Dündar Özseçen
Özel günler belli bir sosyal sınıfın kendini ifade edip dünya kamuoyunun gündemine taşıyarak varlığından haberdar olunmasının önünü açması bakımından önemlidir. Bu özel günler, dünya genelinde hızla yayılıp her geçen gün giderek ilgi görmektedir. Bazısı kamuoyunda hak ettiğinden fazla yer alırken, bazıları da hak ettiği ilgi ve alakayı görememekte, yeterince dikkatleri üzerine çekip kendi mesleklerinin sorunlarının tartışılmasına olanak sağlayamamaktadır.
İşte bunlardan biri de her 14 Mayıs’ta kutlanan Dünya Çiftçiler Günü’dür. Bir türlü hak ettiği ölçüde dünya ve ülke çiftçisinin sorunlarının tartışılıp, çözümlerinin araştırıldığı bir gün olarak kutlanamayan Dünya Çiftçiler Günü, gereken öneme de kavuşamamaktır. Oysaki üretimin lokomotifi olan çiftçilik ve tarım, hem bütün dünya insanlığının, hem de ülkemiz için her geçen gün asla vazgeçemeyeceğimiz meslek dallarından biri olma özelliğini sürdürmektedir. Çiftçinin her geçen gün ağırlaşan ve giderek artan boyutlara gelen, altından kalkamayacak sorunları hiç olmazsa bu özel günde ciddi bir şekilde ele alınmalıdır. Bütün dünyada kutlanılan 14 Mayıs’taki bu özel gün, hak ettiği ölçüde kutlanmalı ve bugünün gündemi dünya çiftçilerinin birlik beraberlik içinde tek ses, tek yumruk seslerini duyurmaları ve sorunlarını dünya kamuoyunun gündemine taşımaları olmalıdır.
Her gün uykumuzdan uyanıp gözlerimizi açtığımızda kahvaltımızın başına koşuyor ve aç karınlarımızı doyurmaya çalışıyoruz. Acaba hiç düşünüyor muyuz, masadaki zeytinden başlayarak önümüzdeki ürünleri kimler üretip yetiştiriyor? Önce Allah, sonra da çiftçilerimizin emekleriyle önümüzdeki nimetleri bir güzel tüketip karınlarımızı doyuruyoruz. Allah’a hamd olsun ki ülkemizde her türlü tarım ürünü bol miktarda üretilip sofralarımıza geliyor. Hepimiz bu ürünlerden çoluk-çocuk, kadın-erkek, yaşlı-genç demeden faydalanıyoruz. Bu şekilde karınlarımızı doyuruyoruz. Peki bu ürünleri yetiştirip bizlere sunan insanların karınları doyuyor mu, emeklerinin karşılığını alabiliyorlar mı, çektikleri bunca eziyete, girdikleri bunca külfete rağmen hanelerini yeterince doyurabiliyorlar mı, huzurlu bir hayat yaşayabiliyorlar mı?
Ben yaşı 70’lere dayanmış bir çiftçi ailenin çocuğuyum. Dedem çiftçi, babam çiftçi, bütün akrabalarım çiftçilikle uğraşıyorlardı. Allah’a şükürler olsun karınlarımız doydu, açlık çekmedik ama döktüğümüz alın terimizin, verdiğimiz emeğin karşılığını da hiçbir zaman tam olarak alamadık. Ele güne muhtaç olmadık ancak hiçbir zaman hak ettiğimiz ilgi ve alakayı da göremedik. Hep ‘çiftçi milletin efendisidir’ sözünün bir gün gerçekleşmesini bekledik. Hiçbir zaman ülkemize ve devletimize küsmedik, umudumuzu hiç yitirmedik. Asla üretmekten vazgeçmedik. Yazın sıcağında, kışın soğuğunda hep çalıştık, hep ürettik. Bu ülke insanını ise hiç aç bırakmadık. Yaptığımız işin kutsallığını hiç unutmadık. Kendi karnımızla birlikte milletimizin karın doyurma mücadelesini verdik ve her hasat yılı başlarımız dik, tenlerimiz yanık sadece biraz ilgi, biraz alaka bekledik. Bu zor şartlara rağmen asla vazgeçmedik. 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nde bari sesimizi içimizden geldiği gibi gösterelim dedik. Çiftçi ve üretici olmanın zevkini hep birlikte, el ele, gönül gönüle çıkaralım dedik. Bilmem çok şey mi istedik!
Bütün dünya çiftçilerinin özel günleri kutlu olsun. Tüm çiftçi ve üretici kardeşlerimin gözlerinden öpüyorum.