• Üye Ol
  • Üye Girişi
    • Anasayfam Yap
      • Sitene Ekle
      • Politikamız
      • Künye
      • İletişim
Karacabey Yörem Gazetesi
    •  
    • Anasayfa
  • Yerel
  • Bursa Bölge
  • Eğitim
  • Politika
  • Sağlık
  • Teknoloji
  • Spor
    • Canlı Sonuçlar
    • İstatistikler & Puan Durumu & Fikstür
  • Yazarlarımız
  • Kültür Sanat
  • Magazin
  • Gazeteler
  • Video Galeri
  • Foto Galeri
Karacabey Yörem Gazetesi Bizi Facebook'dan takip edin
Karacabey Yörem Gazetesi Bizi Twitter'dan takip edin
Anasayfa » Güncel
Mustafa Arı

DOĞRULUĞUN SONU

Eklenme Tarihi: 16 Şubat 2017 Perşembe
Eklenme Saati: 9:46
Okunma Sayısı: 388
Tweetle
Mustafa Arı mustafa@yoremgazete.com
Yazdır
Yazıyı Büyüt Yazıyı Küçült
DOĞRULUĞUN SONU

Mustafa Arı

Abdülkadir Geylani hazretleri küçük yaşta iken, bir gün çift sürmek için tarlaya gitti. Bir öküzün kuyruğuna tutunup ardından giderek oynuyordu. O anda bir ses işitti: “Ey Abdülkadir! Sen bunun için yaratılmadın ve bunlarla emir olunmadın.”

Bu ses, Abdülkadir Geylani Hazretlerini korkuttu. Eve gelince dama çıktı. Hacıları gördü. Arafat’ta vakfeye durmuşlardı.

-Anneciğim! Bana izin ver de Bağdat’a gidip, ilim öğreneyim. Salihleri, evliyayı ziyaret edeyim.

Annesi de dedi ki:

-Ey benim gözümün nuru ve gönlümün tacı evladım! Senin ayrılığına dayanamam. Sensiz ben ne yaparım? Bu bakımdan müsaade edemiyorum.

Abdülkadir-i Geylani Hazretleri, tarlada olan bitenleri anlattı. Annesi ağladı. Kalkıp babasından miras kalan 80 altını alıp, kırkını kardeşine ayırdı. Kırkını da bir keseye koydu ve keseyi elbisesinin koltuğuna dikti. Sonra oğlunun gözlerinin içine bakarak dedi ki:

-Ey benim gözümün nuru ve gönlümün tacı evladım, Abdülkadir’im! Allah’ın rızası için olmasaydı katiyen bırakmazdım. Huzur ve esenlik içinde sefere çık! Yolun açık olsun!

Seninle belki ebedi olarak ayrılıyoruz. Sana son olarak nasihatim şudur ki: “Eğer beni memnun etmek istiyorsan, hiçbir zaman yalan söyleme, doğruluktan asla ayrılma! Allah’a her zaman ve her yerde doğrularla beraberdir.”

Abdülkadir-i Geylani Hazretleri annesine söz verdi ve ağlayarak elini öptü. Bağdat’a gitmek üzere bulunan bir kervana rast geldi ve aralarına katıldı. Hemedan’ı geçmişlerdi. Bir müddet yol aldılar. Önlerine aniden bir sürü eşkıya çıkıp kervana saldırdılar. Bir anda sandıklar yere yıkıldı. Eşyalar yağma edilmeye başlandı. Eşkıyalar, kervandakilere birer birer sual edip, üzerlerinde her ne buldularsa aldılar. Sıra Abdülkadir Geylani hazretlerine geldi. Eşkıyalardan biri sordu:

-Fakir çocuk, söyle bakalım senin neyin var?

-Üzerimde yalnız 40 altınım var.

Eşkıya inanmamıştı. Bırakıp gitti. İkinci bir haremi sual edip, o da aynı cevabı alınca vaziyeti reislerine bildirdiler. Bu çocuk 40 altınım var” diyor dediler. Bu defa da reisleri sordu:

-Senin üzerinde ne var? Hırkamda dikili 40 altınım var. Reisleri adamlarına dönerek dedi ki:

-Açın bakın, bakalım! Adamları üstünü aradılar, içinde 40 altın bulunan keseyi bulup reislerine verdiler. Eşkıya reisi hayretle sordu:

-Peki, evlat, sen neden üzerinde altın olduğunu söyledin? Abdülkadir Geylani hazretleri dedi ki:

-Ben evden ayrılırken anneme asla yalan söylemeyeceğime söz vermiştim. 40 altın için sözümü bozar mıyım? Bu sözleri duyup hakikate şahit olan eşkıya başının gözleri yaşardı. Abdülkadir-i Geylani hazretlerinin hakikat dolu gözlerine bakıp onunla kendi yaşını ölçtü. Kendisinin bu yaşa kadar nice hıyanet ve zulümler işlediğini, bir gün Hakka yönelmediğini acı acı düşündü ve o güne kadar yaptıklarından pişman olup, ellerini başına vurarak şöyle haykırdı:

-Eyvah! Biz de Allah’a söz vermiştik. Bunca zamandır şeytana uyup ahdimizi bozduk. Fenalık yaptık. Yarın Hak huzurunda acaba bizim halimiz ne olacak? Sonra arkadaşlarına dönerek dedi ki:

-Ey arkadaşlarım! Bana bakınız, beni dinleyiniz! Ben, bunca senedir Hakka karşı olan ahdimi bozdum. O’na isyan ettim. İçimden gelen bir pişmanlıkla bütün günahlarıma tövbe ile Rabbimin yoluna iltica ediyorum. Bundan böyle inşallah, Hakkın razı ve hoşnut olmadığı bir şeyi yapmayacağım. Reislerine pek ziyade bağlı olan eşkıyalar hep bir ağızdan dediler ki:

-Efendimiz, reisimiz! Biz de sizden ayrılmayız. Eşkıyalıkta reisimizdin, hidayette de reisimiz ol!

Bunun üzerine kervan ehlinden ne alınmışsa sahiplerine iade edildi. Bir sürü eşkıya Abdülkadir Geylani hazretlerinin önünde tövbe etti. Kendisi tekrar yoluna devam ederek Bağdat’a vardı.

SELAM VE DUA İLE…

Etiketler:
Paylaş Tweetle Paylaş Paylaş Paylaş

Yazarın Diğer Yazıları

YEDİ HARİKALARMustafa Arı İstanbul niçin 7 tepe? Türkiye niye 7 bölge? Dünya niçin 7 kıta? Zindan niç...
YEDİ HARİKALAR
DÜNYA İMTİHAN DÜNYASIDIRMustafa Arı Allah, Kur’an-ı Kerim’de bizi imtihan edeceğini sürekli vurguluyor. İnsana ...
DÜNYA İMTİHAN DÜNYASIDIR
KAÇAMAYACAĞIMIZ GERÇEKMustafa Arı Doğum ile birlikte ölüm de başlar. Doğum belgesi aşı, başarı, mezuniyet, ev...
KAÇAMAYACAĞIMIZ GERÇEK
ÖĞRETMENLİK KUTSAL BİR GÖREVDİRMustafa Arı Bir öğretmen babası olarak gelecek nesli yetiştirerek ailesine, topluma ve ...
ÖĞRETMENLİK KUTSAL BİR GÖREVDİR

Yorum Yazın

Cevabı iptal etmek için tıklayın.

Yorum Yazmak İçin Giriş Yapmalısınız..

En Son Haberler

Soma’dan altın değerinde 3 puanTFF 3. Lig 3. Grup lideri temsilcimiz Karacabey Belediyespor, geçtiğimiz......
Soma’dan altın değerinde 3 puan
Kamyon şoförüne 8 yıl hapis cezası!Karacabey’de kırmızı ışıkta geçerek bir otomobili biçen kamyon şoförü, 8......
Kamyon şoförüne 8 yıl hapis cezası!
Rakip Soma, hedef mutlak 3 puan!TFF 3. Lig 3. Grubun lideri temsilcimiz Karacabey Belediyespor, bugün......
Rakip Soma, hedef mutlak 3 puan!
  • Seri İlanlar
  • Firma Rehberi
  • Güncel
  • Manşetler
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Spor
  • Politika
  • Yaşam
Sitemizde yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz.. Görüş ve önerileriniz için yoremgazete@gmail.com adresine e-posta gönderebilirsiniz.
Copyright © 2016 - Yörem Gazete Her Hakkı Saklıdır.

Tasarım ve Programlama: Ertuğrul Seçkin