MÜKELLEFİN GÖREVLERİ
Mustafa Arı
1- FARZ
Farzı ayın ve farzı kifaye olmak üzere ikiye ayrılır.
a) Farzı Ayın: Her Müslümanın bizzat kendisinin işlemesi farz olan ibadetlerdir. Bir takım kimselerin işlemesiyle diğerleri sorumluluktan kurtulamaz. Ramazan orucu, taharet beş vakit namaz gibi.
b) Farzı Kifaye: Farz olan kimselerin üzerine ayrı ayrı değil, hepsine birden lâzım olup, bir kısım kimselerin işlemesiyle diğerleri bunun günahından kurtulur. Bütün Kuranı ezberlemek ve selam almak gibi.
Farzın Hükmü: Farzı ayını işleyene sevab vardır. Özürsüz terkeden cezalandırılır. İnkâr eden ve onu küçük gören kâfirdir. Farzı kifayenin sevabı yalnız onu yerine getirenleredir. Fakat terkedilmesi halinde bütün Müslümanlar günahkâr olur. Bir ibadetin rükün ve şartları demek olan farzlarından birinin terkedilmesi halinde o ibadet geçerli olmaz. Bilerek veya bilmeyerek terkedilmesi sonucu değiştirmez. Kasden terkedilmesi günahtır.
2- VACİB (Yapılması gerekli olan amellerdir.)
Vacibin Hükmü: Amelce farz gibi olup, işlenmesinde sevap, terkinde azab vardır. Farzın hükmünden farkı vacibi inkar edenin kafir olmamasıdır. Kurban kesmek, vitr ve bayram namazları, yakın akrabaya bakmak gibi. Vacibin de kifayesi vardır. Şaban ve Ramazan ayı sonlarında ayı görmeye çalışmak gibi.
Mesele: Bir ibadetin vaciblerinden biri kasden terkedilmesi tahrimen mekruhtur. Yanılarak terkedilmesi halinde namaz kılmıyorsa sehiv secdesi gerekir.
3- SÜNNET
Müekked sünnet ve müekked olmayan sünnet olmak üzere iki kısımdır. Müekked sünnet Rasulullah (s.a.s)in devamlı işleyip çok az terkettiği şeylere denir. Müekked olmayan sünnet ise Rasulullah (s.a.s)in devamlı işlemedikleri şeylere denir. Müstehap ve mendup adları da verilir.
Sünnetin Hükmü: İşlenmesine karşılık farz ve vacib-ten az sevab, terkinde azarlanma vardır. Usulcülere göre sünnet, sünneti hüda ve sünneti zevaid olmak üzere iki kısımdır.
Sünneti Hüda: Dinin tamamlayıcısıdır. Ezan, ikamet, cemaat gibi.
Sünneti Hüdanın Hükmü: Onu terkeden kınanır.
Sünneti Zevaid: Rasulullah’ın (s.a.s) adeti seniyelerrine denir. Yemek, içmek, oturmak ve kalkmak gibi.
Sünneti Zevaidin Hükmü: Onu terkeden kınanmaz, fakat işleyen sevap alır. Sünnetin de kifayesi vardır. Ramazanın son on gününde itikafa girmek, teravih namazını cemaatle kılmak gibi.
4- MÜSTEHAP
Buna mendup ta denir. Rasulullah (s.a.s)in bazan işleyip bazan terkettikleri, Sahabelerin severek işledikleri ve rağbet ettikleri şeylerdir. Bazı nafile namazlar ve oruçlar gibi.
Müstehapin Hükmü: İşlenmesinde sevap verilir. terk edilmesinde azarlanma yoktur.
5- MUBAH
Mükellefin işlemekle işlememek arasında serbest olduğu şeylerdir.
Mubahın Hükmü: İşlenmesinde veya terkinde sevap veya günah yoktur. Fakat durumların değişmesiyle hükümler de değişir. Meselâ; haram olmayan bir şeyden yemek mubahtır. Ölüm tehlikesi olunca ihtiyaç miktarı kadar haramlardan olsa bile yiyip içmek farzdır. Doyduktan sonra yemek -israf olduğu için- haramdır. Fakat misafiri memnun etmek veya utandırmamak için doyduktan sonra da yenilebilir.
6- HARAM
Yapılması kesin olarak yasaklanmış şeylerdir.
Haramın Hükmü; Terkinde sevap, işlenmesinde azab vardır. Onu hela1l ve mubah sayanlar küfre girer. İçki içmek, kumar oynamak, faiz yemek gibi.
7- MEKRUH
Yapılmaması gerekli olan şeylerdir.
Mekruhun Hükmü: Terkinde sevap, işlenmesinde ise azab korkusu vardır. Haramdan farkı, mekruhu helâl sayan küfre girmez. Abdestte ve gusülde suyu israf etmek gibi. Mekruh tenzihi ve tahrimi olmak üzere iki kısımdır. Tenzihi mekruh helâle daha yakın olandır. Tahrimi mekruh ise harama daha yakın olandır.
Mesele: Sünnetten, esas manada (ayrıca belirtilmesi dışında) müekked sünnet kastedildiği gibi, mekruh denildiği zaman da “tenzihi” diye belirtilmedikçe haram kısmı kastedilmiştir.
8- MÜFSİT
Başlanılan bir ameli bozan ve iptal eden şeylerdir.
Müfsidin Hükmü: Herhangi bir sebep olmadan kasten meydana gelmesinde azab vardır. İstemeyerek meydana gelmesinde ise azab yoktur. Fakat, ameli bozar.