“Mehteran Hasdur!
Ya Allah!
Ceddin deden
Neslin baban..”
Dinleyenlerin tüyleri diken diken olur bu marş çalındıkça.
1911’den sonradır Mehter Takımı’ndan dinlediğimiz tüm bu marşlar.
Oysa Osmanlı’nın kuruluşundan vardır Mehter Takımı.
Sonra ne oldu da yeniden kuruldu?
Önce kamu spotu: Bu sıcak yaz günlerinde evlerimizin önüne bir kap su, bir kap yiyecek koyalım.
Mehter Takımı, 1826 yılında Yeniçeri Ocağı ile birlikte kaldırılmıştır. Padişah 2. Mahmut, onun yerine Mızıkayı Hümayun’u kurar ve “eskisi var oldukça yenisinin tutması zor olur” derler.
Öyle de olur.
Ne var ki Ahmet Muhtar Paşa, 1911’de Mehter Takımı’nı yeniden kurar. İttihatçılar da dört elle sarılırlar. Fetih ruhları kabarmıştır. Ve ondan sonra bugün dinlediğimiz tüm marşlar peş peşe gelir.
İttihatçıların bir rüyası vardır: Pan-Turanizm. Yani Adriyatik’ten Çin Seddi’ne dek tüm Türkler bir bayrak altında toplanacaklar.
Ne var ki ayakları yere basmayan bu kahramanlar (Talat, Enver ve Cemal Paşalar) 1. Dünya Savaşı’ndan sonra her biri Ermeni kurşunlarına kurban olacaklar ve bu rüya böylece felaketle sona erecektir.
Evlinin enayisi sabahtan, bekarın enayisi akşamdan traş olur.
**********************************
Cumhuriyet dönemine gelince:
Kurucular, fetih yerine kurtuluş günlerine önem verirler. Ve o günlerde İstanbul’un fethindense İstanbul’un kurtuluşu öne çıkar.
Fetih bir yerlere gitmektedir. Kurtuluş, canını ve namusunu korumaktır. Kurtuluş Savaşı’nın adı da buradan gelir.
Bir milletin varlığı tehdit edilmedikçe yapılan her savaş cinayettir. (Atatürk)
1950 sonrası yeniden sahneye çıkar Mehter Takımı.
Ve Turgut Özal’la yeniden alevlenir Fetih ruhu.
İlla da ABD ile Irak’a girecek ve 1 koyup 3 alacak. Aldık?
Benim memurum işini bilir.
**********************************
Bugünlere gelince:
Henüz hikaye bitmedi.
“Yurtta sulh, cihanda sulh” K. Atatürk