Mustafa Arı
Ahlak; Bir toplum içinde kişilerin benimsedikleri, uymak zorunda bulundukları davranış biçimleri ve kurallardan oluşan huylardır. Din, güzel ahlaktır. Ahlaki değerlerini kaybeden bir insan, aslında insanlık vasıflarına da veda etmiş demektir. Güzel ahlak, insanın tüm eylem ve söylemlerinde görülmelidir.
İbadetlerin ahlaka olan bağıdır. Ahlak insanın beden ve ruh bütünlüğü ile alakalıdır. İnsanın bir amaca yönelik olarak kendi arzusu ile iyi davranışlarda bulunup kötülüklerden uzak olmasıdır. İslam dininin gayesi bütün insanların gönüllerine güzel ahlakı nakşetmeleri ve onların güzel ahlak sahibi fertler olmalarıdır. Hz. Peygamber‘in gönderiliş amacı güzel ahlâkı tamamlamak gayesine yöneliktir. Allah Kuranı Kerimde Peygamberini güzel ahlakı ile överek, şöyle buyurmuştur. “Sen üstün bir ahlâka sahipsin.” (Kalem süresi:4) Peygamberimiz: “Kıyamet günü, müminin mizanında güzel ahlaktan daha ağır basan bir şey yoktur.” buyurmuştur.
Kur’an’da sürekli olarak insanlara ahlaklı ve erdemli olmaları, çirkin işlerden ve hayâsızlıklardan ise uzak durulmaları tavsiye edilmektedir.
Dinimize göre insanların cennete girmelerine en fazla yardımcı olan, Allaha karşı sorumluluk bilinci taşımaları ve güzel ahlaklarıdır. Güzel ahlak, ilim ve edep öğrenmekle, iyi insanlarla arkadaşlık etmekle elde edilir.
Kur’an-ı Kerim’de olgun müminler anlatılırken yoksulu doyuran, birbirlerine doğruluğu tavsiye eden, Allah’ın koyduğu sınırları aşmayan, kötülüğün gizlisine de açığına da yaklaşmayan, cana kıymayan, ölçü ve tartıda adaleti gözeten, verdiği sözde duran, insanlara karşı büyüklük taslamayan, verilen emaneti koruyan, sözü özü bir olan, ana babaya, akrabaya, komşuya, arkadaşa ve yönetimindekilere güzel davranan kişiler olarak nitelendirir. Bir Müslüman güzel ahlakı sayesinde, gündüzleri oruç tutan, geceleri ibadet eden kimselerin derecesine kavuşur.
Güzel ahlakı korumak, Yüce Rabbimizin emridir. Bir insanın yaptığı kötü bir davranışın, ailesinden başlayarak bütün topluma dokunan zararları vardır. Akıllı ve samimi bir insan, her zaman Allah’ın hoşnut olacağı davranışlarda bulunur.
HIRSLI OLMAK
Ceviz kurt hikayesiyle sözümüze başlayalım.
Ceviz kurdu, cevize gireceği kadar bir delik açar ve cevizin içine girer. Cevizin içi insan beynine benzer, kurt başlar cevizi yemeye. Elbette ki buraya kadarı normal. Yedikçe şişmanlar, şişmanladıkça karnı büyür. Yeterince doyup yükünü tutunca gitmek ister ama girdiği delikten çıkması mümkün değildir.
İşin ilginç ve daha kötü tarafı; İçi yenilen cevizin kabuğu da kurumuş ve iyice sertleşmiştir… Artık o deliği genişletmek de imkansızdır. Kurtçuk oturup etrafına bakar, düşünür taşınır delikten geçip çıkmak için tek çaresi vardır; zayıflamayı beklemek. Aç kaldıkça zayıflar, eski cılız haline döner. Ve bir gün bitap düşmek üzere ilk başladığı gibi cevizden çıkar.
Ama çıktığında mevsim bitmiş, ortada aç ve cılız bir kurtçuk ile içi boş bir ceviz kabuğu kalmıştır. Kimi insanlardaki para ve mal – mülk hırsı da ceviz kurdunun bu durumuna benzer. O hırsı yenip, artık yeter, dediğinde baharlar ve yazlar bitmiş olur. Geriye sadece, ömrünün sonbaharı ve belki de çeşitli hastalıklar, ilaçlar ve diyetler ile geçirmek zorunda kalacağı, koskoca bir kara kış kalmış olur…
İnsan, sağlığının kıymetini bilmeden ve bir gün kaybedebileceğini de düşünmeden hırsla çalışıyor. Eğitimini tamamlıyor, kariyer yapıyor, para kazanıp zengin oluyor fakat bu arada asıl yapması gereken şeyi yapmıyor ve sevdiklerini ihmal ediyor.
Çevresindekilerin beklentisi belki de sadece bir dokunuş ve sıcak bir ilgi iken bunun bile farkında olmuyor ve sadece kendisi için yaşıyor. Ve sonra bir bakıyor ki ne sağlık ne de gençlik kalmış. Mal mülk var ama sevdikleri de tarumar olmuş. Zararın neresinden dönersek kardır.
Mal sahibi, mülk sahibi
Hani bunun ilk sahibi?
Mal da yalan, mülk de yalan
Var biraz da sen oyalan.