“Eğer ümmetim kamu malından çalma günahını işlemese karşılarına ebediyen düşman dikilemez.” Hz. Muhammed
Sevgili okurlarım, devlet malına hıyanet edenlerin, onu gizlice aşıranların ne denli büyük günah işlediklerini vurgulamak için yazıma Peygamberimizin bir hadisi ile başladım. Kamunun, milletin, halkın olması gereken mal ve olanakları çeşitli hilelerle ele geçirmeye, talan etmeye ve gitmesi gereken yerlere gitmesini engellemeye Kur’an ve Hadis dilinde ‘Gulül’ suçu denilmektedir.
Bağırıp çağırmakla ve yaygara koparmakla gulül suçu örtülemez. Hz. Ali’nin kardeşi Akil Bin Ebu Talip, Ali’nin halife olmasının hemen ardından Kufe’ye gelip Ali’den şu ricada bulunur: “Uzun zamandır devlet yardımı alamadık. Borçlarım var. Sıkıntı içindeyim. Bana yardımcı olman için geldim.”
Ali’nin cevabı kısa ve nettir: “Kendi maaşımın dışında sana verebileceğim hiçbir şey yoktur.” Akil hiddetlenerek şöyle der: “Taaaa Hicaz’dan kalkıp buraya senin maaşından yardım almak için mi geldim? Senin maaşın benim hangi ihtiyacımı karşılar!” Bunun üzerine Ali hiddetlenir: “Yani devlet hazinesinden sana yardım yapıp da karşılığında cehennemi boylamamı mı istiyorsun?”
Yine bir gün Heyber Seferi sırasında ölen birinden söz ettiklerinde, Hz. Peygamberimiz şöyle buyurur: “Arkadaşınızın cenaze namazını siz kılın, ben kılmam.” Bu sözü duyan sahabelerin yüzleri renkten renge girer. Bu durumu fark eden Peygamberimiz şöyle der: “O arkadaşınız kamu mallarından bir miktar aşırmıştır. İşte cenazesini kılmamamın sebebi budur.” Bunun üzerine sahabeler ölen adamın eşyalarını karıştırıp baktıklarında görürler ki halkın malından kendi hakkı olmayan bir çift deri pabucu çalmıştır.
Peygamberimiz kamu malı çalanların cenaze namazını kılmazdı. Herkes bilir ki kul hakkı çok önemlidir. Kul hakkı ile Allah’ın huzuruna çıkılmaz. Ayrıca midesinde haram lokma bulunduran birinin sözde ibadet yapması, pislik yiyen bir tavuğun gagasını temizleme çabasından öte bir anlama taşımaz. Hele de bu haram halkın malına aitse varın ötesini siz düşünün. Ne diyelim, ‘Önce de kul hakkı, sonra da kul hakkı, ille de kul hakkı.’