AHMET AYGÜN ATA
AK Parti’nin Suriye ile sorunu Türkiye Cumhuriyeti’nin iç ve dış güvenliğini de, ekonomisini de on yıldır mahvetti, mahvediyor. Maalesef bu zihniyet yapısı ile mahvetmeye devam edecek.
AK Parti’nin Suriye ile sorununun bedeli 50 milyar doları aştı. Suriye ve Orta Asya ülkeleriyle yapılan ticaretin yok edilmesinin bedeli ise 250 milyar dolar.
AK Parti, ABD ile birlikte Beşar Esad’ı yıkabilmek için milyarlarca dolar harcadı.
Beşar Esad seçiliyor, AK Parti gayrimeşru ilan ediyor. Beşar Esad 10 yıldır genel af ilan ediyor ama AK Parti sığınmacıları göndermiyor, göndermek için görüşmüyor bile.
Ulusal ve uluslararası hukuka aykırı olarak yerel aşiretlerle çalışmalar yapıyor. Bu son durum hem Türkiye Cumhuriyeti’ni, hem bireysel olarak kendilerini uluslar arası alanda savaş suçlusu bile ilan ettirebilir.
İdlib’te resmen bir kanton, bir eyalet kurma düşleri içindeler. Hatta kaymakam bile atadılar.
Son açıklamalarda gördük ki, Türk ulusunun emeğiyle Suriye’ye tam 36 bin konut yapılmış. El insaf!
Bunun gideri Türk çiftçisinin taban fiyatından kırpmalar yapılarak, işçinin asgari ücretinden adaletsizce kesintiler yapılarak, Türk esnafının/zanaatkarının vergilerini kullanarak karşılandı. Edep Ya Hu!
Türk çiftçisini yirmi yıla yakın köyünden, toprağından kovmak için ABD, AB ve emperyal kapitalizm ile işbirliği yaptılar, başardılar.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Türk köylüsü üretmiyor artık.
Daha doğrusu ürettirilmiyor. Kim tarafından? Emperyal kapitalizm ile el ele veren iktidar tarafından.
İki-üç yıldır köye dönüş tasarısı adı altında bir sürü plansız programsız çalışmalar yaptılar. Köyler yabanlaşmış, yok edileni yeniden kurmak kolay mı?
Suriye’ye yapılan 36 bin konutu iki katlı (alt kat hayvan barınağı ya da malzeme deposu olarak) köylere yapılsa… Örneğin, 200 haneli 90 köy yeniden kurulur.
Hatta adaletli ihale, rant sağlamayacak ihaleler ile bu köy sayısı yüzlere, yapılacak ya da onarılacak ev sayısı 600-700’lere ulaşabilir.
Üstelik bunun üretimle geri dönüşümü var.
Doymak var, iş var, katma değer sağlayacak. Ya Suriye’ye yapılanlar, geri dönüşümü var mı? Fiizibillah yok!
Türkiye Cumhuriyeti’nin en az yarısı deprem kuşağında.
Yıl içinde yıkıcı olanlar da içinde olmak üzere binlerce deprem oluyor.
Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun köyleri ve ilçelerinde sağlıksız, dayanıksız on binlerce ev var.
Suriye’ye yapmak zorunda olmadığımız ancak AK Parti’nin Suriye sorunu yüzünden, sanal kahraman yaratmak uğruna yüz binlerce Türk yurttaşını bu evlere mahkum etmek hangi akla, hangi vicdana, hangi dine sığar? Bırakınız bunu düşünmeyi, deprem vergisi adı altında toplananı bile durmadan patlayan, çatlayan, çöken, heyelanla yerle bir olan yollara gömdüler.
Sözüm ona kentlerde deprem alanları belirlendi. İyileştirme yok, iki milyona yakın fazlalık olan durmaksızın yerden bitirilen konutlara teşvik var, sağlamlaştırma yok.
Yapılan yollardan, evlerden, sözüm ona ayrılan deprem alanlarından artan yer kalmışsa yüz binleri bulacağı düşünülen ölülere yer yok!
Sorsanız AK Parti yöneticilerine; Yerli ve Milli(!)
Rahmetli İsmet Paşamın dediği gibi… HADİ CANIM SİZDE!