Türk Eğitim-Sen Bursa 1 No.lu Şube Eğitim ve Sosyal İşler Sekreteri ve aynı zamanda Türk Eğitim-Sen Karacabey İlçe Temsilcisi de olan Altuğ Meşe, ilçe genelinde eğitim ve öğretimdeki uygulamaları yazılı bir basın açıklamasıyla eleştirdi.
‘İlçe Milli Eğitim engel oluyor’
‘Müdürlük Mülakat Tiyatrosu ve İmam-Hatip Ortaokulu’ başlığı altında dikkat çeken bir açıklama yapan Altuğ Meşe, eleştirilerinde şu ifadelere yer verdi: “Allah’a (c.c.) daha yakın olup, kul hakkı yemekten bir o kadar kaçtığımız şu mübarek Ramazan ayında, Allah’ın selamı ve bereketi hak yemeyenlerin üzerine olsun diyerek sözlerime başlamak istiyorum.
Aylar sonra bilgisayarın başına geçip, son zamanlarda yaşananları sizlere birkaç satırda anlatalım, dertleşelim istedim. Öğretmen olarak hayatımın en mutsuz, en sıkıcı ve en iğrenç günlerini yaşamaktayım. Nereden, hangisinden, nasıl başlayacağımı da bilmiyorum.
Bu arada, ilk olarak, kısa bir süre önce Hakk’ın rahmetine kavuşan değerli ağabeyimin; yeri zor doldurulur, dürüst, samimi ve çalışkan insan Engin Karadeniz’e, kısa sürede gönüllere giren çalışkan ve gözleri ışıl ışıl parlayan Kamil Girgin’e, kendini öğren-cilerine ve okuluna adamış Edip Özcan ağabeyime ve can karde-şim kendi deyimiyle ‘karşılıksız sevdiğim’, çevresine, öğrencile-rine pozitif enerji ve neşe saçan eşsiz insan Vedat Sümer’e, yattık-ları yerde huzur içerisinde olmala-rını diliyorum. Dualarımız sizlerle.
Kısa zaman önce peş peşe gelen vefatlar öğretmenler olarak bizleri derinden üzdü. Bunun üzerine vefa borcumuzu az da olsa nasıl öderiz diye arkadaşlar ile istişare yaparken, ölen ağabey ve arkadaşlarımız adına sendikamızın düzenleyeceği futbol turnuvası ve güreş turnuvası yapalım istedik. Bu konuyu İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’müze ilettik. Bizlere bunun mümkün olmayacağını, daha yeni okullar arası turnuva olduğu, saha giderleri ve hakem giderleri için para toplanamayacağı söylendi. Bunun üzerine o ihtiyaçların da tarafımızdan yani Türk-Eğitim Sendikası’ndan karşılanacağını söylediğimiz halde onay verilmedi.
Bunun yanı sıra, birkaç ay önce vefat eden Cumhuriyet İlkokulu Öğretmeni Vedat Sümer anısına ‘Hatıra Ormanı’ adı altında 2. sınıf öğretmenleri, öğrencileri ve velilerin katılımıyla gerçekleştirilmek istenen 200 çam fidanının dikilmesine, yine İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından hafta içi yapılması dolayısıyla, sakıncalı olarak görülüp, izin verilmemiştir.
Bu organizasyonları düzenleyip gidemeyen öğretmenlerimize, öğrencilerimize, velilerimize ve fidanların temininde ve araçların tahsisinde yardımcı olan Bursa Büyükşehir ve Karacabey Belediyesi Meclis üyesi Hüsnü Doğruoğlu’na sonsuz teşekkür ederiz. Bu konuya ilişkin Sevgili Peygamber Efendimizin bir Hadis-i Şerifi’ni hatırlatmak istiyorum: ‘Kıyametin kopacağını bilseniz elinizdeki fidanı dikin.’ Haydi bizler Allah(c.c.)’ın kullarından kusurlu olanlar olabiliriz. Ya, siz Peygamber Efendimizin (S.A.V) söylediğini ne yapacaksınız?
“Şehit Bahadır Tayfur İlkokulu’ndaki amacınız ne?”
Gelelim Şehit Bahadır Tayfur İlkokulu’nun küçük binasının İmam Hatip Ortaokulu’na çevrilmesi ve ileriki yıllarda kademeli olarak Şehit Bahadır Tayfur İlkokulu’nun tamamen ortadan kaldırılmak istenmesine…
Sözlerime nasıl başlayacağımı gerçekten bilmiyorum. Bu konuda samimi olmak gerekirse hiç kimsenin İmam Hatip Lisesi’ne karşı olmadığını söyleyerek giriş yapmak istiyorum. Burada insanların midesini bulandıran olay; sistemi oturmuş, başarısını ispatlamış ve alt yapısı tamamlanmış bir ilkokulun ortaokula dönüştürülmesidir. İmam Hatip Lisesi’nin ek binasının müteahhidinin ikinci kez işi yarım bırakıp, kaçmasından da kaynaklanan sıkıntılar var. Olabilir de. Karacabey’de İmam Hatip Ortaokulu ihtiyacını şimdiki binalar karşılamıyor da olabilir. Ancak bu ihtiyacı gidereceğiz diye başarılı bir okulun binasına yeni bir okul açmak mıdır çözüm?
Ayrıca, kimden neyi bu kadar saklıyorsunuz, gizliyorsunuz da birden bire bu kadar öğretmeni, öğrenciyi, veliyi ve ilçeyi huzursuz ediyorsunuz! Bu kararları alanların kaçının çocuğu bu okullarda okuyacak, ilerleyen zamanlarda hepimiz göreceğiz. Çözüm istiyorsanız, Karacabey Cezaevi kaldırıldı ve yıkıldı. Gelin hep birlikte oraya kapalı spor salonu ve sosyal tesisleri olan İmam Hatip Ortaokulu ya da Lisesi’nin yapılması için enerjimizi harcayalım. Olacaksa, ilçemize yakışır bir şekilde adam gibi bina olsun. Ve yine samimiyetimle söylüyorum, bu kararları alanların bir ya da iki çocuğu var, ben kendi adıma bir Karacabeyli olarak söylüyorum; Karacabey’in her okulunda akrabamın çocuğu, yakınımın çocuğu var.
Siz bir düşünürken ben yüz düşünmek zorundayım. Buradaki başarıdan da başarısızlıktan da en çok ben şahsım adına etkileneceğim. Olan, Karacabey’in çocuklarına olacak. Gelin, bu yanlıştan dönelim; Karacabey’imize yakışır bir İmam Hatip Lisesi ve Ortaokulu yapalım. Yarın bizler emekliye ayrıldığımızda hepimizin yüz yüze bakacak yüzümüz olsun. Lütfen…
‘Stajyer öğretmenlere baskı yapılıyor’
Bir diğer konu da stajyer öğretmenlere ve sendikalı, sendikasız öğretmenlere uygulanan mobbing (yönetici baskısı) uygulamaları… Ben Altuğ Meşe, Karacabey Türk Eğitim-Sen İlçe Temsilcisi olarak, Bursa 1 No.lu Türk Eğitim-Sen Eğitim ve Sosyal İşler Sekreteri olarak, öğretmen olarak ve idarecilik yaptığım dönemlerde idareci olarak; eğer bir öğretmen arkadaşıma sendika üyeliği için baskı yapmış isem, bu sendikadaki tüm görevlerimden bir daha dönmemek üzere istifa etmeye hazırım.
Aynı sözleri şu an yöneticilik yapanlar ile sendika temsilcileri söyleyebilirler mi acaba? Stajyer öğretmenlere; ‘Bize geçerseniz stajyerliğinizin kalkması daha kolay olur’ gibi sözlerle aba altından sopa gösterip, 1-2 kişi eksikle Stajyer Öğretmenlerin tamamına yakınını bir sendikaya üye yapmak ne kadar doğru sizce? Sizin bu çiçeği burnunda ve yeni öğretmenliğe adım atan arkadaşlara ve meslektaşlarımıza yaptıklarınız günü geldiğinde kendi çocuklarınıza yapılmayacak mı sanıyorsunuz?
Allah, bu zulmü yaşatanlara bunun hesabını sormayacak mı sanıyorsunuz? Ayrıca, bu stajyer öğretmenlere bir sendika başkanının adeta emir verir gibi, İlçe Milli Eğitim Müdürü, Şube Müdürleri ve sendika temsilcileri dahil toplantı yapması ve yemekler vermesi de işin cabası. Tabii ki, bu konuyu yargıya taşıdık ve yargının vereceği karara saygılıyız.
Bize, vefat eden öğretmenlerimiz adına etkinlik yaptırmayanlar, fidan diktirmeyenler, diğer bir sendikaya methiyeler düzüyorlar. Ayrıca, stajyerlik denilen konu da apayrı bir ucube.
Biz çocuklarımızın öğretmen olması için o kadar dershaneye gönderelim, emek harcayalım, zamanımızı ayıralım, üniversiteyi kazansın, öğretmen olsun, yetmesin KPSS illetini geçsin, yetmedi; hala öğretmen değilsin, daha stajyerliğin kalkacak diyorlar. Başında bir öğretmen bir sürü idareci olacak ve bizim sendikaya geçmezsen işin yine zor baskısı yapılacak! Ne diyeyim, söyleyecek çok şey var ama Allah (c.c.) sizleri ıslah etsin.
“Türk Eğitim Sen’li isen kabir azabın başlıyor”
Okullarımızda huzur kalmadı. Bazı öğrenci velileri ve öğrenciler en ufak bir sorunda öğretmenlerimizi ve idareci arkadaşları Bimer’e şikayet ediyorlar. Sabah bir bakıyorsun elinde dosyalarla okula gelip haklı haksız kim diye merak etmeden, sadece ceza vermeye, hele hele bir de adı artık güzel hiçbir şeyle anılmasına müsaade edilmeyen Türk Eğitim-Sen üyesi isen, ceza alma ihtimalinin çok yüksek olduğu bir soruşturmanın müfettişleriyle karşılaşıyorsun. Şu da sakın yanlış anlaşılmasın, ortada bir sorun, bu mutlaka araştırılsın, soruşturulsun ve gerekirse kişiler ceza alsın. Ama, mevcut sistem bunu değil, herkesin herkesi ispiyonladığı, gizli gizli intikam almaya çalıştığı bir sisteme döndü. Örneğin; öğrencinin dersi zayıftır ve öğretmen zaten onun notunu yükseltebileceği kadar yükseltmiştir. Fakat, bundan yine memnun olmayan öğrenci, öğretmen, idareci ya da veli, Bimer’e bir telefon edip,” Falanca öğretmen, derste şu öğrenciyle çok ilgileniyor, ama şu öğrenciyle hiç ilgilenmiyor” gibi basit ve asılsız bir şikayette bulunduğunda, o öğretmenin kabir azabı başlamış oluyor. Arkamızda duracak ne Okul Müdürü, ne de İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü var. Dinlemeden, anlamadan, hadi ceza ve yer değişikliği… Gerçekten, bir de bu dönemde Yüce Rabbim bize köklü, onurlu, gururlu ve gücünü Hak’tan alan bir sendikanın Türk Eğitim-Sen’in Başkanlığı’nı nasip etti. Her zaman olduğu gibi şimdi de ezilenin, haksızlığa uğrayanın yanında yer aldık. Her türlü haksızlıktan, hukuksuzluktan haberimiz olduğu için tüm samimiyetimle söylüyorum geceleri gözümüze uyku girmiyor. Bizi ne yaparlarsa yapsınlar, yıldıramayacaklar. Aksine biz, öğretmen arkadaşlarım ile birbirimize daha da kenetlenip zor günleri beraber aşacağız, dertleri ile dertleneceğiz. İyi günde ve kötü günde bir ve diri olacağız.
Kimsenin arkasından oyun çevirmedik, toplumun menfaatini kendi menfaatimizden üstün görmedik, bir koltuk uğruna kendi özümüzden, fikrimizden ödün vermedik. Her zaman Hakk’ı düşünüp iş yaptık. Zulüm edenin karşısında durduk ve duracağız.
“Müdürlükte liyakatmiş, kaliteymiş, bilgiymiş, tecrübeymiş ikinci ve üçüncü planda”
Ve, gelelim müdürlük görevlendirmelerine ve benim de girdiğim müdür mülakat sınavına… Her türlü entrikanın döndüğü, kul hakkının dibinin sıyrıldığı yere geldik. Zaten kimin hangi okula müdür olacağının belirlenmiş olduğu ve resmen mülakat tiyatrosunun yaşandığı gün gibi ortadadır. İMKB Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Okul Müdür Vedat Kırbaş’ı biliyorsu-nuzdur. Hani şu okulu sürekli AB Projeleri gerçekleştiren, AB Proje yarışmalarında dereceler alan, il genelinde düzenlenen yarışma-larda birincilikleri olan, Kardeş Eli Projesi’yle daha geçen ay Bayırbucak Türkmenleri’ne 1 TIR dolusu yardım gönderen okul müdüründen bahsediyorum. O bile, bu mülakattan 45 puan alabilmiş. Ne diyelim, keşke bu kadar proje ve çalışma yapmasaydın Vedat kardeşim, belki o zaman bu mülakatta başarılı olurdun. Bu tabloda üst sıralarda olanlar bakalım, ne gibi başarılar gösterecekler! Bu tablonun oluşmasını sağlayanlar, Allah (c.c.) sizleri ıslah eylesin!
Evet değerli Karacabeyliler, durum bundan ibaret. Kim ne kadar üye yazmışsa, üye devşirmişse mükâfatını almış. Kim ne kadar iktidara yakın ise, dirsek temasında ise, maça 3-0 önde başlıyor. Burada liyakatmiş, kaliteymiş, bilgiymiş, tecrübey-miş ikinci ve üçüncü planda. Anlatacak gerçekten çok büyük sıkıntılar var. İnşallah yeni bakanımız ile bu gibi pislikler son bulur, öğretmenler olarak, hak edenin kazandığı, dürüst şartlar-da eşit olarak oyuna başlarız. Yoksa, kaybeden biz değil, çocuklarımız ve aileler olacak.
Her Cuma Hutbesi’nde okunan, ‘Şüphesiz ki, Allah iyiliği, adaleti ve akrabaya yardımı emreder’ ayetini bile, devlet malını yandaşlarına peşkeş çekmek olarak algılayanların, adaleti tabi ki bu olacaktır. Bir avuç da kalsak, zalimin karşısında dimdik durmaya devam edeceğiz. Sözlerime son verirken, bana kendi memleketimde sürgün hayatı yaşatan siyasilere, sebep olanlara kucak dolusu selamlar. Allah’ın selamı kul hakkı yemeyenlere olsun, yiyenleri de Allah (c.c.) ıslah eylesin.”