CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, hayvancılık sektörünün artan yem fiyatları karşısında sürdürülemez hale geldiğini belirterek, “Hayvancılık girdilerinin % 70’ni yem oluşturmaktadır. Yem fiyatları son bir yılda % 60 arttı. Bunun karşısında et ve süt fiyatları % 18 ile % 20 arasında yükseldi. Bu tabloda hayvancılık sürdürülemez.” dedi.
Tarımın her alanında ciddi sorunlar yaşandığını kaydeden Sarıbal, tarımsal üretimin önem kazandığı pandemi sürecinde bile çiftçilerin içinde bulunduğu sorunların katlanarak devam ettiğini söyledi. Sorun yaşayan kesimlerin başında hayvancılık sektörünün geldiğini ifade eden Sarıbal, şöyle devam etti: “Bugün besici ürettiği etten, süt üreticisi de sattığı sütten para kazanamıyor. Bunun en büyük nedeni hayvancılık girdilerinin % 70’ini oluşturan yem girdilerinin artmasıdır. Et ve Süt Kurumu (ESK) verilerine göre, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denilen tek adam vesayet sistemine geçilmeden önce yani 2018 Şubat ayında bir besici 1 kilo et karşılığında 26 kg yem alabiliyordu. 2018 yılından itibaren her yıl biraz daha azalarak, bugün bu miktar 18 kg yeme düşmüş durumda.
Yine tek adam yönetiminden önce 2018 Şubat ayında süt/yem paritesi yani bir litre süt ile 1 kilo 430 gram yem alıyordu. Bugün ise 1 litre süt ile 1 kilo 180 gram yem alabiliyor. Bu parite çiğ süt fiyatı 2 lira 80 kuruş olduğu durumda geçerli ancak üretici sütünü bugün 2 lira 50 kuruştan ancak satabiliyor. Yani aslında 1 litre süt ile ancak 1 kilo 50 gram yem alabiliyor. Bugün süt üreticisi de besi üreticisi de zarar etmektedir. Bu sürdürülebilir bir durum değildir. Sektörün para kazanabilmesi için örneğin, süt/yem paritesinin en az 1.50 yani 1 litre ile 1 kilo 500 gram yem alabilmesi gerekir. Aksi takdirde üreticiliği sürdürmesi mümkün değildir.”
“130 milyon ton yem hammaddesine ithalata 58 milyar ödendi”
Meraların hayvancılık sektörü için büyük bir öneme sahip olduğunu ancak mera ıslahının bir türlü yapılmadığını kaydeden Orhan Sarıbal, “AKP hükümetleri döneminde mera ıslahı istenilen seviyede yapılmadı. TÜİK verilerine göre 2001 yılında 14,6 milyon hektar olan mera alanı bugün de aynı oranda. Mera ıslahı yapılmadığı için üretici hazır yeme mecbur kaldı.” dedi.
CHP’li Vekil Sarıbal, AK Parti hükümetlerinin yem hammaddelerinin üretilmesi için gereken desteği vermek yerine ithalatı seçtiğine dikkat çekerek, “2003-2020 yılları arasında 130 milyon ton yem hammaddesi ithal edildi. Karşılığında 58 milyar dolardan fazla para ödendi. Sadece 2020 yılında ithal edilen 12,4 milyon ton yem hammaddesine 5 milyar dolardan fazla para ödendi. 2019 yılında 13 milyon ton yem hammaddesi ithalatıyla miktar olarak, 2020 yılında ithalata ödenen 5 milyar dolarlık para ile Cumhuriyet dönemi rekoru kırıldı.” diye konuştu.
“Süt hayvanlar kesime gidiyor”
CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, hayvancılıkla uğraşan çiftçilerin her gün biraz daha zarar ettiğini, bu nedenle de süt hayvanlarının kesime gittiğini belirtti. Bu durumun önüne geçilmezse süt hayvanlarının kesime gideceğini vurgulayan Sarıbal, “Süt hayvanları kesime giderse sektör iki koldan zarar görecek ve hayvancılığımız ciddi bir krize girecek. Süt fiyatları yeniden belirlenmeli ve süt/yem paritesi 1.5 seviyesine getirilmelidir. Besiciler kestirdiği 1 kilo et karşılığında en az 30 kilo besi yemi alacak şekilde kesim fiyatları belirlenmeli, gerekirse ESK devreye girerek müdahale etmelidir. Yem destekleri arttırılmalı. Özellikle küçük aile çiftçileri desteklenmelidir. Hayvancılığın yoğun olduğu bölgelerde ulusal mera ıslah programı derhal devreye girmeli. Meralar üreticilerin hizmetine sokulmalıdır” ifadesini kullandı.
“Köyler belli, bürokratik engel çıkarmayın”
2014’te yürürlüğe giren ve ‘Büyükşehir Kanunu’ olarak bilinen yasa ile 30 ilde 16 bin 220 köyün mahalleye dönüştürüldüğünü hatırlatan Sarıbal, bu kararla tarımsal üretimin ciddi zarar gördüğünü ileri sürdü. Sarıbal, kararın hatalı olduğunun şimdi hükümet tarafından da kabul edildiğini ve 16 Ekim 2020 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan “Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 7254 Sayılı Kanun” ile mahalleye dönüşen köy ve beldelerin yeniden kırsal mahalleye dönüştürülmesi kararı alındığını aktardı.
Sarıbal, şöyle devam etti: “Düzenlemeye göre, Büyükşehir Yasası ile mahalleye dönüştürülen köylerin eski statüsüne kavuşması için önce bağlı oldukları belde belediyesine başvurması, belde belediyesinin de bağlı olduğu Büyükşehir Belediyesi’ne talebi iletmesi, Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 90 gün içinde talebi değerlendirmesi koşulu getiriyor. Buna göre Büyükşehir Belediye Meclisi, başvuran mahallenin kırsal yerleşim özelliği taşıdığını tespit etmesi halinde, “kırsal mahalle” yani köy olarak kabul edilecek. Yeni düzenlemeye göre Büyükşehir Belediyesi isterse yeniden eski statüsüne kavuşmak isteyen yerleşim yerlerinin teklifini kabul etmeyebilecek.
Bu doğru bir yaklaşım değildir. Büyükşehir yasası ile birçok çiftçi tarlasını sattı, tarımdan uzaklaştı. Çok ciddi tarımsal üretim kaybı yaşandı. Düzenleme ile bu kayıpların telafi edilmesi çok zor. Buna rağmen eski statüsüne kavuşmak isteyen kırsal yerleşim alanlarında yaşayanların önüne yeni engeller çıkarılıyor. Bu kırsal köyler ve beldeler mahalleye dönüştürülürken kimseye danışılmadı. Şimdi ise “isteyenler başvursun, belediyeler değerlendirsin, kabul edilirse eski statüsünü verelim” deniliyor. Yani yeniden eski statüsüne kavuşmaları için yeni yeni bürokratik engeller çıkarılıyor. Oysa tarım yapılan yani eskiden köy özelliği taşıyan yerleşim yerleri bellidir. Hiçbir şarta bağlı olmadan bunların yeniden bu statüsü verilmelidir.”