Şükriye Aydın
Bu sabah Abraham J. Twersky in bir videosuna denk geldim. (Basitçe bir psikiyatrist olarak tanımlayabiliriz onu) Videonun başlığı “Istakozlar nasıl büyür?” idi. O da bir makalede bu başlığı görünce, “Yahu ıstakoz mu? Bana ne şimdi nasıl büyüdüklerinden! Ama merak da ettim dur bakayım” diyerek okumuş o makaleyi. Tam da benim başlığı okuyunca aynı şeyi düşünüp sonra da merakıma yenik düşüp o videoyu izlediğim gibi.
Istakoz sert kabuk içinde yasayan yumuşak bir hayvanmış ve bu sert kabuk o büyüyünce genişlemiyormuş. Peki ıstakoz nasıl büyüyebiliyor? Istakoz büyüdükçe içinde olduğu kabuk onu sıkıştırıyormuş ve ıstakoz basınç altında rahatsız hissediyormuş. Kendini avcı balıklardan korumak için bir kaya oluşumunun altına gidiyor, kabuğunu çıkarıp atıyor ve yeni bir tanesini üretiyormuş. Zamanla büyüdükçe kabuk gene onu rahatsız ediyor ve o da tekrar bir kayanın altına gidiyor ve o kabuğu da çıkartıp yepyeni bir kabuk üretiyormuş. Istakoz erişkin bir ıstakoz olana kadar bunu birçok kez tekrarlıyormuş.
Abraham J. Twersky videosunda bu konuya biraz farklı yorumlamış ama ona tamamen katıldığım bir kısım var ki o da şu: Istakozun büyümesine imkan sağlayan tetikleyicisi onun RAHATSIZLIK DUYMASIDIR.
Kendimizde rahatsızlık duyduğumuz ve stres içinde hissettiğimiz zamanlar, kişisel gelişimimiz için en uygun fırsatların olduğu zamanlar bence de. Bu aşamada önemli olan tek şey bunun farkına varmamız. Ve bu zorlukları uygun şekilde kullanarak o zorlukları düzeltme yolunda adımlar atarken bir taraftan da ufkumuzu açmamız, kişiliğimizi, bakış açımızı geliştirmemiz. Böylece doğruyu yanlıştan ayırt edebilecek bakış açılarına da sahip olacağımızdan kimse bizi vicdanımızı kullanarak kandıramaz. Hayatımızı gerçekten eşsiz (Yüce Rabbin bizimle gurur duyacağı) bir kişilikle ve bu kişiliğin bize yaşattığı gerçeği görebilen bakış açılarıyla yaşarız. Bunu istemez misiniz?
Bu yazıyı yazmayı tercih etmemin nedeni aslında şu cümleler:
Bir insanı tanımlamak için namaz kılıp kılmadığına, besmele çekip çekmediğine bakmayın. O insanın; “Haram yiyip yemediğine, Mazlumu ezip etmediğine, Her işinde çıkar yapıp yapmadığına ve bunun için dini kullanıp kullanmadığına bakın.
Duam: Allah’ım; Değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için bana cesaret, Değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmem için sabır, Her ikisini birbirinden ayırt etmek için akıl ver…” (Halil Cibran)