Mustafa Arı
Ölen kardeşimizin cenaze namazına katılmak, ebedi hayata uğurlarken Rabbimizden onu bağışlamasını dilemek, yerine getirmemiz gereken bir dini vecibemizdir. Bir kimse: “Falan zat beni yıkasın, namazımı kıldırsın veya kabre koysun,” diye vasiyet ederse onu yerine getirmek gerekmez.
Ölüye ağlamak Allah’a isyan etmemek ve aşırıya kaçmamak şartıyla caizdir. Cenaze sahiplerinin yemek vermesi dinen doğru değildir. Ziyafet vermek sevinçli zamanlarda meşrudur. Cenaze evi halkına akraba ve komşuların yemek vermesi müstehaptır. Peygamberimiz, Hz. Cafer ölünce şöyle buyurmuş. Cafer ailesine yemek yapın. Çünkü onların başına büyük bir iş geldi.
Cenaze kabre götürülüp omuzlardan indirilince, bir engel olmadığı zaman cemaat oturur. Bundan önce oturmaları mekruh olduğu gibi, bundan sonra ayakta durmaları mekruhtur.
Cenazeyi kabre koyacak olan kimselerin sayısı, ihtiyaca göre değişir. Kadınları kabre koyacak olanların, nesep yönünden ona mahrem olmaları daha iyidir. Kadınlar kabre yerleştirilinceye kadar kabirleri üzerine bir perde çekilir. Kadını kabre mahreminin indirmesi evladır.
Hazreti Ebu Bekir kendisine bir mezar kazıp hazırlayan bir adama şöyle buyurmuştur: “Kendin için kabir hazırlama, kendini kabir için hazırla.”
Bir Müslüman kabrinde gömüldükten Mülk, Vakıa, İhlas ve Muavvizeteyn süreleri, sonra Fatiha ile Bakara süresinin başı okunur. Sevabı da, cenazenin ve diğer iman sahiplerinin ruhlarına bağışlanır. Ölünün bağışlanması için Yüce Allah’a dua edilir.
Ölen kimseye Telkin verilmesi Mükellef çağına girip de gömülen bir Müslüman’ın mezarı başında telkin verilmesi uygun görülmüştür. Umulur ki, okuyuşlar ve telkinler sebebiyle Yüce Allah ölüyü bağışlar ve kabir sualinin cevabını kolaylaştırır. Kabir üzerine su serpmekte de bir sakınca yoktur.
Cenazelerin gündüzün gömülmesi müstehabdır. Zorunlu bir hal olmadıkça geceleyin gömülmemelidir. Ölü sahiplerinin, yapılacak taziyeleri kabul için, üç gün kadar evlerinde oturmaları caizdir. Allah bütün müminleri ölüm ve sonrası için hazırlık yapabilenlerden eylesin.