otomobil Test Merkezi’nin bir türlü hayata geçirilemedi. Bu yüzden ülkemizde üretilen araçlar son kontrol testleri için yurt dışına gönderilmeye devam ediyor ve Türkiye her yıl milyonlarca dolar döviz kaybına uğruyor.
“Kuraklık ve su faturaları Bursa’yı olumsuz etkiliyor”
Kuraklık ülkemizi bekleyen en büyük tehlikelerden biri. Ne yazık ki Bursa da olası bir kuraklık karşısında en hazırlıksız şehirlerimiz arasında yer alıyor. Nitekim geçtiğimiz ay barajlarda 60 günlük su rezervinin kalmış olması, tehlikenin boyutlarını bir kez daha gözler önüne serdi. Şehre biraz olsun nefes aldırması beklenen Çınarcık baraj suyunun Bursa’ya ulaştırılması ile ilgili yatırımların ağır aksak ilerleyişi ve yeraltı sularının bilimsel hesaplamalar yapılmadan pervasızca kullanılması, Bursa’da su politikasının da Allah’a emanet yürütüldüğünü ortaya koyuyor. Bunun yanı sıra şehirde meydana gelen ani su baskınları ve seller ile ilgili herhangi bir elle tutulur proje üretilmediğinin de altını çizmek gerekiyor.
Evliya Çelebi’nin ünlü Seyahatnamesi’nde, “Velhasıl Bursa Sudan İbarettir” dediği su şehri Bursa’da vatandaşlar, ne yazık ki Türkiye’nin en pahalı suyunu içiyor. İYİ Parti’nin öncülüğünde yüksek sesle dile getirilen ve giderek büyüyen halkın tepkisi üzerine, Büyükşehir Belediye Başkanı, “Katı Atık Bedellerini faturalardan çıkartıp suyu ucuzlattık” diyerek sorunu geçiştirmeye çalışmıştı. Oysa asıl talep edilen, suyun birim maliyet fiyatının düşürmesi ile birlikte, faturalardaki diğer alt kalem giderlerinin kaldırılmasıydı. Bunlar olmadı ve Bursa için yüksek su faturası sorunu devam ediyor.
“İYİ Parti cesurlar hareketidir”
İYİ Parti demokrasi talebi ile yola çıkmış cesur insanların hareketidir. O yüzden demokrasi, bizim siyasi hayatımızda vazgeçilmezlerimizin başında gelir. Bizler; 40 yıldır siyaset yaptığımız siyasi çatının demokrasiden gitgide uzaklaştığını fark edip, demokrasi taleplerimizin yerine gelmemesi üzerine bir parti kurmaya karar vermiştik. İYİ Parti çatısı altında, bizim hayal ettiğimiz Türkiye idealine, bizimle inanan; vatan, millet, bayrak, ezan ekseninde buluşmuş tüm vatandaşlarımızla bir araya geldik. Tüm zorluklara karşı, hep birlikte dimdik ayakta durduk. En zor zamanlarda bile, birlik ve beraberlik örneği göstererek, buna halel gelmemesi için büyük uğraş verdik.
Partimizin başarısı için, partisine inanmış siz dava arkadaşlarımın mücadelelerine, bundan sonra da; modern, güçlü bir Türkiye ve demokrasi için hız kesmeden devam edeceğine tüm kalbimle inanıyorum. Millet ve ülke sevdasıyla, mücadelesini hevesle sürdüren, Partimizin başarısı için, partisine inanmış siz dava arkadaşlarımla birlikte İYİ Parti’yi hedeflediğimiz noktaya getirmek için, hepimize çok iş düşüyor. Yürümeyeceğiz, koşacağız. Hep birlikte İYİ Parti’yi iktidara taşıyacağız; çünkü hepimizin sorumluluğu büyük.