Saadet Partisi Karacabey İlçe Başkanı Zeynel Abidin Koçak, yaptığı basın açıklamasında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Tarihi olayların kutuplaştırma aracına dönüştürülmemesi gerektiğine vurgu yapan Koçak, “Tarihi olayları bir kutuplaştırma aracına dönüştürmek kimseye fayda sağlamaz. Bu tarih hepimizin tarihidir. Malazgirt de bizimdir, 30 Ağustos’ta, İstanbul’un Fethi de bizimdir, 23 Nisan’da. Bu anlayışa ne kadar sahip çıkarsak bu ülkede birlik ve beraberliği o kadar koruyabiliriz.” ifadelerini kullandı.
Giresun’da yaşanan sel felaketiyle ilgili değerlendirmelerde bulanan Koçak, “Ne yazık ki Giresun ve ilçelerinde yaşanan sel ve sonrasında ortaya çıkan tablo bütün milletimizi derinden üzdü. Bilmemiz gerekir ki, bu felaket bir sonuçtur; neyin sonucu? Doğayı betona kurban etmenin sonucudur. Şehrin silueti bozuldu diyorlar, eğer siz doğanın siluetini bozarsanız elbette ki bu felaketlerle karşı karşıya kalırsınız. Böyle bir felaketle karşı karşıya kalmamak için 3 maddeyle önerilerimizi sıralamak istiyoruz; birincisi, ülkemiz muhakkak betonlaşma zihniyetinde kurtarılmalıdır. İkincisi, imar izinlerinde çevre faktörü dikkate alınmalı, dere yataklarına bina yapımına izin verilmemelidir. Son olarak üçüncüsü ise HES’lerin bu bölgede doğaya yaptığı tahribatı gidermek için gerekli tedbirler alınmalıdır. Doğa dikkate alınmadığı için bu felaketlerle karşı karşıya kalıyoruz. İktidarın bu konuda bir çalışma yapması gerekiyor. Yoksa biz bu felaketleri tekrar tekrar yaşarız.” dedi.
SP İlçe Başkanı Koçak, dış politikada endişeli gelişmelere tanık olduklarını belirterek, “Geçtiğimiz hafta Türkiye’de ABD başkan adayı Joe Biden’ın aylar önce yapmış olduğu bir konuşma gündeme geldi. Bizler bu konuşmayı en sert şekilde kınadık, bugün de kınıyoruz. Kınamamak da mümkün değil. Kimsenin Türkiye’yi müstemleke ülkesi gibi görmeye hakkı yoktur; biz ABD gibi sadece zulme dayalı 200 yıllık geçmişe sahip devlet değiliz, Osmanlı Devleti gibi 600 yılık bir geleneğe sahibiz. Osmanlı Devleti adaletin teminatı olmuştur. Fakat böyle köklü bir geleneğin bugünkü temsilcisi ülkemiz, Joe Bıden konusunda çok çelişkili bir manzarayla karşı karşıya kaldı.” ifadelerini kullandı.
Başkan Koçak, açıklamalarına şöyle devam etti: “Günler sonra ilk defa bu konuya değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan diyor ki; ‘Ya dostluğumuz var ya. Oturup konuşmuşluğumuz, çay içmişliğimiz var ya. Böyle bir ifadeyi bizim için nasıl kullanırsın?’ Geçmişte Trump’ın yazdığı hakaret dolu mektuba bile doğru dürüst bir tavır sergileyemedik. Böyle bir tavır Türkiye’yi mahcup duruma düşürür. Üzülerek ifade ediyoruz ki düşürdü de. Bunun üzerinden Türkiye’de kahramanlık yapmış gibi bir politika izletmek akıllara ziyan. Burada iktidarın ilk yapması gereken iş, muhalefeti de kucaklayarak, biz kendi içimizde bir takım problemlerimizi müzakere ederiz ama size halt yemek düşer demesi gerekiyordu.”
Adalette yaşanan problemlere dikkat çeken Koçak, “Adalet mülkün temelidir, yani devletin temelidir. Temeli sağlam olmayan bir devlet ayakta duramaz. Bugün Türkiye’nin her alanda devasa problemleri var ama en büyük problem adalet mefhumunun zedelenmesidir. Bir ülke düşünün ki millet adaleti sosyal medya üzerinden sağlamaya çalışsın. Her gün Twitter’da bir suçlunun yakalanıp ceza alabilmesi için kampanyalar düzenlenir hale geldi. Adeta Twitter adliye koridorlarına döndü. Çok açık bir şekilde söylemek istiyoruz; bir ülkede adalet sosyal medya üzerinden sağlanmaya çalışılıyorsa o ülkede adalet yok demektir. İktidar adaleti tesis etmekle sorumludur. Adaletin olmadığı yerde ise zulüm vardır.” dedi.
Türkiye’nin ekonomide bir çıkmazın içinde olduğunu söyleyen Zeynel Abidin Koçak, “Karadeniz’de bir gaz bulduk. Karadeniz’de bulunan gaz bütün problemlerimizi çözecek kanaatine getirmeye çalışıyorlar. İnşallah, öyle olur. Bizim böyle bir kaynağı bulmuş olmaktan dolayı sevinmemiz elbette gerekir. Ancak o kaynağı bulmak marifet değil. Önemli olan bu kaynağı millet hizmetine sunabilmektir.” ifadesini kullandı.
Türkiye’nin Venezüella’dan sıfır vergi ile peynir ithal edecek olmasını değerlendiren Başkan Koçak, “Emin olun akıllara durgunluk veren bir karar. Mihalıç Peyniri, Edirne Ezine Peyniri, Kayseri Çömlek Peyniri, Konya Küflü Peynir, Diyarbakır Örgülü Peynir, Van Otlu Peynir, İzmir Tulumu ve saymakla bitiremeyiz. Bunlar bitti ve şimdi de Venezüella’dan peynir getireceğiz. Sadece bir cümleyle ifade etmek istiyoruz; Allah akıl fikir versin! Bir ara Türkiye’ye Venezüella altınlarını getireceğiz diyorlardı. Demek orada başarılı olamadılar. Peyniri getiriyorlar. Tarım ve hayvancılığı her alanda öldüren; hayvan ithal eden, buğday ithal eden bu iktidar şimdi de peynir üreticisini hedefe koymuş gözüküyor. Bunun altında mutlaka bir bit yeniği vardır! Henüz ne olduğunu bilmiyoruz. Böyle bir politika olamaz ve asla kabul etmiyoruz.” diye konuştu.