Bursa Bölge
“GÖKYÜZÜNÜN YARISI KADINLARIN OMUZLARINDA”

Canan Ekinci Yılmaz’ın Kaleminden
Bursa İş Kadınları ve Yöneticileri Derneği BUİKAD tarafından düzenlenen “Geleceğe Yön Veren Kadınlar Zirvesi”, geçtiğimiz hafta Merinos Atatürk Kongre Kültür Merkezi’nde gerçekleşti. Zirve, BUİKAD Başkanı Şeyda Şençayır’ın açılış konuşması ile başladı.
Şençayır konuşmasında; bugünkü zirvede, kamusal hayatta, yerel yönetimlerde ve özel sektörde geliştirdikleri iş modelleriyle ilham kaynağı olan kadınları dinleyeceğimizi, BUİKAD olarak Gazi Mustafa Kemâl Atatürk’ün gösterdiği yolda hareket ettiklerini, 2007 yılında 11 kadınla kurulan ve bugün 150 kadın üyeye ulaşan BUİKAD’ın, yaşamın her alanında kadının güçlenmesi, girişimci kadın sayısının artması ve kadınların karar verici noktalarda bulunması için çalışmalar yaptığını söyleyerek, kadının iş hayatının ayrılmaz bir parçası olmasının ve kalkınmanın ancak böyle bir yolla mümkün olabileceğinin altını çizdi.
“Kamusal Hayatta Kadının Yeri, Yerel Yönetimlerin Kadın İstihdamına ve Gelişimine Katkısı” başlıklı birinci oturuma, Bursa Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mustafa Bozbey, Edirne Belediye Başkanı Filiz Gencan Akın, Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir ve Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç konuşmacı olarak katıldı.İkinci oturumda“Geleceğin İş Modelleri ve Kadınların Konumlandırılması”, üçüncü ve son oturumda “Sektörde Kadınların Rolü ve Kadın Odaklı İş Modelleri” konuşuldu.
“Kadınların Gülümsemesi Her Şeye Değer”
Gün boyu ‘KADIN’ı kamusal alan ve iş dünyasından birkaç erkek ile birçok kadın konuştu. İş dünyasından kadın konuşmacılar çoksa da kamusal alan konuşmacılarında kadın sadece 1 tane, o da Edirne’den gelen Edirne Belediye Başkanı Filiz Gencan Akın idi.
(2024 yerel seçimlerde 11 il ve 61 ilçenin belediye başkanı kadın oldu. Bursa’da ise kadın başkan yok. 1973–1976 tarihleri arasında Karacabey belediye başkanlığı yapan Şükran Yemişçioğlu, Bursa’nın ilk ve tek belediye başkanı olma özelliğini koruyor. Ne acı ki, Bursa o gün bugün başka bir kadın başkan çıkartamamış.)
Kadınlar Günü Ne Demek?
“Kadınlara özel günlerin” olmaması gerektiğini savunanlardanım. Bu özel günler bile bize aslında ne kadar eşit olmadığımızı gösteriyor. Senede 1 gün kutlama, sonra yine her şey bildiğiniz gibi…
Kadınlar hâlâ hakları için mücadele ediyor, kadın hâlâ çalışmak için (resmî olmasa da) (ağabey, baba, koca gibi) erkeğin iznine muhtaç, kadın hâlâ ailenin (namus dahil) her şeyinin sorumlusu, hâlâ hesap veren (kime?), hâlâ sorgulanan (kim tarafından?), hâlâ kendisini koruması gereken (kimden?), hâlâ utanması gereken (neyden?), hâlâ muhtaç görülen (neden?), hâlâ kadın gibi yaşamasına izin verilmeyen (erkek gibi mi yaşasın?) bir varlık.
Kısacası kadının hâlâ adı yok…
Oysaki kadın insanca yaşamak için bu kadar mücadele etmemeli, bu kadar yorulmamalı, bu kadar yıpranmamalı, bu kadar sorgulanmamalı, sadece dişi doğmuş olmakla bu kadar cezalandırılmamalı. Erkek doğmuş ve erkek doğurmuş olmak bu kadar yüceltilmemeli. Lakin; Neşet Ertaş’ın “Kadınlar insandır, biz insanoğlu” dediği gibi, doğanın dişiye bahşettiği meşakkatli yolculuğu da görmezden gelmemeli.
‘Karımı Çalıştırmam’dan, ‘Çalışmayan Kadınla Evlenmem’e
Eski dünyada kadının çalışmasını onur meselesi yapan erkekler, ekonomik şartların ağırlaşmasından ötürü, mecburen, kadının çalışmasına razı gelir, hatta öyle ki, çalışmayan kadınla evlenmez oldular. Bir evi tek başına sırtlanmak bu kadar zor olmasa belki hâlâ eski düzen devam etsin isterlerdi ya neyse.
Hayal edin!
Eve geldiğinde mükellef bir sofra, mis gibi yıkanıp ütülenmiş gömlekler, pırıl pırıl çocuklar, zarif ve bakımlı, her emre amade, sesi hiç çıkmayan, elinden her iş gelen, hiç şikâyetlenmeyen, yoktan var eden, acıyı bal eyleyen mükemmel bir kadını kim istemez ki?
Öyle bir kadının kocası da şöyle olmalı o zaman:
Eve hep eli kolu dolu gelen, sorumluluklarını hiç aksatmayan, karısını ve çocuklarını azarlamayan, onların bir dediklerini iki etmeyen, çocuklarının okul taksitlerini, evin giderlerini ve boy boy faturaları sessizce ödeyen, kredi kartı hesap özetini hiç incelemeyen, özel günlerde çiçeğini de pırlantasını da almayı ihmal etmeyen, dışarıda canı sıkılsa da bunu ailesine yansıtmayan, yüzü hep gülen, anlayışlı, cana yakın, şefkatli ve tutkulu mükemmel bir erkek…
Hişt, uyanın!
Ne böyle bir kadın ne de böyle bir erkek var ve neden olsun? İşleri iç işleri-dış işleri olarak bölmeyen aileler kuruluyor artık. Ev işi kadın işi değil, bunu biliyorlar. Fizik gücü gerektiren makineler dijitalleştikçe erkek işi kavramı da ortadan kalkıyor. Kadınlar forklift de kullanıyor, vinç de, kamyon da. Ki köylerde kadınların pek çoğu evel ezel traktör kullanırdı. Kadın erkek birlikte çalışıp birlikte kazanıyor, hayatın her ânının keyfini birlikte yaşıyor, zorlukları birlikte aşıyorlar. Bu birlikteliklerde herkes kendi alanında yol alırken kimse kimseye köstek olmuyor. Kadın biraz öne geçmeye başlayınca erkeğin içindeki eski erkek hafiften kıpraşsa da, ödenmesi gereken faturalar ve düzen bozukluğunun getireceği ağır ekonomik şartlar onu kibarca sakinleştiriyor. (Şartlardan dolayı değil, gerçekten kibar olmayı da öğrenecekler zamanla. Ümidimiz var.)
Kendi ailesinde kadın-erkek ayrımı görmemiş çocuklar için yeni düzene ayak uydurmak hiç zor değil. Diğer tarafın kadını da erkeği de epey zorlanıyor.
Üreyin!
Türkiye’nin nüfusu göçlerden dolayı artmış olsa da, yine bu göçlerin sebep olduğu her türlü yıkım yüzünden insanımızın üreme, hatta evlenme sayısı düştü. Bir yandan da yetişmiş gençlerimiz yurt dışına kaçtı. Türkiye artık yaşlı bir ülke olmaya aday. Mülteciler ardı ardına çocuk yapıp arayı kapatıyorlar lakin ülkenin demografisi değişiyor.
Yöneticilerimiz gençlerimize ‘evlenin ve 3–5 çocuk yapın’ diyorlar da, biz de onlara şunu soruyoruz: Tamam ama nasıl?
Kendi tercihi ile evlenmeyen ve çocuk sahibi olmak istemeyenleri saygıyla bir kenara koyalım. Diğer yanda, bir insan ne ekonomik olarak, ne hukuk olarak ne de can güvenliği olarak kendini güvende hissetmezse nasıl evlensin? Eğer ki kadının çalıştığı bir aileye, çocuğunu emanet edeceği güvenli bir yer göstermezseniz o anne-baba nasıl verimli çalışsın? Ayrıca, sadece çalışan kadına değil, çocuk yetiştirirken iş hayatından ve sosyal hayattan kopan kadına da destek olacak, çocuğunu birkaç saat emanet edebileceği kurumlar açılmalı. Çünkü herkesin yakınında kendisine destek olacak büyük ailesi olmayabilir. Anneanneler babaanneler torunlarına sevgiyle bakabilirler ancak bir çocuğun sorumluluğu ve iş gücü onları aşabilir.
Doğurun!
Yurt dışında “çalışmayan kadın” gibi bir olgu yokken ve kadınlar üçer beşer doğuruyorken ve onları kolayca “mutlu birer insan” olarak yetiştirebiliyorken biz niçin yapamıyoruz? Oralarda çocuk olunca kadına olduğu kadar erkeğe de izin veriliyor. Hatta ücret artışı bile oluyor. Bizim de buraya gelmemiz lazım.
Çocuklar bir ülkenin geleceği ise niçin kimse onlara sahip çıkmıyor? Niçin bir patron çalışanlarının kadın olmasından (çünkü doğuruyor) kaçınıyor? Niçin eğitim alırken erkeklerle başa baş giden kadınlar sıra iş hayatına geldiğinde (çünkü doğuruyor) geriye düşüyor? Doğurmak suç mu? Evlenmemek makbul mü?
Ya evde, “evli-mutlu-bol çocuklu” ya da işte, “evsiz-mutsuz-çocuksuz” yaşayın diretmesi ne kadar mantıklı? Yok mudur bunun bir yolu? “Evli mutlu çocuklu” ya da “bekâr mutlu çocuksuz” yaşayamaz mıyız? Niçin kadın da erkek kadar iyi performans sergiliyorsa erkekten daha düşük maaş alıyor? Eşit işe eşit maaş kuralı niçin kadına gelince işlemiyor?
Kadının sayısı değil kattığı değer önemli. Kalitenin cinsiyeti olmaz, liyakatin cinsiyeti olmaz, emeğin cinsiyeti olmaz. Kadını işe almakla bitmez, kadının çalışabileceği ortam yaratmak lazım.
Bu soruları sora sora, derdimizi anlata anlata, farkındalık yarata yarata, sorduğumuz soruların cevaplarını söke söke aldığımızı görmek teselli verici. O yüzden ben bu buluşmaları çok önemsiyorum.
Yol uzun, yolculuk zorlu da olsa kimsenin ateşimizi söndürmesine izin vermeyiz…
Kısacası; sahnedeyiz, inmeyiz…
Zekâlar Üç Oldu
IQ, Bilişsel Zekâ, EQ, Duygusal Zekâ, SQ, Spiritüel Zekâ
SQ; duygusal zekânın bilişsel zekâyla buluştuğu ileri bir zekâ ölçüsü olarak tanımlanıyor. Dünyayı anlamlandırma, mutluluk ve benlik keşfi, ileri iletişim becerisi, ifade gücü ve yaratıcılık, spiritüel bakış açısı ve deneyim, bilgi ve içgüdünün ortak paydada buluşması. Çoklu iş yapabilme becerisine sahip kadınların SQ sahibi olduklarını söyleyebiliriz.
Fair Play
Geçtiğimiz günlerde aynı iş yerinde çalışan ama kadının terfi aldığı yabancı bir film izledim ve insandaki hırs ve ego nerede yaşarsan yaşa aynı işliyor olmalı dedim. Filmdeki erkekler, kadının terfi almasının altında yatan sebebi kadının kadınlığı ile ilişkilendirirken, kadının bunu kendi liyakatiyle başarmış olabileceğine ihtimal vermiyorlardı. Çünkü erkekler bir kadının kendilerinden daha iyi olabileceğini ve daha çok kazanabileceğini kabul etmek istemiyordu.
Ülkemizde kadınlar sadece plazalarda çalışmıyor. Fabrikalarda, hizmet sektöründe ve tarımda çalışan kadın sayısı da az değil. Mavi Yaka’nın da Beyaz Yaka’nın da, Yeşil Yaka’nın da derdi hep aynı. Kadın olmak. Rahat bırakılmak için ise çareyi “Erkek gibi kadın olmak”ta bulmak. Unutmayın ki, eşitsizliğin derinleştiği yerde şiddet başlar!
Kaşık Düşmanı!
Kadın işini bırakıp ev kadınlığına dönse ve evi çekip çevirse, ev ekonomisine sıcak para olarak katkıda bulunmadığı için bu kez de “kaşık düşmanı” olarak erkek tarafından aşağılanacak. Malum, ev işi evin sahibi tarafından yapılırsa işten sayılmıyor. Ev kadınının yaptığı işi yaptırmak için eve yardımcı gelince o kadın “çalışan kadın” sayılıyor. Sigortası da ödeniyor. Demek ki herkes kendi evinin değil, başkasının evinin işini yaparsa sorun çözülecek!
Gökyüzünü Paylaşmak
Gün boyunca konuşmacıların hepsi bu yazıya başlık olacak cümleler kurduysa da hiçbirisi benim aradığım başlık değildi.
Akşam Netflix’te AWAY dizisini izlerken, filmin bir yerinde “Gökyüzünün yarısı kadınların omuzlarındadır” repliği geçti. İşte dedim aradığım başlık bu. Büyük ihtimal senaryo yazarı bu repliği Nicholas D. Kristof ve SherylWudunn’un çalışması olan “Gökyüzünün Yarısı / Hayatlarını Değiştiren Kadınların Hikâyesi” kitabından esinlenmişti. Bazı erkekler güçten sıkılıp “Ferrari’sini Satan Bilge” benzeri kitaplarda kendilerini ararken, kadınlar varlıklarını ispat peşindeydi.
Omuzlarında gökyüzünün yarısı, bazen esen rüzgârla, bazen kopan fırtınayla, bazen bulutların arasından beliriveren güneşle, bazen yıldızların, bazen Ay’ın aydınlattığı bu koskoca ama küçücük yeryüzünde çılgınca bir koşu tutturmuşlardı. Menzile varacak, ipi göğüsleyecek, belki sonra onlar da Ferrarilerini satmak isteyeceklerdi…
Kim bilir…
Yazının sonunda; şunu da unutmayalım ki, gökyüzünün diğer yarısı da erkeklerin omzunda. Aynı yeryüzünün üzerinde ve aynı göğün altında birlikte yaşıyorsak, bence iyi geçinelim.
Her ne kadar Yazar John Gray “Erkekler Mars’tan Kadınlar Venüs’ten” gelmiş dese de, ben Mars ve Venüs’ü gezegen olarak değil, Savaş Tanrısı Mars ile Aşk ve Güzellik Tanrıçası Venüs’ten geldik olarak anlıyorum. Ve “Savaş Yapma, Aşk Yap!” ve “Her işini AŞK’la yap!” diyorum…
Bursa Bölge
DEPREMİ YAŞAYAN 11 İLDE TEMEL İHTİYAÇLAR KARŞILANAMADI

Cumhuriyet Halk Partisi Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan ve 11 ili sarsan deprem felaketinin 2’inci yıl dönümünde Osmangazi Meydanı’nda düzenlenen anma programında konuşarak, “Ne yazık ki, aradan geçen bunca zamana rağmen depremi yaşayan şehirlerimizdeki temel ihtiyaçların halen tam anlamıyla karşılanmadığını üzülerek görüyoruz. Deprem konutlarının bir an önce tamamlanmasını istiyoruz. Vatandaşımızı altyapısı olmayan kışın soğuk, yazın sıcak ile mücadele etmek zorunda kaldıkları konteyner kentlerden kurtarın” dedi.
Büyük felaketin meydana geldiği saat 04.17’de Osmangazi Meydanı’nda düzenlenen anma programında, depremde hayatını kaybeden yurttaşlar anıldı. Anma programına CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, CHP Osmangazi İlçe Başkanı Raşit Gürbüz, Parti Yöneticileri, Osmangazi Kent Konseyi Başkanı Fatma Çil Yılmaz, Bursa İl Dernekleri Federasyonu Başkanı Ramazan Alp, depremden etkilenen 11 ilin dernek temsilcileri ve yurttaşlar katıldı.
Acı ve sıkıntılarla dolu 2 yıl
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan programda konuşan CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, ülkenin yaşadığı en büyük felaketlerden biri olan 6 Şubat depreminin üzerinden acı ve sıkıntılarla dolu 2 yıl geçtiğini belirterek, “Geçen koskoca iki yıla rağmen kayıplarımızın acısını hala derinden hissediyoruz. Ne yazık ki aradan geçen bunca zamana rağmen, depremi yaşayan şehirlerimizdeki temel ihtiyaçların hala tam anlamıyla karşılanmadığını üzülerek görüyoruz. Depremin hemen ertesinde, AKP hükümeti tarafından verilen “bir yıl içinde tüm kalıcı konutları teslim edeceğiz” sözüne rağmen, hala binlerce ailemiz 20 metrekarelik konteynerlerde yaşam mücadelesi veriyor” dedi.

“Yeterli önlemler alınmıyor”
Deprem bölgesindeki eğitim, sağlık, kalkınma politikalarının yetersizliğine dikkat çeken Yeşiltaş, “Depremzedeler, yaşadıkları travmayı atlatabilmek için güçlü bir psikososyal destek sistemine ihtiyaç duyuyor. Ancak, bu alanda yeterli çalışmalar yapılmadı, halkımız sahipsiz bırakıldı. Bir çoğu doğup büyüdüğü şehirlerini, içinde yaşadıkları kültürlerini bırakıp hiç tanımadıkları şehirlerde yeniden bir hayat kurmaya çalıştı. Tüm yaşananlardan ne yazık ki hiç bir ders çıkartılmadı. Neredeyse tamamı fay hatları ile çevrili ülkemizde hâlâ depreme hazırlık noktasında çok ciddi eksiklikler var. Yeni felaketlere karşı kentsel dönüşüm projeleri tamamlanmadı. Bilimsel önlem planları hazırlanmadı. Riskli binaların çoğu ne yazık ki hâlâ ayakta. Uyarılara rağmen yeterli önlemler alınmıyor, bilim insanlarının önerileri göz ardı ediliyor” diye konuştu.
“Aynı acıları yaşamak istemiyoruz”
Yeşiltaş konuşmasını şu sözlerle noktaladı: “Yarın bir başka şehirde aynı acıları yaşamak istemiyoruz. O yüzden Bizler Cumhuriyet Halk Partisi olarak, depremzedelerimizin sesi olmaya devam edeceğiz. Fakat bu söylediklerimizin suya yazılan yazılar gibi ülkeyi yönetenlerin nazarında bir etki yaratmadığının farkındayız. Neden? Çünkü onların derdi vatandaşın sıkıntılarını dinleyip çözüm üretmek değil. Onlar; tüm zamanlarını; muhalefeti susturmaya, gazetecileri hapsetmeye, seçilmiş belediye başkanlarını kirli ve çirkin iftiralar ile görevden almaya harcıyorlar. Tekrar haykırıyoruz. Bu felaketi unutmadık, unutturmayacağız!
Ülkemizi daha güvenli, daha yaşanabilir bir ülke haline getirmek için sonuna kadar mücadele edeceğiz. Bizler her türlü zorluğu yaşayan deprem bölgesindeki tüm vatandaşlarımızın sesi olmaya devam edeceğiz. Bu ülkenin insanları, yalnız ve çaresiz bırakılmayacak! Tüm çaresizlerin çaresi olacağız.


Bursa Bölge
BURSALI MARKETÇİLER FAHİŞ FİYATA KARŞI

Enflasyon ile mücadelede devletin ve halkın yanında olduklarını belirten Bursa PERDER Başkanı Haşim Kılıç, fahiş fiyat ve stokçuluğa karşı gerekli adımları attıklarını söyledi.Gıdada fiyat artışının tek sorumlusunun marketler olmadığını belirten Bursa Perakendeciler Derneği (PERDER) Yönetim Kurulu Başkanı Haşim Kılıç, fahiş fiyat ve stokçuluğa izin vermediklerini açıkladı.
Ramazan öncesi tedbirler alındı
Marketlerin sürekli fiyat artışına gittiği algısının yanlış olduğunu vurgulayan Bursa PERDER Yönetim Kurulu Başkanı Haşim Kılıç, “Üretim-satış zincirinin son halkası olarak, asgari kâr marjı ile fiyat belirliyoruz. Bunu da genel giderlerimizi karşılamak için yapıyoruz.” diye konuştu. Ramazan öncesi fahiş fiyat ve stokçuluğa karşı Türkiye Perakendeciler Federasyonu öncülüğünde, üyeler ile yoğun iletişim halinde olduklarını da kaydeden Başkan Kılıç, “Hiçbir üyemiz, bu süreçte fırsatçılığa asla izin vermeyecek. Ticaret Bakanlığı ve belediyeler ile yoğun iletişim halinde gereken tüm adımları atacağız.” dedi.
“Pozitif ayrımcılık uygulanmalı”
Enflasyonun yoğun şekilde hissedildiği bir dönemde yerel marketlerin özveriyle faaliyet gösterdiğini de kaydeden Kılıç, “Yerel marketler olarak kısıtlı imkanlarımıza rağmen ulusal zincir marketlere nazaran çok daha fazla personel istihdam ediyoruz. Vatandaşın bütçesine destek olmaya gayret ederken sorunlarımıza da etkin çözümlerin bulunmasını bekliyoruz. Uzun süredir hayata geçirilmesini beklediğimiz Perakende Yasası ile sektörümüzün içinde bulunduğu haksız rekabet ortamını iyileştirmek adına devletimizin daha etkili adımlar atmasını, büyük zincirlere karşı yerel marketlere alan açılmasını, pozitif ayrımcılık uygulanmasını talep ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
Bursa Bölge
BESAŞ’IN YENİ FABRİKA SATIŞ MAĞAZASI ORHANGAZİ’DE AÇILDI

Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin vatandaşların uygun fiyatlı ve güvenilir gıdaya daha kolay ulaşabilmesi amacıyla Orhangazi’de hizmete açtığı BESAŞ Fabrika Satış Mağazası, ilk gününden vatandaşlardan büyük ilgi gördü. Başkan Bozbey, “Hem üreticilerimize destek oluyoruz hem de tüketiciye sağlıklı, ekonomik ve kaliteli ürünü sunuyoruz” dedi.
Bursa Büyükşehir Belediyesi, Türkiye’nin en büyük ekmek fabrikalarından birisine sahip olan BESAŞ aracılığıyla Bursa’daki tüm vatandaşlara ulaşabilmek ve kaliteli ürünlerini uygun fiyata sunmak için çalışmalarını tüm hızıyla sürdürüyor. Bursa’da 500’den fazla bayi ile hizmet veren BESAŞ, unlu mamullerin yanında süt ve et ürünlerine de vatandaşın güvenle ulaşmasını sağlıyor. BESAŞ tarafından Gemlik ve Mudanya’nın ardından Orhangazi’de düzenlenen törenle Fabrika Satış Mağazası hizmete açıldı.
Açılış törenine, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in yanı sıra CHP Orhangazi İlçe Başkanı Berna Çakır, Orhangazi Belediye Başkanı Bekir Aydın, Gemlik Belediye Başkanı Şükrü Deviren, Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Mehmet Aydın Saldız, BESAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Orkun Gazioğlu, BESAŞ Genel Müdürü İbrahim Alpay Demirtaş, daire başkanları, iştiraklerin yöneticileri, meclis üyeleri, muhtarlar ve vatandaşlar katıldı.

Üreticiye destek, halka hizmet
Orhangazililer tarafından büyük bir coşkuyla karşılanan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, gösterilen ilgiden dolayı teşekkür etti. 17 ilçeye eşit ve adaletli hizmeti götürmek için çalışmaya devam ettiklerini söyleyen Başkan Mustafa Bozbey, tüm belediye başkanlarıyla birlikte Bursalılara hizmet götüreceklerini belirtti. BESAŞ’ın sadece ekmek üretmediğini ifade eden Başkan Bozbey, “Göreve geldikten sonra BESAŞ’ı yavaş yavaş tanzim satış mağazalarına dönüştürmeye, içerisindeki ürünleri çoğaltmaya başladık. Bu ürünler içerisinde kendi ürettiklerimize ve kooperatiflerimizin ürettiklerine öncelik verdik. Dağ yöresindeki tesislerimizde ürettiğimiz peyniri, sütü, yoğurdu, ayranı halkımızla buluşturuyoruz. Hem üreticilerimize destek oluyoruz hem de tüketiciye sağlıklı, ekonomik ve kaliteli ürünü sunuyoruz” diye konuştu.
“Ürün çeşitliliğini artıracağız”
Bursalı üreticilerden aldıkları et ürünlerine de raflarda yer verdiklerini hatırlatan Başkan Bozbey, “Bursa’nın ürünleri öncelikli olmak üzere ürün çeşitliliğini artıracağız. Gemlik zeytini, Gedelek turşusu gibi ürünleri mağazalarımızla bulacaksınız. Karakılçık gibi buğday tohumlarını dağ yöremizde ücretsiz dağıtıyor ve ekimini sağlıyoruz. Alım garantisi veriyoruz. Bursalılara sağlıklı ekmek olarak ulaştırıyoruz. Amacımız halkımızın sağlıklı bireyler olarak yaşam sürmesini sağlamaktır. Önümüzdeki yıllarda Bursa çok önemli bir markasını, vatandaşlarımızın sahip çıkması sayesinde kazanmış olacak. Fabrika satış mağazamız hayırlı uğurlu olsun” dedi.
Orhangazili muhtarlar ve esnaflarla da bir araya gelerek Yeni Sanayi Sitesi ile ilgili çözüm önerilerini anlatan Başkan Bozbey, bu konuyu da birlikte çözeceklerini söyledi. Otobüs terminali alanında da çalışmalara başlayacaklarını ifade eden Başkan Bozbey, sarı otobüslerle ilgili görüşmeleri sürdürdüklerini, esnafı mağdur etmeden birlikte çözüm üreteceklerini belirtti.

CHP Orhangazi İlçe Başkanı Berna Çakır, BESAŞ’ın ilçeye kazandırılmasından büyük mutluluk ve gurur duyduklarını ifade etti. BESAŞ’ın sadece ekmek satış mağazası olmadığını, aynı zamanda CHP’li belediyelerin sosyal belediyecilik anlayışının en güzel örneklerinden biri olduğunu dile getiren Çakır, bu konuda emeği geçen Başkan Mustafa Bozbey’e ve BESAŞ’a teşekkür etti.
Orhangazi Belediye Başkanı Bekir Aydın, BESAŞ için uzun yıllardır mücadele verdiklerini söyledi. Orhangazi’ye BESAŞ Fabrika Satış Mağazası’nın kazandırılmasından büyük mutluluk duyduklarını belirten Aydın, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’e ve ekibine teşekkür etti.
Konuşmaların ardından Başkan Mustafa Bozbey ve beraberindekiler, BESAŞ Fabrika Satış Mağazası’nı gezerek bilgi aldı. Daha sonra tezgaha geçen Başkan Bozbey, alışveriş yapan vatandaşlarla sohbet etti. BESAŞ Satış Mağazası’nın Orhangazi’ye kazandırılmasından büyük memnuniyet duyduklarını dile getiren vatandaşlar, hizmetlerinden dolayı Başkan Bozbey’e teşekkür etti.


-
Bursa Bölge5 yıl ago
“Türkiye, Doğu Türkistan’a sahip çıkmalıdır”
-
Ekonomi5 yıl ago
Sütaş’tan “Tereyağı” açıklaması
-
Genel1 ay ago
KARACABEY BELEDİYESİ’NDE GÖREV DEĞİŞİKLİKLERİ
-
Bursa Bölge1 ay ago
KARACABEY AK PARTİ BURSA’DA YER BULAMADI
-
Bursa Bölge1 ay ago
İŞİTME HASTALARI İÇİN YENİ HİZMET DEVREYE GİRDİ
-
Bursa Bölge1 ay ago
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN BURSA’DAN SESLENDİ: ASGARİ ÜCRETİN ARKASINDA DURDU BOYKOT ÇAĞRISI YAPTI
-
Bursa Bölge1 ay ago
BÜYÜKŞEHİR’DEN YILIN SON VE İLK BEBEKLERİNE ZİYARET
-
Bursa Bölge6 ay ago
NİLÜFER ÇAYI İÇİN İŞBİRLİĞİ
Warning: Undefined variable $user_ID in /home/u2093656/public_html/wp-content/themes/zox-news/comments.php on line 49
You must be logged in to post a comment Login