Yasemin Tuna: “Kadınların mutlu, özgür ve eşit olmadığı yerde kimsenin yüzü gülmez”
Demokrasi ve Atılım Partisi Karacabey İlçe Kadın Politikaları Başkanı Yasemin Tuna, Genel Başkan Ali Babacan tarafından açıklanan, “Kadın Eylem Planı”nı ilçe kamuoyuyla paylaştı. Böylece DEVA Partisi’nin eylem planlarının sayısı 19’u buldu. “Kadınların mutlu, özgür ve eşit olmadığı yerde kimsenin yüzü gülmez” diyen Karacabey İlçe Kadın Politikaları Başkanı Yasemin Tuna, eylem planıyla ilgili ayrıntıları şöyle açıkladı:
“Ülkemizin ve ilçemizin tüm demokrat kadınlarını hakkın, adaletin, özgürlüğün yanına, yani DEVA Partisi’ne davet ediyorum. DEVA’da kadınlar üzerinden siyaset yapılmaz. Bizde siyaset kadınlar için yapılır. Eşitlikçi siyaset vardır. Siyasette artçı değil, öncü olmak için tüm kadınları DEVA Partisi’ne davet ediyorum.
‘Başörtüsü düzenlemesi şimdi mi aklınıza geliyor?’
Belli ki seçimi kaybedeceğini anlayanlar “Türkiye’yi kadınlar üzerinden kutuplaştırırsam kazanır mıyım” derdine düşmüş. Soruyoruz; başörtüsü ile ilgili düzenlemeler beş dönemden, 20 yıldan sonra şimdi mi aklınıza geliyor? Seçime 3-5 ay kala mı aklınıza geliyor? “28 Şubat’la mücadele edeceğim” diye destek alanların yüzleri 20 yılın sonunda kadınların başörtüsünü, ‘siyasi pas almak’, ‘siyasi gol atmak’ konusu haline getirirken hiç mi kızarmıyor?
Ülkemizde başörtüsü hakkı, muktedirlerin baskı aracına dönmüştü. Anayasada ve yasalarda hiçbir yasak olmamasına rağmen, hukuk tanımayanlar kadınlara zulmetmişti. Kadınlar en temel haklarından mahrum bırakılmışlardı. Niçin? Çünkü ülkemizde rejim tartışmaları hep kadın üzerinden yapıldı. ‘Başında örtü var’ dediler, okula almadılar. ‘Kadının yeri evidir’ dediler, işe almadılar. ‘Kadın çocuk bakar’ dediler, siyasete almadılar. Ama yeter, gerçekten yeter. Yarınların Türkiye’sinde böyle bir şey görmek istemiyoruz. Kadınların mutlu, özgür ve eşit olmadığı yerde kimsenin yüzü gülmez.
“İstanbul Sözleşmesi’ne döneceğiz”
Kadının siyasi ve ekonomik gücüne güç katmaya hazırlanıyoruz. DEVA Partisi’yle birlikte siyasette kadınların müzakereci, akılcı ve barışçıl tavrının hâkim olmasını isteyerek yola çıktık. Kadın mücadelesi, Türkiye’nin kalbine kazınacak. Kadınlar ‘İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönelim’ diyor. Döneceğiz. Hem de Cumhurbaşkanı yemin töreninden sonraki ilk imzalardan birisi sözleşmeye geri dönüş imzası olacak. Çok kızgınız, öfkeliyiz. Gereğini yapacağız.
Ne zaman kadına şiddet söz konusu olsa ‘Kimlerdenmiş? Üzerinde ne varmış? Saat kaçmış? Neredeymiş?’ gibi sorulardan bıktık usandık. Ya sana ne kardeşim! Şiddet var burada, demek ki sen gereğini yapacaksın. Sapasağlam bir siyasi iradeyle kadınların yanında olacağız. Devlet şiddet uygulayana cesaret vermeyi bırakacak. Devlet şiddete uğrayan kadının yanında olacak.
“Yokluktan çocuğumu okutamıyorum” cümlesine tahammülümüz yok
Bizim ülkemizde ‘Yokluktan çocuğumu okutamıyorum’ cümlesini duymaya tahammülümüz yok. Çocuğun yeri kreşidir, okuludur. İhtiyacı olan ailelerin çocuklarına nakit destek sağlamak zorundayız. Eğitim için gereken masrafları ihtiyacı olan her çocuk için çıkaracağımız bir karta eğitim yılı başında yükleyeceğiz. Kreşten mezuniyetine, iş hayatından emekliliğe kadar özel bir prizmadan bakmak gerekiyor. Kız çocuklarının her alanda yükselmeleri için elimizden geleni ardımıza koymayacağız. Emin olun; dünya çapında bilim kadınları yetiştireceğiz.
“Kadınların iş kuran insanlar olmasıyla ilgili özel gayret gerek”
Kadınların sadece ‘iş bulan’ değil, ‘iş kuran’ insanlar olmasıyla ilgili de özel bir gayret gerek. Kadın girişimciyi, üreticiyi, esnafı, zanaatkarı destekleyeceğiz. Satış yaparak para kazanmaları için her türlü imkânı zanaatkâr ve girişimci kadınlara sağlayacağız. Çünkü kadın varsa çözüm var. Kadın varsa kalkınma var. Kadın varsa bereket var. Kadınlar ile erkekler aynı işi yaptığı zaman gelirde farklılık oluşuyor. ‘Eşit işe eşit ücret’ anlayışına göre tedbir almak zorundayız. Lafta bırakamayız. Ayrıca kadının iş yerinde maruz kaldığı mobbing gibi durumlarda çok ciddi duruş gerekiyor. Bu da bir siyasi duruş meselesi.
İşletmelerin kendi çalışanları için kreş açmalarını veya bir kreşle anlaşmalarını teşvik edeceğiz. Kreş açmayan ya da açık kreşlerle sözleşme yapmayan iş yerlerine de yaptırımlar uygulamak durumunda kalacağız.
Bir sistem değişikliğine ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. İhtiyacımız ve altılı masada da ortak kararımız kadından sorumlu bakanlığın kurulmasıdır. Merkezi yönetim ve yerel yönetimlerde cinsiyete duyarlı bütçeleme anlayışını uygulayacağız. Merkezden yerele yansıyan bütçe katkısıyla da bu hizmetlerin her alanda kadına ulaşmasını sağlayacağız. Kadının sosyal hayatta var olabilmesinin önünü açacak önemli bir etken bakım ve kreş desteğidir. Bütçe payında bakım ekonomisine önemli bir yer ayırmayı ve bunu doğru yönetmeyi planlıyoruz. Cinsiyete duyarlı prim ve vergi teşvikleriyle kamu ve özel sektör ve kamunun yine diğer yetki alanlarıyla ilgili teşvikleri de düzenlemeyi planlıyoruz.”