Connect with us

Ekonomi

“ÇİFTÇİ YANIYOR, SANAYİCİ NEREDE?”

Published

on

* Domatesteki sıkıntıların çözümü noktasında düzenlenen panele davet edilmelerine karşın hiçbir salça fabrikası yetkilisinin katılmaması dikkat çekti…

Karacabey Kent Konseyi’nin geçtiğimiz Cuma günü düzenlediği, çiftçinin tarlada kalan ürünlerine yönelik çözüm toplantısı genel anlamda verimli geçti. Ancak, davet edilmelerine karşın salça fabrikalarından hiçbir yetkilinin toplantıya katılmaması da çiftçiler tarafından eleştiri konusu oldu. Yanı sıra; sözleşmeli tarımın önemi, fabrikaların tam taahhüt almaları, TİGEM’in para kazanmaktan çok çiftçi yararına işler yapması, çiftçilerin sanayiciler tarafından ciddiye alınması aksi halde eylem yapılması, Ziraat Odaları’nın çiftçi lehine daha etkin işler yapması, hükümetin çiftçiye sahip çıkması gibi konular toplantıda öne çıkan başlıklar arasındaydı.

Başta domates ve karpuz olmak üzere, ürün teslimatı ve fiyat konusunda önemli sıkıntılar yaşayan üreticinin sorunları ve çözüm yolları Karacabey Kent Konseyi’nin düzenlediği panelde masaya yatırıldı. Ticaret Borsası Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen toplantıya; CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, CHP İlçe Başkanı Ümit Vural, Bursa İl Tarım ve Orman Müdür Vekili Erdoğan Ceylan, İlçe Tarım ve Orman Müdürü Davut Aytek, Bursa Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy, Tüm Süt Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD) Genel Başkanı ve Bursa Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Sencer Solakoğlu, Karacabey Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Muammer Üstündağ, Karacabey Ticaret Borsası Meclis Başkanı Mehmet Durmaz, oda başkan ve temsilcileri, bazı mahalle muhtarları ile üreticiler katıldı.

Öte yandan programın başında yer alan, ancak salça fabrikalarından hiçbir yetkilinin toplantıya katılmadığını öğrenen bazı çiftçiler de, “Muhataplarımız yok. O zaman bu panelden bir sonuç çıkmaz. Sanayici neden böylesine önemli bir programa katılmaz anlamış değiliz. Bu şekilde çiftçiyi ciddiye almadıkları mesajını mı vermeye çalışıyorlar?” diyerek toplantıyı terk etti.

Kent Konseyi Yürütme Kurulu Üyeleri Oya Demir Girişgin (Akademisyen – Meslek Yüksek Okulu), Aylin Yıldız (İşinsanı-Dağkadı Kadın Kooperatifi Başkanı) ve Genel Sekreter Erdinç Özer’in moderatörlüğünü üstlendiği panelin açılış konuşmasını Karacabey Kent Konseyi Başkanı Abdullah Akkoç yaptı.

“Çiftçimiz büyük endişe içinde”

Kent Konseyi’nin hedeflerinden bahseden ve ilçe tarımının genel özelliklerine değinerek konuşmasını sürdüren Akkoç, çiftçi sorunlarına yönelik ise şunları kaydetti: “İlçemiz tarımındaki sorunlar genel anlamda ülkemizde yaşanan sorunları teşkil etmektedir. En güncel sorunumuz domates hasat sezonunda olduğumuz için domatesteki fiyat politikasıdır. Üreticimiz girdi maliyetlerinin yüksekliğinden ve ürününün yeterli değerini bulmamasından şikâyetçidir. Tarımsal üretim politikasının yetersiz kaldığı özellikle bu sene alınan veriler doğrultusunda üretimin tahıl ve mısırda fiyatların beklentinin altında olmasından dolayı yaş sebze ve meyveye fazlasıyla yönelmesine neden olmuştur.

Geçen ay İzmir’de başlayan domates alımında Torbalı Ticaret Odası Başkanı bölgede fiyatlar nedeniyle domates çiftçisinin mağduriyet yaşadığını, tüm girdilerin artmasına rağmen ürünlerin geçen yıldan daha düşük fiyata satıldığını belirtmesi Karacabey’deki üreticiyi de endişelendirmiş, ayrıca karpuz satışındaki fiyatların aniden düşmesi de üreticiyi mağdur etmiştir.

Karacabey’de tarımsal sanayide yaşanan temel sorunun üretici ile sanayici arasında entegrasyon eksikliği, istenilen nitelikte ve yeterli miktarda hammadde temin edilememesi, organize olmuş üretici yapısının yaygın olmayışı, hammadde ürün miktarları, kaliteleri ve fiyatlarının yıldan yıla büyük değişiklikler göstermesi artık bilinmektedir.

Karacabey’de ve genelde tarım sektörü, doğaya bağlı yapısı gereği iklim değişikliğinden ve çevre kirliliğinden etkilenen ve etkilenebilecek sektördür. İlçemizde 275.500 dekar devlet tarafından, 135.000 dekar üretici tarafında sulanmakta olan tarım arazisi vardır. Uluabat sulamasına bor madeni karıştığı ve Ova sulamasına da ilaç ve kimyasal atıklar karıştığı bilinmektedir. Bilinçsiz kullanılan gübre ihtivaları azot gibi hem çevreyi kirletmekte hem de üretimde ciddi kayıplar verdiği gözlemlenmektedir.”

“Kalıcı politikalar şart”

Bursa Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy, tarımda yeni bir bakış açısına ihtiyaç olduğunu belirterek, “Tarım sektörüyle ilgili kalıcı politikalar üretilmeli. Çiftçinin mağduriyetleri giderilmeli. Yeni bir yola ve yeni bir bakış açısına ihtiyaç var.” dedi.

“Tarım Bakanı’ndan umutluyuz, sözleşmeli tarımdan vazgeçmeyelim”

Karacabey tarımının öncü isimlerinden olan Tüm Süt Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD) Genel Başkanı ve Bursa Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Sencer Solakoğlu, özellikle mevcut Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’dan övgüyle bahsetti. Son 15 yıldır ülke tarımında aynı hikayelerin yaşandığını ancak ilk kez bir Tarım Bakanı’nın üretici sorunlarını dikkate aldığını vurgulayan Solakoğlu, “Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı gerçekten değerli bir isim. Kendisiyle yaptığım tüm görüşmelerden olumlu geri dönüşler aldım. Son 15 yıldır ülke tarımında hep aynı hikayeler okunuyordu. Ancak umut ediyorum değiştirilmezse mevcut Tarım Bakanımız gerçekten çiftçimiz adına değerli isim. Sayın Bakan tarımdaki sorunları önemsiyor ve çözüm noktasında uğraş veriyor. Eskiden sözleşmeli tarımın pek bir geçerliliği olmuyordu. Ancak şimdi öyle değil. Artık bu noktada devletimiz çiftçiden yana taraftır. Çiftçi sözleşmeleri devlet tarafından koruma altında! O nedenle sözleşmeli tarımı önemsemeliyiz. Eğer sözleşme yoksa çok fazla yapılabilecek bir şey de yok. O zaman bu iş tamamen kumara giriyor. Sözleşmeli tarımdan vazgeçmeyelim ve fabrikaların tam taahhüt almalarını sağlayalım. Çünkü Tarım Bakanlığımızın bununla ilgili ciddi iradesi var artık. Karacabey tarımında yaşanan sorunlara karşı çözüm noktasında her zaman göreve hazırım. Üzerime düşen ne varsa telefonum hep açık. O nedenle Kent Konseyi’nin bu toplantısını da değerli buluyorum. Ayrıca TİGEM para kazanmayı bırakmalı. TİGEM’in görevi işletmecilik değil, ıslah olmalı, çiftçiye yardımcı olmalı.” ifadelerine yer verdi.

Ziraat Odası ‘eylem’ hazırlığında!

Ziraat Odası Meclis Üyesi ve Yüksek Ziraat Mühendisi Hakan Pullu, salça fabrikalarının krizi fırsata çevirmemeleri gerektiğine dikkat çekerek, “Ziraat Odası Meclisi olarak Pazartesi günü (bugün) toplanacağız. Ve salça fabrikalarına domatesteki fiyat beklentilerimizi ileteceğiz. Anlaşma sağlayamazsak eylem yapmayı planlıyoruz. Evet sözleşmeli tarım önemli ama salça fabrikalarının çiftçiyi ciddiye almaları daha önemli.” dedi.

“Bu sorunlar eylem yaparak düzelmez, kalıcı çözümler üretilmeli”

Karacabey Dağkadı Üreten Kadınlar Derneği Başkanı Aylin Yıldız da, bir çiftçi olarak panelde çarpıcı açıklamalarda bulundu. Türk tarımının kan ağladığına vurgu yapan Yıldız, “Açıkçası yollarda traktörlerle gezmekle, fabrikaların kapısına dayanmakla bir yere varamayız. Çözüm; çiftçi birlikteliğini sağlamak ve sorunlarımızı açık ve net bir ifade ile Tarım Bakanlığı’na ve Hükümet yetkililerine iletmektir. Biz çiftçiler yıllarca sezon boyunca 1 üründen bile para kazandığımıza şükretmiş kişileriz, böyle gördük böyle büyüdük. Ama bu yıl buğday, arpa, kavun, karpuz, domates, soğan, mısır, pirinç, pamuk, patates, nohut, çok acı ki hiçbir ürün para kazandırmıyor. İşte bu noktada başta Ziraat Odaları olmak üzere, tarım sektörü yetkililerini ‘gerçek’ görevlerini yapmaya davet ediyorum. Ama ne yazık ki kendilerini burada göremiyoruz.

Ben konuşmaya çıktım, her nedense Karacabey Ziraat Odası yetkilileri hemen salonu terk etti. Kendilerine soruyorum; neden bizim haklarımızı savunacak, sözleşmelerimizi okuyacak avukatımız yok. Sonuçta Tarım Bakanlığımız ÇKS sistemini artık e-devlet sistemi üzerinden biz çiftçiler için kolaylaştırdı. Buna rağmen Ziraat Odaları silkelenip hala neden bir faaliyet göstermiyor, alıcı firmalarla görüşerek çiftçimizin sorunlarına çare olmuyor. Sonuç olarak başta Tarım Bakanlığımız bünyesinde tüm ürünleri sözleşmeli ekim ile biz çiftçilerin haklarını koruyarak, tüm dünyaya örnek olacak tarım politikasına geçişe acil olarak davet ediyorum. Tarım Bakanlığımızın yetkililerini, Ziraat Odası başkanlarını ve alıcı firmaları yerlerde sürünen ürün fiyatları konusunda çalışma yapmaya ve sorunlarımızı giderme konusunda gayret göstermeye davet ediyorum. Şu unutulmamalıdır; çiftçi zarar ederse ertesi sene üretim de yapamaz. Bu nedenle herkesin çiftçimize yardım etmesi gerekir. Tarlada, güneşin altında, soğukta, sıcakta çalışan vatansever çiftçimizin kıymetini bilelim. Hakkını teslim edelim.” diye konuştu.

“Sorunun çözümünü sorunu çıkarandan beklemeyin, birlik olmak zorundasınız”

Çiftçinin şu an böylesine sıkıntıda olmasının tek sebebinin mevcut hükümet olduğunu ileri süren CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, “Maalesef bu hükümetten sorunlarınızın çözümünü beklemeyin. Çünkü çiftçiye hizmet etme gibi bir düşünceleri veya politikaları yok. Olsaydı bu zamana değin çoktan yaparlardı. Bile isteye çiftçiyi canlı canlı toprağa gömüyorlar. Değerli arkadaşlar; 22 yılda çiftçi borçları 230 kat artmış ve bu hükümet 22 yılda çiftçiye sadece 22 kat destek vermiş. Ama Ziraat Bankası Genel Müdürü çıkıyor diyor ki; ‘Çiftçimiz borcuna sadık.’ Peki o çiftçi o borcunu nasıl ödüyor, biliyor mu? Pek tabii ki biliyor. Çiftçi tabiri caizse borçlarına takla attırıyor. Yani çiftçinin para kazandığı falan yok. Ama algı yapıyorlar. 22 yılda ülke tarımına yönelik bir plan ortaya koyamadılar. Bugünün Bakanı da öyle, bundan öncekiler de öyle…

Hiç düşündünüz mü çiftçimiz neden domates dışında başka ürün ekmiyor. Yoksa hükümet buğdaya, şeker pancarına ve diğer ürünlere adam gibi fiyat verse çiftçi ekmez mi? Ama bilinçli yapıyorlar. Hükümet salçaya kilo başına 5 TL destek vermeli, neden yapmıyor?

Ayrıca fabrikaların sözleşmelere karşı tavrı da yanlış. Burada en acil olarak yapılması gereken; ilk önce komite oluşturulmalı ve sanayicilerle bir araya gelip, tarafların hakkını koruyan net bir anlaşma sağlanmalı. Bakın, siyasetçinin yarattığı sorunun çözümünü siyasetçiden beklemek çok yanlış. Çiftçi birlikte hareket etmek zorundadır. İkinci olarak tarıma yönelik oda, birlik ve kooperatifler, Türkşeker gibi kamu kurumları devreye girmeli, çiftçiye sahip çıkmalı. Son olarak da hükümet sanayiciye sıfır faizli kredi vermeli. Şuan için acil olarak bunların yapılması elzemdir.” ifadelerine yer verdi.

“Sözleşmeli tarımdan vazgeçmeyin, biz arkanızdayız”

Panelde son olarak konuşan Bursa İl Tarım ve Orman Müdür Vekili Karacabeyli Erdoğan Ceylan ise, özellikle sözleşmeli tarım konusunda her daim çiftçiden yana tavır aldıklarını belirterek, “Maalesef sözleşmeli tarım beklenildiği gibi değil. Sözleşmeli tarımla ilgili rakamları inanın burada söyleyemiyorum. Sözleşmeli tarımdan vazgeçmeyelim. Bizler her zaman çiftçiden yana tarafız. Fabrikaların sözleşme şartlarına uymasını istiyoruz, aksi halde biz çiftçimiz adına gerekeni yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz. Ancak sözleşme yoksa işte o zaman sorun nasıl çözülür bilemiyoruz.” ifadesini kullandı. Öte yandan Karacabey Kent Konseyi, bu önemli toplantıdan çıkan sonucun kamuoyu ile paylaşılacağını, ilgili Bakanlıklara iletileceğini ve takibinin de yapılacağını bildirdi.

Continue Reading
Click to comment

Warning: Undefined variable $user_ID in /home/u2093656/public_html/wp-content/themes/zox-news/comments.php on line 49

You must be logged in to post a comment Login

Leave a Reply

Ekonomi

BURSA TİCARET BORSASI’NDAN 100. YILDA TARİHİ BAŞARI

Published

on

By

Bursa Ticaret Borsası, 2024 yılında kaydettiği işlem hacmiyle büyüme trendini sürdürdü. Bir önceki yıla göre yüzde 42 oranında artışla 46,5 milyar liralık işlem hacmine ulaşan Bursa TB, bölge ekonomisine sağladığı katkıyı bir kez daha gözler önüne serdi.

Bursa Ticaret Borsası (BTB), 100 yıllık köklü geçmişiyle bölgesel ve ulusal ticaretin en önemli aktörlerinden biri olmaya devam ediyor. 2024 yılına ait tescil işlem hacmi verilerini açıklayan Bursa Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Özer Matlı, bir önceki yıla göre yüzde 42’lik bir artışla 46 milyar 531 milyon TL’lik işlem hacmine ulaşıldığını belirtti. Bursa Ticaret Borsası’nın 100. yılında elde edilen başarıya dikkat çeken Başkan Matlı, Borsa’nın yalnızca bölge ekonomisinin değil, aynı zamanda Türkiye genelindeki tarımsal ticaretin de önemli bir destekçisi olduğunu ifade etti.

“Zeytin 14 milyar TL ile işlem hacminde lider”

Bursa’nın tarımsal üretimdeki stratejik önemine vurgu yapan Başkan Matlı, Borsa kotasyonuna tabi ürünler arasında en çok işlem gören ürünleri de açıkladı. 2024 yılında tescil işlem hacminde ilk sırayı 14 milyar 163 milyon lira ile zeytinin aldığını kaydeden Başkan Matlı, zeytini 8 milyar 677 milyon lira ile yaş sebze-meyve, 4 milyar 546 milyon lira ile et, 4 milyar 488 milyon lira ile canlı hayvan ve 2 milyar 596 milyon lira ile mısırın izlediğini ifade etti. Bu ürünlerin Bursa tarım üretiminin temel taşları olduğunu vurgulayan Özer Matlı, “Borsa olarak üyelerimizin ticari faaliyetlerine katkı sunmak, üreticilerimizin emeğini değerli kılmak ve ticaret hacmini artırmak adına sürekli çalışıyoruz. 2024 yılı verileri, bu çabalarımızın karşılığını aldığımızı gösteriyor.” diye konuştu.

BTB, TÜRİB ile tarımda dijitalleşmeye öncülük ediyor

Bursa Ticaret Borsası’nın A Grubu büyük hissedarı olduğu Türkiye Ürün İhtisas Borsası (TÜRİB) Elektronik Ürün Senetleri (ELÜS) Piyasası’ndaki gelişmelere de değinen Özer Matlı, 2024 yılı boyunca TÜRİB’de toplam 1 milyar 204 milyon TL’lik işlem hacmi gerçekleştirdiklerini belirtti. Ayrıca, Bursa TB acente kaydındaki yatırımcı sayısının yüzde 13 arttığını ifade eden Matlı, “TÜRİB üzerinden yapılan işlemlerde özellikle mısır, arpa, buğday ve zeytin gibi stratejik ürünler öne çıktı. ELÜS piyasası, tarım ticaretinin modernleşmesine ve dijitalleşmesine önemli katkılar sunuyor. Bursa olarak bu platformun aktif bir parçası olmaktan mutluluk duyuyoruz.” dedi.

“100 yıllık başarılarla geleceğe güvenle yürüyoruz”

Bursa Ticaret Borsası’nın 100. yılında elde edilen başarıların ayrı bir anlam taşıdığını belirten Başkan Özer Matlı, “Borsamız, 100 yıllık tarihi boyunca üyelerimizin ticaretine rehberlik etmiş, bölgesel kalkınmada öncü bir rol üstlenmiştir. Bugün, bu köklü geçmişin bize verdiği güçle, tarım ve hayvancılık sektörlerindeki ticaretin geleceğine yön vermeye devam ediyoruz. Bu başarılar, hep birlikte daha güçlü yarınlara yürüme kararlılığımızın bir ifadesidir” dedi. 2025 yılına yönelik hedeflerini de açıklayan Matlı, “Bursa Ticaret Borsası olarak, üyelerimize daha geniş olanaklar sunmak ve işlem hacmimizi daha da artırmak için çalışmayı sürdüreceğiz. Bursa’nın tarım ve ticaretteki lider rolünü pekiştirecek projelerle, ülkemizin ekonomisine daha büyük katkılar sağlamayı hedefliyoruz. Başarımıza katkı sunan tüm üyelerimize ve paydaşlarımıza teşekkür ediyorum.” ifadelerini kullandı.

BTB’de en çok işlem gören 5 ürün

Zeytin: 14.163.000.000 TL

Yaş sebze meyve: 8.677.000.000 TL

Et: 4.546.000.000 TL

Canlı hayvan: 4.488.000.000 TL

Mısır: 2.596.000.000 TL

Continue Reading

Bursa Bölge

PALANDÖKEN: “ESNAF YENİDEN SAĞLIKTAN FAYDALANACAK”

Published

on

By

Prim borcu olanların sağlıktan faydalanma hakkının yılsonuna kadar uzatılmasının sevindirici olduğunu dile getiren TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Bağ-Kur’luların borcu olsa dahi sağlıktan yararlanmasının önü açıldı. Başta Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan’a ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’a teşekkür ediyoruz. Çünkü insanlar borçlarını ödediklerinde bu sağlık primlerini ceza olarak yatırmak zorunda kalıyorlardı. Ancak 31 Aralık 2025’e kadar uzatılması, hem esnafın hem de Bağ-Kur’lu tüm çalışanların sağlık hizmetlerinden yararlanmasının önünü açtı. Bu, konfederasyonumuzun teklifleri arasında yer alıyordu ve bununla birlikte, 6 Şubat depreminde büyük maddi zarar ve can kaybı yaşayan illerimizde mücbir sebep süreci Mayıs ayına kadar uzatıldı. Bizim talebimiz, ancak yıl sonuna kadar toparlanabileceği yönündeydi, çünkü insanlar hem canlarını hem de mallarını kaybettiler; ancak 6 aylık bir süre uzatımı yapılmış oldu. Bu konuda emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz” dedi.

Tedavi olabilen Bağ-kurlu esnafın ilaç alabilmesinin de önünün açılması gerektiğini ifade eden Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Zaten Bağ-Kur’lu çalışanların veya esnafın bu konudaki mağduriyeti giderilmiş oldu. Bugüne kadar, bir aydır sağlık hizmetinden yoksun bırakılmanın ne kadar zor olduğunu ilk etapta görmüş olduk ve borçlarını yatırmak suretiyle normal ödeme sisteminin gelişmesine katkı sağlayacaklar. Ben, Esnaf Sanatkarlar Konfederasyonu olarak, iki talebimizin de hayata geçirilmesini çok önemli buluyorum. Tabi ilerleyen zamanlarda, tedavi süreçlerinde ilaçlarını alabilirlerse daha da rahat edecekler, çünkü sağlık hizmeti ihmal edilmiyor ancak oldukça masraflı bir süreç. Devletin bunu karşılaması yatmayan primlerden dolayı sıkıntı yaratabiliyor, ama neticede insanlar borçlarını ödeyecekler ve alınan hizmetin bedeli de sağlıklı bir çalışma modeliyle daha faydalı bir kazanca dönüşecek. Bu konuda hem Sayın Cumhurbaşkanımıza hem de Çalışma Bakanımıza ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.” diye konuştu.

Continue Reading

Bursa Bölge

“AKP VE SARAY TÜRKİYE’NİN SOSYAL KISIRLIK SEBEBİDİR”

Published

on

By

CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, iktidarın 2024 yılında üretimdeki açıkları ithalatla kapatmaya çalıştığını belirterek, tarım alalarının talana açıldığı, çiftçinin maliyetler altında ezildiği, küçük esnafın kepenk kapattığı bir ülkede refah içinde yaşayan bir halktan söz edilemeyeceğini söyledi. Sarıbal; “Bir ülkede faşizm varsa orada ekmek kavgası vardır. Çünkü faşizm, üretimin köklerini kurutur, sosyal adaleti yok eder. AKP ve Saray, bir halk sağlığı sorunudur diyorduk, AKP ve Saray bu ülkenin sosyal kısırlık sebebidir.” dedi.

CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, 2024 yılı tarımsal üretim ve ithalat verilerini değerlendirdi. AKP İktidarının tarımda uyguladığı politikalarla, üretmeyi ithal etmekten daha pahalı hale getirdiğini vurgulayan Milletvekili Sarıbal, ithalata bağımlılığın yalnızca gıda maddeleriyle sınırlı olmadığını; tohum, gübre, tarım ilaçları ve mazot gibi girdilerde de büyük ölçüde dışa bağımlılığın söz konusu olduğunu söyledi. Tarım alalarının talana açıldığı, çiftçinin maliyetler altında ezildiği, küçük esnafın kepenk kapattığı bir ülkede ne adil bir gelecekten ne de refah içinde yaşayan bir halktan söz edilebileceğini kaydeden Sarıbal, “Bir ülkede faşizm varsa orada hürriyet kavgası vardır, adalet kavgası vardır. Faşizm varsa orada ekmek kavgası vardır. Çünkü faşizm, üretimin köklerini kurutur, sosyal adaleti yok eder. Bir ülkenin toprağı, işçisi, üretimi özgür olmazsa ne emeğin bereketi kalır ne de ekmeğin tadı. Faşizm, yalnızca insanlar üzerinde baskı kurmaz; aynı zamanda tarladan sofraya uzanan üretim zincirini kırar, bereketi yok eder. 2025’i aile yılı ilan eden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın müjdesi 3 çocuk çıktı! Bugün Türkiye’de milyonlarca genç, bırakın çocuk sahibi olmayı, maddi yetersizlikler yüzünden evlenemiyor. Ülkemizin doğurganlık oranı neden 1,5’e düştü sanıyorsunuz? Sağlık sisteminde yaşanan aksaklıklar, sosyal güvence eksikliği ve artan yoksulluk, gençlerin çocuk sahibi olmasını bir kenara bırakın, sağlıklı bir yaşam sürmesine bile engel oluyor. AKP ve Saray, bir halk sağlığı sorunudur diyorduk, AKP ve Saray bu ülkenin sosyal kısırlık sebebidir. Çözüm popülist müjdelerde değil, gerçekçi bir kalkınma ve sosyal adalet politikasındadır.” diye konuştu.

“İktidar 2024’te de üretimdeki açığı ithalatla kapattı”

Milletvekili Sarıbal, iklim değişikliği, maliyet artışları ve çiftçinin ekonomik durumunun bozulması nedeniyle buğday üretiminin 22 milyon tondan 20.8 milyon tona, arpa üretiminin 9.2 milyon tondan 8.1 milyon tona, mısır üretiminin 9 milyon tondan 8.1 milyon tona gerilediğini açıkladı. AKP’nin hububat, baklagiller ve yağlı tohumlar öncelikli olacak şekilde yurt içi yeterlilik oranının yüzde 100’ün üzerinde tutulacağına dair vaadinin havada kaldığını belirten Sarıbal,  “Yurt içi üretimin yurt içi talebi karşılama derecesi arpada yüzde 90, ekmeklik buğday, mısır ve kırmızı mercimekte yüzde 86, pirinçte 74, yeşil mercimekte yüzde 60, ayçiçeğinde yüzde 51, soyada ise yüzde 5 civarında. Hububat üretimi 3.2 milyon ton geriledi. 2024 yılında da üretimdeki açıklar ithalatla kapatılmaya çalışıldı.  Patates üretimi bir önceki yıla göre yüzde 21.1, kuru baklagiller yüzde 2.8, yağlı tohumlar ise yüzde 2.6 oranında arttı. Buna karşılık şeker pancarı üretimi 25.3 milyon tondan 23 milyon tona düştü. 2023 yılında narenciyede üretim bir önceki yıla göre ortalama yüzde 67 oranında artarak 4.7 milyon tondan 7.9 milyon tona yükselmiş; artış oranı portakalda yüzde 75’i, limonda ise yüzde 76’yı bulmuştu. Özellikle erkenci limon ve mandalinada yaşanan pazarlama sorunları bu ürünlerin üçte birinin dalda kalmasına, hatta ağaçların sökülmesine yol açmıştı. Bu yıl üretim mandalinada yüzde 32.7, portakalda yüzde 30.3, limonda yüzde 25.6 oranında azaldı. Üretimi azalan bir başka meyve olan şeftali ise 1.1 milyon tondan 822 bin tona geriledi. 2024 zeytinde var yılı; üretim 1.5 milyon tondan 3.7 milyon tona yükseldi. Ancak önceki yıl narenciyede olduğu gibi bu yıl da zeytinde pazarlama sorunları öne çıkacak. Tariş henüz yağlık zeytin alım fiyatını açıklamadı. Marmarabirlik ise enflasyonun yüzde 50’leri bulduğu bir dönemde sofralık zeytine en fazla yüzde 13.6 zam vererek üreticileri mağdur etti.” ifadelerini kullandı.

Hububat ve yağlı tohum türevleri ithalatı 7.5 milyar dolar

2024 yılında buğday ve yağlı tohumlar türevleri için ödenen bedelin 7.5 milyar dolara ulaştığını kaydeden Sarıbal, 2023 yılında 11.9 milyon ton gibi çok yüksek bir buğday ithalatı yapılınca, 2024 yılında ithalat yasakları ile buğday ithalatının neredeyse yarı yarıya düştüğünü hatırlattı.

Milletvekili Sarıbal, “İç fındık ihracatında yüzde 56.7’lik bir artış yaşandı. Toplam ihracat geliri 1.3 milyar doları aştı. Ekmeklik buğday ithalatında uygulanan kısıtlamalar nedeniyle buğday unu ihracatı yüzde 20 oranında azaldı. Toplam ihracat geliri 1 milyar dolar oldu. Ayçiçeği yağı ihracatında da yüzde 6.7’lik bir düşüş yaşandı. Toplam ihracat geliri 813 milyon dolar olarak kaydedildi. Bu veriler, Türkiye’nin tarım ve gıda ürünleri ihracatında hem fırsatlar hem de bazı ürünlerdeki zorlukları yansıtıyor. Buna karşılık en fazla ithal edilen ürünlerden soya fasulyesi 1.6 milyar dolar, pamuk 1.4 milyar dolar, buğday 1.3 milyar dolar ve ayçiçeği yağı 1.2 milyar dolar olarak sıralandı. 2024 yılında da uluslararası piyasalarda tarım ürünleri fiyatlarının gerilemeye devam etmesi, gümrük vergilerinin düşürülmesi veya sıfırlanması ve alım fiyatlarının düşük tutulması nedeniyle ürünlerini değerinde satamayan çiftçiler giderek yoksullaşıp tarımı terk etmeye devam etti. Bunun gıda güvencesi ve gıda enflasyonu açısından büyük bir tehlike yarattığı Saray iktidarının umurunda değil.” diye konuştu.

Continue Reading

Trending

Copyright © 2017 Zox News Theme. Theme by MVP Themes, powered by WordPress.